Yeni başlangıçlar yaşayanlara sözüm.
Yeni okula başlayanlara,
Yeni öğretmenliğe başlayanlara,
Yeni bir kademeye başlayanlara,
Farklı bir şehirde, farklı bir okulda, farklı bir sınıfta… başlayanlara sözüm.
Biliyoruz, yenilikler insanı heyecanlandırır, kaygı verir, "ne olacak acaba" dedirtir. Sanki herkesin gözü üzerindeymiş gibi hissettirir. Terler insan, acaba der içinden, iletişim kurmak, konuşmak, kendini göstermek ister. O ilk gün ve ilk anlar o kadar önemlidir ki değerli hissetmek ister insan, varlığını ve var olduğunu hissetmek ister.
İlk günün terleyen avuçları, her yeni adıma atılan ilk adımla beraber gelen o tatlı telaş... Bu duygular, aslında yeni bir hikâyenin ilk cümleleri gibidir. Her bir çift gözün size odaklandığını hissettiğiniz an, belki de o bilinmezliğin en yoğun yaşandığı andır. O anlarda kurulan her cümle, paylaşılan her gülümseme, gelecekteki dostlukların ve bağların ilk tohumlarıdır.
Sonra sıradanlaşır her şey, rutine biner yaşam. Motivasyon artırıcı heyecanlar arar, sıkılır bazen, bazen didinir durur, çıkış arar kendince. O ilk günlerin yüksek enerjisi yerini durağanlığa bırakınca, bazen kendinizi kaybolmuş hissedebilirsiniz.
Ama asıl büyü, bu sıradanlıkta gizlidir. Rutine binen her şey, aslında yeni bir aidiyet duygusu yaratır. O ilk günkü yabancılık hissi yavaş yavaş kaybolur. Yüzler artık isimlerle eşleşir, koridorlar ve sınıflar artık tanıdıktır. O ilk gün terleyen avuçlar, yerini huzurlu bir güvene ve bir gülümsemeye bırakır.
Bu çıkışları bulanlar, başarının kapılarını aralar. Başarı, her zaman büyük, gösterişli bir "çıkış" olmak zorunda değildir. Bazen başarı, bir öğrencinin gözlerindeki ışıltıyı yeniden yakalamaktır. Bazen de ilk gün çekindiğin o meslektaşınla kurduğun samimi bir dostluktur. Önemli olan, bu küçük zaferleri fark etmek, onları bir motivasyon kaynağına dönüştürmek ve her gün yeni bir şey öğrenmeye devam etmektir. Çünkü yeni başlangıçlar, sadece bir andan ibaret değildir; onlar bitmeyen bir yolculuğun başlangıcıdır.