Düşünceler Neden Farklılaşır
Düşünme biçimleri, bireylerin eğitim ve çevre yolu ile kümülatif olarak biriktirdiği bilgiye dayalı olarak; dünyayı algılama, yorumlama, problem çözme ve öğrenme süreçlerinde benimsedikleri zihinsel süreçler/stratejilerdir diyebiliriz. Düşünme biçimlerindeki farklılıklar/stratejiler bireyin bilişsel etkinliğini, akademik performansını ve eğitimsel başarısını doğrudan etkilemektedir. Düşünme biçimlerinin eğitim üzerindeki etkilerini disiplinler arası bir bakışla analiz etme alanım olmadığı için teorik bir analizi yapamam. Ancak merak etiğim insanların iş tutma becerileri ve ürettikleri ile düşünme yaklaşımları ilişkisi hep dikkatimi çekmiştir.
Descartes, “Düşünüyorum, öyleyse varım!” (Cogito Ergo Sum!) ifadesi kişinin yaşamdaki yeri, duruşu/tutumu ve toplumsal rolünü belirtiyordu. Düşünme biçimleri farklılıkları ki bugün üzerinde yaşadığımız evrende farklı toplumların farklı ahlaki normları, etik değerleri ve hukuk sistemleri bulunmaktadır. Avrupa gibi felsefi bilincin en üst düzeyde olduğu görece insani değerlerin geliştiği toplumlarda bile farklı düşünce biçimlerinin yaptıkları yapıtlardan, teknolojileri, evlilikleri, ölü gömme, devlet yönetim biçimleri ve sosyal hayatın birçok alanında farklıklar gösterdiklerini görüyoruz. Bu durum doğal olarak eğitime de yansımaktadır.
Düşünme biçimlerinin eğitim üzerindeki etkisi hem bireysel hem toplumsal düzlemde önemli sonuçlar doğuran, aynı zamanda disiplinler arası bir analiz alanıdır. Bu kapsamda, düşünme biçimlerindeki farklılıkları yaran koşulları bilişsel psikoloji, pedagojik kuramlar, kültürel yaklaşımlar ve nörobilimsel perspektifler yanında coğrafi konum, tarihsel geçmişle incelemek mümkündür. Çoğunlukla İbn-i Haldun’unun Mukaddime kitabındaki görüşlere atfedilse de kimilerine göre edebiyatçı-düşünür Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından da ifade edilen ve çoğunlukla olumsuz örnekler için kullanılır. Genelde bulunduğunuz ortamın sunduğu sorunlu durum düşüncenizi de etkilemektedir.
Düşünme biçimi, kişinin dünyayı/ortamı algılama, yorumlama, problem çözme ve öğrenme süreçlerinde kullandığı zihinsel stratejileri ifade eder. Düşünme biçimler arasında en fazla analitik düşünme, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, pratik düşünme, metabilişsel düşünme ve refleksi düşünme gibi çeşitli türler yer alır. Bu düşünme türlerinin eğitimsel süreçler üzerindeki etkileri birbirinden farklıdır.
Düşünce Biçimleri Nasıl gelişmektedir
Kişinin dünyayı ve var olan bilgiyi algılaması, anlamlandırması, bilgiden bilgi üretmesi ve hatırlaması zihinsel süreçlere bağlı gelişmektedir. Örneğin, analitik düşünce olarak önemsenen yaklaşımda bireyin var olan bilgiyi parçalayarak sistematik bir şekilde işleyerek öğrenirken, yaratıcı düşünce ile öğrenilen ve anlaşılan bilgileri özgün yollarla birleştirilerek yeni bir ürün oluşturulabilmektedir. Bir bireydeki bu farklılık, öğretim stratejilerinin bireyselleştirilmesini ve kişinin düşünme becerilerini analiz etmesini öğrenmesini gerekli kılar. Burada soyut düşünebilme becerisi/yeteneği de öne çıkmaktadır. Bir şeyi zihninde kurgulamak onu boyutlandırabilme ve yeni tasarılar hayal etmesi yaratıcı düşünceyi oluşturmaktadır.
Metabilişsel düşünme ekseninde, bireyin kendi düşünce süreçlerinin farkında olması ve bunları yönetebilmesi ayrıca önemli. Eğitimin temel amaçlarından biri olan farkındalığın artırılması kavramı bu bağlamda önemli. Farkındalık da derin gözlem yapma, etkili ve geniş alanlarda okuma, öğrenme ve öğrenilenlerin soyut düşünme ve yaratıcı düşünceye dönüştürülmesi ile ilişkilidir. Metabilişsel düşünme beceriye sahip bireyler, öğrenme stratejilerini daha etkili planlayabilir ve hatalarını daha kolay fark ederek düzeltici önlemler alabiliyorlar. Farkındalığı yüksek olan bireyler ortamlara çabuk adapte olabilmekte ve gerektiğinde risk alarak başarılarını yükseltebilmektedirler. Bu da kişinin öğrenme çıktılarına doğrudan etki ederek bilişsel kazanımlarını artırmaktadır.
