Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular Klinik Psikoloji İletişim
Mevlana ve Günümüzde Mevlevilik

Mevlana ve Günümüzde Mevlevilik

Edebiyat 08 Aralık 2025 22:42 - Okunma sayısı: 79

Dr. Müzahir KILIÇ

Mevlana ve Günümüzde Mevlevilik

Molla-yı Rum, Hüdavendigâr ve Mevlana adıyla bilinen, Rumî, Belhî ve Konevi mahlaslarıyla da bilinen Mevlana Celaleddin Muhammed, Afganistan’ın Belh şehrinde doğmuştur. İran’da yayımlanan mesnevi ve bibliyografyalarda genelde “Belhî” ismi kullanılır. Babası Bahaeddin Veled Belh’te tanınmış ilim adamı ve bu şehrin maddi ve manevi ileri gelenlerinden biridir. Çocukluk yılları Belh’te geçmiş 12 yaşından sonra Hicaz yoluyla Şam’a ve oradan Anadolu’ya geçmiştir. Mevlana 1207 de Belh şehrinde doğmuş, Larende (Karaman)’ye geldikten sonra 1225 tarihinde Gevher Hatunla evlenmiştir. Daha sonra Kira Hatunla evlenmiştir. Mevlana 1273 tarihinde Konya’da vefat etmiştir. Türbesi Mevlana dergâhında olup Müslüman ve gayrimüslimlerin ziyaretgâhı olmuştur.

Onun hayatında manevi kişiliğinin oluşmasındaki en büyük pay Şems-i Tebrizî’ye aittir. Mevlana aşk kelimesine farklı bir anlam kazandırdı. “Aşk onun gönlünde saklı bir kutu içindeydi”. İşte asl olan o kutuyu açmaktı bu işi de Şemsi Tebrizî yaptı. Yani Mevlana’nın gönlü bir aşk kutusu idi, Tebrizî ise o kutunun anahtarı oldu. Birçok beytinde aşkın güzelliğinden bahseder ve övünür. Sonraki yıllarda Fuzuli de aynı şeyi söyleyecektir.

Aşk imiş her ne var âlemde

İlim, bir kîl ü kâl imiş.

Şu gördüğümüz âlemde her şey aşktan ibarettir. İlim ise dedikodudan ibarettir.

Mutasavvıflara göre. Kâinatın özü aşktır. Cenabı Hak kendi zatına âşık olduğundan dolayı ve kendi güzelliğini görmek ve göstermek için kâinatı yaratmıştır. Hz. Mevlana’nın eserlerinde bu aşkı görmek mümkündür. Bu aşkı anlamanın yolu yaşamaktan geçer. Kâinattaki gördüğü her şey ona yüce yaratanı hatırlatır. Bu sebeple büyük bir hoşgörüye sahiptir.

Mevlana’nın meşhur çağrısını bir kez daha hatırlatalım:

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,

İster kâfir, ister Mecusi, İster puta tapan ol yine gel, ,

Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir,

Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...

O, insanları dergâhına davet ederken onların durumunu sorgulamıyor. Allaha varmanın, kul olmanın ve onun kapısına kabul edilmenin hiçbir engeli olmadığını vurgulamaktadır. Şeriat ile tarikatın ayrıldığı noktalardan biri de bu olsa gerek.

Her ne kadar yukarıdaki söz Ebu Said el-Hudri diye bilinen büyük mutasavvıfa ait olduğu söylense de Mevlana’nın bu sözü kabul etmiş olması da büyük bir erdemdir. Söz pazarında kıymetli olanlar alınır ve satılır. Bu sözde kişilerin evveli sorgulanmıyor ve İslam’a davet ediliyor. Hak yola davetin engeli olmaz, düşüncesi hâkimdir. Bugün bile İslam’ı seçen başka dinlere mahsus kişiler sorgulanmıyor. Sadece dinin temel prensipleri anlatılıyor ve “kelime-i şehadet” getirilerek İslam’a kabul edilmiş oluyor.

Yukarda söylediğimiz gibi herşeyi sevmeli, bütün güzellikler sevgiden doğar. Mevlana diyor ki; “Kuleûzü ve Kulhüvallahü”yu birbirimizin sevgisine niçin dua diye okumuyoruz. Nas ve felak sureleri ile İhlas surelerini aramızdaki sevginin devamı ve güzelliği için okumamızı istemektedir. Ki ihlas, tevhid suresidir. Hristiyanlıktaki teslis inancına verilmiş en güzel cevaptır. Felak ve Nas sureleri ise sığınma sureleridir. Şeytanın şerrinden, kötülerin şerrinden, insanların şerrinden, üfürükçülerin şerrinden Allah’a sığınmaktır.

