Nirvana Sosyal

Anasayfa Künye Danışmanlar Arşiv SonEklenenler Sosyal Bilimler Bilimsel Makaleler Sosyoloji Fikir Yazıları Psikoloji-Sosyal Psikoloji Antropoloji Tarih Ekonomi Eğitim Bilimleri Hukuk Siyaset Bilim Coğrafya İlahiyat-Teoloji Psikolojik Danışma ve Rehberlik Felsefe-Mantık Ontoloji Epistemoloji Etik Estetik Dil Felsefesi Din Felsefesi Bilim Felsefesi Eğitim Felsefesi Yaşam Bilimleri Biyoloji Sağlık Bilimleri Fütüroloji Edebiyat Sinema Müzik Kitap Tanıtımı Haberler Duyurular İletişim
BİR AYDINLANMA PROJESİ OLARAK KÖY ENSTİTÜLERİ

BİR AYDINLANMA PROJESİ OLARAK KÖY ENSTİTÜLERİ

Eğitim Bilimleri 18 Nisan 2021 14:50 - Okunma sayısı: 2.276

SABİHA AYDIN

BİR AYDINLANMA PROJESİ OLARAK
KÖY ENSTİTÜLERİ
Kurtuluş Savaşı sırasında düşmanı yurttan atmak için Türk ordusuna “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” diyerek başlayan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra Türk Ulusuna “Çağdaş uygarlık düzeyine erişiniz ve onu geçiniz.” diyerek devam eden ve “Yüksel Türk, senin için yükselmenin sınırı yoktur.” özdeyişiyle toplumsal yenileşmenin ancak sürekli gelişme içinde ilerleyerek olması gerekliliğini özlü bir şekilde anlatan Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK, Türk toplumunun çağdaşlaşmasının, toplumsal yenileşme ve gelişmesi hareketlerinin ancak iyi bir eğitim sistemi ile gerçekleşebileceğini belirtmiştir. Bunun için Osmanlı toplumunun geri kalmasında etkili olan çağ dışı eğitim kurumları olarak adlandırılan tekkeleri, zaviyeleri, medreseleri kapatmış, yerlerine çağdaş eğitim sistemi ve kurumları kurmuştur. En önemlisi ise devletin, ülkedeki tüm eğitim-öğretim kurumlarının sorumluluğunu üstlenmesi, bu kurumların devletin denetimine bağlanmasıdır. Yani “Öğretimin Birleştirilmesi Yasası” çıkarılmıştır. beraberinde “Harf Devrimi”, “Dil Devrimi”, “Üniversite Reformu”, “Okuma-Yazma Seferberliği”, “Halkevleri” ve “Devlet Okulları açılmıştır. Mustafa Kemal ATATÜRK, çağdaş bir eğitim sisteminin varlığının da “nitelikli, iyi öğretmen” kadrosuna sahip olmakla mümkün olacağını görmüş, öğretmenin eğitim sisteminin en temel öğesi olduğunu ve öğretmenin niteliğinin, eğitim sisteminin başarısının en temel belirleyici olduğunu saptamıştır.
Türkiye’de öğretmen eğitimi ilk kez 16 Mart 1848 yılında Darulmuallimin-i Rüşti okulları ile Tanzimat Dönemi’nde başlamış ve Cumhuriyet Dönemi’nde devam etmiştir. Fakat Cumhuriyet’in ilk yıllarında açılan kurumlarda Türkiye’nin sosyo-ekonomik koşulları nedeniyle niteliğe pek fazla önem verilmemiştir. Bu durum da eğitimde istenilen başarının sağlanamamasına neden olmuştur. Kısa sürede öğretmen yetiştirme adı altında çeşitli yollarla nitelik göz ardı edilerek öğretmen yetiştirilmeye çalışılmıştır. Sözgelimi, 11 Ekim 1960 tarihli bir kanunla yedek subay öğretmenler, 5 Ocak 1961 tarihli kanunla vekil öğretmenler, 1974’te mektupla öğretmen yetiştirme, 1978’den sonra hızlandırılmış programla, 1987 tarihinde askerliğini öğretmen olarak yapma ve 1996 ‘da tüm fakülte ve yüksekokullardan mezun olanların hiçbir öğretmenlik formasyon eğitimi almadan sınıf öğretmeni olarak atanma gibi uygulamalara yer verilmiştir.
