Uğur Özeren
Kategori: Eğitim Bilimleri - Tarih: 27 Eylül 2022 19:01 - Okunma sayısı: 1.137
Eğitim yönetimi ve okullarımızın ulusal sınav başarılarına yönetici etkisi
Uğur Özeren : Sayın Prof. Dr. Hüseyin Başar kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?
Prof. Dr. Hüseyin Başar: İlkokul, ortaokul ve liselerde on altı yıl öğretmenlik ve yöneticilik yaptıktan sonra, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi Teftişi Planlaması ve Ekonomisi alanında öğrenimini sürdürüp aynı fakülte ve alanda yüksek lisans ve doktora yaptı. Aynı fakültede hizmet içi eğitim uzmanı olarak çalıştıktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesine Yardımcı doçent olarak atandı, oradan emekli oldu. Bu üniversitelerde çalışırken verdiği dersler dışında, Gazi Üniversitesinde ve uzaktan eğitim yapan Ahmet Yesevi Üniversitesinde de dersler verdi. Üniversite çalışmaları dışında çok sayıda kamu ve özel sektör kurumunda, yönetim ve eğitim yönetimi konularında hizmet içi eğitim çalışmalarında yöneticilik ve eğiticilik, dört Avrupa birliği projesinde uzmanlık yaptı.
Kitaplarından üçü, kendi alanlarında Türkiye’de ilk ve özgün yayınlardır: Öğretmenlerin Değerlendirilmesi, Sınıf Yönetimi , Nasıl Düşünelim.
Uğur Özeren : Öğrenmede bireysel farklılıklar büyük önem taşır. Öğrenme gücü her öğrencide farklı düzeydedir. Farkındalığı yüksek bir eğitim yönetici okulun sınav başarısına nasıl olumlu etki yapabilir?
Prof. Dr. Hüseyin Başar: Eğitim, çok sayıda bilim alanının bulgularından yararlanmayı gerektiren bir uygulama alanıdır. Eğitim bilimi değil, eğitim bilimleri vardır: Yönetimi, denetimi, programı, öğretimi, psikolojisi, sosyolojisi... Bu geniş ve bütünsel özelliği, onunla ilgili olanların da aynı genişlikte düşünmelerini gerektirir. Onun bir parçası hakkında bilimsel açıklamalar yapacakların da bunu gözetmeleri gerekir. Örneğin, bana sorularınızın tamamında yer alan okul-sınav başarıları, bu bütünlüğün ilişkiselliği gözetilmeden, tekil olarak ele alınırsa yanıltıcı olur.
Sınavın amacı, bir süreçte kazanılması gerekenlerin kazanım durumunu belirlemek, kazanım eksikliklerini tamamlamak ve yanlışlarını düzeltmektir. Yarışma sınavlarının amacı ise, insanları yarıştırarak, belli bir sayıdaki konuma kimlerin yerleşmesi gerektiğini belirlemektir. Bu sonuçların durumuna, sadece okul yöneticisinin değil, öğrencinin, okul olanaklarının, ailelerin, ülkenin, çevrenin... olumlu-olumsuz katkıları olur. Okul yöneticilerinin bireysel farkların bilincinde olması, bu bilince uygun bir okul ortamı, öğretmen bilinci, eğitim düzenlemeleri, çevre desteği oluşturmalarına bağlıdır. Okul yöneticisi, bu konularda eğitimli, istekli olmalı, zamanını bürokratik işlerle ziyan etmemelidir. Okul yöneticisi olmak, ciddi bir bilimsel eğitim gerektirir.
Uğur Özeren : Öğrenmenin Gerçekleşmesinde Etkili Olan Faktörleri sıralarsak motivasyon, Hazırlıklı oluş, alıştırma-tekrar, Öğrenme Materyali ön sıraları alır. Farkındalığı yüksek bir eğitim yöneticinin bu sürece katkıları nelerdir?
Prof. Dr. Hüseyin Başar: İkinci sorunuz için de bir söyleşi kapsamı yetmez, birkaç kitap yazmak gerekir. Örneğin, öğretmen tutum ve davranışları için , yönetim, sosyoloji, psikoloji, ekonomi.... kitapları yanında, Sınıf Yönetimi kitaplarından da yararlanılmalıdır. Öğretim – eğitim programları için de benzer çabalar gerekir. Bunlarda temel ilke, işin amacından yola çıkmaktır.
