ZORUNLU EĞİTİM
Prof. Dr. Ali Balcı
Giriş
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 05 Eylül 2025 Günü zorunlu eğitim süresinin kısaltılabileceğini açıklamış ve bu görüşünü bilim insanları, STÖ’ler ve sanayi temsilcilerinin önerilerine dayandırmıştır. Gerekçe olarak da çocukların artık farklı kaynaklardan bilgiye erişim imkanlarının artmasını göstermiştir. Bilindiği üzere zorunlu eğitimin kesintili 4+4+4 modeli, yine aynı iktidarın Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde 2012/2013’te kabul edilmiştir. Bu bağlamda bu çalışma, zorunlu eğitimi, tarihsel gelişimi, teorik temelleri, avantajları ve dezavantajlarıyla bir bütünlük içinde ele almayı amaçlamıştır.
Tanımı, Tarihselliği ve Bazı Nitelikleri
Zorunlu eğitim, devletin yasalarla belirlediği, tüm çocukların belirli bir yaş aralığında devam etmek zorunda oldukları eğitim sürecidir. Zira devletlerin üstlenmek zorunda kaldığı, kaçınamadıkları üç temel işlevinden biri de eğitimdir; diğer ikisi sağlık ve güvenliktir. Özellikle de zorunlu eğitim söz konusu olduğunda hiçbir devletin bu sorumluluktan kaçınması düşünülemez. Zorunlu eğitim temel amacı, her bireyin asgari düzeyde vatandaşlık bilinci kazanabilmesi için gerekli okuryazarlık, temel bilgi ve beceriler edinmesini sağlamak, ve toplumsal eşitliği desteklemektir. Öte yandan zorunlu eğitim, eğitimin her üç temel işlevinde (sosyal işlevleri, ekonomik işlevleri ve politik işlevleri) de kaçınılmaz bir zorunluktur. Zira sosyal boyutta bireylerin toplumsallaşmasının ( birarada yaşama gereği toplumun kültürünü öğrenmesi) temeli zorunlu eğitimle atılır. Ekonomik boyuta kalkınmanın gerektiği bilinç eğitim yoluyla kazanılır. Politik boyutta ise bireylerin politik bilinç kazanması, tartışılsa da devletin rejiminin gereklerine göre yetiştirilmesi bu düzey eğitimle sağlanır.
“Zorunlu eğitim” ve “zorunlu okul” kavramları sosyal bilimler literatüründe genellikle birbirinin yerine kullanılmaktadır Zorunlu eğitim, takdir edileceği üzere ulusal yasalarla düzenlenir ve çocukların kaç yıl boyunca okula gitmesi gerektiğini tanımlar. Bu süre ülkelerin tarihine, siyasi tercihlerine, toplumsal ihtiyaçlarına ve kaynaklarına göre farklılık gösterir. Tarihsel olarak en eski eğitim yasalarından biri zorunlu okul yasalarıdır. Günümüzde ise zorunlu eğitim geçmişteki anlayıştan farklı sosyal anlamlar taşımaktadır. Zorunlu eğitimin, uzun yıllar boyunca sanayileşmiş dünyaya ve üretim sistemine hizmet etmesi işlevinde sürdürülebilirlik ve Antroposen Çağı bağlamında büyük değişimlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu değişimlerin amacı, küresel vatandaşlık bilincini geliştirmek ve ekolojik krizleri anlamayı sağlamaktır. Bugün bu anlayışla Dünyada 170’ten fazla ülkede çocukların eğitim hakkını korumak için zorunlu eğitim yasalarla güvence altına alınmıştır. (Sánchez Galera ve Madoz, 2020).
