LAL MASALLAR
Gerçekler her zaman anında ortaya çıkmamak gibi bir huyu vardır. Gözümüzün önünde yaşananlar, duyulanlar, hak ettiği gerçekliği göremez. Bu gerçekliğin, yaşanan adaletsizliği, yaşanan gerçek aşkın, yaşanan gerçek duygunun, ya da dönen düzenbazlıkların ortaya çıkması için bir ana, belli bir zamana ihtiyaç duyar. Bekletir bizi, hiç acelesi yoktur. Eninde sonunda adalet yerini bulur. Bu adaletin en iyi anlatıcıları yazarlar, masal anlatıcılarıdır.
.
Bizlerin de en iyi masal, şiir, roman anlatıcılarımızdan biri de Murathan Mungan’dır. İstanbul’da doğmuş, ata diyarı olan Mardin’de çocukluk ve lise yıllarını burada geçirmiştir. Mezopotamya’nın en büyülü kentinde büyümüş olması, eserlerinde kendini göstermiştir. Mardin’in çok kimlikli, çok kültürlü, çok dilli ve dinli olması Medeniyetler kenti olarak anılmasını sağlamıştır. Mardin’de bulunan Dara Antik Kenti, kaya içine oyulmuş yapılardan oluşan; kaya mezarları, kilise, saray, zindan ve çarşı; gibi önemli yapı kalıntılarından oluşur. Mor Gabriel, dördüncü yüzyıla ait Süryanilerin en önemli dini merkezlerinden biridir. Birbirinde güzel taş işçiliği eserleri, Telkarı işlemeciliğiyle, yöreye özgü Süryani şarap dükkânları tarihi yapıları ve dar dar sokaklarıyla masal şehirdir Mardin. Gece gerdanlık gündüz seyranlık olarak adlandırılır. Böyle gizemli, esrarlı, büyülü bir kette büyür, suyundan içer, havasından koklarsanız; tarihi zenginlikleri yaşamış ve yaşayan medeniyetleri tanır, onların ninnileriyle, masallarıyla büyürseniz Murathan Mungan olursunuz. Murathan Mungan’ın “Lal Masalları” kitabını okudunuz mu? Eğer henüz okumamış iseniz büyük bir kayıp. İlk baskısını 1993 yılında Metis Yayınlarıyla yapar. Üç masaldan oluşur. ( Azer İle Yadigâr, Muradhan ile Selvihan ya da Bir Billur Köşk Masalı, Ulak ile Sadrazam) Lal kişilerin sesi olur. Kavuşamayan âşıkların dilden dile, gönülden gönüle sözü olur.
.
“Anlatsam inanmazlar oğul, masal derler. Masala inanmazlar, masalı yalnızca dinlerler, sanki hakikati bilirmiş gibi, sanki hakikatin sırrına ermiş gibi, masala inanmayan gerçeğe inanır mı?” (Muradhan ile Selvihan ya da Bir Billur Köşk Masalı; Lal Masallar)
.
Azer ile Yadigâr masalında âşık geleneğinin bir örneği olarak aktarılır. “ Onlara insan eli değmiş bir zamanlar. Yaşamışlar, sevmişler ve sonra ölmüşler. Dokunmuşlar bütün o taşlara, evlere. Onların eli değmiş. Sonra zamanın eli. Düşünsene ne kadar büyüleyici bir şey.” Azer bu masalda sazını alır yollara düşer. Bir kere aşk odu düşmüştür, ıraklar çağırı onu. Dağa taşa, kuşa kurda türkü söyler. Bu yoların birinde Yadigâr ile karşılaşır, imkânsız aşkların en büyüğünü yaşarlar. Kavuşamayan âşıklar kervanına karışırlar. İkinci masal Muaradhan ile Selvihan’dır. Bir bey kızıdır. Ovalı bir genci Semah tutarken görür, Semah’a katılır. Yedi vakit, bu aşkı sürdürürler. Âşık olduğu genç laldir. Aşlarını Semah’ın ruhuyla yaşarlar. “Ulak ile Sadrazam” ise üçüncü masaldır. Bir imparatorluk masalıdır. Padişah öldürülür. Konya şehzadesi mi, Amasya şehzadesi olan ekber evlad mı tahta oturacaktı? Bir tarihe iz bırakacak, tarihi değiştirecek olan sadrazam aynı zamanda imparatorlukta Yeniçeriler tarafından öldürülecek ilk sadrazam olacaktır.
.
Masalar, gerçeğin ırmağında süzülen tortulardır. Bütün tarihlerde, dillerde, dinlerde; söylene söylene, yazılarak ya da taşlara duvarlara çizilerek dünden bugüne aktarılan yaşanılan ya da yaşanılması mümkün olan hikâyelerdir. Şimdiki zamanımız, tarihimiz de büyük olaylara yaşanmışlıklara tanıklık ediyor. Bunu Murathan Mungan gibi yeni masal anlatıcılarının çıkacağından eminim. Bu çağların yazarları, geleceğin de kâhinleridir. Lal Masallar’ını okumayı unutmayalım.
.
Kadem Doğan
10.05.2025
Edebiyat22 Haziran 2025 12:19