Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular Klinik Psikoloji İletişim
MEB’DE AKADEMİ DÖNEMİ

MEB’DE AKADEMİ DÖNEMİ

Eğitim Bilimleri 28 Aralık 2025 14:21 - Okunma sayısı: 184

ÖZGÜR BOZDOĞAN

Milli Eğitim Akademisi, son dönemde en fazla tartışılan kurumlardan biri hâline gelmiştir. Akademinin eğitim fakültelerini işlevsizleştireceği, öğretmen istihdamı açısından ciddi sorunlar yaratacağı ve zamanla öğretmenlik mesleği üzerinde bir vesayet kurumuna dönüşebileceği yönünde çeşitli eleştiriler yapılmış, kaygılar dile getirilmiştir.

Öncelikle ifade etmek gerekir ki bir kurumun adında “akademi” kavramının yer alması, o kurumu kendiliğinden bilimsel üretim yapılan bir yapıya dönüştürmez. Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında kurulan Milli Eğitim Akademisi, pek çok açıdan bilimsel bir kurum görünümünden uzaktır. Bu durumun en belirgin nedenleri, üniversitelerle kurulması öngörülen ilişkinin niteliği ile akademide görev alacak kişilerin belirlenme usul ve esaslarıdır.

Milli Eğitim Akademisinin eğitim fakülteleriyle kuracağı ilişkinin niteliği başlı başına önemli bir sorun alanı olarak karşımızda durmaktadır. Öğretmen yetiştirme süreci uzun yıllardır üniversitelerin eğitim fakültelerinin sorumluluğunda yürütülmekte; alan bilgisi, pedagojik formasyon ve uygulama bileşenleri bütüncül bir yapı içerisinde ele alınmaktadır. Akademinin bu sürecin sonuna eklemlenen zorunlu bir aşama hâline getirilmesi, eğitim fakültelerinde verilen eğitimin fiilen “yetersiz ve gereksiz” ilan edilmesi anlamına gelmekte; eğitim fakültelerini işlevsizleştiren bir yaklaşımı beraberinde getirmektedir.

LİYAKAT YİNE YOK

Milli Eğitim Akademisinde görev alacak kişilerin hangi ölçütlere göre belirleneceği, akademik liyakatin nasıl sağlanacağı ve bu kişilerin bilimsel üretimle ilişkilerinin nasıl kurulacağına dair ayrıntılı ve denetlenebilir mekanizmalar, aradan geçen zamana rağmen oluşturulamamıştır. Üniversitelerde öğretim elemanları; açık ve denetlenebilir akademik kriterler çerçevesinde, yayın, araştırma ve bilimsel katkı esas alınarak belirlenirken, Milli Eğitim Akademisi için öngörülen sistemde idari takdirin belirleyici olduğu görülmektedir. Bu durum, akademinin bilimsel bir kurumdan ziyade merkezi yönetimin pedagojik tercihlerini hayata geçiren bir mekanizmaya dönüşme riskini beraberinde getirmektedir.

Milli Eğitim Akademisinde kimlerin görev alacağı, eğitim alanında en çok merak edilen konulardan biri olmuş ve bu konuya ilişkin olarak 30 Temmuz tarihinde “Milli Eğitim Akademisi Sözleşmeli Eğitim Personeli Yönetmeliği” yayımlanmıştır. Söz konusu yönetmelikle Akademide görev alacak personelin hangi usullerle belirleneceği düzenlenmiştir.

Yönetmeliğe göre Akademide çalışacak öğretim görevlileri, Milli Eğitim Akademisi Akademik Kurulunun önerdiği isimler arasından Bakan tarafından seçilecektir. Millî Eğitim Bakanlığında öğretmen olarak görev yapanlardan Akademide görevlendirilecek olanlar ise yapılacak mülakat sonucuna göre belirlenecektir. Bunların dışında kalan ve Akademide görevlendirilecek personel ise yazılı ve/veya sözlü sınav sonuçlarına göre seçilecektir.

Yönetmelik, Akademide görev alacak personelin tamamının liyakat esasına göre değil, büyük ölçüde idarenin takdirine bağlı olarak belirlenmesine olanak sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Adında “akademi” ibaresi bulunan bir kurumda istihdam edilecek kişilerin alanlarında yetkinliklerinin esas alınması beklenirken; mülakat uygulaması ve öğretim görevlilerinin belirlenmesine ilişkin yetkinin doğrudan Bakana bırakılması, siyasi, sendikal ya da kişisel yakınlıkların belirleyici olabilmesinin önünü açmaktadır.

