Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

ENSTİTÜLERİN TONGUÇ BABASI Ölümsüzlüğünün 59. Yılında Saygıyla

Ülkelerin kültür yaşamı koca bir değerdir. Devasa bir kültür yaşamı inşa eden İsmail Hakkı Tonguç’un ölümsüzlüğünün 59. yılında,O’nun devrimci mirasına saygı, O’nun zengin kişiliğini ve eğitim anlayışını doğru anlayarak olacaktır. Bu yazının amacı, büyük

Kategori: Bilimsel Makaleler - Tarih: 01 Temmuz 2019 01:15 - Okunma sayısı: 2.516

ENSTİTÜLERİN TONGUÇ BABASI  Ölümsüzlüğünün 59. Yılında Saygıyla

 

ENSTİTÜLERİN TONGUÇ BABASI

Ölümsüzlüğünün 59. Yılında Saygıyla

 

“Sis Dağının başında borana bak borana
Tonguç Babayı da istiyoruz horona"

Mehmet Başaran

 

 

Öz:Ülkelerin kültür yaşamı koca bir değerdir. Devasa bir kültür yaşamı inşa eden İsmail Hakkı Tonguç’un ölümsüzlüğünün 59. yılında,O’nun devrimci mirasına saygı, O’nun zengin kişiliğini ve eğitim anlayışını doğru anlayarak olacaktır. Bu yazının amacı, büyük lider İsmail Hakkı Tonguç’un eğitimle ilgili görüşlerini ve yaşamını bazı ara başlıklarla ele almaktır.  Tonguç ile sınıf bilinci edinmiş köylüler yetişti, O, uyutulan köylülüğü uyandırdı, köyü canlandırdı. Eleştirel bilinçle sosyal, ekonomik, politik çelişkileri çözümleyerek, yepyeni bir kültürel sentez yarattı. Tonguç, imeceyle, içtenliğe ve güvene dayalı dostluklarla nelerin başarılacağını gösteren dünyaya örnek olmuş yeri doldurulmayan ileri bir eğitim uygulamasıdır.

 

 

Tonguç, Atatürk ilke ve devrimlerinin felsefesini özümlemiş, Atatürk’ün “az zamanda büyük işler başardık”ülküsünü ilke edinmiş bir eğitimcidir. Eğitime adanmış bir yaşamın yalın ve soylu öyküsüdür (Türkoğlu, 1997).

“ (…) Tonguç diyoruz, Atatürk der gibi, Nazım der gibi.”Öner Yağcı,“Büyük Oğul Efsanesi” adlı eserinde bu düşünceyi romanlaştırır. 20’li 30’lu yıllarda, Balkanlar’da dünyadaki ilerlemenin öncülüğünü yapan çok sayıda düşünce insanı yetişir. Resneli Niyazi, Tunalı Hilmi, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Atatürk,Balkanlardan Anadolu’ya gelen aydınlardır(Yağcı, 2018, s. 40). İsmail Hakkı da Balkan rüzgârlarından biridir.Bu düşünürler, bir toplumun kendi yazgısını, kendisinin belirleyebileceği inancıyla hiç yılmadan ve hep umutla çalışmışlardır (Altunya, 2018). “Büyük Oğul Efsanesi” adlı eserde Tonguç’un bir tasviri:

“(…)Tonguç Baba’nın hiç de öyle devlet büyüğü gibi havası yoktu, elinde yenicesi, kolundan hiç eksik etmediği fotoğraf makinesi, küçük çantası. Kravat takmıyordu, köylü gibi kasket takıyordu. Yoksul bir Balkan köylüsüydü! Konuşmaları, sıcak, vurucu, inandırıcı ve sertti”(Yağcı, 2018).

Rumeli’den Anadolu’ya

Tonguç’un evinin bulunduğu Tatar Atmaca Köyü, Güney Dobruca’daydı. Dobruca, Osmanlı İmparatorluğu’nun yitirilmekte olan Balkan Yarımadasındaki tüm topraklarında olduğu gibi savaş, kırım, göç, açlık gibi büyük acıların olanca sertliği ile yaşandığı kötü kaderli bir bölgeydi.

