Türk Dil Kurumu sözlüğünde bilim,"Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi", "genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi" ve
Kategori: Bilimsel Makaleler - Tarih: 21 Kasım 2019 08:49 - Okunma sayısı: 1.140
BİLİMSEL DÜŞÜNCE VE DİPSİZ GÖL
Türk Dil Kurumu sözlüğünde bilim,"Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi", "genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi" ve "belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci" olarak tanımlanmaktadır.
Tanımlarda bilimin asıl uğraşı alanının öncelikle doğa ve doğa olayları olarak vurgulanmasına karşın, bilim insanı ve toplumları kuşatan her alan ile ilgilenmekte, psikolojik, sosyolojik, tarihsel, ekonomik ve kültürel alanlarda da deneyler ve gözlemler yaparak, insan yaşamının daha etkili ve daha yaşanılır hale getirilmesine çalışmaktadır.
Bu uğraş içerisinde bilim, somut gerçekliklerden yola çıkarak, doğadaki ya da herhangi bir alandaki olguları belirlemekte; olgular arasındaki ilişkileri saptayarak ve ilişkili olguları bir araya getirerek kavramları oluşturmakta; kavramlar arasındaki ilişkilere dayalı olarak da genellemeler üretmektedir. Tüm bu çabalar tam bir tarafsızlık içerisinde yürütülmekte, sonuç ne olursa olsun, bilim insanının kendi çıkarları uğruna çarpıtılmadan ilgili tüm çevrelerde paylaşılmaktadır.
Toplumların gelişmesi ve refahı için çalışan/çalışması gereken tüm yönetsel organların da bu bilimsel bilgilere ve bilimsel bilgilerin üretilmesi sürecine ilgi göstermesi, kullanması ve söz konusu girişimlere yardımcı olması toplumsal bir sorumluluktur.
Toplumların geleceğinin teminatı olan etkili vatandaşlarda, bilim temeline dayanan özgür, eleştirici, araştırıcı bağımsız düşünceye sahip olmaları gerekir ve tüm eğitim sistemlerinin belirlediği vizyon cümlelerinde bu özellikler vurgulanır. Bilimsel düşünce dediğimiz bu özellikler, hem bireysel hem de toplumsal yaşamın daha nitelikli olarak yaşanmasının en sağlam güvencesidir. Tarihin tüm dönemlerinde, en ilkel topluluklardan çağdaş toplumlara geçişin, ortaçağ skolastik felsefesinin iflasının temelinde bilim ve bilimsel düşünceli bireyler bulunmaktadır.
Bilimsel düşünceyi, “aklımızı ve mantığımızı kullanarak, elde bulunan kanıtlanmış bilgiler ışığında, deneyler, gözlemler, analizler ve sentezler yaparak yeni genellemeler/bilgiler elde etme çabası” olarak tanımladık. Bilimsel düşünceye katkı sağlayıcı yaratıcılık, hayal gücü, algı gibi çok sayıda düşünsel yetenekler de bulunmaktadır. Ancak, deney, gözlem gibi bilimsel araştırma yöntemleri kullanmaksızın olarak sadece algılara, hayal gücüne ve sağduyuya bağlı olarak davranışta bulunmak, bilimsel düşünce ile tezat oluşturur. Bilimden uzaklaşılması, insanların ve toplumların geri dönüşü olamayabilecek büyük hataları ortaya çıkarmasıyla sonuçlanabilir ki toplumların tarihlerinde böylesi hatalar çok sayıda bulunmaktadır.
Çok fazla geçmişe gitmeden, geçtiğimiz hafta ülkemiz gündeminde yer bulan bir cehalet olayı, bilimsel düşünceden uzaklaşmanın bir topluma ne türlü zararlar verebileceğinin somut bir kanıtı olmuştur.
Gümüşhane’de define bulmak uğruna 12.000 yıllık Dipsiz Göl, bilimsel düşünceden uzaklaşmış birkaç maceracı ile kamu görevlisinin vicdansızca verdikleri kararlar neticesinde yok edilmiştir. Yüksek rakımlı, kapalı ve durgun bir su kütlesi olması nedenleriyle, göl içi ve çevresinin bilimsel çalışmalar için önemli bir laboratuvar niteliğinde olan ortamın, kendine özgü mikroskobik ve makroskobik pek çok endemik bitki ve hayvan türünü barındırma potansiyelinin bulunduğunu bilen ve koruyan kamu görevlilerinin işbaşında bulunması arzu edilirdi.
Doğal miras olarak titizlikle korunması ve bilim insanlarının deney ve gözlemlerini yapabilecekleri bir laboratuvar haline getirilmesi gereken bu zengin ortamın, hiçbir bilimsel araştırma yapılmaksızın bilinçsizce yok edilmesi, ülkemizdeki özlenen bilimsel düşünme becerilerinin büyük bir eksiklik içerisinde bulunduğunun bir kanıtıdır.
Hiçbir çaba sarf etmeden kısa yoldan zengin olma hayalleri kuran bir grup maceracı ile hiçbir bilimsel tetkik yapmadan, sormadan soruşturmadan define arama izni vererek, böylesi önemli bir tarihsel ve kültürel mirasın heba olmasına imza atan kamu görevlilerinin günahı büyüktür.
Define arama işini bilimsel yöntemler var iken, deneme-yanılma yoluna başvurarak yaptıktan ve işin ciddiyeti anlaşıldıktan sonra, gölü eski haline getirme çabaları son derece komiktir. Yapılan hatanın geç de olsa fark edilmesinin önümüzdeki günlerde böyle hataların yapılmasının önüne geçilmesine katkıda bulunacağını ümit etmek bilmiyorum ne derece iyimserliktir. Söz konusu talan izninin verilmesinden önce, bilim insanlarına başvurulmasının ve en azından tarihsel kaynaklara göz atılmasının, böylesi küçük beklentilerle çok zengin bir mirasın yok edilmesinin önüne geçebilecek bilimsel bir düşünce örneği olurdu.
Toplam Kalite Yönetimi’nin önderlerinden olan Edwards Deming’in de söylediği gibi, “bir sorunun çözülmesi, o sorunun çıkmaması için uğraşmaktan çok daha zordur”.
Gelecekte böylesi önemli hataların önüne geçilebilmesi için, bilimsel düşüncenin tüm toplum genelinde yaygınlaştırılması gerekir. Unutmayalım ki, “bugünün sorunları, geçmişin çözümlerinden kaynaklanır.”
04 Ekim 2024 14:08
09 Ekim 2024 01:01
01 Ekim 2024 22:48
06 Ekim 2024 21:34
01 Ekim 2024 17:29
06 Ekim 2024 20:54
05 Ekim 2024 13:12
01 Ekim 2024 19:24
09 Ekim 2024 10:39
05 Ekim 2024 19:52