Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

ZAMANI GELMEMİŞ (SONRAKİ ÇAĞLARIN) FİLOZOFU: FRİEDRİCH NİETZCHE ve ANLATIM ÜZERİNE 

   Bu başlık bana ait değil, Nietzche kendisini böyle tanımlıyor.Yani bu günkü insanların kendisini anlamayacağını,böyle bir yetiye sahip olamadıklarını ama çok sonra,kendisinin deyimiyle üstinsan aşamasına ulaşmış insanların şifrelerini çözebileceğini an

Kategori: Bilimsel Makaleler - Tarih: 24 Ağustos 2019 02:47 - Okunma sayısı: 2.162

ZAMANI GELMEMİŞ (SONRAKİ ÇAĞLARIN) FİLOZOFU: FRİEDRİCH NİETZCHE ve ANLATIM ÜZERİNE 

ZAMANI GELMEMİŞ (SONRAKİ ÇAĞLARIN) FİLOZOFU: FRİEDRİCH NİETZCHE ve ANLATIM ÜZERİNE 

   Bu başlık bana ait değil, Nietzche kendisini böyle tanımlıyor.Yani bu günkü insanların kendisini anlamayacağını,böyle bir yetiye sahip olamadıklarını ama çok sonra,kendisinin deyimiyle üstinsan aşamasına ulaşmış insanların şifrelerini çözebileceğini anlatmaya çalışıyor.

    Bizde de anlaşılmaz olmayı filozofluk ve felsefecilik olarak benimsemiş insanlar olduğunu üzülerek görüyorum.Bu konuda felsefeden anlayan arkadaşların da çok eleştirici  olduklarını gördüm ve duydum. Acaba ''Ben mi geri zekalıyım,bu kelime oyunlarının içinden çıkamıyorum '' diye düşünürken,onlar imdadıma yetişerek beni zekamdan şüphe duymamam gerektiğini noktasında yardımcı oldular.

   Birçok felsefeciye ve yazdıklarına baktığımızda felsefenin pek de o kadar bilinmez bir denklem olmadığını,evreni ve evrendeki olguları açıklamak için metotlar geliştirdiklerine şahit oluruz.Felsefeciler ve yazarlar bilgi ve kültürde derinleştikçe dilde ve anlatımda daha basitleşip daha çok kavratıcı oluyorlar.Amaç da bu değil mi ? Sorunları anlatmak ve kavratmak ! Bazı filozoflar bu aşamada kalırken bazıları da çözüm üreterek yol  göstermiştir. Marks'ın ''Filozoflar bugüne dek dünyayı yorumlamakla yetinmişlerdir,aslolan dünyayı değiştirmektir.'' demesi bu çabanın bir ürünüdür.

   Tam tersi,bilgi ve kültür denizine giremeyip sığ sularda kulaç atan kişiler,yazarlar veya sözcüklerle oynayarak kendini filozof sanan bazıları anlaşılmazlığa sığınarak büyüklüklerini ispatlamaya çalışırlar,Nietzce gibi alıcıyı küçümseyerek kendilerini '' zamanı gelmeyen ,sonraki çağların filozofu '' gibi yaftalar etiketlemeyi de unutmazlar. Veya üçüncü bir yol tutarak alıcıya yabancılaşıp onlara tepeden bakarlar,yazdıklarının okunup anlaşılmak için olduklarını bir yana bırakıp bilgiçlik taslamaya çalışırlar.Böyleceyazmak,fikir üretmek de anlamsız bir uğraş olmaktan öteye gidemez.

   JosteinGaarder'in yazdığı Sofie'nin Dünyası adlı kitap ,felsefe tarihinin bir özetidir.Yazar felsefeye ve tarihine o kadar hakim ki bir ilkokul çocuğunun bile anlayabileceği bir dil,üslup ve örneklemelerle kitabı ele almış.Bu kitabı zevkle okudum yüzlerce gence okutturarak özetini çıkarttırdım.Onlar da zevkle okuduklarını ve bilmedikleri bir çok şey öğrendiklerini,öğretilen bir çok doğrunun da yanlış olduğunun bilincine vardıklarını söylediler.

