Doç. Dr. Ali Baltacı
Kategori: Siyaset Bilim - Tarih: 20 Mayıs 2023 17:08 - Okunma sayısı: 1.372
Önyargılarımız: Bir Politik Psikoloji Çözümlemesi
14 mayısta yapılan seçimlerin gözler önüne serdiği bir şey var: yükselen milliyetçilik ve geçmişten getirdiğimiz önyargılarımızı aşamamak. Yükselen milliyetçilik bir tür doğal döngü, Dünyanın diğer bölgelerinde artan bir içe kapanma, arınma ve öze dönüş girişimi var. Ancak önyargılar daha statik, değişmez veya değiştirilmesi uzun zaman zaman alır. Bu yazımda sosyal psikolojinin ana konularından önyargıları ele almak istiyorum.
Politik psikolojide önyargı kavramı genelde diğerine karşı girişilen yoğun bir tutuma vurgu yapar. Önyargılı olmak için az ya da çok nedenimiz vardır. Bazen bu nedenlerin ne zaman ve nasıl oluştuğunu dahi bilmeyiz; bazense önyargılarımız aile veya çevremizden beslenir. Gerekli bilgi edinmeden ya da araştırma yapmadan, yetersiz, duygusal ve içsel kanıtlara dayandırılarak oluşturduğumuz tutum ve davranışlar önyargıdır.
Önyargılı insanlar, diğerlerini kategorize eder; onları belirli özelliklerine göre sınıflandırır. Irkı, dili, dini veya vücut görünümlerine göre yargılar oluşturur. Zaten önyargıların çoğu bilip bilmeden verilen acele kararlardan oluşur. Önyargılı insanlar diğerleriyle arasına sosyal mesafeler koyar, onlardan uzak durmak ister. Ötekine karşı girişilen bu olumsuz tutum çoğu durumda aşağılık duygusuyla ilişkilendirilse de aslında bir tür korunma duygusunu da barındırır. İnsanları dost ve düşman olarak kamplaştırmak ise var olan önyargıları daha da körükleyerek korunma duygusunu bilince taşır. İşte son dönem siyasi mecrada oluşan havanın temel motivasyonu, insanlardaki güvenlik kaygılarını arttırarak onları mümkün olduğunca tedirgin etmek.
Var olan düzenin yıkımına yönelik söylemler, istikrarı temel alan politikalara desteği doğal olarak artırır. Güvenliğiniz tehlikedeyse özgürlüğünüzden feragat edersiniz. Çünkü yaşamsal dengeniz, önce güvenliği sağlamak sonra daha üst gereksinimleri karşılama üzerine kurulmuştur. Bu açıdan ırksal, dinsel veya diğer tür önyargıları zaten olan topluma bir de güvenlik üzerinden yüklenmek, önyargının daha da kökleşmesine ve istikrarsızlık ihtimaline karşı güven duyulan statükonun korunmasına neden olacaktır. Bu durumu sezemeyen bir muhalefetin ise politik psikolojinin tüm argümanlarını doğru şekilde kullanan bir iktidar karşısında şansı olmayacaktır. Çünkü iktidar, önyargının doğasını ve onun ne denli güçlü bir argüman olduğunu bilmekte ve ona göre stratejiler geliştirmektedir.
Elbette önyargılarımız ilişkilerden doğar. İletişim sırasında kendimizi açarak aslında risk alırız. Ne kadar detay verirsek karşımızdakine, bu detayların bir önyargıya dönüşmesinin de yolunu açarız. Çünkü diğeri hakkında daha fazla detay bilmek, bir tür üstünlük duygusuna neden olur. Alfa karakterler üzerine yapılan bir çalışmada hayatını gözler önüne seren ve her detayı sosyal medyadan paylaşan kişilere karşı daha fazla önyargı oluştuğu, yaşamını gizemlerle bezeyen ve detayları kendine saklayanların diğerleri tarafından merak edilse de çok fazla önyargılı davranışa maruz kalmadığı belirlenmiştir. Demek ki yaşantımızı kendimize saklamamız; mahremiyetimizi ifşa etmememiz ve detaylarımızla karşı tarafın dikkatini çekmememiz önemli.
