Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Eğitimde Kıyameti Ancak Motivasyon Koparır!

Kadriye DEMİREL

Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 09 Şubat 2020 20:20 - Okunma sayısı: 1.770

Eğitimde Kıyameti Ancak Motivasyon Koparır!

 

Motivasyon nedir?  Güdü veya motiv, bireyin hareket ve davranışlarını başlatan içsel güç. Davranışa enerji sağlayan organizmanın içindeki ve çevredeki güçler olarak tanımlanır. Bireyin içsel gücü ile davranışa hazır hale gelmesine güdülenme yani motivasyon denir. İşte bu içsel güçtür başarının temelini oluşturan.

Peki,  okullarda başarı konusu tartışılırken sadece öğrencilerin mi motivasyonu konuşulmalı. Tabi ki hayır. Öğretmenlerin de motivasyona ihtiyacı vardır.  Hatta öğretmenlerin daha çok ihtiyacı var belki de…  Çünkü eğitim ve öğretim gibi zor bir süreci yürütmek hiç de kolay bir şey değil. Motivasyonsuz öğretmen yakıt deposu boş bir otomobil gibidir. İstediği kadar kontağı çevirsin harekete geçemez.  Bu yüzden öğretmenin motivasyonunu sağlamak gerekir evvela. Motivasyonu etkileyen faktörler olarak ekonomik koşullar, saygınlık, meslek sevgisi, mesleki yeterlilik, meslek ile ilgili kanun ve yönetmelikler, özlük hakları, çalışma şartları, çalışma arkadaşları, çalışma süresi,  var olan sisteme inanılırlık,  eğitim ve öğretime dair devlet politikası, gereksiz bürokrasi… Evvele bu faktörler üzerinde çalışılmalı ve iyileştirmeler yapılmalıdır. Tüm bunlarla birlikte yönetici tutumu ile gerçekleşen ılımlı iklimin yarattığı olumlu okul kültürü örgütsel motivasyonun oluşması için olmazsa olmazdır.  Çünkü okullarda başarının temelinde örgütsel motivasyonda yatar. Şu da unutulmamalıdır ki örgütsel motivasyon demokratik ve vizyonel bir anlayışın hâkim olduğu okul kültürü ile mümkündür. Bu anlayışa sahip olan okullarda paydaşlar birbirlerine karşı şeffaf olurlar. Takım ruhuyla hareket edip işbirliği yaparlar.

Samimiyete dayalı iletişim kurarlar. Paydaşların hem birbirlerine karşı hem de kuruma karşı aidiyeti söz konusudur. Örgütsel barış hâkimdir. Örgütsel motivasyonun harcı olan örgütsel barış da gerçekleşmiştir ayrıca.  Amaç birliği, ortak kaygı ön plandadır.

Sağlıklı iletişim, hoşgörü ve demokratik bir çalışma ortamı kendisini hissettirir.   Kararların alınması sürecinde de paydaşların görüşlerinin önemsendiği de atlanmamalıdır.   Paydaşların görüşlerinin öne çıkması vizyonel bakış açısının da bir gereği olduğu da unutulmamalıdır. Farklı pencereleri aralamak, değişime açık olmak, şartları doğru değerlendirip öngörü ile hareket etmek çizilecek yol haritası için olmazsa olmazdır. 

İşte bu yolla ortak çizilen yol haritasında hedef açıktır, herkesçe benimsenmiştir ve örgütsel isteklendirme iş başındadır. 

Ancak aksi okul kültürü söz konusu ise, tüm bunların yokluğu sezilir okul kapısından içeri girer girmez. Soğuk ve mutsuz bir okul iklimi çarpar yüzünüze. İletişimin bittiğini, paydaşların sustuğunu, iş doyumunun ve motivasyonun yok olduğunu anlamınız hiç de zor olmaz. Paydaşlar arasında kuşku ve düşmanlık hislerinin yaygınlaştığı, yıkıcı çatışmaların arttığı, koordinasyonun bozulduğu,  sevgi ve saygının olmadığı tabloyu okursunuz hemen.  

Böyle okullarda paydaşların duygu ve düşünceleri göz ardı edilmiş,  okul kültürü daha çok kural ve yönetmelikler üzerine kurulmuştur. Ve bunun sonucu bir okul kültürü ile vizyonel anlayıştan uzaklaşılmış, tek pencere,  tek doğru,   tek yol ve sınırlara hapsedilmiş tek tip öğretmen gerçeğidir var olan.        

