Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

LİSE GENÇLERİNİ NE KADAR ANLIYOUZ?

MERAL TIRAŞ

Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 22 Ağustos 2020 20:51 - Okunma sayısı: 911

LİSE GENÇLERİNİ NE KADAR ANLIYOUZ?

LİSE GENÇLERİNİ NE KADAR ANLIYOUZ?
‘’Kendini yenmek kadar kutsal bir savaş; kendi sınırlarını aşmak kadar büyük bir zafer yoktur…’’ Stefano D’Anna
Kendine özgü görevi, etkileşme süreçleri ve kalıpları değerler ve normları, hiyerarşik sistemi ile okul sosyal bir yapıdır. Başka bir deyişle okul, sosyal bir sistemdir. Eğitim sürecinin en yoğun biçimde cereyan ettiği bir sosyal kurum olan okul, içindeki unsurlarıyla öğrenci ,öğretmen…-bir kültür atmosferi, sosyal hayatın hacmi küçültülmüş bir modelidir. Okul aynı zamanda bireysel ahlakın bireyde oluşumunu sağlayarak veya geliştirerek toplumsal ahlakın oluşmasında veya geliştirilmesinde teorik olarak kullanılabilecek bir sosyal kurumdur. Okulda yalnızca öğretim olmamalıdır. Etkileşim ,farkındalık, farklılaşma, kişilik kazanım, bilişsel gelişim, ahlaki gelişim gibi unsurların bir diyalog çerçevesinde işlevsel ve yapısal bir fonksiyon kazanmasında önemli bir rol oynamalıdır. Ve okulun barındırdığı en önemli canlı varlık olan insan zaman içinde belirli gelişim evrelerinden geçmeli, bununla birlikte de değişmeli ve gelişmelidir. Tüm bunlarla birlikte de okulun işlevi de insana yarar sağlamak olduğu için okul da insanla birlikte gelişmeli ve değişmelidir. Okul asla statik bir kurum değil tam tersine yukarıda da ima edildiği gibi dinamik olmalıdır. Okul kısacası öğrenci gelişimine ayak uyduracak bir kurum olmalıdır.
İnsan gelişimi olgunlaşma, yaşantı ve öğrenme sonucunda bireyde görülen döllenmeden yaşamın sonuna kadar devam eden düzenli ve sürekli gelişmedir. Her gelişme döneminin belirli ihtiyaçları ve doğurduğu istekleri vardır. Bunlar gerektirdiği biçimde gereken zamanda karşılanması gerekir. Aksi takdirde özellikle lise döneminde yani insanların ergenlik döneminde bazı sorunlar oluşabilmekte hatta bazı sorunlar ileriki gelişim evrelerinde de devam edebilmektedir. Yukarıda da söylendiği gibi okul içinde barındırdığı en önemli varlık olan insana ayak uydurmak zorundadır. Çünkü insan her daim gelişir. Liseler ortaöğretim kurumlarıdır ve ergenlik güdülerinin, düşüncelerinin, fonksiyonlarının en net görüldüğü, yaşandığı bir ortamdır. Lise öğrencilerin kişilik taşlarının yerine konulduğu bir okul dönemidir ve ergen gelişimine uygun mekan ve zaman, psiko-sosyal gelişimini olumlu yönde sağlayan faaliyetleri öğrenciye sağlamakla yükümlü olmalıdır. Öğrenci her iki cinsiyette yaşıtları ile yeni ve daha olgun ilişkiler kurma, kimlik oluşumu içinde sosyal roller kazanma, bireysel bağımsızlık iç güdüsünü faaliyete geçirme, kendine özgü davranış ve değerler sistemi geliştirme fonksiyonlarını gerçekleştirirken yardımcı olmalıdır.
Ama kişi bunları rastgele değil bir psiko-sosyal gelişim sistematiği içinde gerçekleştirir. Bunu da en yaygın yöntemlerden biri olan grup kurma ile oluşturur. Bireyler gruplarda ortak istenç amacıyla da bir araya gelebilirler. Bu da kişinin psiko-sosyal gelişiminin başlamasında veya ilerlemesinde etki sahibidir. Kişi bu gruplarla hem bireysel hem de toplumsal dayanışma, sorumluluk, saygı ve ahlaki gelişimi ilerletir. Bu gruplarla iyi bir etkileşim kurulursa büyüye bilir fakat etkileşim gereken unsurların doğru bir şekilde birbirine bağlanmamasıyla küçülebilir hatta yok olabilir. Karşılıklı saygı ve ahlakın ilerlediği