Zorunlu eğitim, yasal zorunlulukla desteklenen bir sistemdir; ancak diğer temel haklardan farklı olarak devletin yaptırım gücünü içerir. Tarihsel olarak Sparta, Atina, Ortaçağ Yahudi geleneği, Reform hareketleri ve özellikle Martin Luther’in etkisiyle ortaya çıkan modern devlet okulları bu sürecin temel duraklarıdır. Prusya, merkeziyetçi ve otoriter yapısıyla ilk ulusal zorunlu eğitim sistemini kurmuştur. Avrupa’da zorunlu eğitim aynı zamanda baskın dillerin dayatılması için kullanılmıştır. Amerika’da ise 17. yüzyılda başlayan zorunlu eğitim, daha sonra “ev okulu (homeschooling)” tartışmalarını doğurmuştur. Günümüzde zorunlu eğitim, özellikle de kaynak eksikliği ve yenilik yoksunluğu nedeniyle hâlâ tartışmalıdır. Kaliteli eğitim her zaman zorunlu okulla eşleşmemekte, birçok aile alternatif yollar (ev okulu, dernekler, özel girişimler) aramaktadır. Eleştirmenler ise zorunlu eğitim sisteminin bireysel farklılıkları yok sayarak tek tipçi bir yapıya dönüştüğünü ve sanayileşmiş dünya modelinin bir uzantısı olarak sürdürülemez çözümler sunduğu eleştirilerinde bulunmaktalar (Sánchez Galera, ve Madoz, 2020).
Özetle zorunlu eğitim büyük ölçüde vatandaşlık eğitiminin verildiği düzeydir; evsel düzeyde yasal olarak zorunludur; belli yaş aralıklarını kapsar ve ücretsizdir; tabii ki verildiği yaş aralıkları ülkelere göre değişme gösterir.
Zorunlu Eğitimin Teorik Temelleri
Zorunlu eğitimin teorik temellerini, aşağıdaki dört ana boyutta açıklamak mümkün görünmektedir:
Siyasal-toplumsal temeller. Cumhuriyetçi ve yurttaşlık kuramına göre
zorunlu eğitim, bireyleri ortak bir yurttaşlık kültüründe buluşturmak, demokratik değerleri aktarmak ve ulus inşasını desteklemek amacıyla ortaya çıkmıştır( Gutmann, 1987; Dewey, 1916/2009, in Plate, 2012) ). Toplumsal bütünleşme işlevi’ne (Durkheim, 1922/2006) göre
zorunlu eğitim, toplumsal norm ve değerlerin yeni kuşaklara aktarılması için zorunlu bir kurumdur. Zira eğitim, bireyleri topluma uyumlu hale getirmeyi amaçlar.
Pedagojik-psikolojik temeller. Zorunlu eğitim çocuğun gelişim hakkı gereğidir. Zorunlu eğitim, çocuğun bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimini destekleme iddiasıyla meşrulaştırılır. Piaget (1970, in Husaini, Ikhsan ve Toran, H. (2019) ) ve Vygotsky (1978) gibi gelişim psikologlarının kuramları, eğitimin bireysel gelişim için zorunlu bir süreç olduğunu savunur. Öte yandan eşit fırsat anlayışı yaklaşımına göre zorunlu eğitim, tüm çocukların sosyoekonomik koşullarından bağımsız olarak asgari düzeyde eğitim almasını güvence altına alır. Bu yönüyle zorunlu eğitim, eğitim hakkı ile doğrudan bağlantılıdır (Coleman, 1966).
Ekonomik temeller. İnsan sermayesi kuramına göre (Backer, 1964/1993; Schultz, 1961) eğitim, bireylerin üretkenliğini artırarak ekonomik büyümeye katkı sağlar. Zorunlu eğitim de , toplumun genel refah düzeyini yükseltmek için rasyonel bir araçtır. Öte yandan sosyal fayda yaklaşımına göre eğitim yalnızca bireysel getiriler sağlamaz, aynı zamanda toplumsal faydalar (düşük suç oranları, daha iyi sağlık, demokratik katılım gibi) üretir. Bu yüzden de devlet tarafından zorunlu kılınır (Psacharopoulos ve Patrinos, 2018).
Hukuksal ve insan hakları temeli. Eğitim, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948, Madde 26) ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (1989) ile zorunlu hale getirilmiştir. Bu belgelerde temel eğitim herkes için ücretsiz ve zorunlu kılınmıştır (UN,1948; Unesco, 2015):
Görüleceği üzere zorunlu eğitim, bir yandan devletin toplumsal bütünleşme ve yurttaş yetiştirme amacına, diğer yandan çocuğun gelişim hakkı ve toplumsal eşitlik ideallerine, aynı zamanda da ekonomik kalkınma ve insan sermayesi yaklaşımına dayanmaktadır. Dolayısıyla zorunlu eğitim, bireysel gelişimden toplumsal bütünleşmeye, ekonomik kalkınmadan insan haklarına kadar geniş bir işlevselliğe sahiptir; bu yüzden modern toplumlarda tartışmasız bir temel kurumdur.
