Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
KAHRAMAN YALNIZ BEN

KAHRAMAN YALNIZ BEN

Fikir Yazıları 17 Haziran 2020 16:32 - Okunma sayısı: 1.689

HÜLYA YAVUZ KANDEMİR

KAHRAMAN YALNIZ BEN
Bundan yaklaşık kırk sene önceydi. Bir Ağustos günü yaz sıcağında, deniz kenarında ince kumlar üzerinde güneşin batmak üzere olduğu bir zamanda, arkadaşlarımla birlikte olduğum anı hatırlıyorum. Ben elimdeki oyuncak bebeğime sarılmış kuyu kazmaktan yorulmuş hiçbir şeyle ilgilenmiyor annemin anlattığı masalı düşünüyorum. Şarkısı geliyor aklıma; baltalar elimizde…
O zamanlar dört beş yaşlarında küçük bir kızım. Deniz kıyısında arkadaşlarımla birlikteyiz. İçlerinden en küçüğü benim, beni oyunlarına almıyorlar. Kimi korsancılık oynuyor, hazineyi korumak için ciddi savaşıyorlar. Hatta birini esir bile aldılar, bağladılar onu. Kimine bu oyun ilginç gelmiyor. Merakla buldukları küçük yeşil bir kaplumbağayı inceliyor bir kız ve bir oğlan. Benden büyük diğer kız ise elinde ipi ile koşup oynuyor. Ben prensesim, annemin küçük prensesi, bebeğim de benim prensesim. Yalnızlığımda onunla beraberim.
Bugün 45 yaşında aynı yerde yine bir gün batımında, yastayım. Annemi kaybettim, çok uzun olmadı, her şeyimi kaybettim. Dünyada kalan tek yakınım ben, prenses. Günler hızla gelip geçti Her gün elimde bir balta.
Oyunlarımıza konu aldığımız her şeyi yaşam sahnesinde gördüm. Dünya savaş içinde. İnsan, insanla; insan, doğayla savaşıyor. Baltalar elimizde…İnsan insanın neyi oluyor? Doğa insanın neyi oluyor?
Dünyada yanlış giden bazı şeyler, kötülüğün karanlığında kendi gölgelerimizi görmemizi zorlaşıyor. Çoğu zaman etrafımızdaki insanları karanlık sadece çemberin ortasında kendimizi renkli görürüz. Kendi rengimizi korumak için verdiğimiz savaşta baltalarımızı bir o yana bir bu yana savurur dururuz..Kendimizi yok eder, hiçbir şeyi değiştirmeden gideriz ölüme.Kendi masalımızın kahramanı olduğunu bilmeden.
Masal kahramanları hep yaşar. Masalların sonu hep mutlu biter. Yarattığım masalda bir ejderha var içimde. Hem de yedi başlı. Nereye gitsem, peşimde. Öyle güçlü ki her fırsatta karşıma çıkıyor. Tembel bir hayvan bu, hepçil. Her şeyi istiyor, sahip olduğu her şeyi tüketiyor yine de doymuyor. Gözü hep bir başkasında, sahip olamayınca öfkeleniyor, her şeyi herkesi kırıp geçiriyor, beni, yiyip bitiriyor.
Gençlik yıllarında hayalini kurduğum her şeye sahip olmuştum. İyi bir mesleğim, iyi bir gelirim, iyi bir ailem olmuştu ve iyi bir geleceğim olacaktı. Böylece mutlu olmak için bütün gerekleri yerine getirmiş olacaktım. Ama öyle olmadı önce eşimi ve çocuğumu kaybettim. Sahip olduklarımız onları mutlu etmeye yetmemişti. Yalnız kalmıştım. Elimde balta.
Yıllar sonra, yalnız yaşayan annemin yanına yerleştim. Memleketten ayrılma nedenim daha iyi şartlarda yaşamak içindi. Annem yaşadığı yeri seven, küçük hayatı ile mutlu olmayı becerebilen, bahçesindeki bitkilere yaşam veren, dokunabildiği yarayı iyileştirmeye çalışan güzel bir insan. Son birkaç yılda yaşadığı hastalık onu güçten düşürmesine rağmen hala yaşama bağlı. Kıskanıyorum seni annem! Ben senin kızın değil miyim, senin küçük prensesin?
Yaklaşık iki yıl baba evinde anne ile yaşadım. İşimi evden yapıyor, kalan zamanımın çoğunu sanki yılların acısını almak istercesine çoğunlukla onunla geçiriyordum. Bahçeli evimizin etrafında yetiştirdiğimiz sebzeleri tüketiyor, onu yaşama bağlayan kilim dokumasına yardımcı olmak için dokuma öğrenip ben de dokuyordum. İki ay içerisinde anneciğim tamamen güçten düştü. O hasta yatağında iken şimdi ben ona masallar anlatıyordum.
Yine böyle bir anda anlattığım masal bitmeden o, onsuz uykusuna daldı. Masal yarım kaldı.
Onu kaybettikten sonra, çoğunlukla yaşamımı sorguluyordum. Ölüm gerçekti ve bir gün beni de bulacaktı. Ölümden korkuyor muyum?
Ne kadar zamandır buradayım bilmiyorum ama artık güneş tamamen batmış hava iyice kararmıştı. Yine kumdan kuyular açmışım kendime. Eve dönerken yarattığım masal kahramanımı düşündüm. İçimdeki yedi başlı ejderhayı. O ölmezse ben her gün ölecektim. Eğer o ölürse sonsuza dek ben yaşayacaktım. Masalımın kahramanı sadece ben olmalıyım, karar verdim, artık baltayı kendime sallayacaktım. Bir baş iki, üç, dört, beş, altı baş ve yedi baş. Prenses, ejderhaya karşı. Bu uzun zaman sürdü. Şimdi elli yaşımda, ailemle birlikte masalıma devam ediyorum. Ölümden korkuyor muyum? Ne diyorsunuz? Ben bir ejderha öldürdüm.

