Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Sınav Kaygısı: Anne-babalara ve Gençlere Öneriler

Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı (emekli) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak yazdı.

Kategori: Bilimsel Makaleler - Tarih: 10 Haziran 2019 10:19 - Okunma sayısı: 43.002

Sınav Kaygısı: Anne-babalara ve Gençlere Öneriler

Evet, çocuğunuz gergin, siz anne-babalar gergin, çünkü yakında sınav var..15-16 Haziran 2019 tarihinde yaklaşık 2,5 milyon genç yükseköğretime giriş sınavı için geri sayıma çoktan başladı!. Okula başlama, ilköğretimden orta öğretime geçiş, orta öğretimden yüksek öğretime geçiş..işe giriş, işte yükselme, yeni bir terfi vb. Aslında yaşam bir sınavlar dizisidir, bu nedenle sınava gerçekçi bir algı ve olumlu duygularla yaklaşmak en iyi yöntemdir.Elbette, elimizden geliyorsa!

Bu yazıda özellikle, önce anne babalara yönelik uyarı ve önerilerimizi, bu konuda yapılan araştırma sonuçlarına dayalı olarak vermeye çalıştıktan sonra sınava girecek gençlerimize bazı önerilerde bulunmaya çalışacağız.

Anne-babaların sınav kaygısı, çocuğu nasıl etkiliyor?

1.Anne babanın , çocuğunun gireceği önemli bir sınava ilişkin yaşadığı yüksek kaygı ve stres düzeyi çocuğun sınav başarısını olumsuz etkiliyor! Öyle ki çocukları bırakıp ebeveynler ile çalıştığımızda ve onların sınava yönelik kaygılarını azaltma seminerleri uyguladığımızda, sonuçlar çocukların sınav performansını olumlu etkiliyor. O halde kaygı düzeyinizi azaltmaya çalışmak gerek sayın veliler!

2.Anne babalar çocuklarına yönelik olarak, sınav sonuç beklentisi ve düşünceleri konusunda tutarsız mesajlar veriyorlar ve bu durum çocukların kaygı düzeyini artırıyor.Şöyle ki çoğu anne baba “yavrum sınav sonucu o kadar da önemli değil, sağlık olsun, olmazsa yine girersin” şeklinde açık ve sözlü bir mesaj verirken, aynı zamanda, farklı içerikteki konuşmalarda ve yansıtılan duygularda “Bu sınav çok önemli, bunun için biz nelere katlanıyoruz, düşük puan alırsan çok kötü olur..” şeklinde “örtük mesajlar” veriyor!

3.Örtük/gizli mesajlar çocuklar tarafından çok çabuk algılanıyor ve ne yazık ki daha çok kaygı yaratıyor. Bu nedenle sevgili anne babalar öncelikle çocuğunuzun sınavına yönelik olarak neler düşünüp neler hissettiğinizi fark edin, kabul edin ve bu konuda kendinize ve çocuğunuza karşı dürüst ve içten olmaya çalışınız..

4. Çocuğunuzu çalışmaya teşvik edin ancak baskı yapmayın, siz sürekli dıştan kontrol etmek yerine onun kendi sorumluluğunu alıp kendisini planlamasına fırsat verin. Bu sınav onun sınavıdır, kendisi için başarmalıdır, sizin için değil! Bunu anlaması ve kendi sorumluluğunu almasını teşvik edin. Çocuğunuz kendi hedef koymalı sınava yönelik olarak, sizin hedefinizi gerçekleştiriyor duygusunda olmamalı!

5.Olumsuz yönler değil olumlu yönleri üzerinde durun, geçmişteki başarılarını vurgulayın ve kendine güven duymasını sağlayın ancak gerçekçi olmaya çalışın. Onun inanmadığı yüksek beklentilerle onun üzerinde baskı yaratmayın.

Çağdaş psikoloji akımları içinde, günümüzde üzerinde en çok durulan yaklaşım olarak kabul edilen Pozitif Psikoloji Kuramı; bireyin olumsuz ve yetersiz yönlerini görmek yerine olumlu ve güçlü yanlarının üzerinde durulmasının pozitif etkilerine vurgu yapıyor:

"Çocuğunuzun güçlü yönlerini görün, bu yönlerini övün ve kendine güven duymasını destekleyin, böylece yetersiz yönleri ile daha kolay başa çıkabilir" Çünkü bir sistemin çalışan ve işleyen tarafları, işlemeyen ve çalışmayan taraflarını iyileştirebilme gücüne sahiptir.