Biz henüz eğitimin ne olduğunu yeterince anlayamamış, çoğumuz onu öğrenme ile eş anlamlı sanmış insanlar olarak, bu konulardaki yanlışlarımızın da farkında değiliz. Canlıbilimciler, canlıları bitkiler ve hayvanlar olarak iki ana gruba ayırır, insanı hayvan grubu içine koyarlar. Toplumda da bazı insan davranışları ve sözleri hayvanlarınkine benzetilerek, bu insanlar o hayvan isimleriyle adlandırılır. İşte, temelinde bir hayvan olan insanı, söz ve davranışlarıyla ondan farklılaştırma, insan olmasına yardımcı olma çabalarının bütününe “eğitim “ denir. Eğitim, ailede başlayan ve yaşam boyu süren bir gelişimdir ama onun için asıl ağırlıklı çabalar, adına Temel Eğitim denen ve çoğu ülkede zorunlu olan süreç içinde yer alır. Bu anlamda, aileden başlayarak, temel eğitimin sonuna kadar süren eğitsel etkinlikler bütününün adı, “Vatandaşlık Eğitimi’dir. Bu eğitim, insanların temel yaşam bilgileri edinmesi ve bu bilgileri yaşam amaçlarına uygun kullanabilmesi için bilinç sahibi yapılması içerikleriyle donatılmalıdır. Bizim yaptığımız gibi, öğrencilere yaşam boyu hiç gereksinim duymayacakları bilgilerin ezberletilmesi ve sınavlarda sorulması bu amaca hizmet etmez. Bilmek ve yapmak ne yazık ki farklıdır. Hırsızlık yapmamak, trafikte durmadan önce sinyal vermek, bilindiği halde yapılan-yapılmayan davranışlardır.
Bilginin davranışa dönüşmesi, kişinin bilinç düzeyinin yüksek olmasını gerektirir. Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolaydır, yakın gelecekte çok daha kolaylaşacaktır. Bu nedenlerle, temel eğitim düzeyinin sonuna kadar, ders programlarından, gereksiz bilgiler çıkarılmalıdır. Öğrencilerin, bugünkü ders içeriklerinin çoğuna gereksinimi yoktur. Okul süreci, sadece az sayıda gerekli bilginin kullanılarak bilinç geliştirildiği çabalarla değerlendirilmelidir.
Bilinç, kişinin söyleyeceği-söylediği-söylemediği; yapacağı-yaptığı-yapmadığı söz ve davranışlarının hangi sonuçlar doğuracağının farkında olmasıdır. Bu farkındalık, söz ve eylemden önce olmalıdır. Ağzına geleni söyleyen, aklına geleni yapan insanlar, bunları düşünce süzgecinden geçirmediği, bilinç kullanmadığı için, olumsuz sonuçlarla karşılaşır. Vatandaşlık eğitimi, kişiye, bilgiyi amaçlarına uygun kullanabilme özelliği kazandırmalıdır. Bu özelliğin gelişmesi, kişinin bilinç gelişimine bağlıdır. Bilinç düzeyi düşük insanlar, anlama düzeyleri de düşük olacağından, her tür yanılgıya açık olurlar, amaçlarına uygun karar veremezler, böylece uygar bir vatandaş da olamazlar. Edinilen bilgiler, düşünme yoluyla bilinç oluşturabilir.
Eğitim süreçlerinde kullanılan yöntemler, bilgi depolamayı değil, bilinç geliştirmeyi hedeflemelidir. Bu nedenle öğretmenlerin öğrencilerin herhangi bir kaynakta bulabileceği bilgileri onlara anlatmaya çalışması yanlıştır. İyi öğretmen ders anlatmaz işler, yani var olan bilgileri öğrencilerin anlamasını sağlayıcı etkinlikler oluşturur. Öğrenci, ders öncesi o bilgilere sahip olmalı, ders süreci, bu bilgilerin kullanılarak, tartışılarak, örneklenerek, denenerek onların kullanımının gerçekleştiridiği, onlardan dersler çıkarıldığı ve bu derslerden yararlanılarak bilinç geliştirildiği bir etkinlikler bütünü olmalıdır.
Bilgi edinmenin amacı, onu kullanmaktır, bunun için bilgiye sahip olmak(öğrenmek)yetmez, bilgiyi anlamak gerekir. Bir bilginin anlaşıldığını gösteren sonuçlardan biri, o bilgiden sonuç(ders) çıkarabilmektir. Karga ile Tilki masalını öğrenen birinin o masalı birine anlatabilmesi, onun bu masalı anladığı anlamına gelmez. Olup bitenlerin nedenlerini anlatabilmesi, neler neden oldu, neler olsaydı bunlar olmayabilirdi, bu olaylardan hangi dersleri çıkarabiliriz gibi sorulara yanıtlar verebilmesi gerekir. Bilginin kullanılması için anlaşılması da yetmez, öğrencinin o bilgiyi kullanabileceği farklı durum ve sorun örnekleri verilerek bu durumlarda bilgiyi kullanabilme becerisine de bakılmalıdır. Ödevlerin temel amacı da budur, ödev, sadece evde yapılacak bir etkinlik değildir, derslikte bireysel ve grup ödevleri de yaptırılmalıdır. Kendi bulduğu, keşfettiği bilgi, öğrencinin kendi çabasına dayandığından, onun için daha değerli olur. Bu süreçlerde öğrenciler birbirlerinden de öğrenir, kendilerine güvenleri artar, bilgiyi kullanabildiğini gören öğrencilerin yeni öğrenmelere yönelimi de artar.