Önyargı nesnesine dönüşmek, yaşantımızı ciddi şekilde değiştirecektir. Bir kere etrafımızda bize karşı oluşan bir dedikodu dalgasıyla uğraşmak zorunda kalacağız. Bu dedikodu zamanla kemikleşecek ve standartlaşmış bir yargı oluşturacak hakkımızda. Bu yargılara yalan yanlış bilgilerde eklenince biz iyiden iyiye bir korku nesnesine, nefret edilen veya istenmeyen bir şeye dönüştürüleceğiz. Bu şeyleşme süreci o kadar hızlı olacak ki siz neden diğerlerinin size bu şekilde yaklaştığını bile bilmeden, büyük bir tavır almayla yüzleşmek zorunda kalacaksınız. Bu durum düşüncelerde esnekleşmeyle ilişkilendiriliyor; yani böylesi bir durumla baş etmek zorundaysanız, kendinize ait bir alan oluşturmalısınız. Bu alan fiziksel bir mekân da olabilir ama çoğu durumda size ait bir iç alan olmalı; burada kalıp diğerlerinin can yakıcı tutum ve davranışlarından sakınmanız mümkün. Bir diğer öneri ise önyargı ile savaşmak, bu ciddi bir dirayet ve sosyal destek gerektiriyor; çünkü diğerine tek başına karşı koymak, sanıldığının aksine cesaretten çok öte bir psikolojik dayanıklılık gerektiriyor.
Yaşantınızla ilgili detaylara saplanıp bunları çarpıtarak size ait bir önyargı oluşturmanın siyasi alandaki örneklerini bolca görüyoruz. Geçmişe saplanıp sürekli buna vurgu yaparak kendi seçmenini etkileme stratejisi bir süre sonra seçmende bıkkınlığa neden olsa da sürekli pompalanan önyargılı söylemler, yeni nesillerin de önyargıyı içselleştirmesine neden oluyor. Güvenliğiniz tehdit altında ise diğer tüm ihtiyaçlarınızı bir kenara atabiliyorsunuz; çünkü önemli olan bu tehditi bertaraf etmek. Yakın zamanda özel yaşamı ifşa edilerek hakkında itibar suikasti yapılan ve sonrasında çeşitli komplolar ile işi ve yaşamı tehdit edilen bir dostumla görüştüm. Onun yaşamını fazla açık ettiği, yaşamındaki tüm detayları diğerlerinin kullanımına sunduğu ve bunu bir tanınma veya ünlü olma istenciyle yaptığını söyledim. Bunu kabullenmesi zor oldu; ancak yaşamını aşırı detaylandırdığı konusunda hemfikirdi. Önyargılı kişiler, hakkınızda var olan doğru ya da yanlış bir bilgiyi alarak bunu sizin aleyhinizde kullanma yanlısıdırlar. Özellikle onlardan üstünseniz, başarılı ve albenili iseniz geçmiş olsun; kıskanılmak ve zarar görebileceğiniz muamelelere maruz kalmak gibi durumları yaşama ihtimaliniz çok yüksek. Bu nedenle önyargılı durumlarla karşılaşmamak ve psikolojik güvenliğimizi sağlamak için toplum içinde dikkat çekmemek veya mümkün olan korunma mekanizmalarını bilmek önemli.
Önyargıyı kırmada sosyal etki oldukça önemli. Diğerine karşı beslenen önyargı, o kişiyi tanıyınca azalabilir ama asla ortadan kalkmaz. İlişki ve etkileşim arttıkça önyargı azalır gibi söylemlere katılsam da bazı önyargıları kırmak oldukça zordur. Mesela din, önemli bir önyargı aracıdır. Tarih boyu yapılan savaşların ana nedeni din olmuştur. Günümüzde bu savaşlar ekonomik ve diğer nedenlere bağlansa da özellikle ortadoğuda din önemli bir önyargı aracıdır. Yine tarih boyu dinin bu önemli özelliğini kullanan iktidarlar olagelmiş ve her zor durumda kaldıklarında dine sığınarak onun ayrıştırıcı gücünü topluma zerk etmişlerdir. Hele dini söylem, güvenlik gibi daha yaşamsal bir olguyla birleştiğinde ortaya kırılması zor bir önyargı duvarı çıkar. Bu duvarı aşmak için ben şöyleyim, böyleyim deseniz de toplum size değil, sizin temsil ettiğiniz değerlere odaklanır ve sizden uzaklaşır. Bu tür toplumlarda önyargı her yerdedir: Ne kadar kalifiye veya nitelikli bir çalışan olsanız da sizin mezhebiniz, dininiz veya inancınız sorgulanır; yapıp ettikleriniz çok da önemsenmez.