   ''Batı Felsefe Tarihi''ni yazan  BertrandRussell; George Thomson, John Levis, Althuser,Marks ve Engels'n bizzat kendi felsefe yazılarına ve Nusret Hızır,SırrıAkıncı,BediaAkarsu,Macit Gökberk, Hilmi Ziya Ülken,İoannaKuçuradi,TakiyettinMengüçoğlu gibi yerli felsefecilerin ve çeşitli türlerde felsefi eserler veren yazarların diline,üslubuna baktığımızda bize pek de tekerleme cinsinden tenafür bir üslupla bilmece çözdürmek istemediklerini görürsünüz . 

   Kısaca bilgi ve kültür derinleştikçe yazılan ve konuşulan konular üslup açısından günlük konuşma diline yaklaşırken,tersi olduğunda cehaletin veya kifayetsizliğin ürünü olan anlaşılmazlık yoluna başvuruyor gibi geldi bana !

   Bu grizgahtan sonra gelelim asıl konuya! Nietzche bir Alman felsefecisidir.Varoluşculuk,postmodernizm,postyapısalcı,psikanaliz üzerine çalışmalar yapmıştır. İlgi alanları daha çok Antik çağ felsefesi,etik,estetik,tarihfelsefesi,psikoloji ve değer teorisidir.

   Önemli fikirleri ise bilinçaltı, Apollon ve Dionysos, Bengi Dönüş,Üstinsan,AmorFati, Güç İstenci, Perspektivizm,Trajedi gibi alanlardır.

   Büyük ölçüde Şohopenhaur, Robert Sehuman, Sokrates, Platon, Aristotales, Dostoyevski, Emerson, Goethe, Kant, Darwin, La Roachefoucauli, SpirStravus,ReeBurçkhar,Wagner, Spnoza, FridedrichLange gibi şahsiyetlerden etkilenen Nietzche; A.S. Neill, Fredd, Reic, Man, Camus, Bataille,Delauze, Deriido,Heidegger,İkbal, Jaspers,Jung, London,Show, Adorno, Sartre, Baudrillard,,Williams,Mencken,Strauss,Buher,Kafka, Lavey, Foucaurt gibi yazar ve filozofları da etkilemiştir.

   Babası Protestan Kilisesinin papazlarından olan Nietzche,Prusya Kralı N. FriedrichWilhem ile doğum günleri çakıştığından bu isim verilmiş kendisine fakat Nietzche sonradan Wilhem'i isminden çıkarmıştır.

   FesefecilerNietzche'nin bazı eserlerinde fikri tutarsızlıklar olduğunu belirtir.Bunu da beyin kaynaklı hastalığı olan sifiliste bağlarlar.

   Bu girişten sonra kendini filozoflar içinde ilk psikolog olarak gören  Nietzche'nin bazı eserlerine ve  düşüncesine yönelebiliriz.

                   BÖYLE BUYURDU ZERDÜŞT

   1883-1885 yılları arasında  yazarın yazdığı ''Herkes için,hiç kimse için'' dediği bu kitap aforizmalardan oluşmuş Nietzche'nin en ünlü eseridir.Belirli bir kategoriye sokulamayan bu kitap hem edebi hem de felsefi özellikler taşır. ( Anadolu'da yazılan ilk Türkçe eserler olan AtabetülHakayık ve Kutadgu Bilig  de bu özelliği taşır.)

   Yazarına göre bu kitap '' Yazılmış en yüce kitap,insanlığa şimdiye kadar verilen en büyük armağan ''dır.Yazar kitapta kendini bir bilmece,okuyucuları da bilmeceyi çözmeye çalışan kişiler olarak tanımlar ve mogoloman bir zihniyetle yaşadığı çağda kimsenin kendisini anlamayacağını ancak gelecek çağlarda anlaşılabileceğini söyleyerek kendini '' Zamanı gelmemiş filozof '' olarak niteler.

   Bilindiği üzere Zerdüşt İranlı bir Peygamberdir. Hem isim hem de tavır olarak pazar yerindeki hareketleri doğu kültüründen izler taşısa da Nietzche'deki Zerdüşt'ün onunla bir ilişkisi olmadığı söylenir (!). Bütün gözlemler ve düşünceler bu kişi üzerinden bize aktarılmaya çalışılır.

   Kitapta ''Bengi Dönüş ve Üst-İnsan '' kavramları üzerinde durulur.Zerdüşt bireyi ele alması yönüyle bir psikologdur. Ona göre ''Kişinin en büyük düşmanı yine kendisidir.'' Hedef üstinsan veya Üstün insandır.Yalnız bu düşüncenin Hitler'deki ''Üstün ırk'' saçmalığı ile bir ilişkisi olmadığını belirtmeliyim.

