Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular Klinik Psikoloji İletişim
Kaybolan Çocukluk

Kaybolan Çocukluk

Fikir Yazıları 28 Mayıs 2025 22:35 - Okunma sayısı: 214

Ecem MUSLU yazdı

Kaybolan Çocukluk

Ecem Muslu

Artık çocuklar birbirleriyle yarışmıyor, topun peşinden tozlu sokaklarda koşmuyor, dizlerini yara bere içinde bırakmıyor. Bu, sadece geçmişe duyulan romantik bir özlem ya da hayıflanma değil aynı zamanda çocukların gerçek yaşam deneyimlerinden uzaklaşmasına duyduğumuz bir üzüntü. Yeni nesil çocukların keybettikleri bu küçük deneyimler, insanın ruhsal gelişiminde taşıdığı büyük anlamlarla birlikte siliniyor. Çocuğun oyun oynarken her düşüşünde öğrendiği cesaret, her oyunda arkadaşlarıyla kurduğu bağ ve her yara izinde gizlenen dayanıklılığı eksildikçe bambaşka bir insan tipi şekilleniyor, bu yeni insan daha kırılgan, daha yalnız, doğadan ve bir diğerinden daha uzak... Beton yığınlarıyla çevrelenmiş apartman yaşamı, güvenli sitelerin sessiz ortamı ve ekranların çekici dünyası, çocukluktan sessizce ve gizlice büyük parçalar koparıyor. Oyun artık sokakta değil dijital cihazlarda, başkaları tarafından kurgulanmış senaryoların içinde var oluyor. Arkadaşlıklar göz teması olmadan başlıyor, kavgalar bile ekran başında sessizce yaşanıyor. Oysa çocukluk dediğimiz şey, biraz da hayatı düşe kalka, dizleri kanata kanata öğrenmek değil miydi? Bir ağacın arkasına saklanmanın heyecanı, yakalanmadan önceki son hızlı koşunun verdiği coşku, düşüp ağladıktan sonra uzatılan sıcak bir el... Tüm bunlar, sadece oyun değil; karakterin mayasıydı. Şimdi ise çocuklar dört duvar arasında büyüyor, ama birçok açıdan eksik kalıyor. Dışarı çıkmıyorlar, kirlenmiyorlar, yorulmuyorlar. Ve evet, düşmüyorlar. Bu nedenle kalkmayı da öğrenemiyorlar. Teknoloji şüphesiz hayatı kolaylaştırıyor. Ancak her kolaylık, beraberinde bir şeyleri de eksiltiyor. Artık bilgiye ulaşmak saniyeler alıyor; ama sabır da azalıyor. Dünya çocukların parmakları ucunda, bilişim araçları sayesinde iletişim kurma imkanları güçleniyor ama bağ kurma yetileri zayıflıyor. Her şeyin hazır sunulduğu bir dünyada, hayal gücü artık ihtiyacın değil, lüksün parçası oluyor. Bir zamanlar çocuklar bir çubuğu kılıç, bir taşı kale yapardı. Hayal gücü yoklukta değil; doğallığın içinde gelişirdi. Şimdi her oyuncak, her uygulama tasarlanmış, kurgulanmış bir deneyim sunuyor. Oyun önceden yaratılmış, duygular yönlendirilmiş. Çocukların ellerinde, çevrelerinde sadece ekranlar var. Ekran düşlemenin, üretmenin, keşfetmenin değil, daha çok tüketmenin simgesi halinde. O eski çocuk kahkahaları, yankılanan sesler, akşam ezanına kadar süren oyunlar… Bunların yerini evlerin içindeki sessiz, durağan bir hava aldı. Artık “Koşma, düşersin!” diyen bir anne sesi bile nadir duyuluyor. Çünkü çocuklar zaten koşmuyor. Belki de en büyük kayıp bu: Koşmanın, düşmenin, kalkmanın öğrettiği şeyleri bir daha asla öğrenemeyecek olmak. Bu tabloya bakınca, çocukluğun sadece bir oyun zamanı değil, aynı zamanda hayatı öğrenme alanı olduğunu unutmamak gerekiyor. Dış dünyayla olan gerçek bir ilişki, çocuğun kendini tanıması, sınırlarını keşfetmesi ve sosyal beceriler kazanması için vazgeçilmezdir. Oyun, çocukların hem fiziksel hem de duygusal gelişimini destekleyen bir deneyimdir. Onu kaybetmek, sadece çocukların değil, toplumun da kaybıdır. Çocukların doğayla ve gerçeklikle olan bağı koptukça, dünya onlara yabancılaşmaya başlar. Toprakla, ağaçla, hayvanla kurulan ilişki, sadece anlık mutluluklar değil; yaşam sevgisi, sorumluluk ve saygı duygusunun temellerini atar. Fakat artık pek çok çocuk, beton zeminlerin içinde, plastik oyuncaklarla, dijital oyunlarla büyüyor. Oysa çocukluğun içinde doğayı hissetmek, ona dokunmak, öğrenmenin en doğal yoludur. Yine de umut var. Belki de bu sessizliğin içinde, yeniden oyun alanları açmak, çocukları dışarı çağırmak ve onlara özgürlük vermekle başlar her şey. Çocukların gerçek dünya ile yeniden buluşması, onların kendine güvenen, güçlü bireyler olarak yetişmesini sağlayacaktır. Bu, sadece bireysel bir ihtiyaç değil, toplumun geleceğine dair kolektif bir yatırımdır. Çünkü çocukluk, kaybolmaması gereken eşsiz bir hazinedir. Onun ışığı, yarınların dünyasını aydınlatır.