Zorunlu Eğitimin Artıları
Zorunlu eğitim yasaları, özellikle dezavantajlı grupların eğitime katılımını artırmak için yaygın bir politika aracıdır. Ayrıca kuşaklar arası yoksulluğun azaltılmasına katkı sağlayabilecek etkiler de görülmektedir. Zorunlu eğitimin artılarını aşağıda olduğu gibi sıralamak mümkündür (Harmon, 2017):
- Zorunlu eğitim reformları sayesinde okulda kalmanın fırsat maliyeti azalabilir.
- Zorunlu eğitimdeki değişiklikler, eğitimin ekonomik getirilerini tahmin etmek için önemli bir araç sağlar.
- Zorunlu eğitim reformları nedeniyle daha fazla eğitim almış ebeveynlerin çocukları da fayda görebilir.
- Zorunlu eğitim reformlarının dolaylı faydaları arasında daha düşük suç oranları ve daha iyi ruh sağlığı sonuçları yer alır.
Zorunlu eğitim süresinin uzatılması önemli tartışmalara konu olmaktadır. Taraftarlarına göre, öğrencilerin okulda kalmasını sağlar ve iş gücü piyasasında kazanç gibi olumlu sonuçlar doğurabilir. Ancak bu yaklaşımın yararı, eğitim süresinin dağılımına ve daha geniş toplumsal faydaları nasıl etkilediğine bağlıdır (Harmon, 2017).
Sonuç olarak, zorunlu eğitim yasaları yalnızca bireylerin eğitim süresini uzatarak onların ekonomik kazanımlarını artırmakla kalmamakta, aynı zamanda toplumsal refahın yükselmesine de katkı sağlamaktadır. Eğitimde kalma süresinin artması, fırsat eşitliğini güçlendirirken kuşaklar arası yoksulluğun azaltılmasına imkân tanımaktadır. Bunun yanı sıra, zorunlu eğitim reformları daha düşük suç oranları ve daha iyi ruh sağlığı gibi dolaylı toplumsal faydalar yaratmakta, böylece eğitimin ekonomik getirilerinin ötesinde geniş ölçekli sosyal sonuçlar doğurmaktadır. Bu yönüyle zorunlu eğitim, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde dönüştürücü bir politika aracı olarak değerlendirilebilir.
Zorunlu Eğitimin Eksileri- Dezavantajları
Yukarıdaki satırlarda zorunlu eğitime evrensel olarak iyi ve meşru; sanki eleştirilen bir yönü yokmuş gibi bakıldığı görülür. Ne var ki özellikle son yıllarda önemli eleştiriler yapıldığı görülmektedir. Bunlardan birine göre “eğitim gereği” ile “eğitim hakkı” sık sık karıştırılmaktadır; ancak haklar zorunlu olamaz. Zorunlu öğrenme zorla öğrenmedir , dolayısıyla bilgelikten çok zarar getirir ve çoğu zaman insan hakları ihlali olarak görülür. Zorunlu eğitim fikrinin kökenleri Sparta, Platon, Martin Luther ve Frederick I gibi isimlere dayansa da, temelde askerlik ya da dinsel dayatmalarla benzer bir mantığa sahiptir. Öyle ki yönetenlerin entelektüel üstünlük iddiası ve halkı biçimlendirme isteği çocukların beyin gelişimi ve farklı öğrenme kapasitelerinin göz ardı edilmesine yol açabilir. Zorunlu eğitim kaldırıldığında, çocuklar kötü öğretmenlerden uzak durabilecek, kendi ilgilerine yönelerek öğrenebilecek, uykularını alabilecek ve özgür öğrenme yollarına erişebilecektir. Böylece demokratik okulların yayılması ve her çocuğun kendi toplumsal mutluluğunu bulması mümkün olacaktır. Bu yazara göre zorunlu eğitim, en iyi şeylerden bile bıktıran “zorunlu çikolata yemeğe” benzer (SuperMemo, 2024 ).
