Yusuf İPEKLİ Yazdı.
Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 29 Temmuz 2023 09:27 - Okunma sayısı: 1.077
Bilen bilmeyene söylesin: "Milli Eğitim Bakanlığında öğretmenler iki yapıda istihdam edilir."
1) Devlette çalışan kadrolu, sözleşmeli, vekil, geçici, ücretli öğretmenler. Bunların düzü vardır, uzmanı vardır, başöğretmeni vardır. Ödüllüsü vardır, torpillisi vardır, meşhur 76. Maddeyle yer değiştireni vardır. Çakılı kadroda yer alıp günlük onlarca, yüzlerce kilometre görev yerine gelip gideni vardır. Bu öğretmenlerden kadrolu veya sözleşmeli olanlar mülâkat rezaletini bir türlü aşmayı beceren, başaran öğretmenlerdir.
Helal olsun!
2) Özel sektörde çalışan okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite, dersane, kurs, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi öğretmenleri. Bu öğretmenlerin çoğu mülâkat rezaletinin dişlilerine takıldığı için atanamamış garibanlardır.
Üzücü!
Gündemimiz MEB'in özel ama üvey öğretmenlerinin maaş, iş garantisi, doğum, izin, rapor, performans vs özlük hakları...
Devlet okullarında kadrolu çalışan öğretmenlerden birinci derecenin dördüncü kademesinden aylık alan otuz yıllık başöğretmen unvanına sahip bir öğretmenin maaşı otuz bin liraya yakın. Bu maaş ek ders, sınav vs ücreti ile otuz beş bin liraya kadar çıkıyor. Uzman veya başöğretmen olmayan yirmi yıllık bir öğretmen ise ek ders ücretiyle birlikte yirmi üç, yirmi dört bin lira aylık alıyor. Sözleşmeli öğretmenin maaşı daha düşük, ücretli öğretmenin aylığı tavşanın suyunun suyunun suyu kadar bile değil.
Hem bu yüzden, hem de IMF'nin örtük acı reçeteleri yüzünden öğretmenler emekli olamıyor. Çünkü emekli olunca aylıkları yarıdan fazla düşüyor. 657 sayılı yasaya rağmen memurlara verilen haklardan emekliler yararlanamıyor. Emekli açlığa, susuzluğa, dahası ölüme terk ediliyor. Akılsız baş yüzünden sefil ayaklar neler çekiyor neler...
Aliyülala!
Devlet veya özel okul ve kurumlarda çalışan, öğretmenlerin özlük hakları arasındaki rezalet için söylenecek söz, yazacak sözcük bulmak mümkün değil. Zira devlet okullarında çalışan öğretmenlerle özel sektörde çalışan öğretmenler aynı üniversitenin aynı fakültesinin aynı bölümde, aynı hocalardan ders alarak dört yıl yan yana dirsek çürütmüş insanlardır.
Ancak, asıl üzerinde durulması gereken husus ise özel kurumlarda çalışan öğretmenlerin maaşları dolayısıyla özlük hakları.
Özel okul veya kurum öğretmenlerinin yüzde doksan dokuzunun maaşı ya asgarî ücret seviyesinde ya da asgarî ücretin bir iki bin TL üzerinde. İş garantisi yok. Olabildiğince mobbing uygulamaları söz konusu. Ders saati sayısı devlet okullarında haftada otuz saat iken mesela rehabilitasyon merkezlerinde haftada kırk saat.
Dramatik olduğu kadar travmatik bir durum.
Devlet okulunda çalışan bir özel eğitim alan öğretmeni otuz beş bin TL alırken rehabilitasyon merkezi öğretmeni on iki, on üç bin TL alır. Devlet okulu öğretmeni ara tatillerde, yaz tatilinde ek ders ücreti hariç maaşı kesilmeden izin kullanırken rehabilitasyon merkezi öğretmeninin yasal iznini kullanması bile merasime tabidir. Devlet okulunda çalışan öğretmenler yarım gün, günde altı saat ders yaparken rehabilitasyon merkezi öğretmenleri tam gün, üstelik günde sekiz saat ders yapar.
Bu durum malesef okul öncesi, ilkokul, ortaokul, kolejde de farklı değil.
Gencecik öğretmenlerin istikbali patronun iki dudağının arasında.
Sayın bakanlık sesimizi duyar mı bilemiyorum ama bir an önce özel sektör öğretmenleri için acilen şu önlemler alınmalı, hayata geçirilmeli.
1) Özel okul ve kurum öğretmeni istihdamı belli kurallara bağlanmalı. Öğretmen seçimi, patronunun ucuz iş gücü arayışına, beklentisine indirgenmemeli, okul ve kurumlarla birlikte öğretmenler mutlaka teftiş edilmeli.
2) Taban aylık uygulaması yasal hale getirilmeli. Özel sektör öğretmenlerinin aylıkları emsal durumda olduğu devlet okulu öğretmen maaşlarının dörtte üçünden az olmamalı. Özel sektör öğretmenlerine de mutlaka ek ders ücreti ödenmeli, bunun ödeneğini MEB doğrudan kendi bütçesinden karşılamalı.
3) Özel sektör öğretmenlerinden rehabilitasyon merkezi çalışanlarına bir ay ücretli izin hakkı tanınmalı. Rehabilitasyon merkezleri bir ay süreyle ve eş zamanlı olarak ücreti ödenmek kaydıyla kapatılmalı.
4) Özel okul ve kurum öğretmenleri belirli aralıklarla hizmet içi eğitimlere alınmalı, çünkü günümüzde hiç olmadığı kadar diploma eskimesi söz konusu.
5) Özel okullarda halen fiili olarak devam eden gölge yöneticilik uygulamasına son verilmeli. Patronların müdürler ve öğretmenler üzerindeki baskısı izlenmeli, değerlendirilmeli.
6) Özel okul ve kurum çalışanları için özel bir ödül ve disiplin mevzuatı hazırlanmalı, öğretmenler devlet okullarında yaşandığı gibi torpille ödüllendirilmemeli ancak onların da onurlandırılmaya gereksinim duydukları göz ardı edilmemeli.
7) Devam eden iş davaları takibe alınmalı, dava nedenleri ortaya çıkarılmalı, bu nedenler mahkemeye başvurmadan çözüme kavuşturularak, hem zaman kaybı hem de yaşanan onca stres ortadan kaldırılmalı.
8) Özel sektörde, özellikle rehabilitasyon merkezlerinde öğrenim gören öğrencilerin kayıt ve nakil işlemleri takvime ve standarda bağlanmalı.
9) Kayrılan, özel olarak ilgilenilen, soruşturma ve kovuşturmaları hasır altı edilen ayrıcalıklı okul ve kurum kalmamalı.
10) Özel sektörde çalışan emekli öğretmenlerin çalışma süreleri mutlaka emeklilik süresine eklenerek mağduriyet ortadan kaldırılmalı.
11) Kısaca MEB, özel ama üvey evlat konumundaki öğretmenlerin sesini duymalı, sorunlarını çözmeli.
Yoksa...
Yoksa bu işin yoksası filan kalmadı. Bizden söylemesi!
04 Ekim 2024 14:08
09 Ekim 2024 01:01
01 Ekim 2024 22:48
06 Ekim 2024 21:34
06 Ekim 2024 20:54
01 Ekim 2024 17:29
05 Ekim 2024 13:12
01 Ekim 2024 19:24
09 Ekim 2024 10:39
05 Ekim 2024 19:52