Barış Akkurt
Kategori: Siyaset Bilim - Tarih: 11 Mart 2024 10:09 - Okunma sayısı: 780
DOLUNAY GÜNCESİ-I: Cumhuriyet Değerleri Üzerine
Cumhuriyetin bir kopuşu mu temsil ettiği yoksa bir kırılmamı olduğu sıklıkla tartışılır. Her tarihsel uğrağı bir süreklilik içinde ele almak gerekiyor galiba. Özellikle 19.yy’da başlayan, devletin çöküşünü nasıl önleriz çerçevesinde ele alınabilecek, modernleşme hareketinin birikiminden bağımsız düşünemeyiz Cumhuriyeti. Eğer bir ad verilecekse “tarihsel bir sıçrama” demek daha uygun olacaktır sanki. Cumhuriyeti kuran asker-sivil aydın kadro kendinden önceki birikimin elbette farkındaydı. Yalnız bununla da yetinemezdi. İdeolojik, politik, iktisadi ve kültürel alanda köklü bir yenilenme gerekiyordu. Tebaadan yurttaşlık inşasına giden süreç bir dizi devrimleri kaçınılmaz kılıyordu.
***
Kurtuluş Savaşı önderliği Fransız Devrimi değerlerine sempatiyle yaklaşsa da onun gibi feodaliteyi tasfiye eden bir burjuva devrimi olmaktan uzaktı. Cumhuriyet kendi burjuvazisini de kendi yaratmaya çalıştı. Sermaye birikimine, kalkınmaya ihtiyaç vardı ve çözüm için burjuvazi inşasına girişildi. 1923 tarihli İzmir İktisat Kongresi bu çerçevede dışa bağımlı olmaktan uzak bir ekonomi hedefliyordu. Kongre’ye Sovyet temsilcileri de katılmış, açılışta Mustafa Kemal’in önerisiyle konuşma da yapmışlardı. Bu çerçevede milli bir banka kurulması da düşünüldü. 1924 yılında İş Bankası kuruldu. Mustafa Kemal’in yaşadığı dönem boyunca da feodalite tasfiye edilemedi. Bu konuda kararlı davranılamadı. Gücü kırılamayan feodal yapı kuruluş dönemi boyunca da iktidardan pay almayı başardı. Kurucu partinin içinden çıkan DP lideri Adnan Menderes’in aynı zamanda geniş toprakları bulunması önemli bir örnek. Doğudaki aşiret yapısının çözülememesi de eksik kalmış bir devrime işaret eder. Cumhuriyet değerlerinin kökleşmesinde bu durumun önemli engeller çıkardığı söylenebilir.
***
Genç Cumhuriyetin temel dayanağı akıl ve bilim oldu. Aklın vesayet altından kurtuluşu olarak tanımlayacağımız aydınlanma, devletin inançlara ve inançsızlığa kayıtsız kalması olarak tanımlanabilecek olan laiklik, kamu kaynaklarının halk için kullanılması diyebileceğimiz kamuculuk, sosyal devlet ilkesi, bağımsızlık, kadın ve çocukların kollanması gibi yaklaşımlar aynı zamanda devletin çimentosu oldu diyebiliriz. Bu ideolojik arka plan Ortaçağdan çıkışa yönelmenin temel direkleri oldu. Mustafa Kemal’in ufku kendinden önceki tüm atılımların ötesindeydi. Batı’ya rağmen batılılaşma hamlesi, örneğin kadın hakları söz konusu olduğunda, Batıyı da aşan bir devrimcilik gösterdi.
***
Bugün cumhuriyetin kurucu değerlerinden daha ileri taleplerde bulunma iddiasındaki özneler öncelikle bu temellere yaslanmak durumunda. Nasıl insanlığın evrensel birikiminden fayda sağlanıyor ve bunlar sahipleniliyorsa, ondan bağımsız düşünülemeyecek olan bu toprakların kurucu değerleri de savunulmayı hak ediyor. Bu değerlere sahip çıkma konusunda tereddüt yaşamamak gerekiyor. İleriyi temsil etmenin ölçütü aynı zamanda bu değerlerden daha geriye düşmemek olmalı. Tarihsel açıdan büyük değer taşıyan bu kurucu ilkeler ve değerlerin bugüne de söyleyecek çok şeyi var. Günümüzde giderek ırkçılığa ve dinciliğe kayan dünya sistemi düşünüldüğünde aklı ve bilimi esas alan bu ilkeler devrimci özneler için de ön açıcı olacaktır.
***
Genç Cumhuriyetin gerek bir bağımsızlık savaşı sonrasında kurulması gerekse de ortaya koyduğu kurucu değerler ve ilkeler sadece halkının büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkelerde değil tüm sömürge ülkelerde de bir heyecan yaratmış ve onlara örneklik teşkil etmiştir. Bu duruma daha sonraki güncelerde değinmek üzere şimdilik Hindistan’ın ilk başbakanı Nehru’dan bir alıntı paylaşalım:
“Mustafa Kemal’in Yunanlılara karşı zaferini duyunca, 11 yıl önce, bunu ne büyük bir neşeyle kutlamıştık, şimdi anımsıyorum. Pek çoğumuz Lucknow District Goal Hapishanesindeydik. Türk zaferini, hapishane barakalarını şununla bununla süsleyerek kutlamış, dahası o gece ışıklandırmaya bile girişmiştik”[1]
***
Enseyi karartmayalım. Yaşanacak güzel günler var daha…
[1] Akt. Baki Öz, İslam Dünyası ve Kemalizm, Can Yay., Nisan 1996, İstanbul, syf.: 47
02 Aralık 2024 21:54
02 Aralık 2024 22:54
01 Aralık 2024 19:03
01 Aralık 2024 13:19
02 Aralık 2024 13:05
02 Aralık 2024 21:30