İsmail Hakkı, Rumeli’deki Rüşdiye eğitiminden sonra öğretmen olmak için İstanbul’a gelir. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki öğretmen okulu gerçeğiyle ilk kez Kastamonu’da tanışır. 1916’da İstanbul Kadıköy’de Erkek Öğretmen Okulu’na kayıt olur. Öğretmeni ve okul müdürü Satı Bey’i“eğitimcilik bir hünerdir, sanattır”sözleriyle hatırlar(Tonguç, 2009).İstanbul Öğretmen Okulu,dönemin en iyi okulu olmasını, Satı Bey’in iyileştirme çalışmalarına borçludur (Yağcı, 2018).

1918 Tonguç’un Almanya’da Öğrenimi ve Ekim 1918 Mondoros Ateşkes Antlaşması

Almanya siyasal ve felsefi düşünüşün temellerinin atıldığı bir ülkeydi (Yağcı, 2018). Tonguç, Almanca dil düzeyi çok iyi olduğu için Almanya’da öğrenime gönderilir.Burada devam ettiği öğretmen okulu,Karlsruhe’nin güneyinde Ettlingen beldesindeydi.7 ay kalabildiği Almanya’da eğitim almanın coşkusu,Anadolu cephesinden gelen 1. Dünya Savaşındaki yenilgi haberiyle silinip gitmişti. Almanya’da güçlü ve bilinçli bir işçi sınıfı vardı. 1. Dünya Savaşı’ndan hiç de yenilgiyle çıkmış bir hava gözlenmiyordu. 1917 Sovyet Devrimi’nden sonra devrimin Almanya’da olması beklenmişti (Tonguç, 2009).

1919’da Eskişehir’de Resim İş Öğretmeni

Porsuk Çayı’nın iki yakasına kurulan Eskişehir, küçük amaekonmik ve stratejik açıdan önemliydi. Demiryolu ve buna bağlı kuruluşlar şehre canlılık kazandırıyordu. Tonguç, resim iş öğretmeni olarak ilk burada göreve başladı (Tonguç, 2009). 

1921-1922 Yeniden Almanya’da Öğrenim

İsmail Hakkı Tonguç dünya ülkelerinde eğitimle ilgili hangi adımların atılması gerektiğini çok iyi biliyordu. Eğitimde büyük insan olmak işte bu ileri görüşlülükten kaynaklanır. Başarı da, ancak doğru gerçeklikten hareket etmekle mümkündür. İsmail Hakkı 1930’lardaki ülke gerçekliğinin 1789 Fransa’nın sosyo ekonomik politik koşullarına benzerliklerini analiz ederek Pestalozzi’nin eğitim anlayışını benimsemiştir. 20 Aralık 1925Mustafa Necati eğitim bakanıdır. Devrimin çobanyıldızı diye nitelendirilir, köy okullarına öğretmen yetiştirmek için köy öğretmen okulları kurulacağını söyler(Yağcı, 2018).

Tonguç’un kafasında büyüyen soru: İşe Dönük Eğitimle Toplumsal Değişmenin İlişkisi, Etkileşimi Neydi?

Bir ailenin yanında pansiyoner olarak kalarak, Karlsruhe Almanya’da yarım kalan eğitimini tamamlamak ve iyi bir resim elişi öğretmeni olmak için çalışır. “İşe dönük çalışmaya dayanan eğitimle, toplumsal değişmenin ilişkisi ve etkileşimi hangi boyuttadır?” düşüncesinde giderek büyüyen bir sorudur (Tonguç, 2009).“İş”, yaratma anlamında kullanılıyordu; heykel, modelaj, seramik, okul, sıra, masa, duvar, tarla, kitap vb. (Altunya, 2018; Özkucur, 2013; Yağcı, 2018). Tonguç’a göre el, dışarı uzanmış beyindi. Uygarlık tarihi, iş eğitiminin tarihiydi. 