   Nietzche göre insan, hayvan ile üstinsan arasında gerili bir ipe benzetilir.İnsanın üstinsana doğru kendisini sürekli aşması gerektiğini söyler. Yani HAYVAN,sürekligelişme,KENDİNİAŞMA,üstinsan...

    Bunun için insan, kendini alçakta görüp,eski değer yargılarını hiçe sayarak onları paramparça eden bir yok edici olması gerekir. Hiç bir değer yargısına bağlı kalınmamalı,insan kendi yarattığı değerlere karşı çıkarak,sürekli yıkarak ÜSTİNSAN'a doğru yol almalı. Nietzeche buna  '' Levhaları yıkmak '' diyor.

   Ona göre mevcut değerlere bağlı olanlar aşağılık insanlardır.Zerdüşt ''kendisi'' olup eyleme geçen,başkaldıran herkesi kendisiyle eşdeğer olarak görür.

    Zerdüşt'e göre insanlar kendi değerlerini ve düşüncelerini oluşturmalıdır.Bu sebeple ne bir takipçisi olmalı ne de kendisi bir takipçi olmalıdır.Bu konuda '' Yalnız gidiyorum kardeşlerim,siz de yalnız uzaklaşın buralardan.Böyle istiyorum ben! Uzaklaşın benden ve koruyun kendinizi Zerdüşt'ten. Her zaman öğrenci kalırsa insan öğretmenine borcunu ödemiş olur .'' der.

   Üstinsana erişebilmek için insan, Tanrı dahil hiç kimseye ihtiyaç duymadan kendi yasalarını kendisi yapmalıdır.Yasalarınınyapıcısı,celladı, ve kurbanı olmak için de insan kendine karşı sert ve katı olmalıdır. bu da her babayiğidin harcı değildir.

   Bu görüşlerine baktığımızda Nietzche'nin felsefesini çağına toptan bir başkaldırı,toptan bir inkar,bir karşı çıkış olarak değerlendirebiliriz. Aynı zamanda insanı akılcılığın kıskacından kurtararak Hacı Bayram-ı veli gibi kendi üzerinde düşünmesini sağlamaya çalışmıştır. Hacı Bayram da '' Sen sni bil '' diyordu.

   Tanrı ölmüştür ve insanlar dünyada yapayalnızdır.İnsanlar Tanrı'dan beklentilerinden vazgeçmeli ve kendini dünyaya adamalıdır.Çoğunluğu sürü olarak nitelendiren Nietzche,onların ancak güçlü insanların denetiminde ilerleyerek ÜST-İNSAN'a ulaşılabileceğini söyler.Bunun için de sürünün kendini feda etmesi gerektiğini belirtir.Aslında yukarıda yazdığım ''Üst-İnsan'a erişebilmek için insan, Tanrı dahil hiç kimseye ihtiyaç duymadan kendi yasalarını kendi yapmalıdır'' düşüncesiyle çelişmektedir. Bunu yazardaki çelişkiye bir örnek olsun diye verdim sadece !

     İlk olarak 17. yüzyıl teologlarından Heinric MİLLER tarafından  kullanılan  '' ÜSTİNSAN ''  evrenin amacı,sebeb aynı zamanda kendini Hasan SABBAH'ın fedaileri gibi büyük eylemler uğruna harcamaya hazır olmalıdır.Nietzche kendisinin üst insan olarak gördüğünü başkasının şeytan olarak değerlendirebileceğini vurgulamayı da unutmaz !

   Eşitliğe inanmayan Nietzche halka tepeden bakar,onlarıküçümser.Panayırda bu insanların üstinsanın söylediklerine inanmayacağını belirtir ve şöyle tavsiyede bulunur : Ey üstinsanlar,içtenadamlar,açık kalpliler, güvensiz olun ! Derinliklerinizi gizli tutun. Çünkü bu gün halk tabakasının günüdür.'' diyerek esas düşüncelerini gizlemeleri gerektiğini söyler.

   Şen Bilim  adlı eserinde bir kaçağın ağzından Sinoplu Diyojen'i de anımsatan bir tavırla elinde fener '' Tanrı öldü,Tanrı öldü !'' diyerek haykırır.

