Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

EĞİTİME DARI EKMEK: BİR MİLLETİN GELECEĞİ İÇİN FİDAN DİKMEK

Uzm. Öğr. Yusuf ÇOŞAR

Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 25 Kasım 2025 07:29 - Okunma sayısı: 95

EĞİTİME DARI EKMEK: BİR MİLLETİN GELECEĞİ İÇİN FİDAN DİKMEK

EĞİTİME DARI EKMEK: BİR MİLLETİN GELECEĞİ İÇİN FİDAN DİKMEK

Bir padişah, maiyetiyle birlikte çıktığı bir yolculukta yaşlı bir köylünün tarlasına fidan diktiğini görür.

Yaşını başını almış adamın bu zahmetine anlam veremez:

— “Baba,” der, “sen bu fidanların meyvesini herhâlde göremezsin. Niçin dikiyorsun?”

İhtiyar başını kaldırır ve sakince gülümser:

— “Evlat, bizden öncekiler dikti; biz yedik. Şimdi biz dikelim, bizden sonrakiler yesin.”

Bu bilgece cevap padişahın hoşuna gider, bir kese altın verir.

İhtiyar yine gülümser:

— “Gördün mü evlat, diktiğimiz fidan şimdiden meyve verdi.”

Bu söz üzerine bir kese altın daha…

Yaşlı köylü son noktayı koyar:

— “Herkesin fidanı yılda bir meyve verir, bizimki yılda iki.”

Padişah bir kese daha vermek üzereyken veziri araya girer:

— “Sultanım, bir an önce buradan ayrılalım. Bu ihtiyar bu gidişle tarlaya değil, devlet hazinesine darı ekecek!”

Bu kıssa, bir gerçeği haykırır:

Fidan dikmek geleceğe yapılan en büyük yatırımdır.

Ve bir millet, kendi geleceğine ne ekerse onu biçer.

EĞİTİMİN ASIL MANASI: GELECEĞİ İNŞA ETME SANATI

Eğitim; yalnızca ders, müfredat ve sınav demek değildir.

Toplumun değerlerini, kültürünü, karakterini, ahlakını ve üretim gücünü şekillendiren en büyük mekanizmadır.

Her tanımın ortak noktası şudur:

Eğitim, insanı dönüştürme sürecidir.

Bir ülkenin eğitim felsefesi; coğrafyasından tarihine, kültüründen ihtiyaçlarına kadar bütün dinamikleri dikkate alarak belirlenmelidir.

Çünkü eğitim bir milletin:

- geçmişle bağı,

- bugündeki duruşu,

- yarına bıraktığı mirastır.

Bir çocuk anne rahmine düştüğü andan itibaren toplumun geleceği şekillenmeye başlar.

Bu nedenle eğitimin hedefi, yalnızca bireyi değil, geleceğin toplumunu inşa etmektir.

TÜRKİYE’DE EĞİTİM YOLCULUĞU: ÇOCUKTAN GENÇLİĞE UZUN BİR MARATON

Türkiye’de çocuklar yaklaşık 5 yaşında okul öncesine başlıyor ve süreç çoğu zaman 25 yaşına kadar sürüyor.

1. Çocukluk Dönemi (5–10 yaş)

Çocuklar daha oyun çağını bitirmeden sınav odaklı bir sistemin içine çekiliyor.

Öğretmen bu dönemde çocuğun ilk rehberi, ilk ışığıdır.

Fakat sistem çocuğu öğretmenden çok sınava yönlendiriyor.

2. Ergenlik Dönemi (10–18 yaş)

Hayatın en canlı, en duygusal yılları başarı baskısıyla gölgeleniyor.

Gençler kendini ispat etmeyi çoğu zaman dış etkenlerle göstermeye çalışıyor.

Bu bir isyan değil; kaybolan çocukluğun, bastırılan hayallerin sessiz çığlığıdır.

3. Üniversite ve Genç Yetişkinlik (18–25 yaş)

12 yıl boyunca sınavlara koşan gençler üniversiteye geldiklerinde nefes alıyor.

Mezuniyet geldiğinde ise donanım eksikliği ve belirsizlikle karşılaşıyorlar.

25 yaşına geldiklerinde pek çok genç:

- Ülke gerçeklerinden habersiz,

- Sorumluluk almaya hazırlıksız,

- Mesleğine dair belirsizlikleri olan bir tabloyla hayata atılıyor.

21. YÜZYILDA EĞİTİM: SADECE BİLGİ DEĞİL, YETKİNLİK ÜRETMEK

Dünyanın yeni ekonomisi bilgi değil, bilgiyi işleyen insan gücüyle şekilleniyor.

Yazılım, inovasyon, bilimsel düşünce ve üretim becerileri artık geleceğin gerçek sermayesi.

Bilim üretmeyen toplumlar, ham madde ihraç eden toplumlara dönüşür. Bu da yavaş bir yok oluşun kapısını aralar.

Türk milletinin tarihine baktığımızda:

Demiri işleyen, atı evcilleştiren, kıtaları aşan bir medeniyetin çocuklarıyız.

Artık kendi teknolojimizi üretme sorumluluğumuz var.

Bu da ancak nitelikli eğitim ile mümkündür.

GERÇEK SORU: NE EKTİK Kİ NE BİÇELİM?

Bugünün gençleri gerçekten fidan gibi…

Ama biz onlara:

doğru toprak,

doğru ışık,

doğru su,

doğru rehberlik

sunabildik mi?

Bir millet, eğitimde ihmal ettiği her neslin bedelini ileride ağır öder.

Bu yüzden artık:

Sorgulayan,

Üreten,

Merak eden,

Problem çözen,

Değerleri ile dünyayı bir araya getirebilen fidanlar yetiştirmeliyiz.

ÖĞRETMENLER: GELECEĞİN ASIL FİDAN DİKİCİLERİ

Dünyanın bütün imkânları bir araya gelse bile, öğretmenin dokunduğu bir kalbin yerini tutamaz.

Bir çocuğun kaderini değiştiren, bir neslin istikametini çizen, bir milletin geleceğini kuran kişi öğretmendir.

Bugün bize düşen ise onların diktiği fidanlara gölge olmak, su olmak, ışık olmak…

Bizden öncekiler fidan dikti, biz o fidanların gölgesinde büyüdük.

Şimdi sıra bizde.

Bu toprağa, bu millete, bu geleceğe borcumuz var.

Eğitimi ihmal edersek ocağımıza darı ekilir.

Ama eğitimi güçlendirirsek bu toprakta ormanlar yeşerir.

Gönlüyle, kalemiyle, sabrıyla, emeğiyle bir ömür fidan yetiştiren tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun.

İyi ki varsınız.

Yorumlar (1)
Aytaç Y. - 26 Kasım 2025 01:01
Kalemine sağlık, yazını okuyunca öğretmenliğin ne kadar özel bir meslek olduğunu bir kez daha hissettim.
EN SON EKLENENLER
Fikir Yazıları - 25 Kasım 2025 12:55

Ruha Şifa

BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Eğitim Bilimleri Yazıları