Okullar, bir toplumun yurttaş yetiştiren kurumlarıdır. Bu kurumlardan beklenilen, bireyin davranışlarında istendik ve kalıcı değişikliklerdir. Bu değişikliklerin hem bireyin hem de toplumun gereksinimlerini karşılaması gerekmektedir. Yapılacak olan, okulların bilimsel yöntem ve tekniği ışığında hareket ederek araştıran, sorgulayan, ezberden uzak, bilimi ve fenni en gerçek yol gösterici yol kabul eden, yaparak- yaşayarak bilgiyi kalıcı hale getiren, somuttan soyuta, basitten karmaşığa, bilinenden bilinmeyene doğru hareket eden, hem kendi hem de toplumun gereksinimlerini karşılayan nitelikli insan gücünü yetiştiren öğretmenlerin varlığıyla mümkün olduğunu fark etmektir. İşte bu eğitim felsefesinden yola çıkılarak , Cumhuriyet’in ilk yıllarında okuma-yazma oranı oldukça düşük olması, 1940’’da 6 yaşın üstündeki nüfusun %78’inin okur-yazar olmaması, hatta köylerde bu oranın %90’larda olması, köylerin sağlık, eğitim, temizlik, gelişme gibi imkanlardan uzak olması nedeniyle köylerin sosyal ve ekonomik yapısında eğitim yoluyla, öğretmen kanalıyla gelişmeler sağlanması için 17 Nisan 1940’da 3803 sayılı kanunla “Köy Enstitüleri” açılmıştır. Dönemin Maarif Vekili Hasan Ali YÜCEL ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı TONGUÇ’tu. Köy Enstitüleri’nin kurulmasında oldukça emekleri olan kişilerdi. Bir Cumhuriyet devrimi, bir aydınlanma projesiydi Köy Enstitüleri…
Şehirden uzak, kırsal çevrelerde kurulan, yalnızca ellerinde kalem,kitap ile okuma-yazma öğretimi yapmayıp, köye giderek, köyde kalarak, yalnız öğrencilere değil köylüye de yararlı olabilecek, köye de hizmet edebilecek gerektiğinde kalem, kitap, kağıdın yanında çapa, kürek, kazma , keser ile okuluna ve beraberinde köylüsüne katkı sağlayabilecek ilkokul öğretmeni yetiştiren, karma eğitim yapan Köy Enstitüleri toplam 15000 kadar öğretmen ve 2000 kadar sağlıkçı yetiştirmiş, dolaylı ve dolaysız olarak kültürel, ekonomik ve sosyal etkilerde bulunmuştur.
“Köy Enstitüleri” projesi, Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önerisiyle askerliğini başarıyla yapmış çavuş ve onbaşıların çok kısa sürede altı aylık kurslardan geçirilerek köylerde eğitmenlik yapacak şekilde yetiştirilmesi, ilk eğitmen kurslarının açılmasıyla başlamış, köyün kendi çocuklarıyla içten canlandırılması, köyün ve köylünün uygarlaşması adımlarıyla devam etmiştir. Bir düşünce, bir kültür, bir Cumhuriyet devrimi olan Köy Enstitüleri, işi ve eğitimi birleştiren, okulların toplum yaşam merkezi haline getirilmesini amaç edinen kurumlardı. Cumhuriyetin Anadolu’ya açılan kapıları olmuştur. Cumhuriyet’in; cumhuriyetçilik, devrimcilik, halkçılık, laiklik, milliyetçilik ve devletçilik gibi genel ilkelerinin yanında, bilimsellik, eşitlik, hümanizm gibi diğer ilke ve değerlerin de uygulama örneği olmuştur. Enstitülerin etkileri, Cumhuriyet modernleşmesinin en önemli başarılarından biri olmuştur. Ne yazık ki bu kurumlar, karma eğitim, sınıf ayrılığı, köylü-kentli ayrımı , siyasi nedenler..vb. nedenler ileri sürülerek 1954 yılında kapanmıştır. Fakat köy enstitüsü ruhu taşıyan, işini layıkıyla yapmaya çalışan, çalışkan, özverili, aklı ve bilimi yol gösterici olarak kabul ederek , geleceğe umutla bakan, aydın bir nesil yetiştirme gayesinde olan başta köy öğretmenleri ve bu inançla çalışan tüm öğretmenlerimiz tarafından yaşatılmaktadır.

