Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular Klinik Psikoloji İletişim
Etik ve Yaşam

Etik ve Yaşam

Etik 13 Mayıs 2025 21:47 - Okunma sayısı: 188

Prof. Dr. Harun TEPE

Etik bilginin ya da etiğin sağladığı bilgilerin pratikle ilişkisi de hep tartışma konusu olmuştur. Etiğin bilgilerinin doğrudan ya da dolaylı olarak pratikle ilgili olduğu düşünülerek kimi zaman etik pratik felsefe başlığı altına yerleştirilerek, bilgi felsefesi, mantık, varlık felsefesi gibi disiplinlerden oluşan teorik felsefenin karşısına konulmuştur. Hangi alanın bilgisi olursa olsun, felsefi bilginin aynı temel özelliklere sahip olduğu göz ardı edilerek, teorik ve pratik felsefe gibi bir ayrıma gidilmiş, neredeyse “pratik teori” olarak etikten söz edilir olmuştur. Bu durum bir kez daha bilgi-pratik bağlantısı üzerinde durmayı gerekli kılmaktadır. Aslında bu bağlantı en azından Aristoteles’ten beri felsefenin ilgi alanı içinde yer almaktadır. “Aristoteles’e göre, insanın değişen dünyasıyla ve insan tarafından ulaşabilen iyi olanla ilgilenen etik, siyaset felsefesi gibi pratik bilgi alanları yalnız bilgi peşinde koşmazlar, aynı zamanda bu bilgiyi moral praksisin hizmetine sunarlar” (Höffe 1999: 34). Bu bilgiler kendisi için üretilen ya da kendinde amaç olan bilgiler değil, ahlaksal etkinlikler için gereksinim duyulan, o amaçla üretilen bilgilerdir. Bu nedenle Aristoteles etiği siyasetle ilişkisinde ele alır. Etik, ona göre, siyaset yapmanın amaçladığı şey olan mutluluğu sağlamanın yollarıyla ilgili bir araştırmadır. İnsanın eylemlerinin ereği olan mutluluğun nasıl elde edilebileceğini ya da hangi tür eylemlerle insanın mutlu olabileceğini araştırır Aristoteles.

.

Aristoteles örneğinde olduğu gibi “Etik ve siyaset felsefesinin praksisle ilgilenmesi çok doğal” görülebilir; “ama onların bu etkinlikleriyle bilgiyi değil de eylemi hedeflemeleri o kadar doğal görülmemektedir”. “G. E. Moore Principia Ethica’da karşıt görüşü savunur: ‘Etiğin doğrudan ödevi bilgidir, praksis değildir” der (1922, § 14). Öte yandan Aristoteles de praksisle ilgili araştırmalarını ahlaksal öğütler vermek ya da siyasal eylem önerisi için yapmaz, kavram, tanıtlama ve ilkelerin belirlenmesi amacıyla yapar. Pratik felsefe, hep söylenegeldiği gibi, pratik akıldan phronesisten de doğmaz. Dolaysız olarak eyleme değil de onun bilgisine yönelmek, bugünkü anlayışa göre teoriye aittir. “Pratik teori” olarak pratik felsefe, “teorik teori” gibi kendi başına amaç değildir, başkalarının, yani praksisin hizmetindedir. (Höffe 1999: 196-197).

.

Höffe’nin Aristoteles ve Moore’dan hareketle dile getirdiği yukarıdaki saptamalarında, etiği biraz sorunlu bir ifadeyle “pratik teori” olarak adlandırdığı görülür. Bu garip durumun nedeni, etiğin hedeflediği şeyin ne olduğuna ilişkin sorunun soruluş biçimidir. Daha açık bir deyişle “etik bilgiyi mi hedefler eylemi mi?” sorusunun ya biri ya öteki türünden bir yanıt bekleyen bir soru olmasıdır. Oysa gerçekte eylem ve bilgi karşı karşıya konulabilecek şeyler değillerdir. Tam tersine etik bilgi alanı söz konusu olunca, bunlar birbirinden ayrılamayacak şeylerdir. Etik eyleme ilişkin bilgiler ortaya koymaya çalışır, onun hedefi budur. Bir bilgi alanından başka bir şey de beklenemez zaten. Bu bilginin hakkında olduğu şey geniş anlamda eylemdir, insanın yapıp etmeleri, bu yapıp etmelerin başlangıcını oluşturan değerlendirmeleri, bu değerlendirmelerin dayandığı değerlerdir. Kısaca praksistir, insana, insan yaşamına ilişkin etik sorunlar, etik fenomenleridir. Etik, etik fenomenlere ilişkin bilgi getirmeyi hedeflemektedir. Praksise ilişkin bu bilgileri bir eylemde bulunurken hesaba katıp katmamaksa kişilere kalmaktadır. Kimsenin bilgileri hesaba katmaya, bilgilere göre davranmaya zorlanamayacağı da açıktır.

