Anasayfa Künye Danışman ve Editörler Son Dakika Arşiv FacebookTwitter
Nirvana Sosyal Bilimler Sitesi Güncel Eleştirel Sosyal Bilimler Platformu

HEP (Halkın Eğitimi Projesi) - BİRLİKTE TÜRKİYE (Gönüllü Bir Sivil Girişim)

Emekli Prof. Dr. Adnan ERKUŞ

Kategori: Fikir Yazıları - Tarih: 10 Haziran 2019 14:04 - Okunma sayısı: 7.051

HEP (Halkın Eğitimi Projesi) - BİRLİKTE TÜRKİYE (Gönüllü Bir Sivil Girişim)

HEP (Halkın Eğitimi Projesi)-BİRLİKTE TÜRKİYE

(Gönüllü Bir Sivil Girişim)

1.Bu proje hiçbir siyasi parti, hareket veya grubun yönlendirmesine tabi değildir ve bundan sonra da böyle olmalıdır.

2. Ancak temelde, taraftır ve siyasidir, çünkü tek amacı, bilinçli bir toplum oluşturmaya katkı sunmaktır; bu da belirgin bir yapı olmasa da cehalete bel bağlayanlara karşı bir taraf ve siyasi olmak anlamını taşır.

3. 21. yüzyılda Ortaçağ düşüncesinin yaşayabilmesi veya bir ülkenin buna göre yönetilebilmesi olanaklı değildir; er geç sönümlenecek olan cahillik, ne kadar erken yok edilirse, çağdaş her türlü görüş için çok önemli görülmelidir. Dünyanın geçmişe göre artık çok daha küçük algılandığı ve iletişim ile etkileşimin üst düzeye vardığı günümüzde, bilimin ve ürettiği bilimsel bilginin önemini yadsımak olanaklı değildir.

4. Halkımız bilerek ya da bilmeyerek cahil bırakılmış ve bu cahillikten uzun yıllar boyunca çıkar grupları kendi amaçları için bundan yararlanmıştır. Bu; halkın suçu veya eksikliği değil, başta siyasiler olmak üzere bunun farkında olan herkestir. Hammadde budur, bu hammaddeyi değiştirmediğimiz sürece de (sınıfsal, siyasi ne hedeflersek hedefleyelim) güzel ve yeni hiçbir şeyi kuramayız. Bu da nasıl bir çağdaş ülke istersek isteyelim, eğitimden geçer.

5. Hedef:

i) Günlük yaşamı yaşanabilir hale getirmek: Araba park etmekten yere tükürmeye, çocuğuna-eşine şiddet uygulamaya, trafikten işyerindeki kişiler arası ilişkilerdeki çatışmalara kadar günlük yaşamımızı çekilmez kılan pek çok davranışla hemen her gün karşılaşmaktayız. Bu dersler en azından bunların düzeltilmesine katkıda bulunacaktır.

ii) Cehaleti ortadan kaldırmak: Bizlerin ulaşamadığı milyonlarca insanın, tarikatların-şeyhlerin vb etkisi altında hurafelerle yaşadığı, yaşamı boyunca tek bir kitap bile okumadığı bilinmektedir. Ülkenin bir örgün-yaygın eğitimi olabilir, ancak bunların cehaleti ortadan kaldırmaya yönelik olmadığı da ortadadır. Cehaletten yararlanan siyasi hareketlerin dışında kalan tüm herkesin/örgütün/partinin vb amaçladıkları ne varsa halkı aydınlatmadan gerçekleştiremeyecekleri, iktidar amaçlarına ulaşsalar bile bunu sürdüremeyecekleri açıktır. Programın temel amacı, her ne şekilde (cehaletten yararlananlar dışında) siyasi bir hedef güdülüyor olursa olsun, bu hammaddeyle bir arada bulunulacak olmasından dolayı, hammaddeyi şimdiden işlemektir.

iii) Yaygınlaştırmak: Öncelikle yakın çevremizden başlayarak bu projeyi yaşama geçirebilir ve giderek yakın çevremizdeki benzer yapılarla iletişime geçebilir, böylelikle tüm ülkeyi kapsayıcı bir eğitimi başlatıp sürekli hale getirebiliriz. Görüldüğü gibi, en az para, kişi ve emekle yapılabilecek, her bölge ve koşula uyarlanabilecek bir projedir bu; tek gereken şey inisiyatif kullanmak ve hemen kolları sıvamaktır.

