İNTERNET KULLANIM DOZU

Eğitim Bilimleri - Cemile Ecem Muslu

İNTERNET KULLANIM DOZU
İnternet kullanırken acaba dozu ayarlayabiliyor muyuz? Kontrol kimde? Bizde mi acaba? Ya değilse!
İnternet bağımlılığı, her geçen gün daha fazla konuşulan, insan yaşantısını olumsuz etkileyen ve nasıl baş edileceği konusunda üzerinde uluslararası seviyede kafa yorulan bir sorundur. İnsanlar internette her geçen gün bir önceki günden daha fazla zaman geçirir oldular. Her an internetteyiz; yolda yürürken, kahve içerken, dersteyken ve hatta trafikteyken bile telefonuna bakan insanları sıklıkla görmekteyiz. Buna paralel olarak interneti amacına uygun kullanmayan, ekran bağımlısı, yalnız ve depresif bireylere dönüşmeye başladığımızı gözlemliyoruz. Başarının sosyal medya ortamlarında takipçi sayısına ya da beğeniye indirgendiğinin, sanal dünyanın gerçek dünyadan rol çaldığının ve gerçek dünyanın önüne geçtiğinin az çok farkındayız. İnsanlar farkında olarak ya da olmayarak sanal dünyada daha fazla zaman geçirmektedir ve farkında olmadan da bağımlı hale gelmekteyiz. Peki, nedir bağımlılık? Olumsuzluğuna ve zararlı sonuçlarına rağmen bir maddeyi tüketmeye ya da belli bir davranışı kontrolsüzce ve ısrarla sürdürmeye bağımlılık diyebilir miyiz?
Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş, dijitalleşme ve sosyal medyaya bağımlılığına ilişkin olarak, günde 240 dakikaya varan sürelerde Twiter, Facebook, YouTube, Whatsapp ve diğer online platformlar gibi ortamlarda içerik tüketilmesinin “Dijital Obezite”nin işaretleri olarak tanımlandığını söylüyor. Prof. Dr. Baltaş, “Trafik durduğunda elimizi telefona atmamak, topluluk içindeyken telefonu elimize almamak ve telefonu ortada tutmamak önemli. Sürekli bildirim geliyor. Dolayısıyla sosyal medya ile telefondan gelen mesajları azaltmak, video ve film mecralarında tüketilen zamanının da kendi hayatımızdan gittiğini bilmemiz gerekiyor” diyor ve Dijital bağımlılığın sadece çocuk, ergen ve gençleri değil; yetişkinleri de pençesine aldığını ekliyor. Güvenliweb.org’un Şubat 2022 verilerine göre ülkemizde mobil telefon kullanan sayısı 78 milyon, internet kullanımı 70 milyon, aktif sosyal medya kullanıcısı 69 milyona ulaşmış durumda. İnternet kullanımı günde ortalama 8 saate, sosyal medyada geçirilen zaman ise 3 saate ulaşıyor. Hız ve teknolojiye bağlılık hayatlarımızı karmaşıklaştırdığı gibi ruh ve beden sağlığımıza da zarar vermeye başladı. ABD’de 16-24 yaş arasındaki bireylerin yüzde 54’ü 24 saat cep telefonundan, yüzde 64’ü sosyal medyadan uzak kalmaya dayanamayacaklarını bildiriyor. Yaşanan durumun özeti dijital obezitedir. Dijital teknolojilerin aşırı kullanılması somatik semptomları yüzde 6, depresyonu yüzde 4 artırırken, paranoid eğilimleri güçlendirip, akıl ve ruh sağlığı sorunlarına yol açabiliyor.
Daha bilimsel açıdan bakacak olursak İnternet bağımlılığı rahatsızlığı (İBR) Ivan Goldberg tarafından 1995 yılında yerici bir şaka ile ortaya çıkan varsayımsal bir rahatsızlıktır. Bu esprili tanım nedensiz kumar rahatsızlığından esinlenerek ortaya atılmıştır.
(https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nternet_ba%C4%9F%C4%B1ml%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1)
İnternet bağımlılığının tanı ölçütlerini ilk olu?turan Young'a göre internet tıpkı kumar gibi bağımlılık yaratmaktadır ve internet bağımlıları çeşitli dürtü kontrol bozukluğu belirtileri göstermektedir. (https://toad.halileksi.net/sites/default/files/pdf/young-internet-bagimliligi-testi-kisa-form-toad.pdf)
Young’un internet bağımlılığını tanılamakta kullandığı ölçütler aşağıdaki gibidir.
