Okullarımız artık eski okullar değil. Sınıflarımız da öyle. Bugün aynı sınıfta farklı şehirlerden, kültürlerden, dillerden, hatta ülkelerden gelen öğrenciler omuz omuza oturuyor. Göç, küreselleşme ve toplumsal değişimler, sınıflarımızı her zamankinden daha renkli ve çok sesli hale getirdi.
.
Başka bir açıdan bakalım….Sınıfta herkes aynı mıdır? Elbette hayır. Bir sınıfa girdiğinizde, farklı şehirlerden, ailelerden, inançlardan, hatta farklı yaşam tarzlarından gelen öğrencilerle karşılaşırsınız. Bu farklılık, öğretmenin işini zorlaştıran bir yük değil, aslında sınıfı zenginleştiren güçlü bir kaynak. İşte tam da bu noktada öğretmenlerin en kritik sorusu karşımıza çıkıyor: Böylesine farklı öğrencilerin bir arada olduğu sınıflarda sınıf yönetimi nasıl sağlanacak?
.
Cevap basit gibi görünse de uygulaması zor: Kültürel değerlere duyarlı sınıf yönetimi.
.
Kültürel değerlere duyarlı sınıf yönetimi dediğimiz şey, aslında basit bir ilkeye dayanıyor: “Herkesi aynı kalıba sokmaya çalışmak yerine, herkesin kendi rengini koruyarak ortak bir tablo oluşturmasına fırsat vermek.” Başka bir deyişle tüm farklılıkları ortak bir amaç doğrultusunda bir araya getirebilmek. Bu neden gerekli? Çünkü öğrencilerin kimliklerini, kültürel değerlerini ve kültürel kodlarını dikkate almak, onların sınıfta daha rahat, daha güvenli ve daha üretken olmalarını sağlar. Düşünün, bazı kültürlerde öğretmene soru sormak büyük bir saygısızlık sayılırken, başka kültürlerde öğrenciden beklenen şey tam da budur: sorgulamak, tartışmak, karşı çıkmak. Eğer öğretmen bu farklılıkları bilmezse, sessiz öğrenciyi “pasif”, çok soru soranı ise “saygısız” olarak etiketleyebilir. Oysa işin aslı sadece kültürel kodların farklılığında saklıdır.
.
Eğitim ortamları, öğrencilerin yalnızca bilişsel gelişimlerini değil aynı zamanda sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerini de destekleyen çok boyutlu alanlardır. Bu bağlamda sınıf yönetimi, öğretmenlerin etkili öğrenme ortamı oluşturmalarında kritik bir rol üstlenir. Günümüzün giderek çeşitlenen toplum yapısı içinde, farklı sosyo-kültürel geçmişlere sahip öğrencilerin aynı sınıf ortamında buluşması, öğretmenlerin sınıf yönetiminde kültürel değerlere duyarlılık geliştirmesini zorunlu kılmaktadır (Gay, 2010). Kültürel değerlere duyarlı sınıf yönetimi, öğrencilerin kimliklerini, inançlarını ve aidiyet duygularını destekleyerek daha kapsayıcı, adil ve demokratik öğrenme ortamlarının oluşturulmasını sağlar (Banks, 2015).
.
Kültürel değerlere duyarlı sınıf yönetimi, öğrencilerin farklılıklarını bir problem olarak görmek yerine bir zenginlik kaynağı olarak değerlendirmeyi amaçlar (Weinstein, Tomlinson-Clarke & Curran, 2004). Bu yaklaşımda öğretmen, sınıf kurallarını belirlerken, iletişim dilini seçerken ve öğretim stratejilerini planlarken öğrencilerin kültürel değerlerini dikkate alır. Bu sayede öğrenciler yalnızca akademik olarak değil, sosyal ve kültürel açıdan da kendilerini değerli hissederler. Bu durum Banks’ın (1994) belirttiği “kültrel kapsüllenme”nin dışına çıkmayı gerektirir. Banks (1994)’in kültürel kapsülleme olarak nitelendirdiği belirli bir alandaki yaşamın dışına çıkmayarak kültürel izolasyon sürecine giren kişiler kendi kültürel normlarının tarafsız ve evrensel olduğunu düşünmektedir.
.
Kültürel değerlere duyarlılık, yalnızca öğrencilerin etnik kökenlerini değil; dil, din, toplumsal cinsiyet, engellilik ve sosyoekonomik durum gibi çok boyutlu bir alanı kapsar. Bu bağlamda öğretmen, sınıfta eşit katılımı teşvik etmeli, kültürel önyargıların ortaya çıkmasını engellemeli ve öğrencilerin kimliklerini özgürce ifade etmelerine olanak tanımalıdır (Villegas & Lucas, 2007). Özellikle sınıf içi çatışmaların çözümünde kültürel değerlere duyarlılık, öğretmenin tarafsızlığını ve adalet anlayışını güçlendiren bir araç haline gelir.