Yönetmelikte dikkat çeken bir diğer önemli husus ise eğitim personelinin belirlenmesi için öngörülen sürelerdir. Sınavlar, mülakatlar ve komisyon çalışmaları için belirlenen takvim dikkate alındığında, eğitim personelinin seçilme sürecinin öğretmen eğitimlerinin başlayacağı tarihlere yetişmeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durum, Millî Eğitim Bakanlığının Akademiyi, yönetmelikte öngörülen usullerle belirlenen personelle değil, görevlendirme yoluyla atanmış personelle açacağı yönünde ciddi bir kuşku yaratmaktadır. Görevlendirilecek, hatta belki de şimdiden görevlendirilmiş olan bu personelin kimler tarafından ve hangi ölçütlerle belirlendiği ise ayrı bir tartışma başlığıdır.

Millî Eğitim Bakanlığı, Akademinin faaliyete geçmesiyle birlikte öğretmen alımlarında mülakat tartışmalarının sona ereceğini ifade etmiştir. Ancak Akademide görev alacak eğitim personelinin bizzat mülakat yoluyla belirlenecek olması, bu tartışmaları bitirmek yerine yeni ve daha kapsamlı bir tartışma alanı yaratmaktadır. Akademi faaliyete geçtiğinde, eğitim görevlisi olarak kimlerin görevlendirildiği de somut biçimde görülecektir. Ne var ki bugüne kadar yaşananlar, bu görevlendirmelerin kamuoyunda yoğun biçimde tartışılacağını şimdiden göstermektedir.

AKADEMİNİN ÖĞRETMENLERİ

Milli Eğitim Akademisine ilişkin atılan ilk adım, 2022 yılında 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununda öğretmenlikte pedagojik performansın esas alınmasını düzenleyen 43. ve 45. maddelerin yürürlükten kaldırılması olmuştur. Bu adımı, 2024 yılında Öğretmenlik Meslek Kanununun çıkarılması; 2025 yılında ise Akademiye ilişkin ikincil mevzuatın yayımlanması ve Akademiye Geçiş Sınavının (AGS) uygulanması izlemiştir. Bu alandaki son gelişme ise Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 19 Aralık 2025 tarihinde alınan bir kararla, öğretmen olabilmek için pedagojik formasyon eğitimi alma zorunluluğunun kaldırılmasıdır.

Söz konusu kararla bir yandan öğretmenlik mesleğine ilişkin son derece önemli bir değişiklik yapılırken, diğer yandan öğretmen yetiştirme görevi fiilen eğitim fakültelerinden alınmıştır. Bu karar, yalnızca eğitim fakültelerini işlevsizleştirmekle kalmamakta; aynı zamanda öğretmen profilinin bütünüyle “akademi” tarafından belirlenmesinin önünü açmaktadır.

Üniversitelerin bilimsel yöntemlere dayalı olarak uzun yıllardır sürdürdükleri öğretmen yetiştirme görevinin, işleyişi ve bilimsel çerçevesi henüz netleşmemiş bir kuruma devredilmesi son derece tartışmalıdır. Adında “akademi” kavramının yer alması, bu yapının gerçek anlamda bilimsel yöntemlerle işleyeceği anlamına gelmemektedir. Liyakat yerine siyasal, sendikal ya da kişisel yakınlıkların belirleyici olduğu kurumların kamusal gereksinimleri karşılayabilme kapasitesinin sınırlı olduğu gerçeği ise hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.

BAŞLAYAMAYAN AKADEMİ EĞİTİMİ

Öğretmenlik Meslek Kanununa göre 1 Eylül 2025 tarihinde faaliyete geçmesi gereken Millî Eğitim Akademisi, Aralık ayının son günlerine gelinmiş olmasına rağmen hâlen çalışmaya başlamamıştır. Kamuoyunda oluşabilecek eleştirileri sınırlamak amacıyla zaman zaman akademi inşaatlarına geziler düzenlenmekte, bu gezilerde çekilen fotoğraflar bazı basın kuruluşları aracılığıyla servis edilmektedir. Anlaşılan o ki, bir süre daha Millî Eğitim Akademisinin kendisini değil, inşaatlarına ait fotoğrafları izlemeye devam edeceğiz.

