Kadir BAYŞU Yazdı
Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 27 Mayıs 2020 16:57 - Okunma sayısı: 2.865
Zorlu bir süreçten geçiyor insanoğlu. Dünya hiç durmadan dönüyor ve her şey hareket hâlinde, bu hareketliliğin içinde değişim ve dönüşüm kaçınılmaz. Öyle bir dönüşüm ki bugünden yarına konuştuklarımız değerini yitiriyor ve önemsiz hâle geliyor. Dünya Pandemi dönemini yaşarken, bunun eğitime etkisi tartışılırken, kısa bir süre önce “Paylaşım Zirvesi” ile gerçekleştirdiğim İnstagram canlı yayınında yaptığım konuşmanın içeriğini sizlere aktarmak istedim.
İnsanoğlu tarih boyunca bu tür olumsuzluklarla karşılaşmış, azim ve kararlılığı ile üstesinden gelmeyi başarmış. Karamsar tablolar çizmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Mevlana’nın şu sözünü sizlerle paylaşmak isterim:
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
Geriye kalan et kemik.
Gül düşünür, gülistan olursun;
Diken düşünür, dikenlik.
Şimdi iyi şeyler düşünme zamanı sevgili okur.
Hangi sektör olursa olsun bu süreçte zarar görse de altından kalkacaktır. Son zamanlarda eğitim stratejileri, yöntemleri ve uygulamaları farklılaşıyordu ki Pandemi bize “oyunun şimdi yeni kuralları olduğunu ve hızlı bir şekilde değiştirmemiz gerektiğini” gösterdi.
Canlı yayında sorulan sorular ve verdiğim cevaplar;
Eğitim yöneticisi/idarecisi olmak ile eğitim lideri olmak arasındaki farklar? Okul müdürünün görev, yetki ve sorumlulukları? Liderlik türleri? Eğitim liderinin liderlik becerilerini kullanma yolları? Öğretmen ihtiyaçlarının karşılanması noktasında eğitim liderleri nasıl bir yol izlemeli?
Bu üç kavram birbirine bağlı. İdareciliği yaşamadan yönetici, yönetici olmadan lider olunmuyor. “İdareci” sözcüğü idare eden kavramını içinde taşıyor ve kullanılmasını doğru bulmuyorum. Eğitim lideri hiçbir şeyi idare etmemeli. “Yönetici” kavramına gelince bu kavramın içerisinde yönetenler ve yönetilenler vardır. Okullarda, bu anlayışla eğitim öğretim faaliyetleri yapılmamalıdır. Kimse kimseyi yönetmemeli, öğretmenlerin hepsi üniversite mezunu, onları yönetemezsiniz. Okullarda “yönetişim” kavramı ön planda olmalıdır.
Size, benim yaşamımda “milat” olarak değerlendirdiğim bir olayı anlatayım:
Askerden döndükten sonra beni başka bir okula atadılar. 2 Eylül 1998 günü İlçe Milli Eğitim Müdürümüz beni yanına çağırdı. “Okul müdürlüğü görevini sana vereceğim.” dedi. Beklemediğim bir şey olduğu için ben çok şaşırmıştım. Çünkü üç yıllık öğretmendim, bunun da 15 ayı askerde geçmişti. Toplam 6 öğretmendik, sabahçı ve öğlenci olarak çalışıyorduk. 3 sınıflı küçük bir köy okuluydu ancak 204 öğrencisi vardı. Öğlene kadar müdürlük yapıyor, öğleden sonra derslere giriyordum. Ben, yaklaşık 2 yıl boyunca müdürlüğü “gelen giden evrakları yaz, maaş bordrolarını yap, yazışmaları yürüt, dosyaları düzenle” gibi işlerden oluştuğunu sanıyordum, ta ki 2508 sayılı Tebliğler dergisinde yayınlanan Okul Müdürleri Tanımlarını görünceye kadar. O maddeleri okuyunca iki yıl boyunca bir şey yapmadığımı anlamıştım. İşte, o gün benim için bir milattı. Anladım ki okul müdürü eğitim lideridir. Görev ve sorumlulukları ise kitaplara sığmaz.