Hürrem Aman ve Tonguç 1930’lar

1930’da Kubilay Menemen’de öldürüldüğünde Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğrenci olan Hürrem Arman, Tonguç’la,ilk kez okulda gece mütalaasında karşılaştığını belirtir. Şehit Öğretmen Kubilay hakkında konuşurlar. Arman (2016) Tonguç’un davranışlarından ve kısa konuşmalarından bu kişinin şimdiye kadar karşılaşmadığı bir insan tipi duygusuna kapıldığını dile getirir.Tonguç,1931’deKerschensteiner’ın iş eğitimi ilkelerini savunanMürebbinin Ruhuyaptını kaleme alır.Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Resim-İş bölümünü kurar.1933’te İş ve Meslek Terbiyesi, 1934’te R. Ş. Sirer ile Almanya Maarifi kitabı çıkar. Okullar Müzesi Müdürü Tonguç’a göre “işe dayanmayan bir eğitimin ve araçsız yapılan bir öğretimin hiçbir değeri yoktur” (Arman, 2016).

1935’ler Köy Ensitülerinin Düşünsel Temellerinden Yüksek Köy Enstitülerine

1935’te köy enstitüsü sisteminin düşünsel temelleri oluşur. İlk somut adım, askerliğini yapmış okuryazar erleri eğitmen (geçici öğretmen)yetiştirmek üzere 1936’da Eskişehir Çifteler’de eğitmen kursu açılarak atılır(Altunya, 2001).Arman, 1944’te Eyuboğlu’nun da desteğiyle Yüksek Köy Enstitülerinin yönetimini üstlenir. 1945’ten sonra Toguç’un en önemli önceliği Yüksek Köy Enstitülerini geliştirmek olacaktır.

Demokrasinin Yurttaş Tipi 1940’lar

1930-1940 yıllardaköye hizmet götürmek hem çok zordu hem de Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın ağır yükünü çeken Anadolu köylüsü, henüz demokrasiyi yaşatacak cumhuriyet yurttaşı niteliğine kavuşamamıştı(Aysal, 2005).Bu sorunun çözümü için yeni bir aydın tipine gereksinme duyuldu Bu aydın tipi, köyü en iyi tanıyan yine köyün kendi içinden yetişecek yurttaşlardı. Yeni yurttaş tipini oluşturmak için eşitlikçi bir eğitim pratiği olan Köy Enstitüleriyle Rönesans bireyi yaratıldı.

Köy Enstitülerininhem kuramcısı hem de uygulayıcısıİsmail Hakkı Tonguçbu gerçekten yola çıkarak köyü canladırdı.Mahmut Makal,“Deli Memed’in Türküsü” adlı eserinde Tonguç’un çok sevdiği çalışma arkadaşı Ferit Oğuz Bayır’ın şu sözlerini aktarır:

            “Memleketin gerçek sahibi üretici olan köylüdür” (Makal, 2001).

Her enstitü, kendi ihtiyaçlarına, işlerin durumuna ve önceliklere göre, yıllık, aylık, haftalık, günlük çalışma programlarını öğretmenler kurulu yoluyla kendisi yapacak; bu deneylerden birkaç yıl sonra, esnek bir müfredat bakanlıkça hazırlanacaktı. Bozkırlarda tek bir çadırla veya bir eski bina ile başlayacak olan enstitüler doğa ile tam bir savaşa gireceklerdi. Dünya ulusları 2. Dünya Savaşında birbirlerini kırarlarken, Türkiye ulusça bir savaşa girdi  (Arman, 2016). Ceyhun Atuf Kansu Köy Enstitüleri için “Cumhuriyetin eğitim kaldıracı” Enstitüler için de “hiçbir olay karşısında yüzlerini yere sürmeyenler” derdi (Makal, 2001).Nafi Atuf’un oğlu şair Ceyhun Atuf (Kansu) eniştesi İsmail Hakkı için şunları dile getirir:

“O, el’in insan elinin doğayı, maddeyi ve insanoğlunun yazgısını nasıl değiştirebileceğini öğretmek isteyen bir devrim eğitmeniydi”(Kansu, 2019).