Temmuz 2025’te yapılan Akademiye Geçiş Sınavı (AGS) sonuçlarına göre 10 bin öğretmenin Akademide hazırlık eğitimine alınması ve bu eğitimi başarıyla tamamlayanların Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullara atanması öngörülmektedir. Ancak hazırlık eğitiminin gecikmesi, doğrudan öğretmen atamalarının da gecikmesi anlamına gelmektedir. Bu durum ise öğretmen açığının artmasına ve buna bağlı olarak ücretli öğretmen sayısının yükselmesine yol açmaktadır.

Millî Eğitim Akademisi Başkanının verdiği bilgilere göre Akademide verilecek eğitim toplam 1200 saat sürecek ve günlük 6 saat ders yapılacaktır. Bu hesaplamaya göre, tatiller hariç tutulduğunda eğitimin yaklaşık 42 hafta sürmesi gerekmektedir. Tatiller de dikkate alındığında hazırlık eğitiminin en az bir yıla yayılacağı anlaşılmaktadır.

Buna ek olarak Akademi Başkanı, hazırlık eğitimine alınacak öğretmenlerin güvenlik soruşturmasının tamamlanmasının ardından Akademiye kabul edileceğini açıklamıştır. Güvenlik soruşturmalarına ilişkin hukuki ve siyasi tartışmalar bir kenara bırakılsa dahi, yalnızca süre dikkate alındığında dahi hazırlık eğitimlerinin başlamasının ciddi biçimde gecikeceği görülmektedir. Güvenlik soruşturmalarının kimi zaman aylarca sürdüğü ve tüm adaylar için eş zamanlı sonuçlanmadığı düşünüldüğünde, Akademi eğitiminin 2026 yılının ilk yarısında başlamasının oldukça güç olduğu anlaşılmaktadır.

Aralık ayının sonuna gelinmiş olmasına rağmen, hazırlık eğitimine alınacak 10 bin öğretmenin alanlara göre kontenjanları dahi açıklanmamıştır. Bütçe görüşmeleri sırasında AGS yoluyla alınacak öğretmen sayısının artırılması için Millî Eğitim Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında görüşmeler yapıldığına dair bilgiler kamuoyuna yansımış; ancak bu görüşmelerden şu ana kadar somut bir sonuç çıkmamıştır.

Tüm bu veriler bir arada değerlendirildiğinde, Akademi eğitiminin büyük olasılıkla 2026 yılının ikinci yarısında başlayacağı; buna bağlı olarak 10 bin öğretmenin göreve başlamasının ise en erken 2027 yılının Eylül ayını bulacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda ücretli öğretmen sayısının 100 binin üzerine çıkması kaçınılmaz görünmektedir. Ücretli öğretmen sayısındaki bu artış, öğrencilerin eğitim hakkı ve eğitimde eşitlik açısından son derece ciddi sorunlar yaratmaktadır. Gelinen noktada, Millî Eğitim Akademisi ısrarının öğretmen alım sisteminde ciddi bir tıkanıklığa yol açtığı artık açık biçimde görülmelidir.

AKADEMİ EĞİTİMİ DEVLETTE VAR ÖZELDE YOK

Millî Eğitim Bakanlığında görev alacak öğretmenlerin mesleğe ancak 1200 saatlik Akademi eğitimini tamamladıktan sonra başlayabilmeleri, öğretmenlik mesleği açısından dikkat çekici bir çelişki ortaya çıkarmaktadır. Özel sektörde öğretmen olarak çalışabilmek için böyle bir Akademi eğitimi zorunluluğu bulunmazken, bu yükümlülüğün yalnızca devlet okullarında görev alacak öğretmenler için geçerli olması ciddi soru işaretleri doğurmaktadır.

Özel ve kamu sektöründe çalışan öğretmenlerin aynı mesleki statüye ve büyük ölçüde aynı mevzuata tabi olması gerekirken, ortaya çıkan bu ayrım son derece düşündürücüdür. Akademi eğitimi yoluyla öğretmenlere kazandırılması hedeflenen bilgi ve becerilerin, özel sektörde çalışan öğretmenler için neden aranmayacağı hususu mutlaka kamuoyuna açık ve gerekçeli biçimde açıklanmalıdır.