.
Öğretmenlerin, kültürel çeşitliliği anlamak ve yönetmek için öncelikle kendi önyargılarının farkına varmaları gerekir. Bireysel önyargıların sınıf yönetimine yansıması, öğrenciler arasında eşitsizliğe ve dışlanmaya neden olabilir (Gay, 2010). Bu nedenle öğretmenler, farklı kültürlerden gelen öğrencilerin öğrenme stillerini, iletişim biçimlerini ve sınıf içi davranış kalıplarını tanımalı ve bunlara uygun pedagojik yaklaşımlar geliştirmelidir. Ayrıca sınıfta kullanılan materyallerin, örneklerin ve etkinliklerin farklı kültürel perspektifleri yansıtması oldukça önemlidir. Ders kitaplarında veya öğretim materyallerinde yalnızca baskın kültürün temsili, diğer öğrencilerin dışlanma duygusu yaşamasına yol açabilir. Buna karşılık, farklı etnik, dilsel veya dini grupların deneyimlerini içeren içerikler, öğrencilerin sınıfta kendilerini daha rahat ifade etmelerini ve aidiyet geliştirmelerini sağlar (Banks, 2015).
.
Kültürel değerlere duyarlı sınıf yönetimi, öğrencilerin akademik başarılarının yanı sıra sosyal uyumlarını ve kültürel kimliklerini de destekleyen bütüncül bir yaklaşımdır. Bu anlayışla oluşturulan öğrenme ortamları, yalnızca bireyler arası ilişkileri geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda demokratik, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir eğitim sisteminin inşasına da katkı sunar (Nieto, 2010; Villegas & Lucas, 2007). Öğretmenlerin bu konuda farkındalık geliştirmeleri, hem sınıf iklimini olumlu yönde etkiler hem de öğrencilerin kendilerini değerli hissetmelerini ve özgüvenlerinin artmasını sağlar.
.
Sonuç olarak, kültürel değerlere duyarlı sınıf yönetimi, öğrencilerin bireysel ve kültürel farklılıklarını destekleyen, kapsayıcı ve adil bir eğitim anlayışını temel alır. Bu yaklaşım, yalnızca sınıf ortamında olumlu ilişkiler kurulmasına katkı sunmakla kalmaz, aynı zamanda demokratik vatandaşlık eğitiminin de önemli bir bileşeni haline gelir (Banks & Banks, 2019).
.
Bugün eğitimdeki en büyük ihtiyaçlardan biri, öğretmenlerin kültürel farklılıkları sorun olarak görmekten vazgeçip onları bir zenginlik kaynağı olarak değerlendirmesidir. Sınıf yönetimi artık sadece sessizliği sağlamak değil; adaleti, kapsayıcılığı ve saygıyı hâkim kılmaktır. Kültürel değerlere duyarlı sınıf yönetimi, öğrencilerin yalnızca ders öğrenmesini değil, aynı zamanda birlikte yaşamayı da öğrenmesini sağlar. Öğrenciler, farklılıklarıyla kabul gördükçe aidiyet duyguları güçlenir, öğrenme motivasyonları artar.
.
O halde soralım: Kültürel değerlere duyarlılık olmadan, sınıf yönetimi gerçekten mümkün mü?
.
Kaynakça
- Banks, J. A. (2015). Cultural diversity and education: Foundations, curriculum, and teaching (6th ed.). Routledge.
- Banks, J. A., & Banks, C. A. M. (Eds.). (2019). Multicultural education: Issues and perspectives (10th ed.). Wiley.
- Gay, G. (2010). Culturally responsive teaching: Theory, research, and practice (2nd ed.). Teachers College Press.
- Gay, G. (2018). Culturally responsive teaching: Theory, research, and practice (3rd ed.). Teachers College Press.
- Nieto, S. (2010). The light in their eyes: Creating multicultural learning communities (10th anniversary ed.). Teachers College Press.
- Villegas, A. M., & Lucas, T. (2007). The culturally responsive teacher. Harvard Education Press.
- Weinstein, C. S., Tomlinson-Clarke, S., & Curran, M. (2004). Toward a conception of culturally responsive classroom management. Journal of Teacher Education, 55(1), 25–38. https://doi.org/10.1177/0022487103259812