Dr. Müzahir Kılıç
Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 23 Kasım 2025 06:51 - Okunma sayısı: 75
Ne yazar, ne çizerim:
Ben bir öğretmenim!
Ben hem yazar, hem çizerim; hem okur hem dinlerim, anlarım anlatırım.
Ben bir öğretmenim!
Dallarını besleyen bir ağaç, gündüzü aydınlatan güneş gibiyim
Ben bir öğretmenim!
Öğretmeni yanan muma benzetirler ya doğrudur. Onun görevi etrafını aydınlatmaktır. Karanlığa karşı mücadele öğretmenin asli görevidir.
Ey yüce görevin neferleri, öğretmenler!
Maddi olarak yeteri kadar değer görmeseniz de sizin çok büyük bir göreviniz var. Siz toplumların manevi mimarlarısınız.
Kendi varlığını unutup, çocuklar için mücadele eden ve bu yola adanmış bir ömür.
Onlar ki, benim geleceğim. Çünkü ben kendimi onlarda görüyorum.
Çok idealist değil, doğal olanı seviyorum. Körpe bir beyine doğruları aşılamak benim görevim:
İyiyi, doğruyu, kültürü, fenni, dini ve milli duyguları koşulsuz anlatmak benim görevim.
Her meslek sahibi önce “insanlık eğitimi” dersini almalıdır diyorum. Bu benim prensibim ve tavsiyem.
Çünkü her şeyden evvel insan olmaya ihtiyacımız var.
Doktorun öncelikli görevi ilaç yazmak değil, hastayı tedaviye hazırlamaktır.
Öğretmenin de öncelikli görevi müfredatı takip değil, öğrenciyi hayata hazırlamaktadır. Bunu demekle ilaç ve müfredatı yok sayın gibi bir kanaat oluşmasın.
Benim işim zor demem, ben işimi severim. Ben işimi sevmezsem; öğrencileri de sevemem
Şunu bilmeliyiz ki; Bir öğrenci öğretmenine karşı soğuk ise, tavırlı ise o öğrenci dersine de soğuktur ve başarısız olur.
Demek ki, her şeyin başı sevmekle oluyor. Önce insanı seveceksin ve sonra her şeyi… Kâinatın özü de sevgi üzerine kurulmuştur. Sevgi, aşktır. Fuzuli ne diyor: “Aşk imiş her ne var âlemde, ilim bir kil ü kal imiş.” Demek ki gönül dünyamızı beslemeden hiçbir şeyde başarılı olamayız.
Hedefim yükseklerdir, empati yaparım: O ya da onlar yapıyorsa ben de yaparım. Benim öğrencilerim de yaparlar. Dağda sürüsünün peşinde koşarak azmi sayesinde Üniversite sınavlarında iyi bir puan alarak istediği yeri kazanan gençlerin zekâsı yanında “bende yaparım” prensibi başarılarına ölçüdür. Öyleyse sen de yaparsın, siz de yaparsınız. Çıtayı yüksek tutunuz. Tüm öğretmenler çıtayı yüksek tutmalı. Bu kutsal görevde kanaati, azmi ve başarıyı prensip edinmelidir. Yarım asırlık meslek hayatımda ben öğrenmenin ve öğretmenin sınırı olmadığını gördüm. Hep ileri ve hep herkesten önce hedefe ulaşmak idealimiz olmalıdır. Fen sosyal, spor ve güzel sanatlar… Beceriniz ve tercihiniz ne ise o alanda iyilerden, en iyilerden olmalısınız.
Eğitim ve öğretimle ilgili çok şey yazılabilir, en önemlisi Öğretmen-öğrenci arasında saygı ve sevgidir.
Öğretmen sıradan biri değil, o annedir, babadır, öğreticidir, yol gösterendir, hayata hazırlayandır. Öyleyse öğrenci her şeyden önce saygılı olmalı ve öğretmenine değer vermelidir. Eski medreselerde giriş kapısının neden alçak olduğunu merak edenler için verilecek cevap şudur: Öğretmenin huzuruna eğilerek giriniz. Tevazu, alçakgönüllü olmak şiardır, prensiptir.
Öğretmen de ayrım göstermeden herkese eşit davranmalı sevgi ve merhamet göstermelidir. Onların yetişmesinde çaba göstermelidir.
Tüm bu karşılıklı davranışlar “ideal insan” tipini oluşturur. İyi insanlar iyi toplumları, iyi toplumlar iyi milletleri oluştururlar. Herkesin de arzu ettiği bu değil mi? Vatana, millete hayırlı evlat… İşte o evlat, önce anne-babanın sonra da öğretmenin elinde şekilleniyor.
İlgisiz ve sahipsiz bıraktığımız çocuklarımız birer katile ve canavara dönüşebiliyor.
Bu vesile ile öğrencilerinin silah ya da bıçak darbesiyle şehit olanları rahmetle anıyorum.
Eğitim-öğretimin her kademesinde çalışmış biri olarak diyorum ki, öğrenciler öğretmenler için evlat gibidir. Bazen onları anlayamadığımız durumlar olabilir. Fakat bunun kasdi bir tarafı olamaz. Öğrenci hocasına ne kadar yakın olursa: onu baba, anne, abi, abla, gibi görürse hoca da ona o şekilde karşılık verir.
Ey sevgili öğrencilerim, ben sizi çok seviyorum. Türkiye veya yurtdışı nerede olursanız olun. Kayıtlardan hatırlayıp yâd ediyorum. Şu an çalıştığım Yükseköğretim Kurumu başta olmak üzere daha önceki yıllarda öğretmen ve idareci olarak çalıştığım okullardaki tüm öğrencilerimi selamlıyorum. Eminim işiniz ve aşınız vardır. Önce sağlık ve güzel ömürler diliyorum.
Unutmayalım ki, sevgi ve saygı bir değerdir. Bunlar ahlaki değerlerdir. Değerleri hiçe sayar ve yaşatmazsak, değerleri olmayan bir toplum veya değersiz bir toplum oluruz. Oysa toplumları ayakta tutan ahlaki değerlerdir. Değerlerin yaşatılmadığı toplumlarda kanunlar ya yetersiz kalır ya da cezaevi toplumu oluruz. Ahlaki kitapların tamamında sevgi, saygı; öğretmen-öğrenci ve eğitime fazlaca yer verilir.
Onun için öğretmen çok kıymetlidir.
Bu vesile ile 24 Kasım Öğretmenler Gününüzü kutluyorum. Atansanız da atanmasanız da siz benim gözümde mesleğine liyakatli öğretmenlersiniz.
Ömrünü Öğretmenlik mesleğine adamış, çalışan ya da emekli öğretmenlerimin de Öğretmenler Gününü kutluyorum. Ahirete irtihal etmiş tüm öğretmenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Kıymetli bir öğüt “Ya öğreten, ya öğrenen, ya da dinleyen ol, dördüncüsü olma.”

01 Kasım 2025 14:05

05 Kasım 2025 11:21

02 Kasım 2025 17:32
18 Kasım 2025 19:36

08 Kasım 2025 13:37

16 Kasım 2025 17:49

14 Kasım 2025 21:37

01 Kasım 2025 22:43

01 Kasım 2025 14:21
13 Kasım 2025 19:45