Ergenler ve gençler üzerinde yapılan araştırmalar, onların olumlu yönlerine odaklanılmasının ve gelişimi sağlayan temel etkenlerin teşvik edilmesinin son derece iyi sonuçlar verdiğini ortaya koymaktadır.

6. “Soruna değil sorunun yaşandığı etkileşim bağlamına odaklanın"! Pozitif Psikoloji kuramı çocuk ve gencin gelişimi için "bütün"e ve "etkileşim"e vurgu yapar. Evet, çocuk/ergenin yetersizlikleri varsa- sorunları varsa-o halde onun gelişimini etkileyen aile-okul-yaşadığı yer ve tüm sosyal çevresiyle etkileşimi bağlamında durum ele alınmalıdır.

"Sorun nerede, kimde? "diye sormak yerine "neyi düzeltirsek, farklı ne yaparsak, etkileşimleri nasıl geliştirirsek çözüme ulaşırız?" sorusu doğrultusunda ilerlemeyi önerir. Diğer bir ifade ile bu yaklaşım "soruna değil, çözüme odaklanın" yaklaşımını önerir. "Sorunun ortaya çıktığı bağlamı değiştirin, yanlış etkileşimleri değiştirin ve olumlu yanları güçlendirin " mesajlarını uygulamaya sokar. Örneğin çalışma koşullarını iyileştirmek, çalışma saatlerini düzenlemek, çalışma-eğlenme etkinliklerini dengelemek, yetersiz yönlerini nasıl geliştireceği ile ilgili somut bir plan oluşturmak, çalışmasını teşvik edecek arkadaş bulmak, okul psikolojik danışmanından destek almak vb. yöntemler; çocuğa sürekli “Çalış..çalış!” diye baskı yapmaktan çok daha etkilidir.

7. Çocuğunuzun sınava yönelik çabalarını takdir edin. Ona “sen zaten çok akıllısın, zekisin” demek yerine “ne kadar çok çalıştığını görüyorum, çabalarının sonucunu alacağına inanıyorum” gibi sözler söyleyerek teşvik edin.

Amerika’nın Columbia Üniversitesinde psikoloji alanında yapılan bir araştırmanın (Mueller&Dweck) sonucu bize şunu gösteriyor: Çocukları, gösterdikleri “çaba” nedeniyle değil de “zeka” gibi yetenekleri üzerinden överseniz, çocukların kendilerini geliştirmeleri önünde bir engel oluşturmuş olursunuz! Çünkü yetenekleri üzerinden övülen çocuklar daha çok “sonuç odaklı” bir hale geliyorlar. Yetenekleri üzerinden övülen çocuklar, çabaları üzerinden övülen çocuklara göre çok daha kolay pes ediyorlar, yaptıkları işten daha az keyif alıyorlar ve başarısızlıkları kendilerindeki bir eksikliğe bağlama eğiliminde oluyorlar.

Genellikle “zeka ve yetenekler” i genetik faktörlere bağlama eğilimi yüksektir ancak, var olan zekayı kullanma ve performansa dönüştürme ‘motivasyon’ a ve çevresel faktörlere bağlıdır.

8.Çocukların “Öğrenilmiş çaresizlik” konusundaki inançlarını pekiştirmeyin. Çocuk eğer “ne yapayım ben bu dersi yapamıyorum çünkü bu konuda zekam/yeteneğim sınırlı” algısını geliştirirse çaba harcamaktan vazgeçebilir. Oysa çocukta “çalışırsam başarabilirim” algısı ile “çaba”nın önemi vurgulanmalıdır.

9. Anne-baba olarak sizden istediği yardım ve desteği (gücünüzün ölçüsünde) vermeye hazır olduğunuzu gösterin. Daha az başarılı olduğu derslere ilişkin ona nasıl yardımcı olabileceğinizi sorun. “bu konuda bizden istediğin desteği bilmek isteriz. Sana bu konuda yapabileceğimiz bir yardım var mı?” diye kararı ve sorumluluğu ona bırakın.Unutmayın anne-baba olarak çocuğunuza her konuda destek olmak ve yardım etmek sizin görevinizdir.