Kuramda liderlik türleri ve özelliklerinden bahseder. Özellikle en gözde olanları; etik lider, vizyoner lider, öğretimsel lider, dönüşümsel lider… Bunların her birinin okuldaki eğitim-öğretime etkileri çok yüksektir. Benim kanaatim ise bir okul müdüründe tüm bu özelliklerin olması yönünde. Ayrıca davranışları ve uygulamaları ile dengeli olmalı. Çünkü sadece vizyoner olması, başarı için kendisine yetmeyecektir.
Ancak okulların asıl amacı öğrencinin öğrenmesidir. Bunun için de eğitim lideri, eğitim-öğretim işini gerçekleştiren öğretmenlerin de öğretmeni olmalı, öğretmenlerin ve öğrencilerin iyi bir ortamda eğitim görmeleri için gerekli ortamı oluşturmalıdır. Öğretimsel lider olmalıdır. Tabii ki aynı zamanda etik lider olmalı; etik kavramlar, davranışlarında görülmelidir.
21. yüzyılın eğitim anlayışı nedir? MEB 2023 Eğitim Vizyon Belgesi ile ilintili olarak eğitim liderleri ve öğretmenlerin yeterlikleri ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
2023 Vizyon Belgesi, okul müdürlerini ve ileride müdür olacakları umutlandırdı. Okul müdürlüğü bir meslek olarak görülmesi adına ilk adımlar atıldı. “50 yıllık hasret sona mı erecek?” denildi. Bakalım ne kadar gerçekleşecek.
Okul müdürleri muhakkak bu alanda yüksek lisans yapmalı. Özellikle iletişim becerileri ve teknoloji alanında kendilerini de yenilemeleri gerekir.
Millî Eğitim Bakanlığı her bir branşın yeterliliklerini yayınlamıştı. Hem okul müdürleri hem de öğretmenler bu yeterlilikleri okumalı ve kendi öz değerlendirmelerini yapmalılar.
Elbette bu durumda Üniversiteler de programlarını değiştirmek zorunda kalacak. Öğretmen adayları için yüzyüze eğitimden ziyade online uzaktan eğitim konusunda programlar hazırlanmalı.
Pandemi süreci kurum yöneticilerine (eğitim liderlerine), öğretmenlere, öğrencilere ve velilere neler öğretti?
Eğitimin her yerde yapılabileceğini öğretti. Okulların değeri; veliler, öğrenciler ve öğretmenler tarafından daha iyi anlaşıldı. Okulların sadece öğretim yapılan yerler olmadığı fark edildi. Belki de bu süreç okulların misyonunda değişikliğe neden olacak. Okullar sosyalleşme ortamları olacak. Sadece bilişsel gelişim değil tüm becerilere odaklanmak zorunda kalınacak. Velilerin okuldan beklentileri değişmeye başlayacak.
Bu süreç bize gösterdi ki velilerin artık okullardan sadece akademik başarı beklemeyeceği, diğer becerilerin de önemli olduğunu, okullardan bu becerilere yönelik faaliyetler yapılmasını ve çocuklarının okula döndüklerinde bu becerilere yoğunlaşılmasını bekleyecekler ve talep edeceklerdir.
Sadece akademik gelişim, öz disiplini gelişmiş çocuklar tarafından sağlanırken diğer becerilerin eksik kaldığını gözlemleyeceğiz. Öz disiplini gelişmemiş çocuklar bu süreçten olumsuz etkilendiler. Ve okullar bunlara yoğunlaşmak zorunda kalacak. Veliler talep etmeden bunların planlanması önemli.
Pandemi sürecinin önümüzdeki eğitim- öğretim dönemine ve daha sonraki yılları etkileri nelerdir? Telafi eğitimi süreci hakkında neler düşünüyorsunuz?
