Tüm Sokakların Kötülüklerden Arındırılması Üzerine

Fikir Yazıları - Hamit Ölçer

Tüm Sokakların Kötülüklerden Arındırılması Üzerine

Tüm mesele sokakların denetim altına alınıp alınmayacağı meselesidir. “Sokak” sözcüğünü burada bir metafor olarak kullanıyorum. Ama aynı zamanda gerçek anlamda sokaklardan söz ediyorum. Organize olmuş suçluların dünyası sokaklardır ve onlar zaten en başından beridir sokaklardan gelmişlerdir, bu bir gerçektir. Ama aynı zamanda sokaklar tıpkı devletin kurumları gibi ya da politikanın yönetsel alanına giren pek çok idari birimler gibi iktidarın doğrudan ilgi alanıdırlar ve bu anlamda sokakları yeniden tanımlamak gerekir.

Organize suçlular yalnızca bildiğimiz sokaklarda değil, devletin kurumları olan sokaklarda ve hatta sanal sokaklarda bile gezinebilmektedirler. Zira en son örneğini yaşadığımız “sahte e-imza” skandalında sokakların organize suçlular için ne denli geniş bir bağlama sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Mesele kategorik dar çerçeveli kriminal yaklaşımlarla çözülemez. Bu bakımdan günümüz dünyasında organize suç olgusunu geleneksel “organize suç grupları” kapsamında sınırlandırmak bize çok az bir fikir verir. Suçluları bul ve yakala!… Ama işte durum yalnızca bundan ibaret değildir. Bu bakımdan organize suç grupları terimi yerine “organize olmuş suçlular” terimini kullanmak gerek belki de. Böylece meselenin ne denli geniş bir boyuta sahip olduğunu anlayabiliriz. Ve organize olmuş suçlular sadece yasadışı iş alanlarında değil resmi, yarı-resmi devlet kurumlarında, pek çok yasal iş sahasında ve dahası siber alemde iş yapabilme yeteneğine ve olanaklarına sahiptirler.

Şunu unutmamak gerekir ki organize suçlu aktörler hiçbir zaman “bilinçli”, “dikkatli”, “aklı başında” ve kendi içinde “bütüncül ve tutarlı” bir toplumdan ve sistemden yana değildirler. Mümkün olduğunca toplumun ve devletin uyumlu, istikrarlı, barışçıl düzenini bozarlar. Aile yapılarını uyuşturucularla parçalamaktan tutun, kentsel ve ekolojik düzenin dokusunu bozmaya varıncaya kadar son derece korkunç sosyolojik sonuçlara yol açarlar. Dahası organize suçlular politikadaki her türlü yolsuzluğu teşvik edecek ve planlayacak kapasiteye sahip olabilmektedirler.

Aile kurumunu yıkıma uğratmaktan tutun devletin tüm kurumlarına kadar en korkunç zararı veren El Salvador çeteleri örneğini verebiliriz. Ve şu an El Salvador’daki çetelerin neredeyse tamamı dünyanın en yüksek güvenlikli hapishanesi olan CECOT’ta tutulmaktalar ve ülke nispeten huzurlu bir ortama kavuşmuş durumdadır. Yakın zamanda patlak veren Brezilya’daki organize şebekelere yapılan baskınlar bir umut fitilini daha ateşlemiş gibi görünüyor ama anladığım kadarıyla bu gelişmelerin daha çok konjonktürel kaygılarla yapıldığı. Daha gerçekçi ve idealist olmalı oysa. Kaldı ki dünya organize suç endeksleri raporlarına bakıldığında listede yer alan pek çok ülkenin akıbeti belirsizliğini sürdürüyor. (Aralarında ülkemiz dahil olmak üzere). Bu bir risktir ve bu riskin devletlerce ciddi anlamda yönetilmesi gerekir.

Evet, dünyada sanki bir hareketlilik var gibi ama bunun yetersiz olduğunu ve devletlerin maalesef bu olayı hâlâ birkaç sokak serserisi işi olarak algıladığını düşünüyorum. Bazı devletlerin ya buna henüz hazır olmadıklarını veya gerçekten de bu olay -öyle olmasını istemediğim halde- görmezden geliniyor olmalı. Amerika'da bile 1900'lerden beridir etkili olan mafyaların 1957'deki Apalachin Toplantısı'na kadar ülke içinde ne denli ulusal bir tehdit olduğunu FBI daha yeni anlayacaktı ve zaten işin üzerine ciddi ölçüde gidilmediği için uzun yıllar boyunca mafyalar ABD'de etkinliğini sürdürecekti (ki hala öyle olduğuna inanılıyor).

Organize suçluların en temel özelliği her zaman için “boşluk”lardan faydalanmalarıdır, özellikle yasal boşluklardan. Yanı sıra organize suç grupları bazı prosedürel, idari boşluklardan da ciddi ölçüde faydalanırlar. Örneğin sahte e-imza skandalında karşımıza çıktığı üzere ülkemizde organize suçluların devletin önemli kurumlarının bilgi ve belgelerine nasıl erişebildiklerini ve bunlar üzerinde nasıl yasadışı işler yaptıklarını gördük. Bu son derece vahim bir durumdu. Kaygım o ki bunun sadece ülke içi bir mesele olmaktan ziyade çok daha bölgesel veya küresel denilebilecek organize suç şebekeleriyle bağlantılarının olabileceğidir. Yine de devletimizin organize suçlarla mücadelede çok çaba sarf ettiği görmezden gelinemez.

Burada özellikle toplumun, yani gerçekten bizlerin ayrıca üzerine düşen çok ciddi sorumluluklar vardır. Kamusal platformlar aracılığıyla tüm toplumda organize suç şebekelerine karşı bir uyanış hareketinin başlatılmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Tüm okullarda, kurslarda, gençlik merkezlerinde çocukların, gençlerin mutlaka bilinçlendirilmesi gerekir. Özellikle İnternet ve bağlantılı sosyal medya platformlarının kullanımı noktasında çocuklarımızın çok iyi yetiştirilmesi gerekir. Zira organize suçluların en etkili biçimde faaliyet gösterdiği alanlardan biri de genel olarak İnternet ve özelde sosyal medya ağlarıdır yani sanal sokaklar...

Gerçek şu ki tüm sokaklarımızın sadece çöplerden, pisliklerden değil ama aynı zamanda çetelerden ve dolayısıyla tüm kötülüklerden de arındırılması gerektiğidir…