Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular Klinik Psikoloji İletişim
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA RUH SAĞLIĞI NE DURUMDA?

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA RUH SAĞLIĞI NE DURUMDA?

Fikir Yazıları 02 Ocak 2022 21:15 - Okunma sayısı: 1.365

Rasim BAKIRCIOĞLU

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA RUH SAĞLIĞI NE DURUMDA?

Birkaç hafta önce, bir öğretmenin, vicdanları sızlatan bir davranışı; öğrencisini, döne döne dövmesi, günlerce gündem oldu, görsel medyada. Bilindiği gibi tekil bir örnek değil, bu çağdışı davranış. Medyada, aile içi şiddetten; öğretmenine saldıran, onu öldüren öğrenciden ve daha başka şiddet, ölme ve öldürmelerden söz eden haberlerin bini bir para. Ama sıra ruh sağlığına; yani akıl ve duygu sağlığına gelince, duyulan sesler, devede kulak! Bu olayların altında yatan nedenleri, niçinleri araştırmaya sıra gelince çoğunluk, dut yemiş bülbüle dönüyor.

Yalnızca sonuçlarla uğraşıyor, çoğunluk. Herkesin bildiği bir gerçeklikle durumu özetleyelim. Bir yerlerde bir bataklık var. Sürekli sivrisinek üretiyor bu bataklık. Biz ise o bataklığın ürettiği sayısız sivrisinekten yakınıyor, onları öldürmeye çalışarak tüketiyoruz zamanımızı.

1992 yılından bu yana, sesinin cılız çıkması ve daha başka nedenlerle bir türlü gündem oluşturamayan Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu istiyor ki:
· Ruhsal bozukluğu olanlar fark edilsin.
· Toplumlarda ruh sağlığı konusunda bilgi, bilinç ve anlayış gelişsin.
· Ruhsal ve sinirsel hastalıklar, olabildiğince önlensin.
· Ruhsal ve sinirsel bozuklukların tedavisi ve bakımı sağlansın.
Federasyon, onca ruhsal sorun arasından, 2012 Yılı Ruh Sağlığı Günü’nde, üzerinde durulması için tek bir konuyu; depresyon (ruhsal çöküntü) konusunu seçmiş. Neden bu konuyu seçtiğini de açıklamış. Avrupa ülkeleri de içinde, dünyada depresyona girenlerin sayısı, günden güne artıyormuş. Bu konuda, bir de bugün bir araştırma yapılsa, ruhsal çöküntü yaşayanların sayısında kim bilir, nasıl bir patlama olduğu görülecektir.

Bunun şaşılacak bir yanı yoktur elbette. Yeme, içme, etkin olma, cinsellik, barınma, korunma, sevme, sevilme, saygı görme, kendini gerçekleştirme gereksinimlerini doyurucu ve dengeli bir biçimde gideremeyen kişilerin bir bölümü, soluğu iki uçtan birinde alıyorlar. Bu uçlardan birini oluşturan taciz, tecavüz, şiddet, ölme ve öldürmelerle ilgili haberleri her gün çarşaf çarşaf izliyoruz, medyadan. Çünkü bunlar, gözle görülüp elle tutulabilen olaylar.

Ama bir de öbür uçtakiler var. Yaşadıkları zorlanma, engellenme ve çatışmalar karşısında saldırma, vurup kırma gücünü kendinde bulamayanlar; korkanlar, ürkenler ve sonuçta ekşi sirke olup küpüne zarar verenler var. İşte bunların önemli bir kesimini, çöküntülü (depresif) hastalar oluşturuyor. Sayıları çok olmasına karşın, yakınları dışında çok az kimse fark ediyor, bunları.

İşte bu nedenle Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu, 2012 yılında dünyanın dikkatini çöküntü bozukluğu yaşayan bu kişilerin üzerine çekmek istemede çok haklıydı. Ama görünen o ki sesini kimseye yeterince duyuramadı ya da kimse o sesi duymak istemedi. Anlaşılıyor ki bu gidişle onca ağır toplumsal-ruhsal sorunun altından kalkılamayacak ve hafif ruhsal bozukluklardan nevrozlara; daha da kötüsü psikozlara dek birçok ruhsal bozukluğu yaşayanlar, daha uzun bir süre, bu rahatsızlıklarıyla baş başa yaşamlarını sürdürmek zorunda kalacaklar. Oysa mutlu olmak, herkes için doğal bir haktır.

Şu gerçek, her gün biraz daha belirginlik kazanıyor: İnsanlar, acılarını ancak, bilinç çıtalarını yükseltip özgür istençleriyle demokratik yollardan etkili ve soluklu bir dayanışma ile haklarını elde etme savaşımını başardıklarında dindirebileceklerdir.

Evde, anne baba birbirinin ve çocuklarının; okulda, öğretmen öğrencilerin; iş yerinde, çalıştıran çalışanların varlığına ve dirliğine koşulsuz saygı göstermeyi ancak, bu başarıldığında görev ve sorumluluk bilecektir. İnsan, insan olma onuruyla yaşadığını ancak o zaman duyumsayacak, ancak o zaman başkasına ve kendisine zarar vermeden, sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürdürecektir. Bugün yaşanan türden ruhsal rahatsızlıkların çanına, ancak o zaman ot tıkanacaktır.

Rasim BAKIRCIOĞLU

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Fikir Yazıları
DENİZE BAKMAK, BELAYLA KALMAK

Fikir Yazıları07 Ekim 2025 20:36

DENİZE BAKMAK, BELAYLA KALMAK

Çocuğun Ebeveynini Seçmek

Fikir Yazıları02 Ekim 2025 21:48

Çocuğun Ebeveynini Seçmek

Phil Williams’ın Raporu: “2040’ta 5. Dalga Organize Suç” [Organize Suçun Değişen Karakteri Üzerine]

Fikir Yazıları24 Eylül 2025 16:22

Phil Williams’ın Raporu: “2040’ta 5. Dalga Organize Suç” [Organize Suçun Değişen Karakteri Üzerine]

Miras Yükü

Fikir Yazıları20 Eylül 2025 01:25

Miras Yükü

AYNI KÖKTEN GELEN İNANÇLAR

Fikir Yazıları17 Eylül 2025 13:45

AYNI KÖKTEN GELEN İNANÇLAR

Anne-Baba ve Çocuk İletişimi

Fikir Yazıları16 Eylül 2025 20:37

Anne-Baba ve Çocuk İletişimi

Fikir Yazıları15 Eylül 2025 13:56

"Açıksözlü" ve "İçten Pazarlıklı Olma" Halleri Üzerine Bir Yorum

Hesaplaşma

Fikir Yazıları02 Eylül 2025 23:35

Hesaplaşma

BİREYSEL LİYAKATSİZLİKTEN KURUMSAL ŞİZOFRENİYE

Fikir Yazıları02 Eylül 2025 23:12

BİREYSEL LİYAKATSİZLİKTEN KURUMSAL ŞİZOFRENİYE

KENDİ

Fikir Yazıları01 Eylül 2025 13:03

KENDİ