    Dünya acı,ızdırap ve çatışmalarla doludur.Bunlar iyi ve merhametli bir Tanrının işi olmamalı. Tanrı'nın ölmesiyle insanın  anlamadığı doğasını yenmesi ve üstinsan'a ulaşabilmesi için bir zorunluktur.

    Empedokles adlı eserinde Hindistan,Yunanistan'da gelişen ve dünyaya yayılan Panteizm ve İslam ve Türklerdeki  Tasavvufu da çağrıştırarak,insanın acı çekmek için Tanrı tarafından yeryüzüne indirildiğini söyler.

   Nietzeche göre değerler, dünyanın gerçek doğasını görmemizi engellemek amacıyla geliştirilmiş araçlardır.Buna karşın  bu değerler dinlerde olduğu gibi yaşanılması zor olan dünyayı da ( şükürlerle,telkinlerle,kader anlayışıyla ) dayanılır bir duruma getirmeye hizmet etmektedir. Dinler görülen alemin ötesinde güzel vaatler sunarak , insanların ne yapması gerektiğini  buyurarak onların özgürce başkaldıran doğasını yok ederek sürünün bir parçası durumuna getirmeye çalışırlar. Katlanılması zor hayata katlanmamız gerektiğini salık veren araçlara ve Tanrı anlayışına karşı çıkan Nietzche bilim adamlarını da bu noktada dinine hizmet eden kişiler olarak görür. İki kesimde çeşitli vaatlerle insanların körü körüne bağlanmaya neden olacaklarından  bunlardan kurtulmak gerekir !

   Bengi Dönüş yani Ebedi Dönüş anlayışıyla  insanın tekrar tekrar dünyaya  geleceğini savunan filozof,yaşamı sürekli ters çevrilen bir kum saatine benzetir.Buradaki asıl sorun ise üstinsan olabilmek için daha önceleri üstesinden geldikleri  bütün sorunların yeniden ortaya çıkması ve insanların bu sorunları çözmek için yeniden mücadele vermek zorunda kalmalarıdır. Bu da bize Tasavvuf felsefesini ve reanakrisyonuçağraştırmıyormu ?

   Yine Nietzche' nin  '' Ölüm henüz bir bayram sayılmıyor'' demesi  Mevlana'nın ölümü Şeb-i Arus yani düğün gecesi olarak görmesi arasında bir ilişki veya etkilenme yok mudur sizce !

   Hristiyanlığın kökenleri ile ilgili araştırmalarının bulunduğu Deccal adlı eserinde İsa'dan telmih yoluyla sözedenNiechet '' İlk ve son Hristiyan çarmıha gerilmiştir '' der ve Hristiyanlığa lanetler yağdırır.

   Deccal'ın başında  insan sevgisinin bir kuralı olarak '' Zayıf ve hasta  yapılı insanlar yok olmalıdırç'' der. Hatta bunu zayıf insanlara bir yardım olarak değerlendirir. Hıristiyanlığı zayıf ve hasta yapılı insanlara bir anlayış olarak değerlendiren  Nietzche nihilist özelikler tüm dinlere karşıdır. Hristiyanlığı  hayatı yadsıyan bir köle ahlakı taşıyan  öğreti olarak görür. Sürü psikolojisinin temeli olarak gördüğü bu dini çilecilik olarak adlandırır ve yok edilmesi gerektiğini söyler.

   Ona göre Hristiyanlık bilime de düşmandır. Gerçeklik gelir gelmez uzaklaşmak zorunda olan bu din dünya hikmetinin (Bilimin ) düşmanıdır. Eski kültürlerin izini ve varlığını yadsıması bakımından da yıkıcı bir dindir !

   Ecce Homo adlı eserinde onu  Nietzche yapanın Hristiyanlığın maskesini düşürmüş olmasına bağlar ve bunu eşi benzeri bulunmayan bir olay,bir dönüm noktası olarak değerlendirir.  Bundan dolayı da bir megaloman gibi tarihi '' Kendinden önce yaşananlar ve kendinden sonra yaşananlar '' olarak ikiye böler .

        NOT : Zerdüşt,elinde fenerle gezmesi (Diyojen'ianımsatnası),Hacı Bayram, Hassan Sabbah, Mevlana ve tasavvuf..gibi bazı isim ve terimleri kullanmamın Nietzche'nin düşünceleri ile benzerlik göstermesine belki de etkilenmelere dikkat çekmek içindir.

                                                             Cahit BULUT

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Bilimsel Makaleler Yazıları