Doç. Dr. Celal YEŞİLÇAYIR ile söyleşi:
Soru: İnsanı bir doğa varlığı olarak mı yoksa bir kültür varlığı olarak mı tanımlamalıyız?
İnsan derken kendi türümüzden ve tanımı yapılması en zor türden söz ediyoruz. Çünkü insan olarak kendimizi anlama ve tanımlayabilme konusunda belli zorluklar karşımıza çıkmaktadır. Çünkü insan kendi türünü idealize ederek tanımlayabilir ve diğer varlık katmanlarından yukarıda bir yerde görebilir. Nitekim bu zorluklar insanı anlama ve tanımlama süreçlerinde sıklıkla ortaya çıkmaktadır. “İnsanı bir doğa varlığı mı yoksa kültür varlığı olarak mı tanımlamalıyız?” sorusuna ise üç aşamalı cevap vermek mümkündür. Ancak vereceğim yanıt nihai değildir. Çünkü insanın değişim ve dönüşümü dinamik bir süreç olarak devam etmektedir. İlk aşamada insanı bir doğa varlığı olarak görebiliriz. Çünkü hava, su, toprak ve bunların sağladığı ürünler olmadan insanın yaşamına devam etmesi mümkün değildir. Lakin artık Neandertal türü gibi doğanın bizzat içinde yaşamıyoruz. Evlerin içinde, kıyafet giyerek, yemek pişirerek yaşıyoruz ve tekniği/teknolojiyi kullanıyoruz. Buna göre insanı bir kültür varlığı olarak tanımlamamız daha uygun bir cevap olarak gözükmektedir Aynı zamanda insan doğallığını önemli ölçüde yitirmiş bir türdür. Diğer taraftan her iki savın doğruluk payının olduğunu gözden kaçırmamak gerekmektedir. Bu yüzden insanın her iki varlık sahasına yayılan bir tür olduğunu ifade edebiliriz. Ve kültürü insanın yeni doğası olarak tanımlamamız da mümkündür.
Kaynak ve Kitap Tavsiyesi:
Celal Yeşilçayır, İnsan – Felsefi Bir Analiz, Say Yayınları, İstanbul 2024.