Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

Günümüzde Akran Zorbalığı

Hanife Duygulu yazdı

Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 16 Mart 2023 11:45 - Okunma sayısı: 1.222

Günümüzde Akran Zorbalığı

GÜNÜMÜZDE AKRAN ZORBALIĞI

Son zamanlarda “zorbalık” sorunuyla sıklıkla ve artan bir oranla karşılaşmaktayız. Artık zorbalıkla ilgili birçok olaya her yerde tanık oluyoruz. Toplumun her kesiminde etkili olan zorbalık son yıllarda özellikle de çocuklar ve gençler arasında oldukça tehlikeli boyutlara taşınmış durumdadır. Birçok toplumun adeta kanayan yarası haline gelen bu gizli tehlikeyi literatürde incelemek istediğimizde yeterli kaynak olmadığını görmekteyiz. Haliyle elimizde yeterli çözüm tekniği de mevcut değildir. Bu sorun öncelikle toplumun temelini oluşturan, şekillenmesinde en etkili birim olan toplumun en küçük temel taşı aileyi derinden etkilemektedir. Eğitimciler, sosyologlar, psikologlar, siyasiler, yöneticiler, sanatçılar ve tüm dünyayı yönlendirmede etkisi tartışmasız olan medyanın bu konuya daha çözüm odaklı bakması gerekmektedir. Herkesin sorumluluk alması, eğitim programlarının ve acil önlem yöntemlerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Akran zorbalığı konusunda neler yapılabileceğine dair önerilere geçmeden önce Akran zorbalığı tanımına bakmamız gerekmektedir. Akran zorbalığı konusunda birçok değişik tanım bulunmaktadır. Bunlardan en çok kullanılan ise ‘karşı tarafı bilinçli ve kasıtlı bir şekilde incitmeyi amaçlayan, kurban ve zorba arasında güç dengesizliğinin hâkim olduğu, tekrarlayıcı ve sürekli olarak yapılan saldırgan davranışlar” tanımıdır. Bilimsel literatürde ise ilk kez Dan Olweus’un 1970’li yıllarda yaptığı araştırmalar ile yer almaya başlamıştır. Dünyanın tüm ülkelerinin ortak sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerinde akran zorbalığı ile ilgili önlemler önemli bir yer tutmaktadır. Bununla ilgili çalışmalara ağırlık verilmiştir. Ülkemizde ise akran zorbalığı alanında çalışmalar ancak 2000‘li yıllarda başlamıştır.

Akran zorbalığının çeşitli türleri olmakla birlikte geçmişten günümüze bakıldığında Fiziksel Zorbalık Sözel Zorbalık, Psikolojik/Duygusal Zorbalık Cinsel Zorbalık ve son dönemlerde bu gruba Siber Zorbalık da girmiştir. Akran zorbalığının nedenlerine bakıldığında birçok neden sıralamak mümkündür. Bunların nedenine bakmak gerekirse; zorbalığa başvuran çocuğun ailesinden sevgi almamış, ihmal edilmiş, görmezden gelinmiş bir çocuk olabileceği düşünülmelidir. Çoğunlukla çocuğun ebeveynlerinin tutumlarına bağlı olarak akranlarına zorbalık yaparak kendini ispat etmek istemesi söz konusudur ya da çocuk aile içinde anne, baba, abi, abla, kardeş ilişkilerinde zorbalığa maruz kalmış veya tanık olmuş olabilir. Çocuk bunu da yine akran zorbalığı olarak dışarıya, çevreye, okula, sokağa taşıyabilmektedir. Zorbalık yapan bireylerin yanında, zorbalığa maruz kalmış çocuklarda her açıdan travmatik bir durum gelişmekte ve bunu tüm hayatına yansıtmaktadır. Zorbalığa maruz kalan bireylerin birçoğunda korkudan dolayı bu olayı ebeveynlerine söylemediği gibi okulda da bunu ifade etmemekte ve içine kapanan bir öğrenci profili oluşmaktadır. Bir diğer yandan yine çocukların sadece akranları tarafından değil yetişkinler tarafından da zorbalığa maruz kaldığı görülmektedir.

Akran zorbalığı konusunda neler yapılmalı?