Yazarın “haklar zorunlu olmaz; eğitim bir hak olarak tanımlandığında, birey isterse bu haktan yararlanır, istemezse kullanmaz” görüşüne özellikle de zorunlu eğitim düzeyinde katılmak zor görünmektedir. Zira “haklar zorunlu olamaz” görüşü, eğitim hakkının zorunlu kılınmasının aslında hak kavramını zedelediğini öne sürer; zorunlu eğitimin yarar ya da gereklerinin ihmaline yol açabilir. Zorunlu eğitim, bireyin kendi hayatı ve öğrenme tercihlerine dair özerkliğini yanlış kullanması sebebi olabilir.
Görüleceği üzere zorunlu eğitim, savunucularınca özgürlük, eşitlik ve gelişim aracı olarak görülse de, eleştirel bakış açısından çoğu zaman bireysel özgürlüğü sınırlayan, tek tipleştiren, devletin kontrol aracına dönüşen ve gerçek öğrenmeyi engelleyen bir kurum olarak değerlendirilmektedir.
Zorunlu Eğitim Yaş Dilimleri, Süresi ve Okul Düzeyleri
Avrupa’da zorunlu eğitim genellikle ilkokulun (ISCED 1) başında ya da okul öncesi eğitimin (ISCED 0) sonunda başlamaktadır. Çoğu Avrupa ülkede başlama yaşı 6’dır; Fransa ve Macaristan’da 3 yaşında, Estonya ve Hırvatistan’da ise 7 yaşında başlar. Okul düzeyine gelince zorunlu eğitim süreci her ülkede ilkokul ve ortaokulu (ISCED 1-2), çoğu ülkede ise lise düzeyinden (ISCED 3) bazı sınıfları da kapsar. Öte yandan ülkelerin yaklaşık yarısında en az bir yıl okul öncesi eğitimde zorunludur (European Commision, 2022). Avrupa’da zorunlu eğitim süresi çoğunlukla 10-11 yıl olup 15-16 yaşında sona erer. En kısa süre (8-9 yıl) Estonya, Hırvatistan, Polonya, Slovenya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Lihtenştayn, Karadağ ve Sırbistan’dadır. Avrupa ülkelerinin dörtte birinde süre 11 yıldan fazladır ve genellikle 18 yaşına kadar devam eder. En uzun süre Fransa’dadır: 3–18 yaş arası toplam 15 yıl. Belçika, Macaristan ve Romanya’da 13 yıl zorunludur. Bazı ülkelerde ek uzatmalar da vardır: Avusturya ve Polonya’da tam zamanlı zorunluluğun ardından yarı zamanlı devam zorunluluğu bulunur; Macaristan ve Hollanda’da ise 16 yaşında biten zorunluluk, temel yeterliliklerini almamış öğrenciler için 18 yaşına kadar uzatılır (European Commision, 2022).
Bir diğer konu zorunlu eğitimin tam zamanlı ve yarı zamanlı olup olmaması meselesidir. Zorunlu eğitim genellikle tam zamanlıdır, okullarda yürütülür; bazı ülkelerde okul ile işyeri eğitimini birleştiren ikili sistem uygulanır veya belirli koşullarda evde eğitim mümkündür. Avrupa’da zorunlu eğitimin kapsamı ve yaş sınırları ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bunları aşağıda olduğu gibi özetlemek mümkündür (European Commision, 2022; Eurydice, 2025):
- Almanya: Eyaletlere göre 9–10 yıl tam zamanlı eğitim zorunludur.
- İrlanda: 6–16 yaş arası veya ortaöğretimde üç yıl tamamlanana kadar zorunludur.
- Fransa: 16–18 yaş arası gençler, zorunlu eğitimlerini okul, çıraklık, kurs, sivil hizmet veya sosyal/mesleki destek yoluyla tamamlayabilir.
- Hırvatistan: 7 yaşından önceki bir yıl, kısmi zamanlı zorunlu okul öncesi eğitimdir.
- Macaristan: 18 yaş altındaki öğrenciler, zorunlu eğitimi tamamlamış ancak başka bir eğitim almamışsa, en az bir mesleki yeterlilik kazanana kadar eğitimlerine devam etmelidir.
- Hollanda: Temel yeterlik elde etmeyen öğrenciler 18 yaşına kadar veya HAVO, VWO veya MBO 2 diploması alana kadar eğitimlerine devam ederler.
- İsviçre: Çoğu kantonda zorunlu eğitim 4 yaşında başlar (bazı kantonlarda 5 veya 6 yaş).
- Bosna-Hersek: 5–6 yaş arası eğitim, federasyon ve Br?ko bölgesinde kısmi zamanlı zorunludur; Republika Srpska’da gönüllüdür.