10. Çocuğunuzu tanımaya, onun yeterli ve yetersiz yönlerini objektif olarak değerlendirmeye çalışın ve bu yönleri için çocuğa doğru “geribildirim” vererek onun kendini gerçekçi olarak kabul etmesine yardımcı olun. Bu nedenle çocuğunuzun farklı ilgi ve yetenek alanlarını keşfedebileceği değişik etkinlik fırsatları oluşturmaya çalışın. Yeni ve değişik uygulamaları deneyebileceği ortamlarda bulunmasını sağlayın.

11.Çocuğunuzun başarısını başka çocuklarla, özellikle de kardeşiyle kıyaslamayın. Kendi beklentilerinizle üzerinde baskı yaratmayın. Çocuğunuzun kaygı ve korkularını sizinle paylaşmasını teşvik edin, sadece dinleyin ve empati kurmaya çalışın.

12. Sınava hazırlık sürecinde çocuğunuzun dengeli beslenmesi, düzenli uyuması, spor-aktiviteler ve eğlenme gibi ihtiyaçlarını da sağlıklı karşılaması için gerekli düzenlemeleri yapmaya özen gösteriniz. Sağ beyin aktiviteleri, sol beyni güçlendirir.

13.Çocuğunuzun sınav sonucunu/puanını başkalarına karşı bir “övünme” ya da “utanma” nedeni olarak kullanmayın. Böyle ifadelerden kaçının. Örneğin “bu puanla konu komşuya rezil ettin bizi!”. “Ben de şöyle göğsümü gere gere çocuğumun sınav sonucunu dosta düşmana gösteremeyecek miyim?!”...gibi ifadeler çocuğun kişiliğini zedeler. Unutmayın çocuğunuz, sizin için değil öncelikle kendisi için çalışmalıdır.

Unutmayın sevgili anne babalar, “başarılı” bir çocuğa sahip olmaktan daha önemli olan; “sağlıklı ve uyumlu” bir çocuğa sahip olmaktır.

Sınav Kaygısı: Anne-babalara ve Gençlere Öneriler

Sınav öncesi gençlere uyarılar

Çalıştınız, hazırlandınız... Yıllardır bu sınavın baskısıyla yaşadınız. Enimin ki artık şu noktaya geldiniz: “Ne olursa olsun şu sınav bir geçse de kurtulsam!

Evet, artık sınava geri sayım başladı... Sonuç ne olursa olsun bu yılda üniversite sınavı 2,5 milyona yakın gence ve aileye yaşattığı heyecanın atlatılmasına günler kaldı.

İşte son günleri daha sağlıklı geçirerek sınava fizyolojik ve psikolojik olarak hazır olmanıza yarayabilecek öneriler:

* Sınav bir ölüm-kalım meselesi değildir! Sınavı atlatacaksınız. Kazanamamak, kazanmak gibi bir olasılık ve her iki durumda da yaşam sürecek...

* Sınav bir tehdit değil, bir fırsat! Bu sınavla kendinizi deneyecek, yeterli ve yetersiz yönlerinizi değerlendirebileceksiniz.

* Sınav öncesi kaygılarınızı ailenizle veya kendinize yakın hissettiğiniz biriyle paylaşın. Okulunuzun Rehberlik Servisindeki veya Rehberlik ve Araştırma Merkezlerindeki Psikolojik Danışmanlardan yardım isteyiniz.

* Geçmişteki başarılarınızı düşünün. Zeka ve yeteneklerinize, yaptığınız hazırlığa güvenin. Eğer normal ve yeterli bir kapasiteniz olmasaydı bu aşamaya kadar ulaşamazdınız.

* “Başarabilirim, başarmak istiyorum, sınavda elimden geleni yapacağım” cümlesini tekrarlayın ve zihninize yerleştirin. Olumlu düşünmek, sonucu olumlu etkiler.

* Gerginlik hissettiğinizde sakin bir yerde oturup kaslarınızı gevşetin, gözünüzü kapatın, kendinizi sınav salonunda, sınav anında sakin, soğukkanlı bir şekilde soruları yanıtlarken hayal edin. Bu hayali zihninizde istediğiniz biçimde hayal edebilinceye kadar egzersizi sürdürün.

