Bağımlılık, bireyin kontrol etmekte zorlandığı, tekrarlayıcı ve zarar verici davranış kalıplarıyla tanımlanan, karmaşık bir biyopsikososyal hastalıktır. Bağımlılık, kişinin fiziksel, psikolojik ya da sosyal olarak zarar görmesine rağmen belirli bir maddeyi ya da davranışı bırakmakta güçlük çekmesiyle karakterize edilir. Dünya Sağlık Örgütü ve DSM-5'e göre bağımlılık, madde kullanım bozukluklarının bir türüdür ve tekrar eden kullanım, tolerans gelişimi, yoksunluk belirtileri ve kompulsif arayış davranışı gibi belirtilerle tanımlanır. Bağımlılık yalnızca madde kullanımına (alkol, sigara, uyuşturucu vb.) değil; aynı zamanda davranışsal bağımlılıklar olarak adlandırılan kumar, internet, alışveriş, yemek yeme, cinsellik gibi davranışlara yönelik de gelişebilir. DSM-4’te Bağımlılık olarak isimlendirilmekteyken DSM-5’te Kullanım Bozukluğu olarak adlandırılmaktadır.
Bağımlılık Nasıl Gelişir?
Bağımlılık birdenbire ortaya çıkan bir durum değildir. Genellikle aşağıdaki aşamalarla ilerler:
- Hazırlık Evresi: Birey, madde ya da davranışa karşı merak içindedir. Risk faktörleri (çevresel, genetik, psikolojik) etkili olmaya başlar.
- İlk Kullanım: "Bir kereden bir şey olmaz" inancıyla kullanım başlar.
- Sürdürme: Keyif verici etkilerden dolayı kullanım tekrar eder ve alışkanlık oluşur.
- İlerleme: Kullanımın sıklığı ve miktarı artar, kontrol kaybı başlar. Yoksunluk belirtileri görülür.
- Bırakma Çabası ve Tekrar Başlama: Kişi bırakmayı dener ancak tekrar başlama olasılığı yüksektir. Bu evreye "relaps" (nüks) denir.
Bağımlılık Türleri
- Madde Bağımlılıkları
- Alkol: Sosyal içicilikten bağımlılığa doğru geniş bir yelpazede yer alır. Fiziksel ve ruhsal yoksunluk belirtileri gözlemlenir.
- Tütün/Nikotin: Yüksek bağımlılık potansiyeline sahip, en yaygın bağımlılıklardandır.
- Esrar ve Bonzai: Esrara göre daha zararlı olan bonzai, sentetik formuyla çok hızlı bağımlılık yapar.
- Kokain, Ekstazi, Eroin: Etkileri güçlü, bağımlılık yapma potansiyeli yüksek ve fiziksel tahribatları yoğun olan maddelerdir.
- Davranışsal Bağımlılıklar
- Kumar bağımlılığı: Yüksek heyecan ve kazanma dürtüsüyle ilişkilidir.
- İnternet/oyun bağımlılığı: Özellikle ergenler ve genç yetişkinlerde yaygındır.
- Yeme bağımlılığı: Duygusal boşlukları doldurma amacıyla gelişebilir.
Bağımlılığın Nörobiyolojik Temeli
Beyindeki ödül sistemi olan dopaminerjik sistem, bağımlılık sürecinde merkezi rol oynar. Madde kullanımı ya da bağımlılık yapan davranışlar, dopamin salınımını tetikleyerek haz hissi yaratır. Ancak zamanla bu sistemin doğallığı bozulur ve birey aynı hazza ulaşmak için daha fazla maddeye ihtiyaç duyar (tolerans). Bu da bağımlılığın kronikleşmesine neden olur.
Bağımlılığa Zemin Hazırlayan Risk Faktörleri
- Genetik yatkınlık
- Erken yaşta madde kullanımı
- Travmalar, istismar öyküsü
- Psikiyatrik bozukluklar (depresyon, kaygı bozukluğu vb.)
- Maddeye kolay ulaşım, ucuzluk
- Ailede bağımlı birey olması
- Düşük okul başarısı ve sosyal destek eksikliği
Bağımlılık Belirtileri
- Kullanım miktarında ve sıklığında artış
- Bırakmak istemesine rağmen bırakamama
- Fiziksel yoksunluk belirtileri
- Sosyal ilişkilerde bozulma
- Günlük yaşamın madde ya da davranış etrafında dönmesi
Bağımlılıkla İlgili Yaygın Yanılgılar ve Gerçekler
- “Ben sadece özel günlerde içerim.” → Dönemsel içicilik de bağımlılığın bir şekli olabilir.
- “Bitkisel madde zararsızdır.” → Bonzai gibi bitkisel görünümlü maddeler çok daha tehlikelidir.
- “Ramazan’da içmiyorum, o zaman bağımlı değilim.” → Ara vermek bağımlı olunmadığı anlamına gelmez. Önemli olan tekrar başlayıp başlamama
Tedavi Süreci ve Aşamaları
- Farkındalık Öncesi Dönem
Kişi sorun olduğunu kabul etmez.
- Farkındalık Geliştirme
Kişi sorun yaşadığını kabul eder. Zorlama genellikle işe yaramaz; motivasyonel görüşmeler önemlidir.
- Karar Verme Aşaması
Kişi hem bırakmak ister hem de madde kullanımının iyi yanlarını savunabilir. Bu dönemde uzman desteği kritiktir.
- Eyleme Geçiş
Somut bırakma adımları atılır. İlaç tedavisi, bireysel terapi, grup terapileri uygulanabilir.
- Sürdürme ve Nüksle Baş Etme
Nüks olasılığı her zaman vardır. Bu nedenle terapi süreci uzun soluklu olmalı, kişi desteklenmelidir.
Koruyucu Faktörler
Bağımlılık gelişimini önlemede koruyucu faktörler, bireyin biyopsikososyal yapısını destekleyen ve risk etmenlerinin etkisini azaltan unsurlardır. Aile içi sağlıklı iletişim, güvenli bağlanma, ebeveyn denetimi ve duygusal destek çocukluk ve ergenlik dönemlerinde önemli koruyucu etkilerdir. Ayrıca, yüksek özsaygı, problem çözme becerileri, akademik başarı ve sosyal destek ağlarının varlığı da bireyin bağımlılık yapıcı maddelere yönelme olasılığını azaltır. Okul ve toplum temelli önleyici programlar, bireysel farkındalık ve direnç geliştirme çalışmalarıyla bu faktörleri güçlendirmeyi hedefler. Bu tür koruyucu yapıların erken yaşta geliştirilmesi, özellikle ergenlikte artan risklere karşı etkili bir önlem niteliğindedir.
Sonuç olarak bağımlılık sadece bireyin değil, toplumun tüm katmanlarını etkileyen çok yönlü bir sorundur. Erken farkındalık, doğru bilgilendirme ve tedaviye erişim olanaklarının artırılması, bağımlılıkla mücadelenin temel taşıdır. Bu nedenle bağımlılık hem önlenebilir hem de tedavi edilebilir bir rahatsızlık olarak ele alınmalıdır.
Kaynakça
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). American Psychiatric Publishing.
World Health Organization. (2020). Substance use disorders. https://www.who.int/health-topics/substance-use
Volkow, N. D., Koob, G. F., & McLellan, A. T. (2016). Neurobiologic advances from the brain disease model of addiction. New England Journal of Medicine, 374(4), 363–371.