Farkındalığın ve eleştirel, yaratıcı düşünme biçimlerinin gelişmesi doğrudan ortam ve eğiticilerin teşvik edici öğretim ortamları, derin öğrenme ve kalıcı kavrayışı destekleri ile sağlanmaktadır. Bugün bazı okullardan mezun olanların diğerlerinden farklı olmasının nedeni bilgi birikimi, deneyimi ve farkındalığı yüksek öğretmenlerdir. Bu bağlamda öğretmenlerin eğitimi çok önemlidir. Konuyla ilgili olarak ilk öğretmen annelerin eğitimi de ayrıca tartışılması gerekir.
Düşünmelerin farklı olması bir tek faktöre bağlı olmaması gerekir. Örneğin Atatürk gibi çoklu zekâ sahibi ve çoklu düşünme biçimlerini de etkilemektedir. Howard Gardner'ın çoklu zekâ kuramı, “bireylerin farklı düşünme tarzlarına dayalı farklı öğrenme yolları olduğunu” belirtir. Bu kurama göre, sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, görsel-uzamsal vb. zekâ alanlarına sahip öğrencilerin farklı düşünme biçimlerini öne çıkardığı belirtilir. Bu durum eğitim sürecinde düşünme biçimlerine uygun öğretim tasarımı yapılmasının önemini ortaya koymaktadır. Herkes resim, heykel sanatı yapmaz. Soyut düşünme becerisi gerektiren kişilerin düşünme algoritmaları bizlerden farklı olabilir. Bu tür kişileri dışlamak veya sınavda başarısız diye dışlamak yerine zekâ türüne göre değerlendirecek süreçlerden geçirilmesi düşünülebilir.
Bu durumda içinde bulunduğunuz ortamın eğitim sitemi ve o konudaki politikaların niteliği öne çıkmaktadır. Günümüzde başta Finlandiya modeli olarak önerilen modelde ezbere öğrenme yerine, öğrencilerin yaşamın içinde öğrenerek geliştiği görülmektedir. Ulusal eğitim programlarının hangi düşünme biçimlerini teşvik ettiği, bir toplumun entelektüel yönelimi üzerinde belirleyici olduğu gerçeği ile modelin iyi belirlenmesi gerekir.
Günümüzde özellikle ülkemizde sınava dayalı ve çoğunlukla ezberci sistemlerde öğrencilerin yüzeysel düşünme eğilimleri artarken, sorgulamaya dayalı sistemlerde eleştirel ve yaratıcı düşünme becerilerinin geliştiği görülmektedir. Bu bağlamda, müfredatın ve ölçme-değerlendirme sistemlerinin yeniden yapılandırılması ile daha yüksek düzeyde bilişsel düşünme biçimleri yanında soyut ve analitik düşünme beceri kazanması ülkenin sağlıklı gelişimi için elzemdir.
Örneğin Milli Eğitim gibi insan yetiştiren kurumun uzun erimli pedagoji bilimi ilkelerine ve ülkenin bilim, teknoloji, ekonomi ve kültürel değerlerine göre planlama yapılması gereken kurumu çok sık aralıklarla müfredat değişimlerine uğramaktadır.
Ülkenin eğitim planlanması, programlı gelişimi, bilim politikası ve hedefine bağlıdır. Bu da toptan bir toplumsal kültürün olması ve talep edilmesine bağlıdır. Doğal olarak farklı kültürel etkinliklerin yaşandığı ortamların bireylerin düşünme biçimleri de doğal olarak farklılık göstermektedir. Bu durum kişilerin daha hoşgörülü olmasına ve birbirlerinden öğrenmeye daha meyilli oldukları anlaşılıyor. Bu durum, çok kültürlü sınıf ortamlarında öğretim stratejilerinin çeşitlendirilmesini zorunlu kılar.
Doğal olarak farklı düşünme becerilerinin kazanılması ve yaşatılması kültürel ve bilişsel olduğu kadar sosyoekonomik koşullar ve sınıfsal temelinde bulunmaktadır. Düşünme biçimleri, öğrencinin maruz kaldığı sosyal çevre, ekonomik imkânlar ve kültürel sermayeyle doğrudan ilişkilidir. Çoğunlukla düşük sosyoekonomik düzeye sahip bireylerin eğitim, okuma ve kaynaklara ulaşma imkânı daha sınırlı olduğu için soyut düşünme becerilerinin gelişimi de sınırlı olabiliyor. Ekonomik durum çoğunlukla bilişsel açıdan dezavantajlı bir başlangıç oluşturabiliyor. Covid-19 salgınında evde internete eğitim alan öğrencilerin bilgisayar, internet ve diğer araçlar bakımından varsıllara göre çok geride oldukları belirtilmiştir. Eğitim politikalarının bu eşitsizliği dengeleyecek şekilde yeniden kamu eliyle herkesin eğitime erişimde eşit koşullara sahip olacak şekilde yapılandırılması gerekir.
