Doç. Dr. Tuğba Sarı ile Psikoloji üzerine söyleşi

Yaşam Bilimleri - HASAN GÜNEŞ

PDR Anabilim Dalı

Doç. Dr. Tuğba Sarı

Akdeniz Üniversitesi

1- Psikolojik dayanıklılık ve kişilik özellikleri arasında nasıl bir bağlantı kurmak mümkün.

Psikolojik dayanıklılık özellikle bir travma, tehdit, trajedi veya ailesel/ilişkisel sıkıntılar, ciddi sağlık problemleri, işyeri ve parasal sorunlar gibi önemli stres kaynaklarına karşı, kişinin uyum sağlama süreci, kendisini toparlama gücü ve değişimin başarılı biçimde üstesinden gelme durumu olarak tanımlanabilir. Kişilik, bireylerin düşünce, duygu ve davranışlarındaki farklılıkları belirleyen süreklilik gösteren özellikler ve eğilimlerdir. Kişilik özellikleri bakımından iyimserlik, uyumluluk ve açıklık özelliği yüksek olanların psikolojik olarak daha dayanıklı ve toparlama gücünün daha yüksek olduğu yönünde araştırma bulguları mevcuttur.

2- Duygusal dışa vurum ile psikolojik iyi olma arasında nasıl bir ilişki vardır.

Duygusal dışavurum duygusal dışavurum uyarıcıların etkisiyle içsel süreçlerin gözlenebilen çeşitli tepkilerle dışa aktarılması olarak ifade edilebilir. Duygusal dışavurum ile bireyler olan olumsuz duygularını ifade edip rahatlayabilir ve ruh sağlıklarını koruyabilirler. İçsel süreçlerde yaşanan ve dışa vurulmayan olumsuz duygular insanın direncini düşürebilir ve bu da bireyin karşılaşılan olumsuz durumlarla mücadele gücünü ve yılmazlığını azaltabilir. Dolayısıyla duygusal dışavurumun psikolojik dayanıklılık ve yılmazlık açısından çok önemli bir role sahip olduğu düşünülebilir.

3- Kendi alanınız bakımından Yaşamın anlamı nedir?
İnsan anlam arayan bir canlıdır ve anlam arayışı insan varoluşunun ayrılmaz bir parçasıdır. İnsan dünyadaki var olan şeylere anlam verebilen ve anlam üretebilen de tek canlıdır. Son yıllarda hayatın anlamı konusu, psikoloji alanında önem verilen ve üzerine araştırmalar yapılan bir konu haline geldi. Özellikle pozitif psikoloji alanının gelişmesiyle birlikte daha derinlemesine ele alınmaya başlandı diyebiliriz. Michael F. Steger, Paul Wong ve Marie S. Dezelic gibi kuramcılar bu konularda önemli çalışmalar ortaya koydu. Paul Wong, yaşamın anlamı konusunun pozitif psikolojinin en önemli bileşeni olduğunu ve iyi oluşun da temel bileşeni olduğunu ortaya koymuştur. Yaşamın anlamı nedir sorusuna her bireyin kendi için cevap vermesi gerekir. Kimisi için gelişmek, kimisi için yardım etmek kimisi için ise refah içinde yaşamak yaşamının anlamı olabilir. Bireyin kendi ve çevresi için faydalı ve işlevsel yaşam anlamları oluşturmaları bireylerin iyi oluşları açısından gerekli görülmektedir.

4- Psikolojik kırılganlık il ergenlik arasında nasıl bir bağ kurmak gerekmektedir.
Psikolojik kırılganlık benlik değerini başarıya ya da dışsal onaya bağımlı olarak değerlendirmeyi ifade etmektedir. Bireyin içerisinde bulunduğu sosyal yapı kendisinin psikolojik kırılganlığını etkileyebilmektedir. Bu doğrultuda, dezavantajlı grupların psikolojik kırılganlık bağlamında daha risk altında olduğu belirtilmektedir. Ergenlik dönemi kendi içinde gelişimsel krizleri barındıran bir dönemdir. Bu dönem içindeki bireyler dışarıdan gelen onaya karşı daha duyarlı olabilir. Bu yönüyle ele alındığında dışsal geribildirimlere aşırı duyarlı olan ergenlerin psikolojik anlamda da daha kırılgan olabilecekleri akla gelmektedir. Dolayısıyla ergenlerin psikolojik kırılganlıklarının içinde yaşadığı toplumun ergene yönelik olumsuz davranışlarına göre yükselme eğiliminde olabilir. Ergenlerin dışsal etkiyi kabul ederek kendilerine yabancılaşmaları psikolojik kırılganlıklarını artırabilir.

5- Danışma sürecinde umudun rolünü açıklarmısınız.
Umut, insanoğlunun ruh ve beden sağlığı açısından koruyucu bir faktör olarak işlev görmektedir. Umut genel iyilik halinin korunmasını ve gelişmesini sağlamaktadır. Aynı zamanda kişinin hayatına yön veren motivasyonel bir güçtür. Synder’a (1991) göre umut, kişinin amaçlarını belirlemesini ve amaçlarına ulaşabilecek yolları planlamasını içeren bilişsel bir süreçtir. Bilişsel bir süreç olan umut, geçmiş, şimdi ve gelecekte belirlenen hedeflere ulaşabilme kararlılığı (eyleyici düşünce) ve hedefe ulaşabilmek için uygun yolları planlayabilme duygusu (alternatif yollar) olmak üzere birbiriyle ilişkili iki bileşenden oluşmaktadır. Psikolojik danışma sürecinin önemli işlevlerinden biri de bireyin umudunu artırmak bir başka deyişle bireyi yukarıda bahsedilen her iki yönde gelişim sağlaması için desteklemektedir. Böylelikle kişi psikolojik danışma sürecinde yaşamına dair ulaşabileceğine inandığı işlevsel hedefler oluşturabilir ve bu hedeflere ulaşması için yollar olduğuna inanabilir.

6-Psikolojik iyi olma ile kültür arasında nasıl bir bağ vardır.

Yapılan uluslararası karşılaştırma çalışmalarında iyi oluşla, kültürel homojenlik, bireycilik (individualism), toplumculuk (collectivism) özelliklerinin ilişkisi de incelenmektedir. Diener ve Diener (1995), yapılmış uluslararası çalışmaları değerlendirdikleri araştırmalarında, yüksek gelir düzeyi, bireycilik, insan hakları ve sosyal eşitlik değişkenlerinin öznel iyi oluşla güçlü ilişkiler gösterdiğini bulmuşlardır. Yapılan araştırmalar bireyci toplumlarda yaşayan bireylerin öznel iyi oluş ve yaşam doyumu düzeylerinin daha yüksek bulunduğunu göstermektedir. Bireyci kültürlerde, düşük düzeydeki sosyal sınırlılıkların özgürlüğü artırdığı ve bunun sonucunda da bireylerin iyi oluşlarının yükselebileceği yönünde görüşler ortaya konmaktadır.