Patates Uygarlığı Üzerine Aforizmalar

Fikir Yazıları - Hamit Ölçer

PATATES UYGARLIĞI ÜZERİNE AFORİZMALAR

*Bir şeylerden hazzetmenin bile bir estetiği vardı eskiden. Örneğin insanlar yemek yerken adaba uygun, belli öğünlerde yemek yerlerdi. Şimdilerde ise bunun yerini korkunç bir oburluk almış başını gidiyor. Sabahtan akşama kadar her saat başı yemek yemek de nedir yahu? Yedikleri de genelde nedir biliyor musunuz? Patates… Hepsi bu. Patates uygarlığı… Bir garsonun da dediği gibi "kendi evlerinde yapılsa belki bu kadar tüketmezler". Restoranda çalıştım, inanır mısınız, kendi gözlerimle görmesem söylemezdim. Yahu müşterinin önünde Adana kebap, İskender, türlü mezeler… Bunları tüketmiyor. Habire patates cipsiyle doyuruyor kendini. Buna ne demeli? Bir şey mi kaçırdım?

*Şu işe bakar mısınız, Tanrı aşkına! Kim inanabilirdi ki böyle olacağını. Ama aslında işlerin ta en başından beridir böyle bir şeye benzeyeceği çok açıktı. Haksız mıyım?

*Bence pek çok şeyi unutmalıyız. Eğer bu olmasa hayat çekilmez olur.

*Kendi çöpünü bile hemen yanı başındaki çöp kutusuna atmaktan aciz bir kişinin hemen her gün değişimden söz etmesi ne kadar da çelişkili bir durum ama değil mi? Bilmiyorum ama tek bildiğim, bu boşvermişlik halinin bütün bir benliğimizi, hayatımızı ele geçirdiği ve mahvettiğidir. Her şey o kadar çürümeye yüz tutmuş ki. Adeta değişmemek için var gücümüzle çalışıyoruz.

*90’ların pop müziği eşsiz bir yere sahipti. O zamanlar da patates tüketiliyordu ama şimdi olduğu kadar tüketilmiyordu. O zamanları yaşadığım için şanslıyım, mutluyum. Tabi bu herkes için aynı olmayabilir. Dolayısıyla aynı zamanları yaşayanlar arasında durum farklı olabilir. Ama en azından hatırladığım kadarıyla her şey çok daha kıymetliydi bizim için. O zamanları sevdiğim için demiyorum, ama bunun sosyolojik bir tarafı da var. Bence 90’lar bizim için bir çeşit Beatles çağı gibiydi. Bizim için şaşırtıcı, yeni bir şeydi. Gençler yepyeni, kıpır kıpır, sahici bir arzuyla tanışıyordu. Sözler yeniydi. Müzikler yeniydi. Ritimler, danslar yeniydi. O zamanlarda bir pop starı için "müzik zevki ve estetik" ön plandaydı. Genellikle böyleydi. Hatta aralarında en az sevilenin dahi kendine özgü saygın bir tarzı, zarafeti vardı. Şimdilerde ise "seyir zevki" ön plana geçmiş ve şimdinin popçuları bence tamamen gözleri sömürmek üzerine dans ediyorlar. Elbette ki seyir zevkinden de söz edilebilir ancak durum farklı. Şimdilerde bu seyir prosedürel olarak çok daha “edepsiz”, “anomik”, “pervasız” bir hal almış görünüyor. Görüyorsunuz işte ne yaptıklarını. Kim olduklarını biliyor ve onları az çok sosyal medyadan görebiliyorsunuz. Eskiden bir sanatçı dans ederken, bunu gerçekten yaşıyordu, seyir zevkini sömürmek için dans etmiyordu. Şimdiki popçular ise tamamen metalaşmış bir cinselliği kışkırtacak biçimde dans etme, erotik sahne performansı sergileme gayreti içindeler. Sizce de bu fazlasıyla açık değil mi? Peki nedir bu? Sanat mı? Yoksa pop sömürü mü? Bence "pop sömürü çağı"nı yaşıyoruz.

*Bir yandan teknolojikler diğer yandan teknofobiklerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Teknolojikler her türlü teknolojik yenilik karşısında büyülenmiş görünüyorlar. Öte yandan teknofobikler hızla gelişmekte ve artmakta olan teknolojik ürünler karşısında kaygılanmış görünüyorlar. Bilmiyorum ama muhtemelen bir dünya savaşı çıkarsa eğer, ki Allah korusun, bu teknolojikler ile teknofobikler arasında olacağı çok açık.

*Her şeyin yolunda gitmesi için Tanrı'ya dua ederiz. Ama yine de Tanrı'nın her seferinde bizi yalnız bıraktığına tanıklık etmek tüyler ürpertici bir his.

*hadi unutalım her şeyi tatlım. tüm acılarımızı unutalım gitsin. gel, yanıma uzanıver. bana bilmediğim güzel şeylerden söz et. o eski asil ruhlu insanlardan söz et hadi. yanımdan ayrılma. ben uyuyana dek...

........

Hamit Ölçer, AHBV, Sosyoloji, Doktora