Batı bu durumu çok kültürlülük gibi bir kavramla aşmış görünse de aslında yaşananlar var olan yabancı düşmanlığını gizleme taktiklerinden başka bir şey değil. Afrikalıları beyaz adama bakışı, Müslümanların Musevilere bakışı gibi tarihsel derinliği olan ve kolaylıkla çözümlenmeyen sorunların oluşturduğu önyargıların bir benzerini sağcılar ve solcular arasında da görüyoruz. Her durumda var olan önyargı, yani sağın sola veya solun sağa önyargı içinde bakmasının çokça nedeni olsa da aslında ikisi de sorunlu. Çünkü önyargılar bir kez oluştu mu onlardan kurtulmak da zorlaşıyor. Bir şekilde yaşamımızı diğerinden uzakta geçirmek istiyoruz; bizim gibi düşünen ve yaşayanlarla birlikte olmak…
Şehirlerin en albenili ve yaşanılası bölgelerinin belirli görüşten insanlarca tercih edilmesi veya diğer görüşlerden insanların biraz rahatlayıp nefes almak için bu bölgeleri tercih etmesinin bir nedeni olsa gerek. Neden önyargıyla baktığımız bir grubun yaşamına öykünürüz ki… Aslında bu tam olarak öykünme değil, yaşam alanımızı sınırlayan benzerlikten kaçınma durumu. Eğer herkes birbirine benzer evlerde yaşarsa (Toki konutları gibi) benzerlik azalsa da önyargı artıyor. Diğeriyle aynı şartlarda yaşayan insanlar için kıskanma nesnesi ortadan kalktığından, kendi gibi olmayanların yaşadığı çevrelere gidip bu ihtiyaçlarını karşılamak istiyorlar. Kıskanmak istenci aslında lüks ev ve araba sahiplerine yönelik önyargının temelinde var. Yoldan geçen spor arabadaki insana gıpta ile bakan veya ona acı dolu gözlerle bakan insanlar üzerinde araştırma yapılmış; acı dolu gözlerle bakanlar, bu arabaları alacak kadar parası olanın mutlaka günah işlediğini veya yolsuzluk vb. işlere karıştığını ya da miras yoluyla bu zenginliği elde ettiğini, yani onların çalışmanın püriten hazzından uzak durduğunu söylemişler. Lüks araç sahibine gıpta edenler ise kıskançlıklarını öne çıkararak aşağılık kompleksi yaşadıklarını dile getirmişler…
Görünürlük önyargı oluşumda ne derece elzemse var olan statükoyu korumak ve gücü ne pahasına olursa olsun diğerine vermemek de o derece önemli. Sizin yaşamınızdaki detayların gelecekte size zarar verecek önyargılara dönüştürülmeyeceğinin garantisi yok. Başarılarınız arttığında veya bir konuma gelme durumunuzda bu detaylar rahatlıkla bir engele dönüştürülebilir. Çünkü kötü niyetli insanlar kontrol edemeyeceği veya kendisinden üstün olmadığını düşündüğü birinin başarılı olmasını istemezler, siz başardıkça onların içleri daralır ve size tuzak kurmaya başlarlar. Birkaç denemeden sonra başarılı da olurlar. Çünkü önyargı birikimli bir şeydir ve size dair yalan yanlış bilgiler birikerek hakkınızda kara propagandaya dönüşür. Tıpkı ikinci dünya savaşı öncesi Almanya’sında olduğu gibi… Hitlerin 1930’larda yaptığı gibi tüm mesele gücü elinde tutabilme ve ne pahasına olursa olsun bir seçimi kazanma gibi bir amaç olduğunda toplumu ötekileştirmek, şeytanlaştırmak veya kamplara ayırmak da önemli bir araç haline geliyor. Böylesi bir durumda toplum ne ekonomi ne yolsuzluk ne de sosyal dengesizlik yaratan göçmen politikalarına bakmıyor; onlar için üzerinde huzur içinde yaşayacakları, istikrarlı bir coğrafya diğer her şeyden daha önemli…
04 Ekim 2024 14:08
09 Ekim 2024 01:01
01 Ekim 2024 22:48
06 Ekim 2024 21:34
06 Ekim 2024 20:54
01 Ekim 2024 17:29
05 Ekim 2024 13:12
01 Ekim 2024 19:24
09 Ekim 2024 10:39
05 Ekim 2024 19:52