Ve ne yazık ki tek tip bakış açısıyla başarı hikâyesi değil, ancak masal yazarsınız kahramanı kendinizin olduğuna inandığınız.

Oysa bizim ne masala ne de masal kahramanıyla oyalanacak zamanımız var.  Dünya hızla değişiyor. Toplumlar, gençler, çocuklar değişiyor. Beraberinde ihtiyaçlar değişiyor yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Ve ülke olarak bu değişime ayak uydurmamız gerekiyor. Bu değişime ayak uydurmak için de nesilleri geleceğe hazırlayan kurumlar olan okulların başarıyı yakalaması gerekiyor.

Okullarda bu başarıya ulaşmak için örgütsel motivasyonu sağlamak şarttır. Örgütsel motivasyonu gerçekleştirmek de yönetimin işidir.   Yönetim okulda motivasyonu sağlamak için öncelikle eğitim ve öğretim sürecinin paydaşlarını iyi tanımalı, değer vermeli, takım ruhunu oluşturmalı ve süreci doğru yönetmeli, hedefleri doğru belirlemeli, planlama ve zamanlamayı iyi bilmelidir.  Bireyleri kazanma odaklı olmalıdır. Küstürülmüşlerle yol yürünmez.

Birleştirici olmalı ve güven vermelidir. Güven uyandırmayan bir takım kaptanı kimseyi maçın zaferle biteceğine inandıramaz, takımı harekete geçiremez. Ve güven sadece söylemlerle de kazanılmaz. Tutum ve davranışlardaki inandırıcılık ve kararlılıkla güven kazanılır. Ve motivasyonun harcı dediğimiz örgüt barışı güvenin hissedilmesiyle hayat bulur.

Örgüt motivasyonun olduğu tüm okullarda bu koşulların varlığı göze çarpar ilk.  Okullar sahiplenilmiş, hedefler herkesçe benimsenmiştir.

Önceki yıllarda uzunca bir süre çalıştığım kendi okulumdan örnek vereyim mesela. Olumlu okul kültürü üzerine kurulmuş bir okul düşünün. Yöneticisiyle, öğretmeniyle, öğrencisiyle ve velileriyle kocaman bir aile olmayı başarmış bir okul. İşbirliği, iş bölümü hâkim. Okulda bilgi paylaşımı, fikir alış verişi mevcut. Mesai saatlerinde samimiyet içinde geçen sohbetler,  öğretmeniyle yöneticisiyle beraber yenen öğle yemekleri, peşi sıra içilen sıcak çaylar. Ders bittiğinde bile eve gitmeden okulun yaşça en küçük öğretmenin yaptığı kahve içildikten sonra okuldan ayrılmak mesela. Okul dışında bile paylaşımlar mükemmel. Özel günler, hatırlanmalar, hastalıklar, acılar, sevinçler paylaşılıyor.   Kısacası örgütsel motivasyon tavan.  Okul ekibine sonradan katılan öğretmen ya da yönetici bile bir süre ortamı gözlemledikten sonra okulda kurulmuş bu kültüre kısa bir süre sonra dâhil oluyordu. Öyle ki okul yöneticisi toplantılarda memnuniyetini dile getirirken, okulda yöneticiye bile ihtiyaç olmadığı söylemini rahatlıkla kullanıyordu. Bu söylemler karşısında öğretmenlerde motivasyon daha da artıyordu. Çünkü okul yönetimi güven vurgusu yapıyor, inanmışlığını ifade ediyordu böylece aynı zamanda motivasyonu da pekiştiriyordu. Ve sonuç hedefleri yakalayan, sorunsuz,  başarılı bir ekip. Okulu sahiplenmiş, görev bilincini yüreğinde yaşayan, mesai saati hesabı yapmayan, sorumluluktan kaçmayan ve dahası bir ekip… 

Kısacası kucaklayıcı bir yönetim anlayışı ile örgütsel motivasyon hiç de zor değil.  Koşulları zorlaştırıp Kaf Dağı’nda masal yazmak yerine gerçek kahramanlara inanıp,  örgütsel motivasyonu sağlayarak başarının hikâyesini yazmak mümkün.

 

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Eğitim Bilimleri Yazıları