6. Nasıl gerçekleştirilecek?

Kısaca şöyle:

“Sevgili Arkadaşım; bulunduğun yerde (olanaklarına göre köy, mahalle, belde, ilçe, il) halkın her türlü şekilde bilinçlenmesine katkı sunabilecek alanındaki uzman kişilerle (hemşire, ebe, doktor, mühendis, ziraatçı, sanatkâr-zanaatkar, çalışan-emekli her kim varsa) iletişime geç; projeyi anlat ve bir eğitmen havuzu oluştur; bu kişilerin kendi alanlarında verebilecekleri olası derslerin başlıklarını al ve bir “ders” havuzu oluştur; eğitmenlerin çalışma-çalışmama durumlarına göre bir “ders” takvimi oluştur; bulunduğun yerde (köy, mahalle, belde, ilçe, il vs) olabildiğince herkesin katılımını sağlayacak partiler üstü bir STK, kurum veya grupla (Kent Konseyleri, Mahalle Meclisleri gibi) iletişime geç ve rızalarını al; o yerde “derslerin” verilebileceği uygun bir yer (kahve, okul, tiyatro salonu, vb) ayarla; sonra da çeşitli araçlarla duyurusunu yap ve programı yaşama geçir.”
Esnek, uygulanabilir, ekonomik, çok yararlı… işte güzel bir program!

Şimdi, yaşadığımız deneyimlerden hareketle bu uygulanabilirliğin ayrıntılarına değinelim:

a) Yürütücü: Olabildiğince tüm halkı kucaklayıcı bir STK çatısı altında yapılmalıdır. Amaç halkı bilinçlendirmektir, dar siyasi propaganda değildir. Bu çatı, bulunulan yöreye göre, Kent Konseyi, Mahalle Meclisleri, Dernek, vb olabilir. Program, 3 kişilik, ancak güvenilir olması gereken bir Yürütme Komitesi tarafından her şeyiyle gerçekleştirilebilir. Bu 3 kişi kendi aralarında, haberleşme, duyuru, yer sağlama vb için bir sekretarya oluşturmalıdır. Tüm inisiyatif bu komiteye bırakılmamalı, yörede bulunan diğer STK temsilcileri, sendikalar vb temsilcilerinin katılımıyla bu işe başlanmalıdır, böylelikle hem sorumluluk dağıtılmış, hem de gerçekten halkın katılımı sağlanmış olur; aksi halde dar bir kesimin kendini tatmin etmesine yol açar. Yürütücülerin içinde, o yörede siyasi ikbal peşinde olup da bu projeyi sıçrama tahtası olarak kullanmak isteyenlere fırsat verilmemelidir. Gerçekten gönüllü ve halkın bilinçlenmesinden başka çıkarı olmayanlardan oluşturulmalıdır; aksi halde proje doğmadan son bulur. Proje yaygınlaştıkça, eğitmen-ders zenginliği açısından yakın çevreden başlayarak diğer bölgelerle işbirliği yapılması yararlı olur ve giderek tüm ülkeyi kapsayan bir projeye dönüşebilir

b) Eğitmen Havuzu: O yörede bulunan ve erişilebilen, alanında uzman kişiler [olanaklıysa üniversitelerden, yoksa bölgede yaşayan emekli akademisyenlerden ve öğretmenlerden, ziraat ve diğer mühendislerden, doktor-ebe-hemşire sağlık çalışanlarından veya emeklilerinden, işini (zeytin-zeytin yağı, bahçıvanlık, halı dokuma, vb) iyi bilen esnaf ve zanaatkarlardan, vb] ile temasa geçilip amaç açıklanıp gönüllükleri sağlanmalıdır. Burada özellikle küçük yerlerde en çok dikkat edilecek nokta, yeterli olmayıp da benlik saygısını artırmak veya reklamını yapmak isteyenlere ve izleyici halkın güvenini kaybetmesine (bilgi, anlatım ve davranış yetersizliği) yol açabilecek kişilere izin vermemektir. Eğitmen uygun değilse (küçük yerlerde tanınırlığı, güvenirliği, ahlakı vs) , salt yapmış olmak için bu etkinlik yapılmamalıdır. Bir eğitmen, uzmanlık alanı ile ilgili birden fazla “ders” verebilir. Bizler bu projeyi üniversitede başlatmıştık ve eğitmen havuzumuz üniversite öğretim elemanlarıydı; ancak bugün bu zeminden epey uzaktayız; öyleyse niye bölgemizde bulunan alan uzmanlarıyla yapılmasın ki!

c) “Ders” Havuzu: Eğitmen havuzundaki kişilerin uzmanlık alanına ilişkin konular (birden çok da olabilir) belirlendikten sonra, olabildiğince çeşitli (heterojen, farklı) “ders”lerin yer alacağı, “ders” zenginliği ile programa ve eğitmenlerin zamansal olanaklarına göre (kış-yaz, aylık, haftada bir vb gibi) bir takvim belirlenir. Bu “ders” havuzu, yeni katılacak eğitmenlere göre sürekli yenilenir ve zenginleştirilir. Program yapımında, aynı eğitmenin ve benzer alanlara ilişkin konuların üst üste gelmemesine dikkat edilir.