Köy enstitüleri doğa ortasında bir köy içinde kurulmuşlardı. Bu sosyal ve kültürel teşekkülde yaşam (iş) durumunda görülmekteydi. Bu kurumların sosyal tüm değerlerini de iş yaşamında gömülü buluruz. Köylü insanın zihni işleri de yine ancak elişi vasıtasıyla değer bulmakta ve ancak onun aracılığla sonuç vermektedir (Özkuçur, 2013).

Enstitülerin Öğrenci Kaynağı

  1. Dünya Savaşı, var olan ekonomik kaynakları yutarcasına kasıp kavururken, Köy Enstitüsü sistemi “nakitsiz kaynak” yollarını işletir. Paraya dayanmayan bu kaynaklar; insan aklı, insan gücü (emek) ve işlenmemiş arazidir. Enstitülerde günlük işlerle ilgili uygulamaların planlanması ve denetiminde öğrencilerin geniş yetki ve etkileri vardır (Altunya, 2001). Enstitülerde fiziki altyapıyı hazırlamak ve yatılı öğrenim gören öğrencilerin tüm giderlerini karşılamak klasik bütçeyle olanaksızdı. Üstelik hazırı elde etmek yeni kurulan modelin anlamına uygun değildi. Bu yüzden, yönetici, öğretmen, usta öğretici ve öğrenciler ekonomik kaynak yaratmada rol aldılar (Altunya, 2018).

Nafi Atuf Kansu - Saffet Arıkan - Hasan Ali Yücel

Tonguç’un en çok etkilendiği kültür insanlarından biri Etem Nejat,kendi kendini yönetme ilkesini eğitime kazandırmıştır. Etem Nejat’ın Mesut Köy adlı bir ütopyası vardır. İlköğretim Reformu yazısında köy öğretmenleri için tarım bilgisinin gerekliliğinden söz eder (Yağcı, 2018).Ancak Tonguç, kendisiyle kişisel olarak tanışmamış,Etem Nejat’ı çok iyi tanıyan eğitim müsteşarı ve akrabası olan Nafi Atuf Kansu’dan onun düşüncelerini öğrenebilmiştir (Tonguç, 2009).

Nafi Atuf, 1924’te Bakan Vasıf Çınar’ın müsteşarıdır. Cumhuriyetin ilk eğitim müsteşarı, Türk Maarif Cemiyeti’nin kurucusudur. Hâkimiyeti Milliye gazetesi yazı işleri müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur (Yağcı, 2018).“Kızamuk Ağıdı” şiirinin sahibi değerli çocuk doktoru ve yazar Ceyhun Atuf Kansu sevgili babası Nafi Atuf Kansu için “Bir İnkilap Mürebbisi” der. Turhal Şeker Fabrikası’nda çocuk doktoru olan köylerde onlarca çocuğun ölümüne tanık olmuştur (Makal, 2001).

İsmail Hakkı Tonguç, Atatürk’ün çok sevdiği çalışkan, üretkenEğitim Bakanı Saffet Arıkan ile 1935’ te sık sık yurt gezisine çıkar. Eğitimde köklü değişiklikler yapma niyetinde olan Bakan Saffet Arıkan’ın döneminde,Tonguç 1936’da İlköğretim Genel Müdür Vekili olur. Saffet Arıkan Atatürk’ün ölümünden sonra 28 Aralık 1938’de görevinden ayrılınca,Hümanizm anlayışının öncüsü Hasan Ali Yücel, Eğitim Bakanı olur.

Hasan Ali Yücel yalnız köy davası değil, orta ve yükseköğretimde, teknik öğretim ve kültür işlerinde de çağdaş uygarlığı amaçlayan atılımlara girişmiştir. İlköğretim seferberliği ile birlikte bir kültür seferberliiği, yayım seferberliği ve politikasını aynı tutum içinde yürütecektir. Kısa sürede dünya klasiklerinin çevirisi, çeşitli bilim ve kültür ansiklopedileri, dergi vb. yayınlar, halk eğitimi, halkevleri, resim, m üzik, tiyatro gibi etkinliklerin ülkede yerleşmesinin yolunu açacaktır (Türkoğlu, 1997).