Gelişim psikolojisinde son zamanlarda davranışların nedenleri ve gelişimsel etkileri incelenirken davranışların tek bir boyutu değil, davranışı etkileyen faktörleri daha kapsamlı incelenmektedir. Bireyin içinde bulunduğu sistemler bütün olarak ele alınmaktadır. (Okul, aile, aile-okul etkileşimi, kültür) Şimdiye kadar yapılan araştırmaların ortak sonucu, davranışların anlaşılabilmesi için bireysel ve çevresel faktörlerin arasındaki dinamik ilişkinin anlaşılması gerektiğidir. Bireyin gelişimine etkide bulunan faktörler, birbiri ile ilişkili sistemler bütününün parçalarıdır (Farmer ve ark.,2007). Dolayısıyla bireyin içinde doğup büyüdüğü aile de en önemli faktör olmaktadır.

Akran Zorbalığını anlaşılması konusunda günümüze ışık tutacak kuramlardan biri Bronfenbrenner’in (1979) geliştirdiği “Ekolojik Sistemler Kuramı”dır.

Bu kuramda çocuk hiyerarşik olarak iç içe geçmiş çok boyutlu, değişken sistemler içinde bulunmaktadır. Bu sistemler etkileşim içindedir ve çocuğun gelişimini doğrudan etkiler. Sistemler aşağıdaki gibidir;

(1) Ontojenik gelişim (bireyin ebeveyninin özellikleri, gelişimsel seviyesi, kendi ebeveynleri ile olan ilişkileri, çocuğa karşı hisleri);

(2) Mikrosistem (çocuğun aile ortamı, okul ortamı ve arkadaş çevresi);

(3) Mezosistem (ebeveyn-çocuk ilişkisi, okul-aile ilişkisi);

(4) Ekzosistem (ailenin içinde bulunduğu sosyal çevresi ve işi);

(5) Makrosistem (diğer sistemleri etkileyen kültürel inanç ve değerler)

(6) Kronosistem (çocuğun içinde yaşadığı ortamda zaman içerisinde olan değişimler).

Bu kuram temel alındığında, zorbalık tek başına değil birçok faktörün nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. Tüm bunlar ele alındığında birey akran zorbalığına karşı korunabilir ya da tam tersi bir durumun oluşmasında risk teşkil edebilmektedir. Her bir birey ailede öğrendikleri ile hayata başlar ve her çocuk ailesinden öğrendiği bir takım kuralları hayatı boyunca devam ettirir. Özellikle 0-3 yaş öğrenmelerinin çok önemli olduğu birçok eğitimci ve alanında uzman kişilerce söylenmiştir. Bu konuda Profesör Nevzat Tarhan şunu söylemektedir ‘’Bir insan hayatı boyunca öğrendiği 100 bilginin % 50 sini 0-3 yaş arasında öğrenir. 0-3 yaş çocuğun anne ya da anne yerine geçen yetişkin ile bire bir ilişkinin kurulduğu çağdır. Çocuk ile bire bir ilişkinin kurulduğu bu çağda, güvenli, tutarlı, sevgi ile saygı doğru verildiyse çocuk “Ben değerliyim, hayat güvenli.” diye düşünüyor,nasıl ki vücudumuzun, bedenimizin, besinlere ihtiyacı varsa, bir İnsanın gelişen ruhunun da sevgiye, saygıya, değer verilmeye, dinlenilmeye ihtiyacı vardır. Bunlar karşılanmadığı zaman, bu çocuğun gelişen ruhunda, çocukluk çağında travmalar oluşuyor ve birçok hastalığa bakıldığında çocukluk çağındaki travmalar ile bağlantılı olduğu görülüyor.’’ diye açıklıyor.

Toplumdaki bireylerin farklı bir aile ortamında yetiştiği göz önüne alındığında bu durumun birtakım güçlüklere sebep olacağı muhakkaktır. Bu güçlükler gerek toplumsal hayatın içinde gerek ise okulda kurallara uyma ya da kurallara baş kaldırma konusunda kendini göstermektedir. Aile içinde sevgi içinde büyüyen çocuklar sağlıklı kişilik geliştirmektedir.

Çocuklukta doğru bir davranış kazandırmak için aileler planlı bir şekilde bilinçlendirilmelidir.

