Bir Güzel İnsan, Bir Büyük Değer: Adil Üstündağ
Dr. Mehmet KARASU
Yaşam, çoğu zaman hiç ummadığımız anda karşımıza çıkan rastlantılarla bize yeni kapılar açar. Bundan birkaç ay önce, Antalya Gazipaşa’da, sanat dostu Kaymakam Sayın Selami Korkutata’nın davetlisi olarak, tarihte Antakya adıyla kurulan on altı kentten biri olan Antiocheia ad Cragum Antik Kenti’nde konser verirken, böylesi bir rastlantının beni beklediğini doğrusu hiç düşünmemiştim.
Sanat, suya atılan taşın yarattığı halkalar gibidir. O taş, bir kez suya düşer ve halkalar genişleyerek kıyıya dek ulaşır. Nereye varacağını, hangi kalplere dokunacağını, hangi hayatlara değeceğini önceden bilemezsiniz. İşte biz de o gün, sanatın halkalarını tarihin derinliklerinden bugüne uzanan bir kentte büyütürken, beklenmedik bir güzellikle karşılaştık: “Ben bu koroyu İstanbul’da ağırlamak istiyorum” diyen hayırsever iş insanı Sayın Adil Üstündağ ile tanıştık.
İlk karşılaşmada bile insana güven veren, yüreklerde özlem duyulan bir insan sıcaklığı yayan Sayın Adil Üstündağ, yalnızca sözleriyle değil, duruşuyla da umut aşılıyordu. Sanki yıllardır eksikliğini hissettiğimiz bir insan zarafeti, bir insan vefası onun varlığında hayat buluyordu.
Aylar geçti. Bir gün aradılar, İstanbul’da bir konser için. Hiç tereddüt etmeden, yüreğimdeki bütün coşkuyla “Evet” dedim. Çünkü dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan, üniversite yıllarımın geçtiği İstanbul’da, böylesi kıymetli bir büyüğümüz, ülkemizin değerli bir evladı için konser vermek, her koroya nasip olacak bir ayrıcalık değildir.
Antakya’nın bağrından çıkan Antakya Defne Barış Korosu, belki de en anlamlı konserlerinden birini bu vesileyle verecek. Bir kentin sesi, bir ülkenin vicdanı, Sayın Adil Üstündağ gibi bir insanın yüce gönlüyle buluşacak. Ve o buluşma, suya atılan taşın halkaları gibi büyüyerek, sanatın, barışın ve insanlığın sınırlarını aşacaktır.
Sayın Adil Üstündağ gibi insanlarımız, yalnızca bireysel başarılarıyla değil, topluma kattıkları ışıkla da ölümsüzleşirler. Onlar, içtenlikleriyle, vefalarıyla, sanatın ve kültürün yanında duruşlarıyla ülkemizin gerçek değerleridir.
Biz biliyoruz ki, sanatın yolculuğu uzun, taşın halkaları sonsuzdur. O halkalar, İstanbul’un sokaklarından Antakya’nın yıkıntılarına, Gazipaşa’nın antik taşlarından Anadolu’nun dört bir yanına uzanacak. Çünkü iyi insanlar ve onların açtığı yollar, hiçbir zaman kaybolmaz.
Bu yazı, yüreğiyle yol açan, sanatın ve insanlığın yanında duran, hayırsever iş insanı Sayın Adil Üstündağ’a saygı ve minnetle ithaf edilmiştir.