* Sınav yönergesini dikkatle okuyun. Sınav hakkında yeterli bilgi sahibi olun. Sorular kaç grup, süreniz ne kadar, cevap kağıdı nasıl doldurulacak, istenilen belgeler neler..? Hepsi hakkında yeterli bilgi sahibi olmanız kendinizi rahat hissetmenize katkı sağlar.

* Sınav yerinize önceden gidin, orada bir süre kalıp mümkünse yukarıdaki zihinsel egzersizi tekrarlayın, kendinizi orada sakin ve soğukkanlı bir şekilde canlandırın ve bu görüntüyü zihninize resmedin.

* Son günler panik içinde çalışmaktan vazgeçin. Son anda ve kaygıyla gerçekleşen öğrenmeler, önceki öğrenmeler üzerinde “bozucu etki” yaparak onların karışmasına neden olabilir.

* “Sınava çok çalıştım, mutlaka kazanacağım, kazanmalıyım” diye kendinizi koşullandırmayın! Gerçekçi olun. Çok çalışmak bu sınavı kazanmaya yetmeyebilir. Unutmayın ki sınava yaklaşık 2,5 milyon kişi giriyor ama kontenjanlar çok daha azıyla sınırlı. Sadece elinizden geleni yapmak için kendinizi güdüleyin. Bunun bir “sıralama” olduğunu ve sonucun size bir değerlendirme fırsatı verebileceğini düşünün.  

* Son günlerde kendinizi “iyi ve rahat” hissedebileceğiniz etkinlikleri yapın, sizi iyi hissettiren, güdülenmenizi artıran kişilerin yanında vakit geçirin ve psikolojik olarak kendinizi sınava hazırlayın.

* Uyku ve beslenmenize dikkat edin. Özellikle C ve B vitaminleri zengin yiyecekler alın. Sınav sabahı iyi bir kahvaltı yapın.

* Sınav sonucu, kişiliğinizin ve benlik değerinizin bir ölçüsü değil, sınav sorularının ölçmeyi hedeflediği bilgi ve performansınızın bir ölçüsüdür.

* Unutmayın; yaşam bir sınavdır ve biz her yaşantı ile kendi kendimizi test ederiz. Böylece kendimizi keşfetme ve geliştirme fırsatı buluruz. Üniversite sınavı girdiğiniz ilk ve tek sınav olmayacaktır.

Sınav Esnasında ne yapmalı?

Sınava girdiğinizde, derin nefes alın, bedeninizi ve zihninizi hissedin ve kendinize şöyle deyin;

* ”İşte fırsat zamanı; sınavdayım ve bu süreyi en uygun en iyi şekilde değerlendireceğim!”

* Açıklamaları dinleyin ve yönergeleri dikkatle yerine getirin.

* Sorulara nasıl ve hangi düzen içinde cevaplayacağınıza karar verin.

* Soruları sırayla cevaplamaya çalışın, çünkü bu tip testlerde sorular kolaydan zora doğru sıralanmıştır. Kolay soruları hızla yapmanız size moral sağlayacağı gibi bilgileri hatırlamanızı kolaylaştırır.

* Yapamadığınız ya da tereddüt ettiğiniz soruların yanına bir işaret koyarak tekrar dönmek üzere geçin, takılıp kalmayın.

* Soruyu okuduğunuzda genellikle ilk akla gelen cevap doğrudur. Cevaplarınızı kontrol ederken, sadece tereddüt ettiğiniz soruları yeniden inceleyiniz.

* Dikkatiniz dağıldığında, bir an gözlerinizi kapatıp vücut kaslarınızı gerip tekrar gevşetmeyi deneyin. Kontrolün sizde olduğunu hatırlayın. Derin nefes alın ve devam edin.

* Sınav süresini sonuna dek kullanın. Süreniz kalırsa yapamadığınız sorulara dönün.

* Soruları ve seçeneklerin hepsini dikkatli okuyun, soruyu doğru algıladığınızdan emin olun.

Hepinize başarılar dileğiyle, şansınız açık olsun!

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
Fikir Yazıları - 22 Nisan 2024 01:11

EKPSS

BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Bilimsel Makaleler Yazıları