Araştırmalara Göre Okullar Hangi Önlemleri Almalıdır?

Okulun genelinde görülen olumlu ya da olumsuz öğrenci davranışlarıyla ilgilenmenin bütün öğretmen ve yöneticilerin esas görevlerinden biri olduğu unutulmamalıdır. Okulda, disiplin olaylarının doğması halinde öğrencilerin boş zamanlarını kültür çalışmaları, bilgi yarışmaları, sportif etkinlikler, folklor çalışmaları gibi sosyal faaliyetler ile doldurmak suretiyle, zorbalık yapan çocuklara huzur bozucu hareket ve olayların unutturulması, okula bağlılıklarının arttırılması çok yerinde bir önlem olarak düşünülmelidir (Gürsoy ve Küçükdemir, 1997).

Öğretmenlerin sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerini geliştirmeye ve daha etkili kullanabilmelerine yönelik hizmet içi eğitim kursları düzenlenebilir. Böylece öğretmenler öğrencileri daha iyi yönlendirebilecek ve olumsuz öğrenci davranışlarını yönetebilecektir.

Araştırma sonuçlarına göre sınıf seviyesi yükseldikçe okul kurallarını ihlal etmede artış olduğu görülmüştür. Bu çerçevede bakıldığında sınıf seviyesi yükseldikçe öğrencilerle ilgili çalışmalar artırılmalı, öğrenciler yalnız bırakılmamalı ve doğru bir şekilde aktivitelere yönlendirilmelidir.

Ayrıca öğrencilerin akademik başarıları düştükçe okul kurallarını ihlal ettikleri de görülmektedir. Akademik başarısı düşük öğrenciler ilgisiz bırakılmamalı ekstra çalışmalar yapılmalı, sosyal aktiviteler ve farklı aktivitelere yönlendirilerek, bu öğrencilerin davranışları kontrol edilmelidir.

Sağlıklı iletişim akran grupları arasında çok önemli bir etmendir. İletişimin kesintiye uğradığı ya da hiçbir şekilde iletişimin kurulmadığı zamanlarda şiddet daha da artacaktır. Akran zorbalığı konusu üstü kapatılarak değil aksine üstüne gidilerek çözüm bulunmalıdır. Yapılan bir araştırmada zorba ve kurbanların olumsuz bir aile ortamı algısına sahip oldukları ve ailelerini problem çözme, iletişim, duygu iletimi, duygusal ilgi ve davranış kontrolü gibi alanlarda yetersiz buldukları belirlenmiştir. Ayrıca koruyucu ve otoriter ebeveynlik stillerinin saldırganlıkla ilişkili olduğu; demokratik ebeveynlik 19 stilinin saldırganlık için koruyucu bir faktör olduğu ülkemizde yapılan bir başka araştırmanın bulguları arasındadır (Eldeklioğlu, 2007). Sağlıklı iletişim akran grupları arasında çok önemli bir etmendir. İletişimin kesintiye uğradığı ya da hiçbir şekilde iletişimin kurulmadığı zamanlarda şiddet daha da artacaktır Akran zorbalığı konusu üstü kapatılarak değil aksine üstüne gidilerek çözüm bulunmalıdır. Yapılan bir araştırmada zorba ve kurbanların olumsuz bir aile ortamı algısına sahip oldukları ve ailelerini problem çözme, iletişim, duygu iletimi, duygusal ilgi ve davranış kontrolü gibi alanlarda yetersiz buldukları belirlenmiştir. Ayrıca koruyucu ve otoriter ebeveynlik stillerinin saldırganlıkla ilişkili olduğu; demokratik ebeveynlik 19 stilinin saldırganlık için koruyucu bir faktör olduğu ülkemizde yapılan bir başka araştırmanın bulguları arasındadır (Eldeklioğlu, 2007). Son olarak gençler arasındaki zorbalığı önlemek ve engellemek için özellikle ailelerin ve okullarda da eğitimcilerin bu konuya karşı algılarının açık olması karşılaşılan bir zorbalık durumunda aile okul ve psikologların iş birliği içinde hareket etmesi, uygun destek programlarının geliştirilmesi gerekmektedir.

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Fikir Yazıları Yazıları