- Kuzey Makedonya: Zorunlu eğitimden ayrılma yaşı, programa bağlı olarak 17–19,5 yıl arasında değişir; mesleki programlarda daha düşük, genel lise ve 4 yıllık meslek eğitiminde daha yüksektir.
Özetle Avrupa’da zorunlu eğitim çoğunlukla 6 yaşında başlamakta ve 10–11 yıl sürmektedir. Ancak başlangıç ve bitiş yaşları ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir: Fransa’da 3–18 yaş arası 15 yıl ile en uzun, Estonya ve bazı Balkan ülkelerinde 8–9 yıl ile en kısa süredir. Çoğu ülkede eğitim tam zamanlı yürütülse de bazı yerlerde okul–işyeri temelli ikili sistemler veya evde eğitim seçenekleri uygulanmaktadır. Ayrıca Macaristan ve Hollanda gibi ülkelerde temel yeterlik sağlanana kadar eğitim uzatılmaktadır.
Zorunlu Eğitimin Kesintili ya da Kesintisiz Olması
Zorunlu eğitimin kesintili olmasını savunanların görüşleri ile kesintisiz-sürekli olması görüşüne katılanların gerekçeleri (Eğitim Sen, 2012; Memişoğlu ve İsmetoğlu, 2013; OECD, 2013; UNICEF, 2013; Kaştan, ve Kaştan, 2016). ) aşağıdaki Tablo 1’de yer almaktadır.
Tablo 1 Zorunlu Eğitimin Kesintili ve Kesintisiz Olmasını Savunanların Gerekçeleri
Temel Parametreler |
Kesintiyi Savunanların Gerekçeleri |
Kesiztisizi Savunanların Gerekçeleri |
Eğitim süresi |
Öğrencilerin farklı kademelerde yönlendirilmesi esneklik sağlar |
Özellikle kesintisiz 8 yıl yerine parçalı yapı, pedagojik bütünlüğü bozar. |
Seçme hakkı |
Ailelere çocuklarının eğitim yolunu seçme özgürlüğü verir. |
Küçük yaşta (10–11) mesleki veya dini yönlendirme sağlıklı değildir. |
Çeşitlilik |
Dini okullar ve meslek okulları gibi seçenekler artar. |
Dini okulların önü açılarak ideolojik amaç öne çıkar. |
Uygulama |
Kademeler arası geçiş imkânı ile esneklik sağlanır. |
Altyapı, öğretmen, program uyumu olmadan uygulanması sorun yaratır. |
Toplumsal fayada |
Eğitim sistemi iş gücü piyasasıyla uyumlu hale gelir. |
Çocuk işçiliği, erken evlilik ve okul terk riski artar. |
Eşitlik |
Herkes için aynı kademeler düzenlenmiştir. |
Dezavantajlı kesimler (özellikle kız çocukları) eğitimden erken kopabilir. |
|
|
|
|
|
|
|
||
|
||
|
||
|
||
|
Tabloda göleceği üzere kesintili eğitimin savunucuları esneklik, çeşitlilik ve seçim özgürlüğü üzerinde dururken; kesintisiz zorunlu eğitimi savunanlar eşitsizlik, pedagojik zarar ve ideolojik yönlendirme riskine dikkat çekmektedir. Bu noktada Ülkemizde zorunlu kesintili eğitim (4+4+4 sistemi) Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarınca hayata geçirilmiştir. Burada belki de temel gerekçe ailelere, çocuklarının eğitimleri konusunda özgürlük tanınmasıdır. Bu sisteme karşı çıkanların ise bu sistemin İmam Hatip Orta Okullarının açılmasına imkan vermesi, çocukların Kur’an kursu gibi cemaat ve tarikat kurslarına yönlendirilmesine, özellikle de kız çocuklarının eğitimden yoksun kalmasına, erken evliliğine yol açmasına, çocuk işçiliğine yol açmasına neden olması gibi gerekçeleri bulunmaktadır.
