Tecrübenin Toplumsal İşlevi ya da Youtube ve Kaynanam Bir Arada

İlahiyat-Teoloji - Dr. Öğr üyesi Harun GEÇER yazdı

Tecrübenin Toplumsal İşlevi Ya Da Youtube Ve Kaynanam Bir Arada

Geçmiş yaşantılar, deneyimler, toplumsal ön kabuller ya da tekrarlar kişiye yaşamını sorunsuz bir şekilde sürdürebilmesi için önemli bir bilgi kaynağı sağlar. Bunun için özellikle geleneksel olarak isimlendirilen toplumsal yaşam formunda kişinin yaşıyla/tecrübesiyle saygınlığı arasında bir paralellik kurulur. Genellikle kişi yaşadığı çevrede yaşını aldıkça kendisinden daha “toy” olanlara rehberlik edecek sosyal bir konum elde etmeye başlar. Hiç olmazsa bu kişiye yaşına hürmeten saygı gösterilir. Bu durum sanat yapıtlarında “piri fani”, “bilge” bir ihtiyar şeklinde kendini gösterir. Beyaz perdede, romanlarda, öykü ya da hikayelerde bu gibi tiplemelere sıkça rastlamak mümkündür. Bu kişiler genellikle erkeklerden oluşsa da bazı zamanlar kadınlardan da “bilge” tiplemelerin seçildiği görülebilir. Ancak günümüze geldiğimizde tecrübe için şu sorular sorabiliriz: günümüz dünyasında tecrübe otantik yapısını sürdüreceği bir vasata sahip midir? bir töze/sabiteye sahip olmadan tecrübe kendi anlam dünyasını kurabilir mi?

Yapay zekâ, sosyal medya platformları gibi hala yeni sayabileceğimiz teknoloji kaynaklı şeylerin toplumsal hayata olan yansıması tecrübe gibi belli sabiteler üzerine kurulu olguların anlamını da dönüştürmektedir. Dolayısıyla tecrübeyi var eden toplumsal vasatın da ortadan kaktığını söyleyebiliriz. Belli bir hayat tecrübesini zaman içinde elde eden kişilerin yaşanmışlıkları yeni olgusal durumda sabit, yeri değişmez ve tekrarlanabilir olmaktan uzak olduğu için arkadan gelenlere bir anlam ifade etmeyecektir. Aksine yeni teknolojilerin sosyal hayata girmesiyle, bu teknolojilere yabancılaşan kuşaklar, yeni teknolojiler içine doğanlardan bilgi talep edeceklerdir. Bunu daha açık bir şekilde söylemek gerekirse Youtube’un olduğu bir yerde annenin ya da kaynananın yemek pişirme tekniklerine ihtiyaç duyulmayacaktır. Günümüzde bireyler artık çocuk bakımından tutun da yemek yapmaya hatta elişi veya teknik bir mevzuda kendinden daha tecrübeli addettiği birine müracaat etmek yerine sosyal medyadaki uzmanlık sistemlerine başvuruyor ve sorununu bu şekilde çözüyor. Günümüz dünyası değişmeden yarına taşınabilecek çok az töze sahip görünüyor. Hiç değişmez dediğimiz sabitelerin bile sorgulandığı, kişilerin sosyal konumlarını oluşturabilmek için tüketim pazarlarında hızlı bir şekilde dolaşmak zorunda kaldığı, bir ömür sözünün rafa kalktığı günümüz dünyasında tecrübe gibi sabit tözlere sarılmak artık bir nostaljiye dönüşecek gibi duruyor.

Youtube gibi sosyal medya platformları kişilere sürekli güncellenen içerikleriyle yeni dünyanın hızına uygun yaşam seçenekleri ve yeni fırsat alanları sunuyor ya da yanılsama da olsa böyle bir iddia içinde. Deneyimler kâğıttan bir kayık yapıp okyanusa açılmak gibi… nereye kadar anlamını koruyacağı belirsiz. Böyle bir ortamda kişinin “piri fani”, “bilge” olması artık kulağa masalsı bir tını gibi geliyor. Gün geçtikçe çocuklarımıza öğreteceğimiz bilgeliğimiz azalıyor ve aksi bir şekilde onlardan öğreneceğimiz şeylerin yekunu çoğalıyor. Bu toplumsal tersyüz oluş, geleneksel ve de biraz da modern döneme sarkan ve tecrübeyle beslenen hiyerarşik ilişki biçimlerini bozuyor. Birçok kişinin bir klişe şeklinde tekrar ettiği “gençlik bozuldu” kolaycılığının arkasında bu yeni durumu anlamlandıramamaktan kaynaklı bir şaşkınlık hali var. Yeni durumda kişi toplumsal sistem içinde nerede durduğunu, buna bağlı olarak da etrafındaki kişilerden ne bekleyeceğini ya da etrafındaki kişilerin kendisinden neler beklemesi gerektiğini bilemiyor. Buna bir tür “toplumsal şaşkınlık hali” de diyebiliriz.

Dr. Öğr. Üyesi Harun GEÇER