Aşkı bilmiyormuşuz ! İki prof'un gençler üzerinde yaptığı araştırmalar onları bu sonuca götürmüş. Gençler kafelerde oturup karşı karşıya oturup cep telefonlarıyla oynamayı aşk sanıyorlarmış..!Çok güzel ve yerinde bir araştırma olmuş. Bana göre bazıları da el ele tutuşup gezmeyi,öpüşüp sevişmeyi,bastırılmış egolarını tatmin etmeyi aşk sanıyor, sonucunda bu sanılarla evleniyorlar akabinde ise boşanmak için -hele bir de çoçuk(lar) doğmuşsa- akla karayı seçiyorlar,mahkemeden mahkemeye gün saymak zorunda kalıyorlar.Bunun temelinde,her ne kadar farkında olmasak da bizim etik anlayışımız var.Erkek kadına, kadın erkeğe yabancılaştırılarak yetiştiriliyor.Evlenecek çiftler de birbirini tanımadan evleniyor,gerisi şansa ve kadere kalmış...
Peki nedir aşk denen duygu ?Aslında her çağda buna kafa patlatılmış Eros denen bir tanrısı bile oluşturulmuştur çünkü eski Yunanlılar da bir çok konuda olduğu gibi çözemedikleri aşkı da bir tanrıya bağlamışlardır.
Aslında tanımlamak o kadar basit değil aşkı.Siz bakmayın o tumturaklı aşk tanımlarına. Aşkı, bütün soyut kavramlarda olduğu gibi belki örneklerle somutlaştırabiliriz.
Aşk: duyguların köpürmesidir,hiç bir engel tanımadan bir sel gibi akıp gitmesidir,planlanacak bir olay değildir,pırıl pırıl bir ilkbahar havasında,birden bire kopan bir fırtınanın ardından sağanak sağanak yağmurların oluşturduğu bir sel felaketidir.
Aşk:oksijenle hidrojenin birleşip yaşam kaynağı suyu oluşturmasıdır.
Aşk :Su,çay ve şekerin bir bardak(beden)da birleşip birlenmesidir.
Bunlar benim tanımlarım.
Aşk Fuzuli'nin Leyla ve Mecnun Mesnevisinde ,yıllar sonra Leyla ile karşılaşan Mecnun'un ona söylediği gibi '' Sen sensen ben kimim,ben bensem sen kimsin !'' diyecek kadar sevgilisini kendisinden ayrı bir varlık olarak değil de ,aşık ile maşukun birleşmesi,bir olmasıdır. Yunus Emre de '' Aşkı olan insan
Kendini neyler !'' diyor.
Yeter mi acaba !