Tartışma
UNICEF’in (2013) raporu, 4+4+4 kesintili zorunlu eğitim modelinin özellikle dezavantajlı gruplar açısından ciddi riskler barındırdığını ortaya koymaktadır. Bu raporda, çocukların özellikle kızların erken yaşta okuldan ayrılma ihtimalinin arttığı, açık öğretim seçeneğinin çocuk işçiliği ve erken evlilik gibi sorunları besleyebileceği vurgulanmaktadır. Bu durum, eğitimin evrensel bir hak olarak güvence altına alınması gerektiği yönündeki pedagojik ve insan hakları temelli yaklaşımları desteklemektedir. Bununla birlikte savunucular, kesintili yapının ailelere çocuklarını farklı okul türlerine yönlendirme özgürlüğü sunduğunu ve esneklik sağladığını ileri sürmektedir. Ancak UNICEF Türkiye Raporu (2013) bulguları, bu esnekliğin özellikle kırılgan gruplarda eğitim hakkını zayıflattığını ve fırsat eşitsizliğini derinleştirdiğini göstermektedir. Dolayısıyla, ailelerin seçim özgürlüğü ile çocukların eğitime katılım hakkı arasındaki gerilim, tartışmanın merkezinde yer almaktadır. Sonuç olarak UNICEF’in değerlendirmesi, devletin önceliğinin ailelerin tercihlerini artırmaktan ziyade tüm çocukların kesintisiz ve eşitlikçi biçimde eğitim hakkından yararlanmasını garanti altına almak olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda kesintili zorunlu eğitim uygulaması, pedagojik gerekçelerden çok ideolojik ve siyasal tercihlere dayandığı için çocuk merkezli eğitim anlayışıyla çelişmektedir.
Zorunlu eğitimin süresine ilişkin lehte aleyhte görüşler bulunmaktadır. Bu konu herhalde her şeyden önce eğitim politikacılarını ilgilendirir. Zorunlu eğitim süresinin artırılması, öğrencilerin eğitim düzeyini yükseltmenin yanı sıra sağlık, suç oranları ve kuşaklar arası faydalar gibi alanlarda olumlu etkiler yaratabilir. Ancak uygulamalar yüksek maliyetli olup, altyapı ve öğretmen ihtiyacı nedeniyle eğitim kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Politika yapıcılar açısından asıl mesele, bu maliyetlerin toplumsal ve bireysel getirilerle dengelenip dengelenmediğidir. Daha fazla eğitimin getirilerini fark etmeyen, göremeyen bireyler için devlet müdahalesi gerekçelendirilebilir. Uzun vadede yüksek kazanç, düşük işsizlik, daha az suç ve kamu maliyesine katkı gibi yararlar öne çıkar görünmektedir. Sonuçta, minimum eğitim seviyesini yükseltmeye yönelik politikalar, sübvansiyonlara dayalı stratejilere göre daha verimli ve davranışsal açıdan daha uygun bir yaklaşım olarak değerlendirilir görünmektedir (Harmon, 2017).
Zorunlu eğitim süresinin uzatılması tartışmaları, evde eğitim, alternatif eğitim ve evsiz çocukların eğitimi gibi sorunları gündeme getirmiştir. Evde eğitimle ilgili yasal düzenlemeler çeşitlenmekte, ailelere daha fazla özgürlük tanımaktadır. Ancak evsiz çocuklara yönelik etkili eğitim programları Dünya ölçeğinde yetersizdir (Grady ve Cosmire, 1995). Zorunlu eğitim yaşının yükseltilmesi savunulsa da bu, yeni kaynak, personel, bina ve alternatif program ihtiyacını doğurur. Ayrıca devamsızlık ve genç suçluluğu gibi sorunlarla mücadele için ek önlemler gerekir. Değişen iş gücü piyasası daha donanımlı bireyler talep etmektedir. Bu nedenle okulların mesleki ve akademik yönelimli programlarla yeniden yapılandırılması gündemdedir. Toplumsal eşitsizliklerin artması elbette sosyal istikrara tehdit oluşturmaktadır. Eğitim, bireylerin iş ve gelir sahibi olmasının ve toplumsal bütünleşmenin anahtarıdır. Genel olarak, zorunlu eğitim yaşının artırılması tüm öğrenciler için eğitimi geliştirme yönünde bir fırsat olarak görülmekte; ancak okulların ihtiyaç duyduğu yeterli destek ve kaynaklar sağlanamamaktadır.
