Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular Klinik Psikoloji İletişim
“RAHATI KAÇAN AĞAÇ”

“RAHATI KAÇAN AĞAÇ”

Sosyal Bilimler 15 Kasım 2025 21:45 - Okunma sayısı: 25

Nazım Mutlu

Rahatı Kaçan Ağaç

Tanıdığım bir ağaç var

Etlik bağlarına yakın

Saadetin adını bile duymamış

Allah’ın işine bakın

Geceyi gündüzü biliyor

Dört mevsimi, rüzgârı, karı

Ay ışığına bayılıyor

Ama kötülemiyor karanlığı

Ona bir kitap vereceğim

Rahatını kaçırmak için

Bir öğrenegörsün aşkı

Ağacı o vakit seyredin.

M. Cevdet Anday

Rahatı kaçmanın, kaçırmanın türlü yolları var. Kaçan rahatların insana iyi geleni var, gelmeyeni var.

Ülke için de öyle. Hayat vereni var, can alanı var.

Anday’ın şiirindeki ağaçta oluşmasını beklediği rahatsızlık, ağaca iyi gelecek bir rahatsızlık. Öğrenilecek aşkın içte yaratacağı alt üst oluşlardan doğacak bulma, yapma, yaratma iksiri!

İnsanlığın var ettiği irili ufaklı bütün değerlerde en büyük pay, kitabın yarattığı rahatsızlığın olmalı. Bilmenin yarattığı rahatsızlığın tadı da çilesi de başkadır. Bir şeyleri yok ettirir, başka bir şeyler yaptırır.

Nedenler, şiirdeki ağaçtan farklı olsa da “rahatı kaçan ağaç” gibiyiz epeydir. “Etlik bağlarına yakın” bir yerde de değil artık, ülke yüzünün dört köşesini tutmuş, “Saadetin adını bile duymamış” kocaman ağaca dönüştürüldük ulusça.

Durumun 9 aylık (19 Mart!) çok yakın geçmişi, beş altı yıllık (2019 seçimleri) az yakın geçmişi, çeyrek yüzyıllık da yakın geçmişi var. Çeyrek yüzyıldan öncesi de ortalama onar yıllık dilimlerle ilerleyen 70-80 yıllık bir karşıdevrim kırılmasına dayanıyor.

Toplumu “Saadetin adını bile duymamış” kütleye dönüştürüp kütleyi de “saadet”sizliğe, “saadet”sizliğin de normal bir şey olduğuna razı etmek için varını yoğunu harcayan güç, sürecin taşlarını “Allah’ın işine” bırakmadan döşemek için ha gayret yükleniyor.

Aynı güç, bu amaca bir yandan beton rantına odaklı ekonomiyle, hasta garantisi rantına odaklı sağlık politikasıyla, en önemlisi de siyasal İslam rantına odaklı eğitimle ulaşacağını düşündü. Ancak hesap çarşıda şaştı. Çabalar beklenen sonucu vermedi. Yaşamsal döngüyle siyasal beklenti örtüşmedi.

Durumun yarattığı sonuç, yalın çözümlemeyle şöyle özetlenebilir:

Ülke ekonomisi betona doydu, duvara dayandı. Elde kira ödeme güçlüğü nedeniyle çekirdek aileden yeniden hane tipi aileye dönüşle gıdasızlıktan boyu kısalmaya duran insan tablosu kaldı.

Ülke sağlığı, rant odaklı sisteme doydu. Bunun doğurduğu -çok değil 1 yıl önceki- hastanelerde çeteleşmiş canilerin yaşattığı bebek cinayetleri dehşetinin yanında sıradan bir muayene randevusu bile alamamakla yüz yüzeyiz.

Ve ülke, kimisi zorunlu kimisi seçmeli din dersleriyle kapıkulu yetiştirme peşindeki ekibin din iman soslu eğitim yalanlarına da doydu. Elde, bir yanda ilk fırsatta kapağı yurt dışına atma peşindeki gençler, bir yanda da en azından yasal zorunluluklar nedeniyle okul sıralarında bulunması gerekirken kaçak fabrika ve işyerlerinde karın tokluğuna çalışırken iş cinayetlerine kurban giden çocuklar kaldı.

Şiirde sözü edilen doğal karanlığı değil ama iktidar tezgâhında dokunmuş yapay karanlığı hâlâ var gücüyle “kötüleme”yen “rahatı kaçan ağaç”, en can alıcı trajedisini taze sürgünlerinde yaşıyor. Anamur’daki bir meslek lisesinde okuyan 16 yaşındaki Alperen Uygun, çalıştığı inşaatın üçüncü katından asansör boşluğuna düşerek öleli dört beş gün oldu. Kocaeli Dilovası’ndaki kozmetik fabrikasında çıkan yangında birbirlerine sarılarak ölen 17 yaşındaki Tuğba Taşdemir’in ağabeyi Gökhan, kardeşinin yoksulluk nedeniyle okulu bıraktığını söylüyor. Aynı yangında can veren Tuğba’nın kuzeni Nisanur’la ikisinin de yakını Cansu Esetoğlu’nun yaşı 15!