1-İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş (sürekli olarak interneti düşünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma, internette yapılması planlanan bir sonraki etkinliği düşünme, vb)
2-İstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma.
3-İnterneti kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerin olması.
4-İnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük ya da kızgınlık hissedilmesi.
5-Başlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma.
6-Aşırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, iş ve arkadaş çevresiyle sorunlar yaşama, eğitim veya kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme.
7-Başkalarına (aile, arkadaşlar, terapist, vb) internette kalma süresi ile ilgili yalan söyleme.
8-İnterneti problemlerden kaçmak veya olumsuz duygulardan (örn: çaresizlik, suçluluk, çökkünlük, kaygı) uzaklaşmak için kullanma.
Young internet bağımlılığı ile ilgili 8 kriter belirlemiş ve kişi bunlardan 5 tanesine evet diyorsa o kişinin internet bağımlısı olduğunu ifade etmiştir.
İnternet bağımlısı olan kişiler genellikle kriterlerde yer alan hususları kabul etmez ve istediğinde internet kullanımını bitirebileceğini savunur. İnternet bağımlısı olan kişi için internette olmak vazgeçilmez bir unsur olup kişinin günlük hayatını da etki altına almaktadır. Sürekli interneti düşünme, arzu edilen keyfi arttırma gibi nedenlerle bağımlılık oluşmaktadır.
İnternet bağımlısı olan kişi için sorun olarak görülmeyen bu durum hem psikolojik hem de fiziksel olarak kişiyi etkilemektedir. İnternette geçirilen süre arttıkça uyku düzeni bozulmakta, günlük işler aksamaya başlamaktadır. Sürekli atıştırma hissiyatı sıklıkla görülmekte ve bu da obeziteye neden olmaktadır. Gerçek hayat görev ve sorumluluklarını yerine getirememeye başlayan bağımlı bireyde endişe, kaygı ve huzursuzluk baş göstermektedir. Temel sorumluluklarının yerini internet aldığı için öğrenciler ise ödev yetiştirememe ve başarısız olma durumlarıyla karşılaşmakta, aile ilişkileri zedelenmektedir. Karşılaşılan tüm bu sorunların yanında bilgisayar başında çok uzun kalmanın ve aşırı internet kullanmanın epilepsi nöbetlerini tetiklediği de araştırmalarda belirtilmiştir. Teknolojinin ve dijital dünyanın faydalarından olabildiğince yararlanırken zararlarından da olabildiğince kaçınmak gerekmektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında her yaşta ve grupta görülen internet bağımlılığında bireyin kendine sorması gereken şudur; İnternet kendimden ya da gerçek hayattan daha önemli olabilir mi? Asıl yapmam gereken nedir? Hayatımda nelere değer veriyorum? Ben neleri kaçırıyorum? Kişi bu sorulara rasyonel bir şekilde cevap verdiğinde kendini yeniden yapılandırabilir. Otokontrolü sağlamak için çaba sarf eder. Bağımlılığa yol açan etmenleri gözden geçirir.
Örneğin kendisine koyduğu zaman sınırlamalarına uymaya başlar. En sık ziyaret ettiği uygulama ya da oyunları arka plana atar ya da uygulamayı tamamen kaldırır. Bağımlı bireyin ailesi ya da yakınları da bireyin hobiler edinmesine, gerçek yaşam aktivitelerinin içinde olmasına yardımcı olmalıdır.
Araştırmalarda dijital dünyaya bağımlılığın azalmaktan çok artacağı öngörülmektedir. Dijital dünyanın potansiyel olarak büyük tehditler içerdiği, gelecek 10 yıl içinde büyük tehlikelere yol açabileceği vurgulanmaktadır. Tüm bunlar ışında söyleyebileceğimiz en doğru amaç; gerçek hayattan kopmayarak 21.yüzyılın getirilerinden yararlanmak, tehlikelerini bertaraf etmek olmalıdır. Aksi takdirde internet bağımlılığı çok daha büyük sorunlara yelken açacağının sinyallerini vermektedir. Bazen tehlike görünmeyen taraftan değil; göz göre göre hatta davul çalarak gelir. Bunu fark etmemiz ümidiyle…