Son söz; Türk Eğitim Sistemi okul yapılanması (4+4+4 sistemi) modeli, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerince geliştirilmiş; ancak son Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bazı STÖ’ler, sanayi temsilcileri ve bilim insanlarının görüşlerine göre zorunlu eğitim süresinde kısaltmaya gidilmesi gerektiğini gündeme getirmiştir. Önerim bu kararı vermeden bu ve benzeri yazı ve makalelerde belirtilen karşı düşüncelerin de göz önünde bulundurulmasıdır.
Yararlanılan Kaynaklar
Becker, G. S. (1964/1993). Human Capital: A Theoretical and Empirical Analysis, with Special Reference to Education. University of Chicago Press, in Caspersen, J.(2015). Teachers’ Learning Activities in the Workplace: How Does Teacher Education Matter? Creative Education, 6(1), 46-63.
Coleman, J. S. (1966). Equality of Educational Opportunity. Washington, D.C.: U.S. Government Printing Office.
Dewey, J. (1916/2009). Democracy and Education. New York: in Plate, R. (2012).The Evolution of Curriculum Development in the Context of Increasing Social and Environmental Complexity. Creative Education, 3(8), 1311-1319
Durkheim, E. (1922/2006). Education and Sociology. Free Press. Tesnime,H., Faiza, A., Jannet Zouhaier, A. ve , E. Corporeality, Sociology of the Body, Socialization, Socialization of the Body, Aerobics, Gender (2019). Advances in Applied Sociology, 9(8),392-405
Eğitim-Sen. (2012). 4+4+4 Zorunlu Eğitim Düzenlemesi Raporu. Ankara: Eğitim-Sen Yayınları.
European Commission. ( 2022) Cumpolsory Education in Europe 2022/2023. Eurydice Facts and Figures.
Grady, M. L. ve Cosmire, D. K., (1995). Compulsory Education: Challenges and Opportunities. University of Nebraska - Lincoln DigitalCommons@University of Nebraska - Lincoln
Gutmann, A. (1987). Democratic Education. Princeton University Press.
Harmon; C. ( 2017 ). How effective is compulsory schooling as a policy instrument? IZA World of Labor, 348.
Kaştan, Y., & Kaştan, Y. (2016). Türkiye’de Sekiz Yıllık Kesintisiz İlköğretim Kurumundan İlkokul ve Ortaokul Şeklinde 4+4+4 Uygulamasına Geçiş Sürecinde Yaşanan Sorunlar ve Çözümlerine İlişkin Yönetici Görüşleri: Bir Durum Çalışması. Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, 3(5), 130-155. https://doi.org/10.20860/ijoses.46180
Memişoğlu, S: P. ve İsmetoğlu, M. (2013). Zorunlu Eğitimde 4+4+4 Uygulamasına İlişkin Okul Yöneticilerinin Görüşleri. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 2 (2), 2146-9199
OECD. (2013). Education Policy Outlook: Turkey. Paris: OECD Publishing
Piaget, J. (1970). Science of Education and the Psychology of the Child. Orion Press, in Husaini, R., Ikhsan, Z ve Toran, H. (2019). Creative Education, 10(12), 2784-2795.
Psacharopoulos, G. & Patrinos, H. A. (2018). Returns to Investment in Education: A Decennial Review of the Global Literature. World Bank Policy Research Working Paper.
Sánchez Galera, M. D. , Madoz, P. (2020). Compulsory Education and Its Role in SustainableDevelopment, in W. Leal Filho et al. (eds.), Quality Education, Encyclopedia of the UN Sustainable Development Goals, https://doi.org/10.1007/978-3-319-69902-8_85-1 Springer Nature Switzerland AG 2020
Schultz, T. W. (1961). Investment in Human Capital. The American Economic Review, 51(1), 1–17, İn Inquilla Mamani, J.(2018 ). Child Labor and Reproduction of Family Poverty in Puno: A Pending Social Debt Open Access Library Journal, 5(4), 01-14
SuperMemo ( 2024 ). Cumpulsory Schooling. https://supermemo.guru/wiki/Compulsory_schooling
UNESCO (2015). Education 2030: Incheon Declaration and Framework for Action.
UNICEF Türkiye. (2013). Türkiye’de Çocukların Eğitime Katılımı ve Zorunlu Eğitim. Ankara: UNICEF Türkiye.
United Nations (1948/ 2015). Universal Declaration of Human Rights. https://www.un.org/en/udhrbook/pdf/udhr_booklet_en_web.pdf