Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak son kitabı ile ilgili yazdı: İçine Doğduğumuz Yuvadan İçimizdeki Yuvaya Göç…

Prof. Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK

Kategori: Psikoloji-Sosyal Psikoloji - Tarih: 09 Aralık 2025 22:33 - Okunma sayısı: 307

Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak son kitabı ile ilgili yazdı: İçine Doğduğumuz Yuvadan İçimizdeki Yuvaya Göç…

Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak son kitabı ile ilgili yazdı:

.

İçine Doğduğumuz Yuvadan İçimizdeki Yuvaya Göç…

.

İçine doğduğumuz yuva; hayata tutunduğumuz ve yaşamayı öğrendiğimiz yerdir. O yuvada bize bakım verenler; bizim ilk ilişki kurduğumuz, ilk tanıdığımız ve ilk bağlandığımız kişilerdir. Biz dünya ile bağımızı ve yaşayacağımız hayata ilişkin algılarımızı bu kişiler aracılığıyla oluştururuz.

.

İçine doğduğumuz o yuvadan ayrılıp kendi kanatlarımızla uçmaya çalışarak kendi içimizdeki yuvaya göç etmemiz uzun sürer… O yuvadan neler taşıdığımız kadar, o yuvada neler bıraktığımız, o yuvadan aldıklarımız kadar alamadıklarımız bizim kişiliğimize ve sonraki hayatımıza damga vurur.

.

İçine doğduğumuz yuvada bir şeyler yanlış gitmiş olabilir ve biz aslında hakkımız olan bazı şeyleri (ait olma, koşulsuz kabul, onay, sevgi, değer vb) alamamış olabiliriz. İhtiyaçlarımız yeterince karşılanmamış olabilir ve biz bu eksiklikleri ömür boyu taşıyabiliriz.

.

  • Bir ‘eksiklik’ nasıl taşınır?
  • İçimizde bir ‘boşluk’ olarak!

.

Bu öyle bir boşluktur ki; sanki sadece gerçekten ihtiyacımız olan şey; ‘zamanında- beklediğimiz kişi tarafından- beklediğimiz şekilde’ doyurulursa dolacakmış gibi, giderilmesi zor bir boşluk!

.

Gerçi bunun tam olarak bilincinde değilizdir. Ancak bu boşluğun farkında olan ve bize verilmesi gerekenin hesabını tutan; bilinç dışımızda bir ‘tahsilat memuru’ vardır. Her şeyin kaydını tutan ve asla yerine başka bir şeyi kabul etmeyen huysuz bir alacaklı gibi inatla hep tetikte bekleyen. Geçmişte, yaşam tarafından ‘gasp edilen hakları’ geri almak için içimizdeki mücadele ısrarla, ömür boyu sürer bu yüzden.

.

Yaşam boyu alacaklarımızı tahsil etmek ve içimizdeki boşluğu ‘dışardan’ elde ettiklerimizle doldurmak için çabalar dururuz. Daha çok para, daha yüksek statü, daha iyi bir kariyer vb sahip olduklarımızla içimizdeki yuvayı doldurup o yuvada rahat ve huzur içinde yaşamak için bitmek bilmez bir mücadeleyi sürdürürüz.

.

Bu sonuçsuz uğraştan yorulduğumuzda, o boşluğun ‘ne’ olduğunu ve ‘nasıl’ oluştuğunu anlamayı ve bunun hesabını sormayı akıl ederiz belki…

.

Hesap soracak birilerini ararız.

.

Ne de olsa başkalarını suçlamanın bizi rahatlatan bir yanı ve hesabı onlara ödetmenin bir kolaycılığı vardır.

.

Sorumluları araştırdığımızda; içine doğduğumuz yuvayı kuran ve bizi büyüten kişiler çıkar karşımıza. Öyleyse hesabı onların ödemesi mantıklı ve haklı görünür.

.

Ancak görmek istemediğimiz gerçek şudur ki; onlar hesabı kendi hayatlarında çektikleri ile ödemişlerdir zaten. Yani ebeveynlerimizin, kendi yetiştikleri yuvadan alamadıklarını bize vermeleri mümkün olamamıştır. Kendi boşlukları ile yaşamlarını sürdürmeye çalışırken bu eksiklerinin bedelini farklı şekillerde ödemeye mahkum olmuşlardır onlar da bizim gibi!..

.

O halde bize düşen; kendi yuvamızdaki boşluğu görmek, kabul etmek ve onu ‘kendimizle’ doldurmaya çabalamaktır. Bunun için içimizdeki yuvada kendi gerçekliğimizi sadece kendimizin doğrulayacağı bir ‘dönüşüm süreci’ni cesaretle sürdürebilmektir.

.

İşte bu kitap, yaşanan bir krizin yarattığı hayal kırıklıkları, incinmeler ve sorgulamalarla süren gerçek bir ‘dönüşüm’ü anlatıyor. Sizin tanıklığınızla ve sizin eşliğinizde…

.

Size de cesaret ve umut vermesi dileğiyle…

.

Yaralı kalplere şifa niyetine!

.

B.Y.

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Psikoloji-Sosyal Psikoloji Yazıları