Dejenerasyon: Kimlik Aşınması ve Değerler Krizi

Sosyal Bilimler - Prof.Dr.Tuncay Dilci

Dejenere olmuş nesilden dejenere olmuş kültüre doğru yeni bir yaşam şekli ile karşı karşıyayız. Toplumsal düzenin en büyük risklerinden biri dejenerasyondur. Kendi varligindan, kimliğinden değerlerinden inanç ve yaşam alışkanlıklarından giderek vazgeçmenin diğer adıdır dejenerasyon. Dejenerasyon, sadece ahlaki bir bozulmayı değil; kültürel, sosyal ve psikolojik çözülmeleri de kapsar. Sanal düzlemde bu risk daha da büyümektedir. Özellikle sana dünyanın yüzeysel ilişkileri cazip bir şekilde sunması, derinleri yüzeyde, hafif olanı derinlerde hissettiren bir algı biçimi olarak yeni dünya düzeninin en önemli enstrümanlarından bir tanesi sanal etkileşim ortamıdır. Bu ortamın kendine özgü çıktıları bulunmaktadır:

1. Kimlik Erozyonu: Bireyler, sosyal medya kimlikleriyle gerçek kimlikleri arasında giderek açılan bir uçurum yaşamaktadır. “Avatar benlik” ile “gerçek benlik” arasındaki fark, bireyin kendi iç tutarlılığını zedelemektedir. Bu durum, toplumsal ilişkilerde sahiciliğin kaybolmasına yol açmaktadır.

2. Değerlerin Göreceleşmesi: Dijital çağda her değer, bir “içerik” haline gelmiştir. Ahlaki normlar bile takipçi sayısı, beğeni oranı ve trend olma kriterleriyle ölçülmektedir. Bu göreceleşme, toplumsal düzenin sabit ahlaki dayanaklarını aşındırmaktadır.

3. Hız ve Yüzeysellik: Kültürün dejenerasyonu, en çok hızda kendini göstermektedir. Geleneksel kültürel üretim sabır, zaman ve emeğe dayanırken; sanal kültür anlık üretim ve tüketim döngüsüne sıkışmıştır. Bu da bireyleri yüzeysel bir kültürel evrene mahkûm etmektedir.

4. Küresel Tek Tipleşme: Sanal ağların küresel doğası, yerel kültürleri baskılamakta, tek tipleşmiş bir popüler kültür yaratmaktadır. Bu durum, ulusal ve yerel kimliklerin zayıflamasına yol açarken, toplumsal düzeni köksüzleştirmektedir.

Dejenerasyonun en tehlikeli boyutu, bireylerin bu süreci fark etmemesidir. Uçağın en önemli özelliği eskinin yerine yeni, ama değersiz olan ne varsa ikame etmektir. Çünkü dijital çağda bozulma, çoğu zaman cazip bir paket içinde sunulmaktadır. Eğlence, trend ve özgürlük adı altında yaşanan şey, aslında derin bir değer kaybıdır.

Yeni Dünya düzeninin önemli bir enstrüman olarak bidar mecraların insanlığı tek tipleştirme çabasının ötesinde, bireyin kendisine ve çevresine uygulamış olduğu şiddetin sempatik bir şekilde sunulması sonucuyla karşı karşıyız. Bu durumda Etno kültürel temelde yeni dijital sosyalizmin yaşam biçimini ve hayatımızın her alanını etkiliyor olması kaçınılmazdır. Nedenle dijitallaşmeyi reddetmeden sağlıklı doğru ve amacına uygun dijital yaşam alışkanlıklar kazanmayı küçük yaşlardan itibaren yeni dünya düzeni ve dijital çağın gerekleri olarak görmek ve bu yönde gerekli tedbirleri almak elzemdir.