Uzm. Psk. Ayşe Özge OĞUZ
Kategori: Psikolojik Danışma ve Rehberlik - Tarih: 18 Temmuz 2025 19:41 - Okunma sayısı: 225
Bağımlılık, bireyin kontrol etmekte zorlandığı, tekrarlayıcı ve zarar verici davranış kalıplarıyla tanımlanan, karmaşık bir biyopsikososyal hastalıktır. Bağımlılık, kişinin fiziksel, psikolojik ya da sosyal olarak zarar görmesine rağmen belirli bir maddeyi ya da davranışı bırakmakta güçlük çekmesiyle karakterize edilir. Dünya Sağlık Örgütü ve DSM-5'e göre bağımlılık, madde kullanım bozukluklarının bir türüdür ve tekrar eden kullanım, tolerans gelişimi, yoksunluk belirtileri ve kompulsif arayış davranışı gibi belirtilerle tanımlanır. Bağımlılık yalnızca madde kullanımına (alkol, sigara, uyuşturucu vb.) değil; aynı zamanda davranışsal bağımlılıklar olarak adlandırılan kumar, internet, alışveriş, yemek yeme, cinsellik gibi davranışlara yönelik de gelişebilir. DSM-4’te Bağımlılık olarak isimlendirilmekteyken DSM-5’te Kullanım Bozukluğu olarak adlandırılmaktadır.
Bağımlılık Nasıl Gelişir?
Bağımlılık birdenbire ortaya çıkan bir durum değildir. Genellikle aşağıdaki aşamalarla ilerler:
Bağımlılık Türleri
Bağımlılığın Nörobiyolojik Temeli
Beyindeki ödül sistemi olan dopaminerjik sistem, bağımlılık sürecinde merkezi rol oynar. Madde kullanımı ya da bağımlılık yapan davranışlar, dopamin salınımını tetikleyerek haz hissi yaratır. Ancak zamanla bu sistemin doğallığı bozulur ve birey aynı hazza ulaşmak için daha fazla maddeye ihtiyaç duyar (tolerans). Bu da bağımlılığın kronikleşmesine neden olur.
Bağımlılığa Zemin Hazırlayan Risk Faktörleri
Bağımlılık Belirtileri
Bağımlılıkla İlgili Yaygın Yanılgılar ve Gerçekler
Tedavi Süreci ve Aşamaları
Kişi sorun olduğunu kabul etmez.
Kişi sorun yaşadığını kabul eder. Zorlama genellikle işe yaramaz; motivasyonel görüşmeler önemlidir.
Kişi hem bırakmak ister hem de madde kullanımının iyi yanlarını savunabilir. Bu dönemde uzman desteği kritiktir.
Somut bırakma adımları atılır. İlaç tedavisi, bireysel terapi, grup terapileri uygulanabilir.
Nüks olasılığı her zaman vardır. Bu nedenle terapi süreci uzun soluklu olmalı, kişi desteklenmelidir.
Koruyucu Faktörler
Bağımlılık gelişimini önlemede koruyucu faktörler, bireyin biyopsikososyal yapısını destekleyen ve risk etmenlerinin etkisini azaltan unsurlardır. Aile içi sağlıklı iletişim, güvenli bağlanma, ebeveyn denetimi ve duygusal destek çocukluk ve ergenlik dönemlerinde önemli koruyucu etkilerdir. Ayrıca, yüksek özsaygı, problem çözme becerileri, akademik başarı ve sosyal destek ağlarının varlığı da bireyin bağımlılık yapıcı maddelere yönelme olasılığını azaltır. Okul ve toplum temelli önleyici programlar, bireysel farkındalık ve direnç geliştirme çalışmalarıyla bu faktörleri güçlendirmeyi hedefler. Bu tür koruyucu yapıların erken yaşta geliştirilmesi, özellikle ergenlikte artan risklere karşı etkili bir önlem niteliğindedir.
Sonuç olarak bağımlılık sadece bireyin değil, toplumun tüm katmanlarını etkileyen çok yönlü bir sorundur. Erken farkındalık, doğru bilgilendirme ve tedaviye erişim olanaklarının artırılması, bağımlılıkla mücadelenin temel taşıdır. Bu nedenle bağımlılık hem önlenebilir hem de tedavi edilebilir bir rahatsızlık olarak ele alınmalıdır.
Kaynakça
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). American Psychiatric Publishing.
World Health Organization. (2020). Substance use disorders. https://www.who.int/health-topics/substance-use
Volkow, N. D., Koob, G. F., & McLellan, A. T. (2016). Neurobiologic advances from the brain disease model of addiction. New England Journal of Medicine, 374(4), 363–371.
06 Ekim 2025 18:38
09 Ekim 2025 21:35
01 Ekim 2025 15:10
04 Ekim 2025 13:26
10 Ekim 2025 21:28
08 Ekim 2025 09:47
05 Ekim 2025 19:33
07 Ekim 2025 20:19
14 Ekim 2025 22:44
17 Ekim 2025 22:16