Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

YÖNETİMDE BİLİMSEL DENETİM VE İNSAN İLİŞKİLERİ YAKLAŞIMI

Kadir BAYŞU

Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 18 Haziran 2020 14:57 - Okunma sayısı: 4.883

YÖNETİMDE BİLİMSEL DENETİM VE İNSAN İLİŞKİLERİ YAKLAŞIMI

YÖNETİMDE BİLİMSEL DENETİM VE İNSAN İLİŞKİLERİ YAKLAŞIMI
Denetim mi dediniz?
Uzun yıllardır anlamaya çalıştığım ve bir türlü yerine oturtamadığım kavram.
Aralık 1995, ilk kez bir müfettiş ile karşılaştığım o günler gelir aklıma. Öğretmenliğimin ilk günleri. Heyecandan ayaklarımın titrediği, geldiği ilk andan itibaren çabuk gitsin diye haykırdığım.
Sınıfta gürül gürül soba yanıyor, üzerinde kuru fasulye pişiyor. Kokusu da sarmış dört bir yanı. İçeri giren; güzel giyimli, uzun boylu, elinde çantası yüzünde sert ifadesiyle bir ilköğretim müfettişi. (O dönemde müfettişler her yıl iki sefer okula gelirlerdi. İlk dönem rehberlik, ikinci dönemde ise teftiş için gelirlerdi.) “Korkma, sakin ol; sakın, hocam deme! Senden bir şey istediğinde ise ‘Sayın müfettişim, hemen not alıyorum ve hemen hallediyorum.’ diyeceksin” nidaları yankılandı, beynimin en ücra noktalarında. Müfettiş, içeri girdiğinde tüm öğrenciler ayağa kalktı. Çünkü öğrenciler hemen anlamıştı müfettiş olduğunu. Benden daha tecrübeliydiler. Öğrencileri selamladıktan sonra öğretmen masasına oturdu. Ben de hızlıca, fazlalıkları kaldırdım masanın üstünden. Masada bıraktığım; planlarımı, sınıf defterini, yaptığım çalışmaları ve duvarda asılı materyalleri inceledi bir süre. Ben de o esnada uzunluk ölçülerini anlatmaya devam ediyordum. Yaklaşık 10 dakika sonra dersi benden alarak öğrencilere sorular sormaya başladı. Heyecanım azalmıştı; öğrencilerin verdiği doğru cevaplarda yüzüm gülüyor, yanlış cevaplarda çatıyordum kaşlarımı. Nihayet ders bitmiş ve sınıfın yanındaki odaya geçmiştik. Öğretmenler odamız yoktu. Zaten 3 kişiydik. Herkes kendi sınıfını kullanıyordu. Ne söyleyecek diye merak ve heyecanla beklerken bir gülümseme belirdi yüzünde. “Daha öğretmenliğinizin 2. ayında gayet iyiydi Kadir Bey” dedi. “Oh!” dedim içimden. Uzun uzun nasihatler aldım. Hepsini not etmiştim. Sayfalarca yazdığım günlük ders planlarımı beğenmiş, üstelik de imzalamıştı. Gittiğinde ise “Bu kadar mı? O hâlde tüm müfettişler gelsin.” diyordum içimden.
Sonraki yıllarda karşılaştığım her müfettiş bende büyük izler bırakmıştı. Sert tavırları, kendi içlerinde yumuşak hâlleri, ellerinde çantaları, ancak ile başlayan yazıları…
Peki, nedir denetim?
Denetim, örgütsel eylemlerin kabul edilen amaçlar doğrultusunda, saptanan ilke ve kurallara uygun olup olmadığının anlaşılması sürecidir. Denetim sistemi, her karmaşık örgütte vardır. Bu bir örgütsel ve yönetimsel zorunluluktur. Denetimin, örgüt açısından zorunlu olması, örgütün kendi varlığını sürdürmeye kararlı oluşunun doğal bir sonucudur(Aydın, 2011).
Atay (1999)’a göre ise denetim: Bir karşı devinim, tepki ve bunun sonucunda çeşitli dengeler oluşturan bir işlevdir. Bu anlamda, hücreden evrene kadar mikro ve makro kozmik yapılarda ve düzenlerde var olan zorunlu bir durumdur. Bu nedenle devinimin olduğu her yerde, her yapıda ve her durumda denetimin varlığından söz edilebilir. Denetim de yaşamın ve varoluşun ön koşulu olarak devinimin bu rol ve özelliğine sahiptir(Akt. Işık, 2009).
