Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
ŞIKIRDAK

ŞIKIRDAK

Fikir Yazıları 20 Aralık 2022 20:01 - Okunma sayısı: 1.437

Yusuf İPEKLİ Emekli öğretmen

ŞIKIRDAK
Yusuf İPEKLİ
Emekli öğretmen
ipekli65@gmail.com
Güz ayazının ilikleri dondurduğu kasım ayına vurmuştu vakit.
Yerliyayla köylüleri tarhana, bulgur, un, pekmez, turşu her birşeyi hazır etmiş, koyuna çoban, köye bekçi, bahara su başı bile tutmuştu.
Yağış iyi olduğundan tohumlar ekilmiş, kerpiç evler onarılmış, ayvalar bozulmuş; çorak, damlara serilmişti.
İki üç düğün çalınmış, yeni gelinler gebe bile kalmıştı.
Huzurluydu köy.
Huzurluydu Kır Ali, huzurluydu Gök Memet, Deli Hasan, Merdan Usta gibi herkes huzur doluydu.
O huzuru gece yarısı attan yukarı gelen otuz beşliğin yarın yamalak sesine karışan bozlak tamamladı.
Kalınkaşın çığırdığı Abdal bozlağı.
Köy uykuya dalıyordu o sıra. Yeni evliler iş tutuyor, yeni analar bebe emziriyor, eski tüfek canlar uykuyla cem oluyordu.
Kel bardakların Çukur Ali, harmanlara yokarı tırmanan moturun üstünden çağırmaya başladı.
"Gediğin ardında sardığım gözel
Niye küstün, niye gırdın belimi
Varsa bir günahım, yalanım, sözüm
Guduret kılıcı kessin elimi..."
Traktör köye girdi.
Direksiyonda söylemesi ayıp Bizim Hayder, sol çamurlukta Kel Bardakların Çukur Ali, sağ çamurlukta Yüzbir köyünden Gara Adil, T demirinde Gara Adil'in mahtumu Kör Veysel.
Niye bilinmez ama, Kel Bardaklar'ın Çukur Ali' nin davarı emmisi de olan Küsmüş Ali tarafından katkı dışı konulmuştu.
Çaresiz kalan Kel Bardaklar'ın Çukur Ali ise çoban arayışına girmiş, Yüzbir köyünden Kör Veli'yi çoban tutmuştu.
Bu esaslı bir kafa tutuştu emmiye, dayıya, hısım, akrabaya isyandı isyan.
Geceyi yaran otuz beşlik köye girdi. Kel Fadime sesi duyunca doğruldu yerinden. Bizim deli galiba der demez sindi duvarın dibine.
Çünkü, Kel Bardaklar'ın Çukur Ali başı bozuk biriydi, hem de bir büyük deli...
Köye girince kesti bozlağı. Otuzbeşlik zorlandı yokuş yukarı çıkarken. Bizim Haydar vites küçülttü. Olmadı bir daha.
Kel Bardakların Çukur Ali, Yüzbir'de çekmiş kafayı. Altı algın. Bizim Hayder'in demi o biçim.
O kafa ile Çukur Ali, Fransız onnusuna sürdüğü şarşöre dizmiş geco mermileri. Olmadı yedeklemiş bir iki şarşör daha.
Evine varırken kararan gözüyle gız verdiği Hüsoların dama sıkmış ilk kurşunu. Sonra kayınbiraderi Siyit çavuşun yurduna. Üçüncü kurşunu ise Memiş'in oğluna doğru.
Kel Fadime, doğruldu yerinden. İyice kaşındı derin derin. Sonra bizim deli dedi. Pinnikten cılız bir tavuk tuttu, Kara Köse'ye kestirdi.
Yerliyayla köyü ayağa kalkmış, yol gösteren ailesi yoldan çıkmıştı. Her kafadan bir ses çıkmaya başladı.
O dedi, vuralım. Bu dedi, şikayet. Şu dedi, adalet.
Şikâyet için vasıta aramaya başlarken Aç Ölen Ürüstem kapıya bir motur çekti. "Ne virirseniz ırazıyım."
Gözleri parladı Hüsoların, Siyit Çavuş'un, Memiş'in oğlunun.
Ortalık karışıktı. Yerliyayla ayaktaydı.
Kimi yazık dedi yürekten, kimi oh dedi oh olsun. Kimi ağladı için için, kimi yangına olmayan gazı döktü.
Derken nice sonra, Hasımların evde toplandı evi kurşun yiyenlerle fitne, fesatlar.
İhtiyar heyeti, korucu herkes oturdu ocak başına. Kimi astı Çukur Ali'yi, kimi kesti.
Tozan Karakoluna gitmeye hazırlananlar irkildi bir an, durdu durakladı...
Konuşan Topal Meğmet'ti.
Nereye dedi, kim nereye?
Millet şaşırdı. Kör Hüssük derin derin öksürdü.
Çukur Ali, içiyor. İçtikçe geceyi yarıyor gecolar.
Hasımların evi hem gergin, hem yorgun.
Nereye dedi Deli Meğmet. Sakin Tozan'a neyim gitmeyin. Ben şahidim ki kurşun atanlar çaydan geçip Göğdere'yi duttu bile. Hemi sendeki mavzer, ondaki dabanca, bundaki Alaman beşlisi nirde?
Bir anda Hasımların evi buz kesti. Topal Meğmet kalktı yerinden. On metrelik antreyi üç adımda geçerek derin karanlığın içinden Kel Bardaklara vardı. Çukur Ali şıkırdak oynayarak karşıladı O' nu. İki emmioğlu sıcacık kucaklaştılar.
Bir süre yer yerinden oynadı Yerliyayla köyünde...
Sofrada bir helke şarap, ellerde lagat tabanca, dillerde "Nuri mi kenara çal Kızılırmak!".
Çukur Ali mi?
Ne sen sor ne ben söyleyeyim, olur mu?

