Gerçek Fırsat Eşitliği İçin Burslar Başarıya Değil, İhtiyaca Dayanmalı

Sosyal Bilimler - Türkiye’de ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik burs sistemi.

Gerçek Fırsat Eşitliği İçin Burslar Başarıya Değil, İhtiyaca Dayanmalı

Prof. Dr. Ali ÜNAL

Türkiye’de ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik burs sistemi, eğitimde fırsat eşitliği sağlamayı hedefler. İhtiyaç bursu, öğrencinin eğitimine destek olmak amacıyla verilen, karşılıksız ve düzenli bir para yardımıdır. İhtiyaç bursu ödemeleri, öğrencinin öğrenimi süresince her ay yapılır ve tatil dönemlerinde de devam eder. Ancak öğrencinin öğrenim hakkı sona erdiğinde, disiplin cezası aldığında, açık öğretim kurumlarına geçtiğinde ya da kendi isteğiyle bursluluk hakkından vazgeçtiğinde ödeme kesilir.

Burs alabilmek için “maddi imkânlardan yoksun olmak ve başarılı olmak” esastır. Maddi imkânlardan yoksunluk ölçütü, öğrencinin ailesinin bir önceki yıla ait yıllık gelir toplamından fert başına düşen net miktarın, içinde bulunulan mali yılın Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda belirtilen Millî Eğitim Bakanlığı okul pansiyon ücretinin en az tutarının beş katını geçmemesidir. 2025 yılı için bu gelir sınırı 195.000 TL olarak belirlenmiştir. Buna göre, öğrencinin ailesinin 2024 yılına ait yıllık gelir toplamından kişi başına düşen net miktarın 195.000 TL’yi aşmaması gerekmektedir. Bu şartı sağlayan ve sınavda başarı gösteren öğrenciler burs alma hakkı kazanır. Burs yazının yazıldığı tarih itibarıyla aylık 2.015 TL olup memur maaş katsayısına göre güncellenmektedir.

İOKBS, bu yıl 27 Nisan 2025 Pazar günü saat 10.00’da uygulanmıştır. Sınav sonuçlarının 30 Mayıs 2025 tarihinde ilan edilmesi beklenmektedir.

Beklentiler ve Gerçeklik

Burs alacak öğrencilerin listesi açıklandığında beklenen, “maddî imkânlardan yoksun” öğrencilere burs imkânı sağlanmış olması ve bu yolla 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 8. Maddesi ile belirlenen “Fırsat ve Olanak” eşitliğinin gerçekleşmesidir. Peki, bu beklenti gerçekleşecek mi? İşte bu yazının temel amacı tam olarak bu sorunun yanıtını tartışmaktır.

Sorunun yanıtı tartışmalıdır çünkü sınava ailenin gelirinin kişi başı 195.000 TL altı olan öğrenciler girebilmektedir. Yani, kişi başı geliri 0 TL olan öğrenci ile 194.999 TL olan öğrenci aynı sınava katılma hakkına sahiptir. Örneğin eşi çalışmayan ve ilçe merkezinde oturan iki çocuklu bir memurun çocuğu ile şehirde açlık sınırının altında yaşayan, eşini kaybetmiş, üç çocuklu bir annenin çocuğu aynı sınava girebilir. Ancak bu iki öğrenciden hangisinin sınavda daha başarılı olacağını tahmin etmek hiç zor değildir.

Bu durumun tahmin edilebilirliği, akademik başarı ile sosyoekonomik statü (SES) arasındaki güçlü ilişkiden kaynaklanmaktadır. Kamuoyunda Coleman Raporu olarak bilinen 1966 tarihli “Eğitimde Fırsat Eşitliği” raporundan bu yana yapılan pek çok araştırma, öğrencinin akademik başarısında okul kaynaklarından ziyade aile geçmişinin ve sosyoekonomik koşullarının belirleyici olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Rapor, aileden kaynaklanan eşitsizliklerin, öğrencilerin eğitim hayatında ve ilerleyen yaşamlarında kalıcı eşitsizliklere dönüştüğünü vurgulamıştır. Türkiye’de bu ilişki hem ulusal araştırmalar hem de PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) gibi uluslararası değerlendirmelerle kanıtlanmıştır. Özellikle Türkiye’ye ait PISA verileri, ailelerin eğitim seviyesi, gelir düzeyi ve kültürel sermayesinin öğrencilerin akademik başarısını doğrudan etkileyen önemli faktörler olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, örnekte yer alan memurun çocuğunun bursluluk sınavında diğer çocuktan daha başarılı olma ve burs kazanma olasılığı çok daha yüksektir. Böylece kontenjanların sınırlı olması durumunda, gerçekten ihtiyacı olan öğrencilerin burs alma şansı ciddi biçimde azalmaktadır.