.

Yaşamdaki Etik Sorunlar ve Felsefenin Bir Dalı Olan Etiğin Sorunları Aynı mıdır?

Bu noktada karşımıza çıkan başka bir soru ise etik bilginin etik fenomenlerle ilişkisi, etiğin bize vermeyi hedeflediği bilginin yaşanan etik sorunlarla bağlantısıdır. Soruyu yanıtlayabilmek, bir felsefe disiplini olan etiğin sorunları ile yaşamda karşılaşılan etik sorunların ilgisini açık bir biçimde görmeyi gerektirmektedir. Yaşarken karşılaştığımız, baş etmeye çalıştığımız ya da içinden çıkamayarak şu ya da bu şekilde geçiştirdiğimiz etik sorunlarla, felsefenin temel disiplinlerinden biri olan etiğin sorunları aynı sorunlar, aynı düzeyde yer alan sorunlar değildir. İlki tek durumlara ilişkin sorunlar iken ikincisi genel sorunlardır.

.

“Felsefenin bir alanı olarak etiğin soru ve sorunları, diğer kişilerle ve kendimizle ilişkilerimizde verdiğimiz kararlarla ve yaptığımız eylemlerle ilgili olmalarına rağmen, günlük yaşamda yüz-yüze geldiklerimizden farklı türden soru ve sorunlardır: farklı ontolojik ve epistemolojik özelliktedirler; dolayısıyla, genellikle yapıldığı gibi, bu iki tür soru ve sorunlar birbiriyle karıştırılmamalıdır. Örneğin “doğru eylem nedir?” sorusu ile “bu durumda ne yapmak doğru olur?” sorusu aynı şeyi sormazlar. İlkinin yanıtı, ‘doğru eylem’in ne demek olduğunu söylemek olur; buna karşılık ikinci sorunun yanıtını kişi, içinde bulduğu tek, eşsiz olan belirli bir durumda ne yapması gerektiğini ve ne yapabileceğini bulmakla verebilir, örneğin kişi “çekip gitmeliyim” diyebilir. Bu son yanıtın felsefî bilgi olmadığı açıktır. Şu anda çeşitli meslek etiklerinin sordukları sorular ise bu iki türden hiçbirine girmez.

.

Bütün bu çabalar neyin peşindedirler? Ve çeşitli meslek etiklerinde sorulan soruların, felsefede ve günlük yaşamda sorulan sorulardan farkı nedir?

Günlük yaşamda sorulan sorular, a) belirli bir kişinin belirli bir durumu, eylemi, kişiyi vb. değerlendirmesiyle ilgili sorulardır ve b) belirli bir kişinin -sizin ya da benim- alması gereken tavırla veya belirli bir durumda yapması gereken eylemle ilgili sorulardır. Öte yandan meslek etiklerinde sorulan sorular, belirli bir mesleği icra ederken -yani belirli tek tek durumlar karşısında- kişinin genel olarak ne yapması veya ne yapmaması gerektiğine ilişkin sorulardır- etik ve hukuksal normlarla ilgili sorular” (Kuçuradi 2001: 18).
.