Sabiha AYDIN
Müdür Yetkili Sınıf Öğretmeni
Kumköy İlkokulu
Çarşamba/SAMSUN

Yorumlar (0)

SON EKLENENLER
ÇOK OKUNANLAR
DAHA ÇOK Eğitim Bilimleri
Üniversitenin Görevlerindeki Değişmeler

Eğitim Bilimleri21 Nisan 2024 21:29

Üniversitenin Görevlerindeki Değişmeler

Yapay Zekâ ve Öğrenme Analitiği: Eğitimdeki Dönüşümün Anahtarı-I

Eğitim Bilimleri11 Mart 2024 18:09

Yapay Zekâ ve Öğrenme Analitiği: Eğitimdeki Dönüşümün Anahtarı-I

Türk Eğitim Sisteminde Bürokrasi ve Merkeziyetçilik: Sorunlar ve Öneriler

Eğitim Bilimleri04 Mart 2024 18:10

Türk Eğitim Sisteminde Bürokrasi ve Merkeziyetçilik: Sorunlar ve Öneriler

Cesur Vizyon ve Dönüştürücü Düşünme

Eğitim Bilimleri20 Şubat 2024 19:46

Cesur Vizyon ve Dönüştürücü Düşünme

Türk Eğitim Sistemine Yönelik Eşitsizlik Sorunu ve Çözüm Önerileri: Bir Karşılaştırma

Eğitim Bilimleri05 Şubat 2024 19:31

Türk Eğitim Sistemine Yönelik Eşitsizlik Sorunu ve Çözüm Önerileri: Bir Karşılaştırma

Türk Eğitim Sistemi: İçerik Yetersizliği ve Yeniden Düzenleme Önerisi

Eğitim Bilimleri15 Ocak 2024 21:32

Türk Eğitim Sistemi: İçerik Yetersizliği ve Yeniden Düzenleme Önerisi

Türk Eğitim Sistemi ve Sınav Odaklı  Eğitim: Eleştiriler ve Çözümler

Eğitim Bilimleri02 Ocak 2024 19:36

Türk Eğitim Sistemi ve Sınav Odaklı Eğitim: Eleştiriler ve Çözümler

 XXI. YÜZYILDA NASIL BİR EĞİTİM PROGRAMI?

Eğitim Bilimleri18 Aralık 2023 21:06

XXI. YÜZYILDA NASIL BİR EĞİTİM PROGRAMI?

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ: BÜYÜK SINIFLARIN ETKİLERİ VE ÇÖZÜM YOLLARI

Eğitim Bilimleri17 Aralık 2023 21:43

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ: BÜYÜK SINIFLARIN ETKİLERİ VE ÇÖZÜM YOLLARI

Eğitimde Yenilik İhtiyacı: Yetersiz Öğretim Materyalleri Sorunu ve Çözüm Önerileri

Eğitim Bilimleri01 Aralık 2023 22:05

Eğitimde Yenilik İhtiyacı: Yetersiz Öğretim Materyalleri Sorunu ve Çözüm Önerileri