Hepsi de “Geceyi gündüzü biliyor”du kuşkusuz ama “Dört mevsimi, rüzgârı, karı” doyasıya yaşayamadıkları kesin! “Ay ışığı”nın ayrımına varacak fırsatı bulabildiler mi kısacık yaşamlarında, belli değil!

İşkur’un 20 metre ötesindeki işyeri kaçak! Yangında yananlar sigortasız! Sabah 08’den akşam 18’e dek çalışmanın karşılığı da 600 lira!

Arkadaşları ve öğretmenleriyle okul sıralarında, bahçelerinde bulunmaları gerekirken 2025’in ilk on ayında iş cinayetlerinde yitirdiğimiz 80 çocuktan yalnızca 4’ü bunlar. “Rahatı kaçan ağaç”ın hoyratça kırılan onlarca filizinin her biriyle ilgili ne öyküler kalmıştır geride…

Hal bu iken nüfus artış hızındaki gerileme nedeniyle genç evlilerden önce üç çocuk isteyen, sonra “üç de yetmez beş tane” nakaratını yeniden döndürmeye başlayan baş sorumlular, yollarını kesip atanmak için yalvar yakar olmuş, yaşları 30-35’leri bulmuş bekâr öğretmen adaylarını yalan konuşmakla suçlamakta sakınca görmüyor!

Ülkedeki her üç gençten birinin ne eğitimde ne işte olduğundan haberleri yokmuş gibi davranabiliyorlar. Oysa onların sanayi bölgelerinde merdiven altlarında, kaçak iş yerlerinde sigortasız, güvencesiz, karın tokluğuna çalıştıklarını bal gibi biliyorlar!

Üniversite mezunu işsizliğinin genel işsizliği geçtiği tek ülke olmanın…

Çoğunluğu çocuk yaştakilerden oluşan organize suçlar sıralamasında Avrupa birincisi, dünya 10’uncusu olmanın…

“Açık öğretim” aldatmacasıyla örgün eğitimden koparılıp her türlü istismara açık karanlık bölgelere terk edilen yaklaşık 2 milyon çocuğun rahatsızlığı…

Ve bu rahatsızlıklar yığınından rahatsız olmama, olamama becerisi gösterebilen çeyrek yüzyıllık bir karanlık yığını!

“Saadet” kıran… Aşksız… Öğrenmesiz… Yetersiz… Yeteneksiz…

Ama “rahatı kaçan ağaç” dimdik ayakta. Karanlığı dağıtacak, az kaldı.

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Sosyal Bilimler
ŞİDDETİN SEMPATİZE EDİLMESİ: (Sanal Normalleşme)

Sosyal Bilimler10 Kasım 2025 23:45

ŞİDDETİN SEMPATİZE EDİLMESİ: (Sanal Normalleşme)

“EĞİTİMDE GÜNCEL KONULAR” ÜZERİNE SÖYLEŞİ

Sosyal Bilimler08 Kasım 2025 13:37

“EĞİTİMDE GÜNCEL KONULAR” ÜZERİNE SÖYLEŞİ

ÖĞRENCİLER, DİJİTAL CİHAZLAR VE BAŞARI

Sosyal Bilimler04 Kasım 2025 14:35

ÖĞRENCİLER, DİJİTAL CİHAZLAR VE BAŞARI

Kadın ve Erkek Üzerine Bir Deneme

Sosyal Bilimler04 Kasım 2025 11:38

Kadın ve Erkek Üzerine Bir Deneme

Çocukların Sınıfa Aidiyet Duygusu Nasıl Geliştirilir?

Sosyal Bilimler03 Kasım 2025 21:19

Çocukların Sınıfa Aidiyet Duygusu Nasıl Geliştirilir?

POPÜLER KÜLTÜR VE UYGARLIK BUNALIMI

Sosyal Bilimler01 Kasım 2025 19:34

POPÜLER KÜLTÜR VE UYGARLIK BUNALIMI

Köy Enstitüleri Yaşasaydı Türkiye Bugün Nasıl Bir Ülke Olurdu? (4)

Sosyal Bilimler01 Kasım 2025 14:05

Köy Enstitüleri Yaşasaydı Türkiye Bugün Nasıl Bir Ülke Olurdu? (4)

Ahlak ve Bilincin Gelişimi: Felsefe ve Etik Eğitiminin Önemi

Sosyal Bilimler01 Kasım 2025 07:53

Ahlak ve Bilincin Gelişimi: Felsefe ve Etik Eğitiminin Önemi

FRANSIZ DEVRİMİ: CUMHURİYET VE ERDEMLER

Sosyal Bilimler31 Ekim 2025 21:08

FRANSIZ DEVRİMİ: CUMHURİYET VE ERDEMLER

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ üzerine söyleşi 3

Sosyal Bilimler30 Ekim 2025 01:54

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ üzerine söyleşi 3