Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

SUÇA İTİLMİŞ ÇOCUKLAR

EMİN OKAN OKYAY

Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 09 Temmuz 2020 16:23 - Okunma sayısı: 1.981

SUÇA İTİLMİŞ ÇOCUKLAR

SUÇA İTİLMİŞ ÇOCUKLAR
Çocuklar, hangi kurallara neden uyulacağını yeterince algılayamazlar, çünkü henüz a-sosyal'dirler, toplumsallaşma süreci tamamlanmamıştır. Çoğunlukla yetişkinler, onlara uyulacak kuralları nedenleriyle anlatmazlar. Aslında kurallar da onların doğal dürtüleriyle çelişmektedir. Ergenlik dönemindeyse, suça yönelten etkenler, hızlı bir bedensel ve ruhsal değişimden, kalıtsal nedenlerden, zekâ potansiyelinin sınırlılığından kaynaklanacağı gibi, çocukluk evresine dek uzanan yanlış eğitim ve yetersiz sevgi kökenli de olabilir. Değişen değer yargıları, ahlak ve sanayileşme, göçler, ekonomik bunalımlar gibi sosyo-ekonomik kaynaklı nedenler de ergeni suça iten etkenler arasında sayılabilir.
Türkiye’de her yıl 0-18 yaş grubunda 83 bin suça sürüklenen, 76 bin mağdur ve mahkeme karşısına çıkmış 23 bin çocuk kaydı bulunduğu bildirilmektedir. Ortalama her yıl 150 bin çocuğun “çocuk adalet sistemine” dâhil olduğu öngörülmektedir. Ülkemizde, suçların yaklaşık olarak yarısı, 25 yaşın altındaki yaş diliminde bulunan çocuklar ve gençler tarafından işlenmekte olup, ileri yaşlarda suç işleyenlerin ise yüzde doksanı çocukluk ve gençlik çağında suç işlemişlerdir
Çocukların suça sürüklenmesini önlemenin ön koşulu çocukları suça sürükleyen nedenlerin belirlenmesidir. Çocuk suçluluğunun başlangıcında pek çok faktör birlikte rol oynamaktaysa da altta yatan en önemli nedenin fakirlik olduğu görüşü yaygındır. Çocukların suç işleme nedenleri bireysel, ailesel ve toplumsal nedenler göz önünde tutularak, biyolojik ve psikolojik yaklaşımlar yanında sosyolojik yaklaşımlarla değerlendirilmelidir.
Bireysel Faktörler
Yapılan araştırmalar, suça sürüklenen çocuk-ergenlerin, stres belirtilerini daha yüksek düzeyde bildirdiğini, etkili başa çıkma örüntülerini daha az kullandıklarını ve daha düşük düzeyde ahlaki davranışlar sergilediklerini ortaya koymaktadır. Yaşadıkları stresör karşısında sosyal destek yetersizliği nedeni ile bu çocukların baş etme mekanizmalarını ve problem çözme becerilerini yeterli düzeyde kullanamadıkları, bu stresörlerle baş etmek için saldırgan davranışlar sergiledikleri, psikosomatik şikayetlerde bulundukları belirtilmektedir
Ailevi Faktörler
Yapılan pek çok araştırma, suçlu çocukların özel koşullarda ve belli ortamda özellikle yetiştirilmiş gibi suça itildiklerini doğrulamaktadır. Bu ortam genellikle sevgiden yoksun, güven vermeyen, karışık, düzensiz ve çatışmalı bir aile ortamıdır. Çocuğun kişilik gelişimini aksatacak, ruhsal uyumunu bozacak pek çok etken bir arada bulunur. Kavga, geçimsizlik, ayrılık, içki, kaba disiplin, anlayışsızlık, ilgisizlik veya anti-sosyal eğilimler vardır. Birçok araştırmacı insanları suç işlemeye sevk eden nedenlerin başında ailenin geldiğini kabul etmektedir.
Çevresel Faktörler
Günümüzde çocukların en önemli ve sosyal çevresi okuldur. Suça yönelen çocukların okul ve kariyerle ilişkisi Okul/kariyer ve çocuk ilişkisi çocuk suçluluğunda önemli etmenlerden birisidir. Çocuğu okul ortamında tutmak onu kontrol edebilmenin etkin yoludur. Ancak okulda başarısız olan, düşük eğitim motivasyonuna sahip ve okul ortamına kendilerini yabancılaşmış hisseden öğrencilerin suç davranışı içine girme olasılığının yüksek olduğu, okulun amaçlarını 34 Bülbül ve Doğan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi • Ocak-Mart 2016 gerçekleştirmeyeceğine inanan, okulu sevmeyen, mesleki beklentileri ve gelecek planları olmayan çocukların diğer çocuklara göre daha fazla suç işledikleri bildirilmektedir.
Suçlu Çocuk ve Gençlerin Yeniden Topluma Kazandırılması
Suçlu çocukların yeniden eğitimi, kriminoloji alanındaki son gelişmeler arasında sayılabilir. Bu iyileştirme çalışmasının tarihçesine bakıldığında, yakın bir geçmişe kadar birçok uygar ülkede, suçlu çocukların, yaş ve suç türleri dikkate alınmaksızın, yetişkin suçlularla eş olarak değerlendirdikleri ve ağır cezalarla cezalandırıldıkları görülür. Bu nedenle, "eğitim" sözcüğü kriminoloji literatüründe büyük bir aşama olarak kabul edilmiştir. “Yeniden Eğitim” kavramı çocuk ya da gençlik suçluluğunun, hukuksal bir sorun olmayıp daha çok psikolojik ve sosyal içerikli bir sorun olduğunu vurgulamaktadır. "Yeniden Eğitim" kavramı, suçlu gençlerin, normalden sapan bir davranışa sahip olduklarını, toplumsal uyumsuzluk gösterdiklerini, bu uyumsuzluğun giderilmesi yolunda, toplumsal örgütlenme ve çaba harcanması gereğini de ortaya koymaktadır.
Çocuk suçluğunda tedavi süreci incelendiğinde, üç farklı yöntemden söz edilebilir:
a) Önleyicilik (Erken Tanı)
b) Yeniden Eğitim
c) İzleme çalışmalar

& quot;

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Fikir Yazıları Yazıları