Yaşar Nabi Nayır Varlık Dergisi ve Köy Enstitülerin Okuma Tutkusu

Tonguç’un canlandırılacak köylerinde yetişen öğretmenler en çok da okumaya değer verdi. Konuyla ilgili Tonguç Baba’nın bir tümcesini yine Mahmut Makal’ın yapıtından aktaralım:

“Genel olarak, çok okuyan, okuduğunu anlayarak iyi düşünebilen bir kuşağı hızla yetiştirmek zorundayız (Makal, 2001).”

Türkiye’de kültür ve eğitim düzeyinin yükselmesi, çağdaşlaşması, toplum yaşamında bu kavramların mevyelerinin görülmesi için bir büyük düşünce ve yazın insanı Yaşar Nabi Nayır köy enstitülerinin kültür imecesiydi. Köy enstitüler Varlıkadlı düşünce ve sanat dergisini okurlardı. Varlık pınarından içmeyi sürdürenlerin damaklarındaki tad başkaydı (Makal, 2001).

 

 

 

İlköğretim Seferberliği

Hasan Ali Yücel ile birlikte Klasik yapıtların çevirisini başlatan Eyüboğlu’nun Talim Terbiye’de görev yapması Tonguç’un 1944’te başlattığı başlattığı ilköğretim seferberliğinde önemli bir destektir (Tonguç, 2009). “Köyde Eğitim” ve “Canlandırılacak Köy” 1936’da başlayan bir halkçı eğitim hareketinin uygulama, deneme ve gerekçelerini kapsar. “İlköğretim Kavramı” kitabı 1946’da yayımlanır (Kansu, 2019).

Yücel'le Tonguç ilköğretim seferberliğinin İkilisi olarak 1938’den 1946'ya kadar birlikte çalıştılar. Biri bakan, biri onun genel müdürü, ülkenin eğitim sorununu iyi bilen ve kişisel çıkarlarının üstünde tutan bu iki eğitimci, iki soylu insan, köy davası dışındaki işlerinde de aynı ülkücü ve devrimci tutumla çalışacaklardı (Türkoğlu, 1997).

Yüksek Köy Enstitüleri- Sabahattin Eyüboğlu

Talim Terbiye Kurulu Üyesi; Milli Eğitim Bakanlığı çeviri bürosu başkanı, yazar, çevirmen, düşünür sanat tarihçisidir. Köy Enstitüleri Dergisi zamanında çıkarılmış, Yüksek Köy Enstitüleri öğrencileri arasında yazar kurulu seçilmesini sağlamıştır (Özkuçur, 2013). Köy enstitüsü öğrencileri araştırmacıydı. Batı edebiyatı dersinde Sabahattin Eyüboğlu, büyük Batı yazarlarından seçme birer metin teksir ettirir, bir hafta önce öğrencilere dağıtırdı. Metni yeniden yeniden okur incelerdik. Sonra derste yazarın çağını ve getirdiği yeni anlayışı, o zamanki düşünleri, dünya görüşünü bir bir bulurduk. Didik didik ederdik yazıyı... Bu metinler çoğunlukla Sokrates, Eflâtun, Epiktotes, Sofokles, Montaigne, Voltaire, Rousseau gibi bilgelerden olurdu" (Türkoğlu, 1997).

Mektuplaşma

Tonguç,zengin bir kişilikti.İçtenlikli bir karakterdi. Yoğun işleri arasında çok önem verdiği mektuplaşma yöntemini hep sürdürdü. Köy enstitülerinin yöneticileriyle sürekli mektuplaşarak oradaki çalışmalara yön verebilme, ilköğretim örgütünde çalışanlardan aldığı şikâyet, atanma, nakil, terfi istekleri, köy öğretmenlerinin yerel sorunları başlıca başlıca konulardı. Usanmadan hepsini okumaya ve değerledirmeye çalışıyordu (Tonguç, 2016). Tonuç’un mektuplaşma yöntemi bürokrasiyi kaldıran bir yöntemdir. Mektuplarında öğrencilerine “kızım,” “oğlum” sözcükleriyle hitap ederdi. Öğrencileri O’na bu nedenle “Baba” diye hitap etmişlerdir.