Evrensel bir olgu olması itibarıyla, aynı zamanda doğada ve toplumsal yaşamda da var olan denetim; düşünce ve bellek sahibi insan için öncelikle fizik ve doğal çevresine egemen olmak, kendini çevreleyen ve kendisine yönelen dış etkenlerden korunmak, onları sınırlamak için gereklidir. Bir bakıma, birey ve toplum olarak varlığı sürdürmesinin ön koşuludur.
Dilimizde ise; denetim sözcüğünün eski kullanım şekli ve karşılığı rabk ve rükub kökünden gelen murakabedir. Bu deyim; bakma, gözetim altında bulundurma, gözetleme, iç dünyasına dalma ve sansür anlamlarına gelmektedir(Işık, 2009).
Çeşitli tanımlarından da anlaşılacağı gibi denetim aslında insan ve toplum yaşamının her alanında gerekli olan bir doğal süreçtir(Işık, 2009).
Bilimsel denetim nedir?
20. yüzyılın başlarında genel yönetim alanında uygulanmaya başlanan “Bilimsel Yönetim” anlayışı toplumsal bir örgüt olan eğitim yönetimini de etkilemiştir. Taylor, Fayol ve Weber gibi yönetim alanında etkili yazarların geliştirdikleri kavramlar okul yönetimlerine de yansımıştır. Bu yönetim anlayışını eğitime uygulayanların başında gelen Amerikalı eğitimci Franklin Bobbitt, örgüt ilkelerini okul denetimine uygulamıştır. Bobbitt, eğitim hedeflerinin açık olarak tanımlanmasını ve hedeflere göre etkinliklerin eşgüdümlenmesini ileri sürmüştür.
Öğretmene yeterli katılım imkânı tanımayan bu yaklaşımda temel amaç, verimi artırmak olup otokratik bir denetim felsefesi hakimdir. Olumsuz değerlendirmeye sebep olacağı ve mesleki açıdan yetersizlik olarak algılanacağı korkusuyla öğretmenin denetmene soru sormaktan ve mesleki yardım almaktan çekindiği görülmektedir. Bu durum ise öğretmenin kişisel gelişimi açısından engelleyici bir faktördür(Kunduz,2007).
Öğretmenin yetersiz olarak görüldüğü bu yaklaşımda denetmen yönlendiren, öğretmen ise yönlendirilen konumunda olup öğretmenin yetersiz olduğu sayıtlısı yaklaşımın en olumsuz yanıdır(Kunduz, 2007).
Kişiler arası ilişkilerin önemli rol oynadığı eğitim örgütlerinde yapandan çok, yapılan işin ön planda tutulması ve dolayısıyla kişi veya grubun bir yana itilmesi problemleri azaltmaktan çok çoğaltmaktadır(Kunduz,2007).
Denetimde insan ilişkileri yaklaşımı nedir?
1920’lerin sonlarına doğru bilimsel yönetimdeki kişisel otoriteye yönelik tepkiler görülmektedir. Program ve yöntemlerin yukarıdan aşağıya empoze edilmesine karşı doğan tepkilerin “duruma görelilik” düşünce sisteminden kaynaklandığı görülmektedir. “Belli durumlara dayalı mutlak doğru prosedürler yoktur.” yargısı bu düşünce sisteminin temelini oluşturmaktadır(Kunduz,2007).
Bütün bunların bir sonucu olarak yönetici ve denetmenler okullarının verimini artırmak için insan ilişkileri ilkelerini demokratik yönetim altında uygulamaya başladılar. Öğretimden sorumlu olan öğretmenlerin duygu ve heyecanları dikkate alınmış, denetimin teknik boyutu ile sosyal yanı dengeli tutularak denetmenlerin insan ilişkileri yaklaşımı içinde öğretmene yardım etmesi önemli görülmüştür(Kunduz,2007).
Bu yaklaşımda, öğretmenler dahil eğitimciler, programcılar ve denetmenlerin öğretimi geliştirme yününde iş birliği yapması vurgulanmaktadır. Ancak uygulamada öğretmenlerin mesleksel yetersizliğine ilişkin sayıtlının bu dönemde de etkili olduğu ve önemli kararların üst düzey yönetimlerce alındığı görülmektedir(Kunduz,2007).