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Fikir Yazıları
Dünya

Fikir Yazıları24 Nisan 2024 17:40

Dünya "Dünya"dan Büyük Değildir: Ekolojik Aydınlanmaya Doğru

HATTI EĞİTİM YOKTUR SATHI EĞİTİM VARDIR; O SATIH BÜTÜN VATANDIR

Fikir Yazıları24 Nisan 2024 16:41

HATTI EĞİTİM YOKTUR SATHI EĞİTİM VARDIR; O SATIH BÜTÜN VATANDIR

EKPSS

Fikir Yazıları22 Nisan 2024 01:11

EKPSS

Fikir Yazıları19 Nisan 2024 14:21

"İlahi Adalet" Üzerine: Masum Hayvanlara Zulüm Çözüm Değil, Felaket Getirir! [Kişisel İzlenimlerim]

Özgürlük Üzerine III

Fikir Yazıları18 Nisan 2024 10:26

Özgürlük Üzerine III

Aymazlık ve Eğitim

Fikir Yazıları18 Nisan 2024 10:16

Aymazlık ve Eğitim

84. YILINDA BİR DAHA: KÖY ENSTİTÜLERİ

Fikir Yazıları16 Nisan 2024 17:39

84. YILINDA BİR DAHA: KÖY ENSTİTÜLERİ

Metnin Kuruluşu ve Yıkılışı (KİL TABLETTEN SİLİKON TABLETE)

Fikir Yazıları16 Nisan 2024 17:32

Metnin Kuruluşu ve Yıkılışı (KİL TABLETTEN SİLİKON TABLETE)

Kantçı-Batı Merkezli Dünya Barışının Sonu Üzerine: Daha İyi Bir Dünyayı Düşlemek

Fikir Yazıları14 Nisan 2024 14:32

Kantçı-Batı Merkezli Dünya Barışının Sonu Üzerine: Daha İyi Bir Dünyayı Düşlemek

Türkiye Cumhuriyeti

Fikir Yazıları11 Nisan 2024 11:33

Türkiye Cumhuriyeti