AKADEMİ EĞİTİMİ ALACAK ÖĞRETMENLERİN YAŞAM SINAVI

Akademide hazırlık eğitimine alınacak öğretmenler, yalnızca derslerde ve uygulama eğitimlerinde değil, aynı zamanda yaşam koşulları karşısında da ciddi bir sınavdan geçmek zorunda kalacaktır. Öğretmenlere aylık yaklaşık 32 bin TL ödeme yapılacağı ifade edilmektedir. Bu ücretle öğretmenlerin barınma, beslenme, ulaşım başta olmak üzere tüm temel ihtiyaçlarını karşılamaları beklenmektedir.

Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerdeki kira bedelleri ve genel yaşam maliyeti dikkate alındığında, öngörülen ücretle öğretmenlerin insanca yaşamlarını sürdürebilmelerinin mümkün olmadığı açıktır. Bu nedenle hazırlık eğitimi başlamadan önce barınma, ulaşım ve yaşam giderlerine ilişkin somut ve sürdürülebilir önlemlerin mutlaka hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Millî Eğitim Akademisi, mevcut hâliyle pek çok sorunu beraberinde getirmekte; zaman içerisinde yeni sorunlar üretme potansiyeli de taşımaktadır. Öğretmen istihdamında yaşanan tıkanıklığı ve gecikmeleri aşmak amacıyla Akademi modelinde ısrar edilmesi, sorunları çözmekten çok derinleştirme riski barındırmaktadır. Aksi hâlde bu süreçten en fazla zarar görecek olanlar, öğrenciler ve öğretmenler olacaktır.

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Eğitim Bilimleri
Mülakat Mağdurları, Ek Atama ve Ek Kontenjan Bekleyen Öğretmenlerin Beklentileri Gerçekleşecek mi?

Eğitim Bilimleri28 Aralık 2025 17:28

Mülakat Mağdurları, Ek Atama ve Ek Kontenjan Bekleyen Öğretmenlerin Beklentileri Gerçekleşecek mi?

Eğitim Reformu ve Holistik Eğitim

Eğitim Bilimleri26 Aralık 2025 19:25

Eğitim Reformu ve Holistik Eğitim

PISA VE TIMSS IŞIĞINDA EĞİTİM KARNEMİZ İLERLEME VAR AMA HEDEF HÂLÂ UZAK

Eğitim Bilimleri26 Aralık 2025 14:05

PISA VE TIMSS IŞIĞINDA EĞİTİM KARNEMİZ İLERLEME VAR AMA HEDEF HÂLÂ UZAK

Öğrenmede Motivasyonun Önemi

Eğitim Bilimleri24 Aralık 2025 19:38

Öğrenmede Motivasyonun Önemi

PROF. DR. KÜRŞAD  YILMAZ İLE EĞİTİM YÖNETİMİNDE DEĞERLER KİTABI ÜZERİNE - 3

Eğitim Bilimleri22 Aralık 2025 22:36

PROF. DR. KÜRŞAD YILMAZ İLE EĞİTİM YÖNETİMİNDE DEĞERLER KİTABI ÜZERİNE - 3

TEMEL BECERİLERDE DERİN KRİZ

Eğitim Bilimleri21 Aralık 2025 18:13

TEMEL BECERİLERDE DERİN KRİZ

MESLEKİ TEKNİK EĞİTİMDE PARADİGMA DÖNÜŞÜMÜ: YENİ NESİL MESLEKİ TEKNİK EĞİTİM

Eğitim Bilimleri19 Aralık 2025 21:19

MESLEKİ TEKNİK EĞİTİMDE PARADİGMA DÖNÜŞÜMÜ: YENİ NESİL MESLEKİ TEKNİK EĞİTİM

ÖĞRETMENSİZ OKULLAR OKULSUZ ÖĞRETMENLER

Eğitim Bilimleri19 Aralık 2025 18:42

ÖĞRETMENSİZ OKULLAR OKULSUZ ÖĞRETMENLER

BÜTÜN YOLLAR EĞİTİME ÇIKIYOR

Eğitim Bilimleri14 Aralık 2025 22:45

BÜTÜN YOLLAR EĞİTİME ÇIKIYOR

Eğitimde Çocuk Katılımı ve İlkeleri

Eğitim Bilimleri14 Aralık 2025 19:26

Eğitimde Çocuk Katılımı ve İlkeleri