Denetimde modern yaklaşımlar nelerdir?
Çağdaş yaklaşımın en belirgin özelliği, insan kaynaklarına verilen önemdir. İnsan kaynağının geliştirilmesi ve en etkili biçimde kullanılması, çağdaş yaklaşımın odak noktasını oluşturmaktadır(Kunduz,2007).
Çağdaş denetim, öğretimin denetimi ile ilgili olup okuldaki öğretme-öğrenme sürecini geliştirmeyi hedef alır. Okulun temel amacının öğrenmeyi gerçekleştirmek olduğu göz önüne alındığında okulun işleyişini, bu amaca uygun olarak düzenlemek denetimin amacıdır. Öğrenme ortamını bir bütün olarak ele alan çağdaş denetim, demokratik insan ilişkileri içinde katılımcı ve bilimsel bir yaklaşımla öğretmenlere görevlerini yerine getirmede yardımcı olmaktadır. Gerektiği durumlarda geçmişteki deneyimlerden yararlanılır ve geleceğe yönelik plan yapılır(Kunduz,2007).
Öğretme ve öğrenme işinin gerçekleştirilmesi için gerekli koşulların düzenlenmesini amaçlayan denetim belirli ilkelere dayanmaktadır. Aydın (2011) çağdaş eğitim denetiminin ilkelerini şu şekilde sıralamıştır:
Denetim amaçlı bir girişimdir.
Çağdaş denetimde demokratik liderlik vardır.
Çağdaş denetimde hareket noktası var olan yapı ve koşullardır.
Çağdaş denetim, öğrenme ve öğretme ortamını bir bütün olarak ele alır.
Çağdaş denetim programının hareket noktası, eğitim ortamının ivedilik taşıyan sorunlarıdır.
Çağdaş eğitim denetimi işbirliğine dayanır.
Çağdaş eğitim denetimi grup yaklaşımını öngörür.
Çağdaş eğitim denetiminde sorumluluk paylaşılır.
Çağdaş eğitim denetimi, modelleştirilmiş bir süreç değildir.
Çağdaş eğitim denetiminde, öğretmenlere kendilerini kanıtlama olanağı tanınır.
Çağdaş eğitim denetimi programında bir sıra ve süreklilik vardır.
Çağdaş eğitim denetiminde bireysel farklılıklara inanılır.
Çağdaş eğitim denetiminde olumlu insan ilişkileri yaklaşımı izlenir.
Çağdaş eğitim denetiminde etkileşim önemlidir.
Çağdaş eğitim denetiminde başarıda görüş birliğinin önemine inanılır.
Çağdaş eğitim denetiminde sürekli bir araştırma gereğine inanılır(Kunduz,2007).
Yukarıda özellikleri belirtilen çağdaş denetim yaklaşımının genel anlamda geleneksel denetim sistemine zıt özellikler taşıdığı görülmektedir.
Sevgili okur!
Unutmayalım ki denetim; gelecek kurtarır, hayat kurtarır.
Ama hep sorguladım kendi kendime, denetim mi yoksa rehberlik mi diye. Onlarca kez yaşadığım denetim süreçlerinin etkili olmadığını gördüm. Biliyoruz ki teftiş ve denetim korku salıyor insanlara. Özdenetimi yüksek bireyler yetiştirmeli ve insanlara rehberlik yapmalıyız.
Mentörlük yapabilecek etkin ve yetkin eğitim liderleri yetiştirme yolculuğuna var mısınız?
Saygılarımla.
Kadir BAYŞU

KAYNAKÇA:
Aydın, M. (2011). Çağdaş Eğitim Denetimi. Ankara. Hatipoğlu Yayınları.

Işık, I (2009). Geleneksel Ve Çağdaş Denetim Yöntemlerinin İlköğretim Öğretmenlerinin Gelişimine Ve Okul Başarısına Etkilerinin Algılanma Düzeyleri. Yeditepe Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü-Yüksek Lisans Tezi.

Kunduz, E. (2007). İlköğretim Müfettişlerinin Çağdaş Eğitim Denetimi İlkelerine Ve Kliniksel Denetime Yönelik Davranışlarına İlişkin Öğretmen Algıları. Yıldız Teknik Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü-Yüksek Lisans Tezi.

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Eğitim Bilimleri Yazıları