Yorumlar (2)

Defne - 18 Haziran 2020 21:18

Harika

Kadir Bayşu - 17 Haziran 2020 22:30

Kaleminize sağlık.
SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Fikir Yazıları
Tehditkârlığın Psikolojisi

Fikir Yazıları19 Mart 2024 10:25

Tehditkârlığın Psikolojisi

ÜNİVERSİTENİN KALKINMAYA KATKI YAPMASI ROLÜ

Fikir Yazıları15 Mart 2024 20:44

ÜNİVERSİTENİN KALKINMAYA KATKI YAPMASI ROLÜ

DİNOZOR VE BÖCEK!

Fikir Yazıları15 Mart 2024 20:23

DİNOZOR VE BÖCEK!

Toplu sözleşme ikramı...

Fikir Yazıları12 Mart 2024 09:08

Toplu sözleşme ikramı...

Karanlığın Sosyolojisi

Fikir Yazıları11 Mart 2024 15:26

Karanlığın Sosyolojisi

Harun Tepe ile İnsan Hakları Üzerine

Fikir Yazıları11 Mart 2024 10:27

Harun Tepe ile İnsan Hakları Üzerine

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ Kadın Şairlerimiz

Fikir Yazıları08 Mart 2024 19:18

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ Kadın Şairlerimiz

KADIN DOĞULMAZ KADIN OLUNUR SÖZÜ ve DÜNYADA KADIN OLMAK

Fikir Yazıları07 Mart 2024 21:36

KADIN DOĞULMAZ KADIN OLUNUR SÖZÜ ve DÜNYADA KADIN OLMAK

Türk Eğitim Devrimi

Fikir Yazıları01 Mart 2024 21:33

Türk Eğitim Devrimi

Dalımdaki yük

Fikir Yazıları29 Şubat 2024 09:28

Dalımdaki yük