Bütün insanlığın temel sıkıntısı kaygı. Insan sadece büyüklerin kaygı yaşadığını düşünüyor ilk etapta nedense. Ama düşündüğünüzde küçüklerin hatta bebeklerin kaygı yaşaması çok daha olağan bir durum. Hiç bilmedikleri bir dünyaya gözlerini açıyorlar ve annenin uzvu olarak geçiyor aylar. Sonra bir de bakıyorlar ki anne baba, onların güven duyduğu insanlar bir yerlere gidiyor. İster istemez korku yaşıyorlar. Bu korku yerini bazı bebeklerde ayrılık kaygısına bırakabiliyor.
Ayrılık kaygısı ortalama çocuk 8 aylıkken başlar. 0-3 yaş arasında bir çocuğun bakım veren kişilerden ayrılırken stres yaşaması gelişiminin bir parçasıdır ve normal kabul edilir. Bizde de benzer şekilde başladı fakat çok yoğun geçtiğini söyleyemem.
Beraber, çocuk sosyal ortamlara girdikçe ve bakım veren kişiler dışındaki insanlarla iletişim kurmayı öğrendikçe ayrılık kaygısının azalarak bitmesi beklenmektedir. Belki bu dönemde biz de çok fazla dışarda zaman geçirdiğimiz için bu süreci daha yumuşak atlattık.
Çocuğunuz 4 yaş ve üzerindeyse, evden veya ebeveyninden ayrılırken yoğun bir korku, endişe yaşamaya devam ediyor ve günlük yaşamını olumsuz etkilemeye başlamışsa çocuğunuz ayrılık anksiyetesi yaşıyor demektir. Ayrılık anksiyetesi; çocuğun evden ya da evde bağlandığı kişiden ayrılmaya bağlı olarak gelişim düzeyine göre beklenenden fazla ve yineleyici anksiyete duyması şeklinde tanımlanmaktadır.
Ayrılık kaygısı yaşayan çocuklar annelerinden ayrılmak istemezler; onlara yapışık bir şekilde yaşamlarını sürdürürler. Ayrılık anksiyetesi bozukluğu olan çocuklar bakım veren kişiden ayrılma durumu söz konusu olduğunda abartılı tepkiler gösterir; ağlar, titrer, huzursuzlaşır, bedensel yakınmaları ortaya çıkar, ebeveynine yapışır ve bırakmak istemez. Genellikle ailenin söylemleri çocukları rahatlatamaz. Bu sorunu yaşayan çocuklar; okula gitmekte zorlanır, karın ağrısı, kusma gibi şikayetleri olur, tek başlarına uyumak istemezler ve kendi başlarına hareket etme kapasiteleri de oldukça sınırlı olur. Bu tür sorunlar; aşırı koruyucu veya kaygı düzeyi yüksek ailelerde daha çok görülmektedir.
Ayrılık Kaygısını Azaltmak İçin Öneriler
• Belirsizlikten kaçının. Çocuğunuza mutlaka yanından ayrılmadan önce nereye gideceğinizi ve ne zaman döneceğinizi söyleyin. O uyurken ya da oyun oynarken onun haberi olmadan evden çıkmayın.
• Çocuğunuza döneceğiniz zamanı onun anlayacağı bir dilde belirtin. Saat kavramını bilmeyen bir çocuk için 1 saat sonra döneceğim oldukça belirsiz ve soyuttur. Açıklamanızın somut olduğundan emin olun.
• Çocuğunuzun kaygısını anlağınızı gösterin. Çocuğunuza, kocaman oldun ağlama, çok ayıp demek yerine, kaygısını anladığınızı belirtin, geri döneceğinizi ve onu çok sevdiğinizi söyleyin.
• Çocuğunuz ile kaliteli zaman geçirin, her fırsatta onunla oyun oynamaya gayret edin. Böylece çocuğunuzun sizinle olan ilişkisi ve güveni kuvvetlenecek, ayrılık kaygısını kontrol etmesi daha kolay hale gelecektir.
Bu süreçte yapmamız gereken en önemli şey de empatidir. Biz de bu baş döndürücü dünyada belki başkalarına saçma gelen bir çok şey için kaygılanmıyor muyuz? Hal böyleyken onların bu kaygıyı yaşaması çok normal ve gelişimsel bir süreç. Durumu anlarsak tolerans kapasitemiz artar ve süreci daha doğru yönetebiliriz.
Önümüzdeki ay yeni bir yazı ile görüşmek dileğiyle. Sevgiler.
Yararlandığım kaynak
Öztürk, M. (2007). Anne-Baba ve Eğitimciler için Çocuk Psikiyatristi, Uçurtma Yayınları.
Psikoloji-Sosyal Psikoloji11 Kasım 2024 10:10
Psikoloji-Sosyal Psikoloji06 Ekim 2024 20:44
Psikoloji-Sosyal Psikoloji23 Eylül 2024 13:09
Psikoloji-Sosyal Psikoloji18 Ağustos 2024 15:33