Buna karşılık felsefenin bir dalı olarak ya da bir felsefi bilgi alanı olarak etiğin sorunları ise filozofların gördüğü etik fenomenine ilişkin teorik sorunlar, onları “Ahlaklı eylem nedir?”, “Doğru değerlendirme nasıl mümkündür?” vb. türden soruları sormaya götüren sorunlardır. Bu soruların yanıtları ise doğrulanabilir yanlışlanabilir olan felsefi bilgilerdir. Platon’un adaletin ne olduğuna, adil bir toplumun nasıl mümkün olduğuna; Aristoteles’in erdemin ne olduğuna, erdem türlerine; Kant’ın ahlaklılığa ve özgürlüğe ilişkin açıklamaları; J. S. Mill’in faydanın ahlakın temel ölçütü olduğuna ilişkin saptaması; Nietzsche’nin moralin neliğine ve değerlerin yeniden değerlendirilmesine ilişkin görüşleri; G. E. Moore’un iyinin doğasına ve kendinde iyi ve değerin ne olduğuna ilişkin görüşleri; M. Scheler ve N. Hartmann’ın iyiye ve değer duygusuna ilişkin açıklamaları hem bunun açık örnekleri hem de etik bilgi tarihinin yapı taşlarıdır. Bu filozofların olan bitene, yaşamdaki etik eylemlere ya da sorunlara bakarak konuştuklarını, onları bu soruları sormaya götürenin, genellikle, yaşamda gördükleri etik sorunlar olduğunu görürüz. Etik fenomenin farklı yanlarını nesne edinen bu etik görüşlerinin ele aldıkları sorunlara ilişkin kimi bilgiler ya da görüşler ortaya koyduklarını, bu bilgilerin de gerek bilginin ortaya konulduğu dönemde gerekse daha sonraki dönemlerde tartışma konusu yapıldığını, eleştirildiğini, eksik bulunduğunu ya da onaylandığını görürüz.

.

Bugün etik yapmak ancak bu bilgilerin oluşturduğu yolu yürüyerek ya da onları hesaba katarak mümkündür. Etik bilginin gelişmesi ancak bununla olanaklıdır. Kendisinden önce ortaya konulanları hesaba katmayan bir etik görüşünün olduğu yerde sayması ya da keşfedileni yeniden keşfetme gibi tekrarlara düşmesi kaçınılmazdır.

.

Kaynakça

Höffe, Ö. (1999), Aristoteles, C. H. Beck Verlag, München.

Kuçuradi, İ., (2001), “Felsefi Etik ve Meslek Etikleri”, Etik ve Meslek Etikleri, Yay. Haz. H. Tepe, Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, Ankara

Moore, G. E. (1922), Principia Ethica, Cambridge University Press, New York, Bombay, Toronto, Tokyo.

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Etik
DEĞERLERE DAYANMAYAN BİR ETİK MÜMKÜN MÜDÜR?

Etik11 Nisan 2025 11:34

DEĞERLERE DAYANMAYAN BİR ETİK MÜMKÜN MÜDÜR?

Etik Söyleşileri-1

Etik20 Şubat 2025 23:04

Etik Söyleşileri-1

İYİ OLUŞ KAYNAKLARI-5 İNSANİYET ERDEMİ VE İLGİLİ KARAKTER GÜÇLERİ

Etik13 Aralık 2024 15:02

İYİ OLUŞ KAYNAKLARI-5 İNSANİYET ERDEMİ VE İLGİLİ KARAKTER GÜÇLERİ

Özgür Düşünmek, Akılla Kurgulamak, Ahlakla Eylemek

Etik11 Ocak 2020 09:53

Özgür Düşünmek, Akılla Kurgulamak, Ahlakla Eylemek

Barış, İnanç ve Modern Felsefede Özgürlük

Etik04 Ocak 2020 22:24

Barış, İnanç ve Modern Felsefede Özgürlük

Prof. Dr Doğan Göçmen Friedrich Schiller, 'İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar' ve Ahlaklı Bir Uygarlık Arayışı

Etik07 Haziran 2019 21:29

Prof. Dr Doğan Göçmen Friedrich Schiller, 'İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar' ve Ahlaklı Bir Uygarlık Arayışı

Kendini Bil! Neşet Ertaş, Rousseau ve Felsefi Bir Emrin Anlam ve İçermeleri Üzerine

Etik15 Mayıs 2019 02:35

Kendini Bil! Neşet Ertaş, Rousseau ve Felsefi Bir Emrin Anlam ve İçermeleri Üzerine