Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Pozitif Psikoloji Üzerine II

Prof. Dr. Şerife Işık Hasan Güneş

Kategori: Psikoloji-Sosyal Psikoloji - Tarih: 20 Şubat 2024 22:03 - Okunma sayısı: 562

Pozitif Psikoloji Üzerine II

1-POZİTİF PSİKOTERAPİNİN İLKELERİNDEN DENGE İLKESİNE DEĞİNİR MİSİNİZ?

Psikoterapiye geleneksel yaklaşımların temel hedefi bozuklukların iyileştirilmesidir. Pozitif psikoterapi ise bunun aksine pozitif duygular kazanmayı, güçlü yanları harekete geçirmeyi ve anlamlı ilişkiler geliştirmeyi hedefleyerek iyi oluşun artırılmasına odaklanır. Alanyazında pozitif psikoterapi başlığı altında farklı modeller geliştirilmiştir. Bu modellerden biri 1960’ların sonlarında Nossrat Peseschkian tarafından geliştirilen pozitif psikoterapidir. Pozitif psikoterapinin amacı danışanda pozitif olanı ortaya çıkarmak ve danışanın yaşamında dengeye ulaşmasına yardım etmektir (Peseschkian, 2002).

Denge ilkesi gereği bireylerin tam olarak sağlıklı ve üretken olmaları “beden”, “iş/başarı”, “ilişki” ve “anlam/gelecek” boyutlarını dengeli bir şekilde kullanmasına bağlıdır. Pozitif psikoterapi, denge ilkesi ile her bireyin çatışmalarını çözmek için belli bir boyuttaki aktiviteleri kullandığını ifade eder. Aynı olay karşısında bazı bireyler bedensel belirtiler gösterirken; bazıları iş/başarıya odaklanır ya da uzaklaşır; bazıları sosyal alana yönelir veya sosyal alandan kendisini geri çeker; bazıları ise anlam aramaya odaklanır. Örneğin birey “beden” boyutuna enerjisini fazlasıyla harcarsa sporla aşırı ilgilenme veya hareket içeren etkinliklerden kendini geri çekme, az veya çok yeme gibi bedensel semptomlar göstererek tepki verebilir. Benzer şekilde birey “iş/başarı” boyutuna enerjisini fazlasıyla harcarsa işkolik olma, hırs ve rekabet gibi semptomlar; “ilişki” boyutuna enerjisini fazlasıyla harcarsa ayrılma korkusu, ilişki kurmaktan korkma ve önyargılara sahip olma gibi semptomlar; “anlam/gelecek” boyutuna enerjisini fazlasıyla harcarsa ölüm korkusu ya da gelecek odaklı yaşama gibi semptomlar sergileyebilirler (Peseschkian, 2002, 2007).

2- POZİTİF PSİKOTERAPİNİN İLKELERİNDEN SEVME İLKESİNE DEĞİNİR MİSİNİZ?

Pozitif psikoterapiye göre her insanda sevme ve bilme yeteneği olmak üzere iki temel yetenek bulunmaktadır. Sevme yeteneği bir çocuğun doğduğu andan itibaren ebeveynleriyle kurmuş olduğu ilişki sonucu gelişir ve duygusal bağ aracılığıyla oluşur. Sevme kapasitesine bağlı olan birincil yetenekler; zaman, sabır, umut, cinsellik, inanç, güven, sevgi ve birlik olmaktır. Örneğin çatışma durumlarında sabır yeteneğini kullanan bir birey, sabır gösterdiğinde istediği sonuçlara ulaşabileceğine inandığı için bu yeteneği az gelişmiş olan bireylere göre daha sakin olacaktır.

Peseschkian’a (2002) göre yeteneklerin çok gelişmesi o alanda aşırı duyarlılığı artırırken, az gelişmesi de o alana gereken önemin verilmemesi ile sonuçlanır. Dolayısıyla eğer yetenekler gereğinden fazla ya da istenilen düzeyin altında gelişirse dört temel yaşam alanında (beden, iş/başarı, ilişki ve anlam/gelecek) denge kurulamamakta bu nedenle fiziksel ve ruhsal olarak sorunlar ortaya çıkmaktadır.

3- POZİTİF PSİKOTERAPİNİN İLKELERİNDEN BİLME KAPASİTESİNİ AÇIKLAR MISINIZ?

Her insan varoluşu gereği kim olduğunu, çok zor koşullara maruz kalan insanların nasıl hayatta kaldıklarını, bir tohumun bir çiçeğe nasıl dönüştüğünü ya da acı çekmenin neden varolduğunu merak eder. İşte bu soruların cevap bulmak için çaba göstermek bilme yeteneğinin ifadesidir. Bilme yeteneği; öğrenme ve öğretme anlamını taşır. Bilme kapasitesine bağlı ikincil yetenekler düzen, temizlik, dakiklik, nezaket, dürüstlük, güvenirlik, tutumluluk, itaat, adalet, başarı ve sadakat gibi yetenekleri kapsar (Peseschkian, 2000). Örneğin düzen yeteneği bireyin hayatını düzenleyebilmesi, işlerini, duygularını ve yaşamını organize edebilme yeteneğinin gelişmiş olması anlamına gelir. Bu bağlamda çatışma durumlarında düzen yeteneğini kullanan bir birey amaçlarına ulaşmada ve motivasyon sağlamada daha etkin olacaktır. Daha öncede belirttiğim gibi bilme kapasitesine bağlı ikincil yeteneklerinde çok gelişmesi o alanda aşırı duyarlılığı artırırken, az gelişmesi de o alana gereken önemin verilmemesi ile sonuçlanır. Dolayısıyla bu yeteneklerin çok fazla ya da istenilen düzeyin altında gelişmesi dört temel yaşam alanında denge kurulamamasına ve bireyin sorunlar yaşamasına neden olabilir (Peseschkian, 2002).

Peseschkian, N. (2000). Positive Psychotherapy. New Delhi: Sterling Publishers.

Peseschkian, N. (2002). Günlük Yaşamın Psikoterapisi (Çev. H. Fışıloğlu). İstanbul: Beyaz Yayınları.

Pesesckian, N. (2007). Eğer hiç sahip olmadığın bir şeye sahip olmak istiyorsan, o zaman hiç yapmadığın bir şey yap (Çev. S. Köseoğlu). Beyaz Yayınları.

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Psikoloji-Sosyal Psikoloji Yazıları