kişide grubun dağılmasıyla sosyal ilişki dengesizliği meydana getirir ve özgüven yaralanması, saygı körelmesi, ahlaki davranışların ve düşüncelerin zarar görmesi ile ileriye dönük etkiler bırakabilir. Yani bu kişilik oluşum sürecinde oluşan bu olaylar veya başka olaylar kişilikte kendine yer bulabilir ve kişinin hayatını ilerleyen yıllarda zorlaştıracak düzeye gelebilirler. Kısacası ergenlikte yani lisede kurulan arkadaş grupları yetişkinlik dönemine geçiş bakımından önemli bir role sahiptir ve bu arkadaş grupları hem okul içinde hem de okul dışında öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Öğrencisine değer veren, dinleyen, yol gösteren, mesleğini sadece para karşılıgı yapmayan, boş zamanlarında öğrencisine liderlik eden bir eğitimci olmalıyız diye düşünüyorum. Ne kadar çok öğrencinin ruhuna dokunursak, onların kişiliklerine o kadar olumlu etki bırakabiliriz.
Bunlara bağlı olarak kitle iletişim araçları, popüler kültür de kişinin psiko-sosyal gelişimi üzerinde etki sahibidir. Psiko-sosyal gelişimde eğitim kurumlarından farklı olarak kitle iletişim araçları kişinin her anını doldurabilir. Bunda popüler kültürün ve olumsuz içgüdüsel davranışların hırs, kıskançlık…-etkisi çok fazladır. Bu arkadaş grupları içindeki farklı kişilikten insanlar birbirleriyle etkileşim halinde iken bu gruptaki her birey de kendi grup dışı hayatlarında da başka kişilerle, kitle iletişim araçları ile ve en önemlisi olarak gördüğüm popüler kültür ile etkileşim içindedir.
Popüler kültürün yayılmasındaki en büyük sebeplerden biri olarak kişi tam anlamıyla oluşmamış kimliğinin arkadaş gruplarındaki diğer kişilere yaranma ,kendini kanıtlama, takdir edilme veya övülme beklentisi içine girme gibi şeyleri gerçekleştirir. Bunu yaparak gruptaki yerini sağlama almayı veya grupta sözü geçen biri olmayı gerçekleştirir. Tabii ki bunu bilinçli olarak yapmaz ,yaptığı şeyler bu durumu meydana getirir.
Yani anlatmak istediğimi örnek vererek sonlandırmak istiyorum. Grup içerisindeki lise öğrencileri bir popüler olayı, durumu kendi bireysel hayatlarında ve kişiliklerinde olumsuz karşılarken grup içerisindeki arkadaşlarının bu popüler olayı, durumu kabul etmediğinde veya beğenmediğini dile getirdiğinde onu dışlayacaklarını, grup içerisindeki statüsünü kaybedeceğine duyduğu endişesi o lise öğrencisinin sırf bu veya başka sebeplerden ötürü o popüler olayı, durumu kabul ettiğini dile getirecektir. Oysaki grup içerisindeki her birey o lise öğrencisi ile aynı durumdadır. Yani aynı endişe ve sebeplerden dolayı onlar da o durumu kabul edeceklerdir yada etmek zorunda kalacaklardır. Tabii ki de onlar diğer öğrencilerin de kendileri ile aynı durumda olduklarının farkında değillerdir. Böylece aslında hiçbiri popüler kültür denilen kendini ispatlamanın etkisi altında kalmayacaklarken grup içerisinde o durumun kabul edilmesiyle ,yayılmasında, yayılıp etkinliğini devam ettirmesine sebep olacaklardır. Yani bu durumun yayılmasındaki en büyük unsurlardan birisi de ergen -lise öğrencileri- bireylerin kurduğu sosyal ve bireysel ilişkilerdeki bilinçsiz faaliyetler olarak nitelendirebiliriz. Bu gibi durumların minimuma indirgenmesinde biz öğretmenlerin ve anne babaların davranışlarımızın, sözlerimizin tutarlı olmasına, onlara yardımcı olduğumuza inanmaları, güvenmeleri çok önemlidir. Unutmayalım ki; onlar bizim zamanımızda değil, biz onların zamanında yaşıyoruz.
MERAL TIRAŞ

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Fikir Yazıları Yazıları