Bilgi edinme, anlama, ders çıkarma, onu farklı durumlarda kullanma çabalarını, o bilgiyi, ilgili başka bilgilerle bütünleştirme çalışmaları izlemelidir. Bir sorunun-durumun bütününü göremiyorsak, onu anlamamız zorlaşır, eksik-yanlış anlama gerçekleşir. İlgili bilgilerin bütünleştirilmesi, yeni bilgilerin üretilmesine de yol açabilir, bu yolla öğrencilerin bakış ufukları genişler, bakış erimleri uzar. Böylece, bilinç süzgeçlerinden geçirilen bilgilerin gerekli durumlarda davranışa dönüşebilmesi için, o bilgilerin bir değer sistemine bağlanması gerekir. Örneğin, çevreyi kirletmemek gerektiği bilgisi, temizlik değerine bağlanarak, temiz insanların değerli olduğu, çevreyi kirletenlerin değerlerinin düştüğü düşünceleri yoluyla, “çevreyi kirletirsem değeri düşük biri olurum bilincine, bu da çevreyi kirletmeme davranışına dönüştürülmelidir. Özendiğimiz ahlaklı insana, ahlak dersindeki öğütlerle değil, bu yolla edineceği değerlerle ulaşabiliriz. Görüldüğü gibi, bilgi sahibi olmak, çok basamaklı bir süreç olan eğitimin sadece ilk basamağıdır. Başarı için öğretmenlerin bu konularda kendilerini yetiştirmeleri ve bu uygulamaları öğrencilere yaptırmaları gerekir.
Uğur Özeren : Çocuğun yaşı kaç olursa olsun, içinde bulunduğu öğretim basamağı ne olursa olsun eğitimin amacı : ” Bireyi yetenek, beceri, ilgi ve istekleri düzeyinde ve doğrultusunda en iyi şekilde yetiştirmektir.” Eğitimin amacına ulaşması, ancak çocuğu tanımakla mümkün olur. Okul rehberlik servisi bu süreci öğretme, aile ve öğrenci için nasıl kolaylaştırabilir?
Prof. Dr. Hüseyin Başar: Herkes gibi öğrencilerin de sorunları, bunların çözümü için bilgi ve düşünceleri yetersiz kalınca desteğe gereksinimleri olur. Okul rehberlik çalışmaları öğrencilere öğüt verme işleri değil, tanıma, tanımlama, sorun çözümüne destek olabilmedir. Bir sorunla karşılaşan öğrencinin istemine bağlı olarak, sorununu anlamak, onu bilgilendirmek, olaya bilinçle bakabilmesine destek olmak, ona sorunla ilgili yollar buldurabilmektir. Yol seçimini öğrenci yapmalı, rehber, onun bu seçimini kolaylaştırıcı şekilde bilinç kullanabilmesine destek olmalıdır. Rehberlik birimi, öğrencileri tanıma bilgileri konusunda öğretmen ve yöneticilerle işbirliği yapmalı, onlar da bu bilgileri öğrencinin yararına ve gelişimine hizmet edici şekilde kullanmalıdır. Öğretmenler, bireysel öğrenci başarı sorunlarıyla karşılaştıklarında, rehberlik biriminden gerekli hizmeti alabilmelidir.
Uğur Özeren : Değerli hocam Prof. Dr. Hüseyin Başar eklemek istedikleriniz var mı? Son kısımda neler söylemek istersiniz?
Prof. Dr. Hüseyin Başar: Tüm öğrencilerimizin ve öğretenlerimizin eğitim-öğretimle ilgili ürünler ile yarınlarımızı daha da güzelleştirmesi dileğiyle…
Uğur Özeren: Prof. Dr. Hüseyin Başar değerli görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için hem Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi ailesi adına hem de okuyucularımız adına çok teşekkür ederiz.
04 Ekim 2024 14:08
09 Ekim 2024 01:01
01 Ekim 2024 22:48
06 Ekim 2024 21:34
06 Ekim 2024 20:54
01 Ekim 2024 17:29
05 Ekim 2024 13:12
01 Ekim 2024 19:24
09 Ekim 2024 10:39
05 Ekim 2024 19:52