İlköğretimin Reformcusu Tonguç 1950’ler

1952’de İsviçre’de yayımlanan üç ciltlik Pedagoji Ansiklopedisinde İsmail Hakkı Tonguç Türk ilköğretimin reformcusu olarak tanımlanır. Ansiklopedide “İsmail Hakkı Tonguç” geniş bir açıklama maddesi olarak yer alır. Ansiklopediye göre Tonguç, köy öğretmenleriyle Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda yenileşmesi için bir akıncıdır (Yağcı, 2018).

Okur Yazar Öğretmen Kuşağı

Köy Enstitüleri uygulaması, ülkenin kültür ve sanat ortamını değiştirecek güçte sonuçlar vermiştir. 17.341 öğretmen arasından 300 yazar ve şair, 400’e yakın müzik eğitmeni ve ressam yetişmiştir (Akçam, 2009). Enstitülerde dayanışma ve işbirliği anlayışının gelişmesinde sanat eğitiminin çok önemli bir yeri vardır (Altunya, 2018).Mahmut Makal’ın “Anadolu’da Bir Köy” adlı eseri The Times Literary Supplement, The Economist gibi İngiliz basınında çok büyük yankı uyandırmıştır. Yılanların Öcü başta olmak üzere Fakir Baykurt’un ürünleri köy yaşamında yüzyıllardır egemenliğini sürdürmüş olan ilkel çelişki ve kavgaların sergilendiği yapıtlardır (Makal, 2001). Vedat Günyol, Dursun Akçam, Ümit Kaftancıoğlu, Emin Özdemir, Adnan Binyazar, Ferit Oğuz Bayır, Edip Balkır, Başaran, Fehim Akıncı, Sıtkı Akkay. Talip Apaydın…

Tonguç ile sınıf bilinci edinmiş köylüler yetişti, O, uyutulan köylülüğü uyandırdı, köyü canlandırdı. Eleştirel bilinçle sosyal, ekonomik, politik çelişkileri çözümleyerek, yepyeni bir kültürel sentez yarattı. Tonguç imeceyle, içtenliğe ve güvene dayalı dostluklara nelerin başarılacağını gösteren dünyaya örnek olmuş yeri doldurulmayan bir eğitim ileri bir eğitim uygulamasıdır.

Kaynakça

Akçam, A. (2009). Anadolu Rönesansı. Eleştiriler Işığında Türkiye Cumhuriyeti ve Uluslaşma Süreci. İzmir: Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği Yayınları.

 

Altunya, N. (2018). Köy Enstitüsü Sistemine Toplu Bir Bakış. 4. Basım. Ankara: Eğitimİş Kültür Yayınları.

 

Altunya, N. (2001). Köy Enstitüsü Uygulamalarından Çıkan Sonuçlar. Mülkiye Dergisi, 25, 229, 323-338.

 

Arman, H. (2016). Piramidin Tabanı.Köy Enstitüleri ve Tonguç.İzmir: Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği Yayınları.

 

Aydoğan, M. (2007). Tonguç’a Mektuplarla Köy Enstitüsü Yılları.Ankara: Köy Enstitüleri ve Çağdaş

Eğitim Vakfı.

Aysal, N. (2005). Anadolu'da Aydınlanma Hareketinin Doğuşu: Köy Enstitüleri. Ankara Üniversitesi.Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 35-36, 267-282.

 

Kansu, C. A. (2019). Tonguç’un Kitapları.Ankara: İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı. Cumhuriyet

Gazetesi. 

Makal, M. (2001). Köy Enstitüleri ya da Deli Mehmet’in Türküsü. 3. Bası. Ankara: Güldikeni Yayınları.

 

Özkuçur, A. (2013). Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü. Ankara: Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yayınları.

 

Tonguç, E. (2009). Bir Eğitim Devrimcisi. İsmail Hakkı Tonguç. Yaşamı, Öğretisi, Eylemi.İzmir: Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği Yayınları.

 

Türkoğlu, P. (1997). Tonguç ve Enstitüleri. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

 

Yağcı, Ö. (2018). Büyük Oğul Efsanesi. Ankara: Bilgi Yayınevi.

 

Yorumlar (0)
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Bilimsel Makaleler Yazıları