Sorunların Çoğunluğu Kişilerin ve Toplumların Ortak Anlayışından Kaynaklanabilmektedir
Bu eksende batı eğitim sistemleri çoğunlukla bireysel, analitik ve eleştirel düşünme yaklaşımını ön plana çıkarırken; Doğu toplumlarında ise daha çok bütünsel, sezgisel ve kolektif düşünme biçimlerini teşvik edilmektedir. Bugün yaşanan birçok sorunun temelinde düşünce sistemlerindeki farklılıkları yanında düşünce sistematiğinin tutarlılığı sorunu bulunmaktadır. Bir bireyin ve toplumun farklı düşünme ve iş görme yaklaşımı olabilir. Ancak çoğu kişinin düşünce farklılığı geleneksel kültürden kaynaklı ve alt yapısı doldurulmadan oluşturulan düşünceler zaman zaman sorun olmaya başlamaktadır. Çoğu zaman gelişmeleri temel bilgiye dayanmadan kulaktan dolma sonradan fikirler ile oluşturulan görüşlerin çoğunlukla sorun ürettiği görülmektedir. Bütün süreçler, iyi analiz edilmemesi sonucu oluşan/oluşturulan düşüncelerin veya alınan kararların oluşturduğu sorunların yaşanmaması eleştirel düşünce sahibi olması önemlilik oluşturmaktadır. Kişilerin her olguyu analitik düşünce becerisi ile analiz etmesi fikir ve görüşlerin daha sağlıklı şekillenmesine yol açacaktır. Bu arada farklı görüşlere saygı duyulmasını da sağlayacaktır. Çoğu insan hiçbir analize gereksinim duymaksızın toptan karşıt görüşü reddetmesi de birçok sorunun yaşanmasına yola açmaktadır. Bazen ülkelerin siyasi düşünce tutumları da eğitim üzerinde de ciddi sorunlar oluşturmaktadır. Çok sık değişen müfredatlar yöneticilerin dünya görüşleri ve düşünce dünyaları ile uyumlu olmaktadır. ABD gibi gelişmiş ülkede başkanların eğitim politikası ile eğitim işleyişi konusu son düzenleme ile çok tartışılır oldu.
Sonuç olarak; farklı düşünme biçimleri, öğrenme süreçlerini şekillendiren temel zihinsel yapılar olup, bireyin akademik başarısı, problem çözme kapasitesi, öğrenme ve farkındalık yanında yaşam boyu öğrenme eğilimleri üzerinde doğrudan etkilidir. Bu nedenle; ülkelerin eğitim programları, farklı düşünme biçimlerini destekleyecek şekilde çok yönlü çeşitlendirilmelidir. Batı dünyasında birden fazla dil öğrenme farklı kültürler ile kaynaşmaya önem verilmektedir. Nihayetinde her ülke çocukları geleceğin sağlıklı toplumu için eğitmektedir. Başta öğretmenlerin eğitimi ve sosyoekonomik durumları, üniversite ortamlarının özerkliği ve özgür düşüncenin sağlanması öğrencilerin bilişsel profillerini tanıyarak bireyselleştirilmiş öğretim uygulamaları benimsemesi çok yönlü geliştirmelidir.
Eğitim sistemleri, sınav endeksli ezberci yapıdan uzaklaşarak, eleştirel ve yaratıcı düşünmeye dayalı yapılandırılması için müfredat mutlaka partiler üstü yaklaşımla geleceğe hedefli yaklaşımlara yönelmelidir. Öğrencilerin ülkenin dört bir yanındaki sosyoekonomik farklılıklar dikkate alınarak dezavantajlı grupların bilişsel gelişimine yönelik destekleyici politikalar uygulanmalı ve kamu destleri her bölge ve kesime aynı şekilde uygulanmalıdır.
Bu nedenle, düşünme biçimleri, bireylerin akademik başarılarının ve yaşam boyu öğrenme becerilerinin önemli bir bileşenidir. Bu nedenle, eğitim programları çeşitli düşünme biçimlerini desteklemelidir.
İnsanları ve toplumların yaşadığı birçok sorunun altında bilimsel veriye dayalı olmayan ve iyi analiz edilmemiş görüşlerin uygulamaya alınması çoğu zaman sorun oluşturmaktadır. İnsanların düşünce dünyaları ile eğitim ve öğretim pratiği ilişkisi doğal olarak geleceğin yetişmiş insan gücünün şekillenmesine yol açmaktadır. Bu bağlamda kişilerin soyut ve analitik düşünce becerisi kazanması, eleştirel bakış açısı düşüncenin sağlıklı şekillenmesine yol açacaktır. Tabii geniş ve farklı kaynakların okunması ve tartışma kültürü düşüncenin anlamlanmasına değer katacaktır.
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr