Dijital Dünyanın Görünmeyen Yükü: Çocuklarda Dijital Baskı
Çocuk/Ergen Psikolog Serhat Çıkman
Günümüz çocukları dijital çağın tam ortasında büyüyor. Tabletler, akıllı telefonlar, sosyal medya platformları ve çevrimiçi oyunlar artık sadece birer eğlence aracı değil; aynı zamanda çocukların dünyayı algılama, kimlik geliştirme ve kendilerini ifade etme yollarını da şekillendiriyor. Ancak bu dijital ortamlar, sanıldığı kadar masum değil. Son yıllarda özellikle çocuklar üzerinde oluşan bir kavram daha fazla dikkatimizi çekiyor: dijital baskı.
Dijital Baskı Nedir?
Dijital baskı, çocuğun dijital ortamda görünür olma, beğenilme, takip edilme ya da başkalarının onayını alma isteğiyle psikolojik bir yük hissetmesidir. Bu baskı, sosyal medya uygulamalarında paylaşım yapmaya zorlanma, oyunlardaki rekabet ortamı, “fenomen” yaşıtlarıyla kıyaslanma ya da sürekli çevrimiçi olma zorunluluğu gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkar.
Bir çocuğun “Arkadaşlarım video paylaşıyor, ben de paylaşmalıyım”, “Bu oyunu oynamazsam dışlanırım” veya “Daha fazla beğeni almalıyım” gibi düşüncelerle hareket etmesi, onun psikolojik sınırlarını zorlamaya başlar. Bu durum zamanla benlik saygısında azalma, sosyal kaygı, uyku bozuklukları ve bağımlılık davranışları gibi sorunlara zemin hazırlar.
Ebeveyn Tutumu Nasıl Olmalı?
Bu noktada en büyük görev, elbette ebeveynlere düşüyor. Ancak dijital baskıya karşı alınacak önlem, bir cihaz yasağı ya da internet kesintisiyle sınırlı olmamalı. Aksine, çocukların dijital dünyada var olmalarını yasaklamak değil, onları sağlıklı dijital sınırlar ile donatmak gerekir.
İşte birkaç temel öneri:
1.Dijital Okuryazarlık Kazandırın: Çocuğunuzla birlikte sosyal medyayı, oyunları ve dijital içerikleri inceleyin. Ne tür içeriklerin sağlıklı, ne türlerinin zararlı olabileceğini konuşun.
2.Dijital Sınırlar Belirleyin: Günlük ekran süresi, hangi içeriklerin izlenebileceği, ne zaman çevrimdışı olunacağı gibi net kurallar oluşturun. Bu kurallar cezalandırma değil, rehberlik amacıyla uygulanmalı.
3.Dijital Performansı Değil, Gerçek Değerleri Övün: Beğeni sayısı, takipçi sayısı ya da oyunlardaki başarı değil; çocuğun emeği, çabası, dürüstlüğü ve merhameti övülmeli. Bu, dış odaklı değil, iç odaklı bir benlik gelişimini destekler.
4.Model Olun: Ebeveynler de kendi dijital davranışlarını gözden geçirmeli. Sürekli telefona bakan, sosyal medyada vakit geçiren bir ebeveynin çocuğuna dijital sınırlar koyması inandırıcı olmaz.
5.Duygularını Konuşun: Çocuğunuzun dijital ortamda yaşadığı duyguları küçümsemeyin. Kaygılarını, kıskançlıklarını ya da dışlanmışlık hissini paylaşabileceği güvenli bir ortam oluşturun.
Sonuç: Dijital Değil, Duygusal Bağ Kurun
Unutmayalım, çocuklar sadece ekran değil; en çok ebeveyn ilgisine, sevgisine ve rehberliğine ihtiyaç duyar. Onların dijital dünyadaki varlığı elbette önemlidir ama daha da önemlisi, gerçek dünyadaki aidiyet ve kabul duygularının eksiksiz bir şekilde karşılanmasıdır.
Ekranları değil, kalpleri kontrol etmeyi öğrenebilirsek; çocuklarımızı dijital baskının yükünden uzaklaştırabilir, onları daha sağlıklı bir dijital geleceğe hazırlayabiliriz.