Yorumlar (3)

Adam Kays - 29 Mayıs 2025 14:38

Çok güzel bir yazı olmuş, yüreğinize sağlık...

Ramazan Özdemir - 29 Mayıs 2025 09:12

Emeğinize sağlık hocam. Çocuklarımızı, geleceğimizi daha hayatla iç içe deneyim kazandırarak büyütebiliriz inşAllah.

Şahin Yeşil - 28 Mayıs 2025 22:54

Tebrik ediyorum. Çok güzel bir yazı.
SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Fikir Yazıları
Organize Suç Faillerinin Yöntemi: Toplumun Pozitif Değerlerinin Yıkıma Uğratılması

Fikir Yazıları26 Mayıs 2025 12:16

Organize Suç Faillerinin Yöntemi: Toplumun Pozitif Değerlerinin Yıkıma Uğratılması

Müdür, Müdür Müdür?

Fikir Yazıları09 Mayıs 2025 02:48

Müdür, Müdür Müdür?

Hurdalık Üzerine: Sahici Bir Benliği Aramak

Fikir Yazıları06 Mayıs 2025 15:47

Hurdalık Üzerine: Sahici Bir Benliği Aramak

NİRVANA SOSYAL BİLİMLER’İN 7. YILI KUTLU OLSUN!

Fikir Yazıları05 Mayıs 2025 20:45

NİRVANA SOSYAL BİLİMLER’İN 7. YILI KUTLU OLSUN!

MERAKIMI KAYBETTİM ARIYORUM

Fikir Yazıları03 Mayıs 2025 15:17

MERAKIMI KAYBETTİM ARIYORUM

Toplumun Kriminalize Edilişine Dikkat: Mattia Ahmet Minguzzi Cinayeti Örneği

Fikir Yazıları27 Nisan 2025 14:19

Toplumun Kriminalize Edilişine Dikkat: Mattia Ahmet Minguzzi Cinayeti Örneği

Arsız Sevinç (Schadenfreude)

Fikir Yazıları21 Nisan 2025 01:14

Arsız Sevinç (Schadenfreude)

ZAMAN DEDİĞİN

Fikir Yazıları16 Nisan 2025 14:29

ZAMAN DEDİĞİN

NİSAN GÜZELİ

Fikir Yazıları15 Nisan 2025 15:31

NİSAN GÜZELİ

Gerçekliğe Gömülmüş Ezilen Kimlik: Ahmet Güneştekin

Fikir Yazıları10 Nisan 2025 01:02

Gerçekliğe Gömülmüş Ezilen Kimlik: Ahmet Güneştekin