Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular Klinik Psikoloji İletişim
Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken

Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken

Edebiyat 18 Mayıs 2020 23:06 - Okunma sayısı: 3.661

Mesiha İREHAN Yazdı

Ömür dediğin öylesine hızla geçiyor ki; bir sonra ki günün telaşı, bir öncekinin terine bulaşıyor. Geride kalan yılların ne kadarından gururlu, ne kadarından pişmanız?

Ne kadarını kurumuş sonbahar yaprakları gibi süpürüp atmak isteriz zihnimizden, ne kadarını kalbimizdeki karakaplının arasında saklarız?

Ne kadarı gözyaşı kalan ömrümüzün ne kadarı kahkaha? Özenle güzel bir gün için sakladığımız pullu bir elbise gibi ömrümüz, vakti gelip sandıktan çıkardığımızda bir de bakıyoruz ki modası geçmiş.

Papini’nin “Ödenmeyen Gün” adlı bir öyküsü vardır tam da bu mevzu üzerine. Güzel prensesin başından geçenleri anlatır.

22 yaşındayken bu prensese bir beyefendi sürpriz bir teklifle gelir. Hasta kızı için gençlik yılları aradığını söyler ve “Bana gençliğinizden bir yıl ödünç verirseniz, ömrünüz sona ermeden onu gün gün size geri ödeyeceğim “ der.

Prenses henüz o kadar gençtir ki, cömertçe gözden çıkarır bir yılı; ödünç verir beyefendiye… 23 yerine 24 yaşına basar o yıl yaş gününde.

Yıllar yılı hatırlamaz verdiği borcu… Ancak ne zaman ki 40 yaşını aşar ve o dillere destan güzelliği bozulmaya yüz tutar; arar beyefendiyi ve 365 günlük alacağını tek tek tahsil etmeye başlar. Özellikle balo günleri, bütün çizgileri yok olmuş bir yüzle ve körpe bir bedenle girer salonlara. Gece odasına sızmayı başaran âşıkları, gece yarısından sonra yüzünün nasıl kırıştığını hayretle gözlerler. Her gençleşmenin ardından uyanış anı daha acı verici olur. Çünkü yaşı ilerledikçe, o hali ile 23 yaşı arasındaki fark daha da açılır. Fark açıldıkça “bir gün, bir saat, bir an olsun” gençlik aşısını tatmak daha güzel gelir.

Ancak sayılı gün çabuk geçer. Kalan günlerini hoyratça harcayan prenses, geri isteyebileceği sadece bir günü kaldığını fark eder: “Bir günlük ışık, sonra sonsuza dek karanlık”…

Bu son yaşam parçasını harcamak için çılgınca bir istek duysa da kıyamaz bir türlü. Nihayet evine gelip öyküsünü dinleyen ve dizlerine kapanarak gençliğinin son gününü kendisiyle geçirmesi için yalvaran bir adamın teklifini kabul eder.

O gün geldiğinde adam, en şık elbisesi ve titreyen yüreğiyle açar bahçe kapısını. Kadının villasına girer, iki kişilik hazırlanmış masada mumların yandığını görür. Bir süre bekledikten sonra meraklanıp prensesin kapısını tıklatır. Yanıt gelmeyince açıp girer. Dört bir yana savrulmuş giysilerle dolu odada prenses aynanın karşısında bir kanepeye uzanmıştır. Yüzü bembeyazdır. Gençliğinin dönmesini beklerken son nefesini vermiştir prenses. Adam bu ani ölümün nedenini yerde bulduğu mektupta okur. Satırlar, borçlu beyefendiye aittir.

Soylu prenses! Size borçlu olduğum son gençlik gününü geri veremeyeceğim için çok üzgünüm. En derin bağlılığımla…

Tüketmek için bunca acele ettiğimiz takvim yapraklarına, onca hızla çevirdiğimiz akreplere yelkovanlara şöyle bir uzaktan baktığımızda ne hissediyoruz acaba?

Atilla İlhan’ın 1983 yılında senaryosunu kaleme aldığı Kartallar yüksek Uçar adlı dizinin bir sahnesinde nüfus kağıdına aldırmadan seven bir aşığın çaresizliğini nasıl da güzel dile getiriyor Sadri Alışık.

“Kör talih! Ben sana 10 sene evvel tesadüf etmeliymişim, bu yaşımda değil. Yaşların en kötüsü gülüm

Sevmek için geç Ölmek için erken…

Yorumlar (5)

Kadir Bayşu - 20 Mayıs 2020 13:21

Kaleminize sağlık.

Özlem türkmen sevinçli - 19 Mayıs 2020 21:25

Sizi her okuduğumda tadı damakta kalan yaşam izleri hissediyorum. Yüreğinize elinize sağlık

Hakan öğüt - 19 Mayıs 2020 15:16

Seven insan zaten ölmüş bir insandır.

Hakan öğüt - 19 Mayıs 2020 15:16

Seven insan zaten ölmüş bir insandır.

Hakan öğüt - 19 Mayıs 2020 15:16

Seven insan zaten ölmüş bir insandır.
SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Edebiyat
Heidegger’i Heidegger Anlatırsa

Edebiyat20 Kasım 2025 22:36

Heidegger’i Heidegger Anlatırsa

İstanbul’a, Gençliğimize, Bize Dair Bir Yolculuk (Deneme – Gezi /1974 Mezunları Buluşması Üzerine)

Edebiyat17 Kasım 2025 22:26

İstanbul’a, Gençliğimize, Bize Dair Bir Yolculuk (Deneme – Gezi /1974 Mezunları Buluşması Üzerine)

Kulaktan Dolma Bilgeliğin Dayanılmaz Ağırlığı

Edebiyat13 Kasım 2025 08:19

Kulaktan Dolma Bilgeliğin Dayanılmaz Ağırlığı

Ahlak ve Siyaset Kitabı:Kutadgu Bilig

Edebiyat10 Kasım 2025 19:56

Ahlak ve Siyaset Kitabı:Kutadgu Bilig

UZAKLARDA BİR KİTAP ŞENLİĞİ (2)

Edebiyat26 Ekim 2025 23:05

UZAKLARDA BİR KİTAP ŞENLİĞİ (2)

UZAKLARDE BİR KİTAP ŞENLİĞİ (1)

Edebiyat23 Ekim 2025 22:57

UZAKLARDE BİR KİTAP ŞENLİĞİ (1)

Çocuk Edebiyatı Nedir Ne Değildir?

Edebiyat12 Ekim 2025 19:10

Çocuk Edebiyatı Nedir Ne Değildir?

Geleceğe Yazılmış Bir Mektup: Yolculuğum İnsan

Edebiyat06 Ekim 2025 18:38

Geleceğe Yazılmış Bir Mektup: Yolculuğum İnsan

ANI ANLATMA DOZU

Edebiyat03 Ekim 2025 17:23

ANI ANLATMA DOZU

Ahmed-i Hânî ve Mem u Zîn

Edebiyat22 Eylül 2025 19:25

Ahmed-i Hânî ve Mem u Zîn