Bu noktada, sınırlı kontenjan uygulamasının burs sisteminin amacından ciddi anlamda sapmasına yol açtığı görülmektedir. Çünkü sistem, maddi imkânlardan yoksun olanları değil, akademik olarak daha avantajlı durumdaki başarılı öğrencileri desteklemektedir. Bu durum, burs sistemini “ihtiyaç bursu” olmaktan çıkararak, büyük ölçüde “başarı bursuna” dönüştürmektedir. Sonuç olarak, Millî Eğitim Temel Kanunu'nun 8. maddesinde belirtilen “fırsat ve olanak eşitliğini” sağlama hedefi, uygulamada tam olarak karşılanamamaktadır. Aksine, mevcut sistemin sosyoekonomik eşitsizlikleri yeniden üreten bir araç haline dönüşme riski bulunmaktadır.

Bazılarının iddia ettiği, "Sınava zaten ihtiyacı olanlar girdiğine göre, başarılı öğrencilere burs verilmesinin adaletsiz olmadığı" düşüncesi ise yanıltıcıdır. Çünkü belirlenen gelir sınırı (195.000 TL), sosyoekonomik olarak sıfır geliri olan ile 194.999 TL geliri olan öğrencilerin yaşam standartları ve eğitim imkânları arasındaki büyük farkı tamamen görmezden gelmektedir. Dahası, Türkiye’de mali kayıtların yeterince sağlıklı tutulmaması nedeniyle, daha yüksek gelire sahip ancak gerçekte ihtiyaç sahibi olmayan öğrencilerin de gelir beyanları üzerinden bu sınava başvurabildikleri bilinmektedir. Bu durum ayrıca, bursluluk sınavına hazırlık için özel ders ve kurs desteği alabilen, dolayısıyla daha avantajlı olan öğrencilerin varlığını da göz ardı etmektedir.

Öğretmen Çocuklarına Yönelik Burs Kontenjanı ve Öneriler

Burs kontenjanının %5’i, Bakanlığa bağlı resmî okul veya kurumlarda kadrolu veya sözleşmeli olarak çalışan, emekli olan veya vefat eden öğretmenlerin öğrenci olan çocuklarına ayrılmaktadır. Bu kural, öğretmenlerin çocuklarının İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Bursluluk Sınavı’na (İOKBS) başvurabilmesini sağlamaktadır. Ancak, %5’lik kontenjan, onların ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmaktadır. Öğretmenlik mesleğinin toplumdaki statüsünün ve motivasyonunun artırılması için bu kontenjanın artırılması gerekmektedir. Ayrıca, uzak yerleşim yerlerinde ve belirli bölgelerde görev yapan tüm öğretmenlerin çocuklarına, emekli öğretmenlerin çocuklarına ve vefat eden öğretmenlerin çocuklarına burs imkânı sağlanması, mesleğin cazibesini artıracak ve eğitimde adaleti güçlendirecektir. Bu düzenleme, öğretmenlerin zor koşullarda fedakârca sürdürdükleri görevlerine verilen değeri göstermesi açısından da önemlidir.

Burs Sistemi İçin Çözüm Önerileri

Yukarıda sıralanan sorunlar dikkate alındığında, eğitimde eşitlik ve fırsat eşitliği sağlayacak temel çözüm, sınavsız ve koşulsuz bir burs sisteminin hayata geçirilmesidir. Bu sistem, doğrudan öğrencinin maddi ihtiyacını esas almalı ve burs uygulamalarını akademik başarıdan bağımsız hâle getirmelidir. Bu kapsamda öneriler şunlardır:

  • Eğitim bütçesinde burs ve sosyal yardımlara ayrılan pay artırılmalıdır.
  • Burslar, öğrencilerin akademik başarısından bağımsız olarak yalnızca maddi ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir.
  • Okullar aracılığıyla maddi ihtiyaç sahibi öğrencilerin tespit edilmesi sağlanarak bursların hızlı ve doğrudan öğrencilere ulaşması garanti edilmelidir.
  • Öğretmen çocuklarına ayrılan %5’lik kontenjan artırılmalı ve özellikle uzak ve dezavantajlı bölgelerde görev yapan, emekli olan ya da vefat etmiş öğretmenlerin çocuklarına yönelik daha kapsayıcı bir burs politikası geliştirilmelidir.