Eğitim bundan sonra daha bireysel hâle dönüşecek. Bireysel takipler ön plana çıkacak. Bireyselleştirilmiş eğitim modeli daha fazla konuşulacak. Koç, mentör vb. isimler altında bireysel takip yapan insanların sayısı arttı, daha da atacak. Okullar işini nitelikli yapmadığı sürece, bu sorumluluğu üzerine almadığı sürece dışarıdan destek artacaktır. Okullar bireysel takibi ön plana almak zorunda kalacak. Eğitim yöntem ve teknikleri değişim gösteriyor, ders araç ve gereçleri de farklılaşıyor. Bu farklılaşmalardan haberdar olan öğretmen ve bu öğretmenlerin bulunduğu okullar ön plana çıkacak.
Gelecekte böyle olumsuz durumlarla karşılaştığımızda hiç zorluk çekmeyeceğiz. İnsanoğlu olumsuz durumlarda her zaman zorluk çekmiştir ancak teknolojilerini ve şartlarını da hep geliştirmiştir. “Öğrenmeyi öğrenme” kavramının önemi şu an daha da fazla önem kazandı. Öğrencilere artık öğrenme stratejileri öğretilmeli. Bilgiye ulaşma yeri sınıf değil artık. Öğrencinin bilgiyi ihtiyaç hissetmesi ve bilgiye ulaşması için öğrenciye rehberlik yapılmalı. Buluş yoluyla öğrenmeyi sınıflarında uygulayan öğretmenlerin öğrencileri çok şanslılar. Proje tabanlı öğrenme yöntemini kullanan öğrenciler şanslılar. Online ders anlatımlarında da sadece düz anlatım yapılıyorsa dersler etkili olmayacaktır. Etkili öğretmenleri ön plana çıkartmalı eğitim liderleri.
Telafi deyince aklımıza sınava yönelik kazanımların tekrarı geliyorsa çok üzülürüm. Öğrencinin diğer beceri alanlarındaki kaybettikleri de aklımıza gelmeli. Spor, sanat, arkadaş ilişkileri, takım hâlinde çalışma, oyun oynama becerileri, iletişim becerileri… Eğer okullar, veliler ve eğitimciler sadece akademik eksiklikleri algılıyorlarsa hata yapıyorlar.
Kitap önerileri?
Her hafta sosyal medya hesaplarımdan en az bir kitabı tanıtıyor ve öneri olarak okurlara sunuyorum. Toplantılarda da alışkanlık hâline getirdim muhakkak 2 kitap öneriyorum katılımcılara. Sizlere de kitap önermek istiyorum.
ÖĞRETİMSEL LİDERLİK - Prof. Dr. Mustafa Yavuz
AZİM - Angela Duckworth
OBLOMOV - İvan Aleksandroviç Gonçarov
Eğitim bilimleri ve eğitim yönetimi alanında araştırmaların içinde olduğu hakemli dergi takip etmenizi öneriyorum.
Pandemi süreci bize şunu gösterdi: okul her yerde, öğrenim her yerde ve her zaman gerçekleşebiliyor. Teknoloji bağımlısı olduğunu sandığımız gençler teknolojiden uzaklaşır oldu. Yeni okulların eğitim liderleri her ortamda ve her koşulda “Nasıl etkili olabiliriz?”, bunu düşünmeli. Eğitim bir takım oyunudur. Tek adam işi değildir. İnsanları dinlemeli, fikirleri sorulmalı, ortak paydada buluşulmalıdır. Ayrıca “okul lideri olmak” uzun bir süreci yaşamayı da gerektiriyor. Bu, mesleğin başından itibaren devam eden bir yolculuk.
Hepinize çok teşekkür ederim. Güzel günlerde görüşmek dileğiyle.
04 Ekim 2024 14:08
09 Ekim 2024 01:01
01 Ekim 2024 22:48
06 Ekim 2024 21:34
06 Ekim 2024 20:54
01 Ekim 2024 17:29
05 Ekim 2024 13:12
01 Ekim 2024 19:24
09 Ekim 2024 10:39
05 Ekim 2024 19:52