Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular Klinik Psikoloji İletişim
DİL ÜSTÜNE

DİL ÜSTÜNE

Eğitim Bilimleri 08 Aralık 2020 16:57 - Okunma sayısı: 6.440

RASİM BAKIRCIOĞLU

DİL ÜSTÜNE

Duygularımızı, düşüncelerimizi anlayarak ve anlatarak anlaşmayı sağlamak amacıyla kullandığımız sözcükler ya da işaretler toplamına dil adını veriyoruz. “Belli bir insan topluluğuna özgü sesli göstergeler dizgesi” olarak da tanımlanıyor, dil. Dil, hem üst küme olan uygarlığı ve onun alt kümesi olan kültürü etkiliyor hem de onlardan etkileniyor. Kültürü bir kuşaktan öbürüne de yetkin bir iletişin aracı olan dille aktarıyoruz. Başka hiçbir araç, dilin gücüne erişemiyor. Dört temel becerimiz olan dinleyerek ve okuyarak anlama; konuşarak ve yazarak anlatma sırasında kullandığımız araç da dilin ta kendisidir.

Hemen herkesçe bilinen bir öykü vardır. Çinli düşünür, eğitimci ve devlet adamı Konfüçyüs’e soruyorlar:

“Ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne olurdu?”

Bilge, şöyle yanıtlıyor bu soruyu:

“Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım.”

Dinleyenlerin şaşkınlık dolu bakışları karşısında sözlerini şöyle sürdürüyor, bilge:

“Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”

İ.Ö. 552-479 yılları arasında yaşamış olan Konfüçyüs’ün bu sözlerinde dile getirdiklerini her kuşak duymalı, özümsemeli ve yaşam ilkesi durumuna getirmelidir, bence.

J. P. Sartre’ın “Dünyayı dil aracılığı ile tanıdım ve dili dünya sandım.” tümcesini de çok önemli ve anlamlı buluyorum.

Kişisel dünyamızın aydınlık yüzü olan bilincimizin düzeyini, tam olarak bildiğimiz kavramlar ile onlardan yararlanarak eksiksiz anlatabildiğimiz duygu ve düşüncelerimiz belirliyor. Davranışlarımız da duygu ve düşüncelerimize uygunluk gösteriyor.

İşte bu nedenle dildir, sözdür, deyip geçemeyiz. Böyle bir yola sapmaya görelim; bu kez anında Yunus Emre karşı çıkar, bu tutumumuza ve

“Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı

Yağ ile bal ede bir söz” diye uyarır bizi.

Dilin önemini, Konfüçyüs’ten günümüze dek pek çok kişinin vurguladığını biliyoruz. Bunun bilincinde olanlardan biri olarak da Mustafa Kemal Atatürk, gerçekleştirdiği dil devrimi ile “Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğe kavuşmasının” önünü açmış ve bugünkü düzeyine ulaşmasını sağlamıştır, dilimizin.

Dil üstüne ve onun doğru, yanlış kullanımı üstüne çok şey söylenmiştir bugüne dek. Bu söylemlerin tümünde, dilin iletişimde birincil etken olduğu vurgusu öne çıkmıştır. Dile egemen olduğumuz, onu doğru kullandığımız ölçüde, insanlarla sağlıklı iletişim kurabildiğimiz anlaşılmıştır.

İletişim tıkanıklıklarının büyük çoğunluğuna, saldırgan bir dil olan “sen” dilinin yol açtığı gözlemlenmiştir. Onun için bir an önce “sen” dilinin elini yakamızdan düşürmeli; onun yerine savaşı kesebilen, ağulu aşı yağ ile bal edebilen güçteki “ben” dilini kullanıma sokmalıyız. Çoluk çocuk, büyük küçük herkesin bu dili kullanmasını sağlamalıyız. Bu başarıya ulaştığımızda, pek çok gerginliğin dinginliğe; birçok çatışmanın anlaşmaya dönüştüğünü göreceğiz.

“Ben” dilinin yanı sıra bir de karşımızdaki kişi üzerinde olumlu etki yaratacak olan “beden” dilini iyi kullanmayı başardığımızda, amacımız olan anlaşmaya bir adım daha yaklaşacagız demektir.

Yorumlar (1)

Nisa - 01 Kasım 2024 13:04

Gri sapka
SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Eğitim Bilimleri
Öğrenme Hakkındaki Eski Varsayımları Kullanmaya Devam Ediyoruz!

Eğitim Bilimleri10 Aralık 2025 20:43

Öğrenme Hakkındaki Eski Varsayımları Kullanmaya Devam Ediyoruz!

EĞITIMDE SESSIZ TEHLIKE  (Öğrencilerde Duygusal Yorgunluk)

Eğitim Bilimleri10 Aralık 2025 16:42

EĞITIMDE SESSIZ TEHLIKE (Öğrencilerde Duygusal Yorgunluk)

Bir Üst Ortaöğretim Kurumu Olarak Lise

Eğitim Bilimleri09 Aralık 2025 22:01

Bir Üst Ortaöğretim Kurumu Olarak Lise

ÇOCUĞUNUZUN KİMLİĞİNİ İPOTEK ALTINA ALMAYIN

Eğitim Bilimleri07 Aralık 2025 23:52

ÇOCUĞUNUZUN KİMLİĞİNİ İPOTEK ALTINA ALMAYIN

Toplumların Kaderini Yazdıran Güç: Eğitim

Eğitim Bilimleri07 Aralık 2025 01:43

Toplumların Kaderini Yazdıran Güç: Eğitim

Eğitim Felsefesi ve Cumhuriyet Eğitimi

Eğitim Bilimleri05 Aralık 2025 23:48

Eğitim Felsefesi ve Cumhuriyet Eğitimi

İLETİŞİM SÜREKLİ KONUŞMAK DEĞİLDİR

Eğitim Bilimleri01 Aralık 2025 10:31

İLETİŞİM SÜREKLİ KONUŞMAK DEĞİLDİR

Sanayi Çağının Mirası Okul Sistemiyle Nereye Kadar?

Eğitim Bilimleri30 Kasım 2025 19:49

Sanayi Çağının Mirası Okul Sistemiyle Nereye Kadar?

Yönetimin PUK Kodu  Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU ile Aralık Ayı Röportajı

Eğitim Bilimleri30 Kasım 2025 16:50

Yönetimin PUK Kodu Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU ile Aralık Ayı Röportajı

Dr. Ayhan Ural' ın Eğitim Politikası Kitabı üzerine Söyleşi

Eğitim Bilimleri30 Kasım 2025 09:13

Dr. Ayhan Ural' ın Eğitim Politikası Kitabı üzerine Söyleşi