Mevlanan temel prensibi ve işte ben buyum dediği sözü ise şudur:

“Men bende-i Kur'anem eger can darem

Men hâk-i reh-i Muhammed muhtarem

Eger nakl kuned cüz in kes ez güftarem

Bizarem ez u vez an suhen bizarem”

“Ben canım var olduğu (yaşadığım müddetçe) Kur'an'ın kölesiyim

Ben, seçilmiş Hz. Muhammed ‘in yolunun tozuyum

Eğer bir kimse bundan başka bir söz naklederse

Ben o sözden de, onu söyleyenden de de şikâyetçiyim”

Bugün Mevlana hakkında olur olmaz sözler sarfedenler sadece şu yukarıda verilen sözü okusalar böyle bir gaflete düşmezler. Mevlana’yı anlamak bir gönül işidir, ilim işi değil. İlminiz ne derece olursa olsun ondaki aşkın derecesini bilmedikçe yanılırsınız. İftira etmek yerine güzel bakalım ki güzel görelim. Mevlana bir ışıktır. Işığının kaynağı aşktır, Allah aşkıdır. Böyle bir aşka tutulan kimsenin dünyayı maddi ve duygusal görmesi düşünülemez.

Mesnevinin tamamını okumadan. Diğer eserlerini okumadan onu anlamak mümkün değildir. O ki, ben Kur’an’ın kölesiyim diyor. Hz Muhammedin yolunun tozuyum diyor.

Bugün sadece İslam dünyası değil onu seven ve sayan tüm insanlık Mevlana’nın açtığı -yolda, sevgi yolunda yürüme gayreti içindedir. 07-10 Aralık Mevlana Haftası dolayısıyla insanlar akın akın Konya’ya gelmektedir. “Ne olursan ol” çağrısına uyarak. İslam’ın hoşgörüsünden hareketle sistemleştirdiği Mevleviliği, sema törenlerini ve huşu ile başka âleme götüren o ortamı yaşamak için gelmektedirler.

Mevlana tarikat kurma hevesinde olsaydı “Mevleviliği” sağlığında kendisi kurardı. Mevlevilik oğlu Sultan Veled tarafından kurulmuştur. Tasavvuf ve tarikatlara değil bu kurumları hakkıyla yaşatmayanlara tavrımız olmalı. İslam’ın katı kurallarını yumuşatarak gönül yoluyla yaşama işidir Tasavvuf… Tarikatlar da mutasavvıfların bağlı bulunduğu İslami düşünce sistemi. İslam dışı bazı tarikatları ayrı tutmalıyız.

Bugün Mevlana ve Mevlevilik ’ten bahsetmeye çalıştık. Elbette düşünceler bir değil, herkes her şeyi kabul etmek durumunda değil ama gelin sevgide buluşalım, hoşgörüde buluşalım. İnsanca yaşamak için buna ihtiyacımız var. Mevlana’lar, Yunus’lar, Hacı Bektaş’lar her zaman gelmiyor. Öğretilerine sahip çıkalım yeter. Bunlar gönül insanı, aşk insanı ve yaratılanı yaratandan ötürü seven Allah dostlarıdır.

Şeb-i arus dolayısıyla, başta Mevlana Celâleddin-i Rûmî olmak üzere tüm gönül dostlarını rahmetle yâd ediyorum, mekânları cennet olsun.

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Edebiyat
Heidegger’i Heidegger Anlatırsa

Edebiyat20 Kasım 2025 22:36

Heidegger’i Heidegger Anlatırsa

İstanbul’a, Gençliğimize, Bize Dair Bir Yolculuk (Deneme – Gezi /1974 Mezunları Buluşması Üzerine)

Edebiyat17 Kasım 2025 22:26

İstanbul’a, Gençliğimize, Bize Dair Bir Yolculuk (Deneme – Gezi /1974 Mezunları Buluşması Üzerine)

Kulaktan Dolma Bilgeliğin Dayanılmaz Ağırlığı

Edebiyat13 Kasım 2025 08:19

Kulaktan Dolma Bilgeliğin Dayanılmaz Ağırlığı

Ahlak ve Siyaset Kitabı:Kutadgu Bilig

Edebiyat10 Kasım 2025 19:56

Ahlak ve Siyaset Kitabı:Kutadgu Bilig

UZAKLARDA BİR KİTAP ŞENLİĞİ (2)

Edebiyat26 Ekim 2025 23:05

UZAKLARDA BİR KİTAP ŞENLİĞİ (2)

UZAKLARDE BİR KİTAP ŞENLİĞİ (1)

Edebiyat23 Ekim 2025 22:57

UZAKLARDE BİR KİTAP ŞENLİĞİ (1)

Çocuk Edebiyatı Nedir Ne Değildir?

Edebiyat12 Ekim 2025 19:10

Çocuk Edebiyatı Nedir Ne Değildir?

Geleceğe Yazılmış Bir Mektup: Yolculuğum İnsan

Edebiyat06 Ekim 2025 18:38

Geleceğe Yazılmış Bir Mektup: Yolculuğum İnsan

ANI ANLATMA DOZU

Edebiyat03 Ekim 2025 17:23

ANI ANLATMA DOZU

Ahmed-i Hânî ve Mem u Zîn

Edebiyat22 Eylül 2025 19:25

Ahmed-i Hânî ve Mem u Zîn