d) Yürütülüşü:

i) Ders/Program-Süre/Zamanlama: İsmi “ders” olmasına rağmen, her eğitmen bir oturumda 1-2 saatlik bir sürede sunumunu yapar. Olanaklara bağlı olarak, haftada bir veya iki ders veya 15 günde bir ders şeklinde programlar hazırlanır. 3-6 aylık sezonluk (kış-yaz gibi) veya aylık programlar yapılabilir. Amaç, bu programı yıllar boyunca kalıcı hale getirmektir. Derslerin, halkın katılımını sağlayacak şekilde, iş çıkışı uygun bir akşam saatinde, hafta sonu veya hafta arası yapılmasına özen gösterilmelidir. Derslerin konuları, o bölgede gereksinim duyulan konular başta olmak üzere (örn., zeytin/narenciye/hayvan/balık vb yetiştiriciliği gibi), çocuk eğitimi, sağlık, sorumlu yurttaş bilinci, hurafelerin ortadan kaldırılmasına yönelik bilim, sanat, deprem, vb geniş bir yelpazede olabilir. Konular, sadece ve sadece halkın farkındalığını artırıcı veya günlük yaşamını kolaylaştırıcı nitelikte olmalıdır; elbette yöreye göre duyarlılıklar dikkate alınmalıdır.

ii) Yer (Yerleşim ve Sunum): Her proje başlatıcı, kendi olanaklarına göre bir köyde/ mahallede, beldede, ilçede veya ilde bu programı yapabilir. Derslerin halka sunulacağı mekanlar bir okul, bir spor veya konferans salonu, hatta bir kahvehane olabilir. Bir belde veya ilçede yapılacak programlar, aynı zamanda aynı eğitmen ve dersler açısından bir başka mahalle veya beldede bizzat oraya gidilerek tekrar edilebilir.

iii) Araç-Gereç ve Dil: Kullanılacak araç-gereçler (tepegöz, barkovizyon, tahta vs olanaklara göre şekillenir; hatta hiçbir araç-gereç de olmayabilir; ancak olabildiğince görsel malzemeden yararlanmak çok yararlı olacaktır. Ancak, eğitmenlerin sunum biçimi, akademik değil, olabildiğince sade, akıcı, ilgiyi sürekli kılacak bir dil ve beceriyle yapılmalıdır.

iv) Duyuru ve Katılım: Programın ve derslerin duyurulması, bulunulan yerleşim yerindeki tüm olanaklar seferber edilerek yapılmalıdır: Afiş, internet, sosyal medya, radyo-TV, belediye anonsu vb. Derslere 7’den 77’ye herkes ücretsiz bir şekilde katılabilmelidir. Bu bakımdan, duyurunun en iyi şekilde yapılması ve özellikle bu eğitimlere gereksinimi olan halkın katılımının sağlanması son derece önemlidir. “Sen-ben-bizim oğlan” örneği, zaten çeşitli etkinliklere katılan ve duyarlı kişiler değil, olabildiğince evinden/kahveden vb çıkmayan, gerçekten farkındalığa gereksinimi olan yurttaşların katılımının sağlanmasına en üst düzeyde çaba sarf edilmelidir; aksi halde, bir grup insanın kendi kendini tatmin ettiği toplantılara dönüşme riski bulunmaktadır. Gerekirse, köylere, kahvehanelere bizzat gidilip oralarda bu dersler sunulmalıdır.

Hammaddeyi işlemezseniz, hamlaşırsınız!

Temelde yemeğin tadını belirleyen, içine katılanlardır!

Çok küçük bir çaba ve parayla bu gerçekleştirebilir, gerekli olan tek şey inisiyatiftir!

Eğitim verilecek olan da eğitecek de hemen yanı başımızda, haydi bunları harekete geçirelim!

HEP’i halka halka, beldeden ilçeye, ilçeden ile ve tüm ülkeye genişletelim ve kalıcılaştıralım!

Kötülerin kullanımına zemin sağlayan cehaleti birlikte yok edelim!

Geleceği daha güzel kurmak için cehaleti yok edelim!

Bu bir topyekün sivil aydınlanma-aydınlatma hareketidir!

Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak!

Bir köyde bile olsak, her birimizin diğerine katacağı çok şey vardır; hele bir beldede, ilçede, ilde çevremizde alanının uzmanı (hala görev yapan veya emekli) pek çok değerli kişiler bulunmaktadır: Haydi onları ve kendimizi işe koşalım!

Bundan sonrası, bu projenin yaşama geçirilip yaygınlaştırılmasına bağlıdır. Yukarıdaki temel hedef ve yürütülüş biçimine uyulduğu sürece hiçbir sorun yoktur, ama ne zaman ki sekter davranılır, bu proje heba olur gider. Eğer başarılabilirse, çok uzun yıllar yaşayabilecek bir sürekli projeye dönüştürülebilir. Çağdaşlaşmaktan yana olan her parti, belediye, örgüt, STK vb bunu sadece kendi hedefleri için değil de bir gelecek projesi olarak görürse, bu proje yaşar, yaşar, yaşar…

Bu projeye gönül verecek genç arkadaşlarımızın bu konuda bir web sayfası hazırlaması çok iyi olacaktır. Gerek MeÜ Psikoloji Bölümü, gerek MeÜ Eğitim Fakültesi HAD (Halka Açık Dersler) Projesi, gerekse Milas Kent Konseyi HEP BİRLİKTE projesi pratikleri konusunda şahsıma başvurulabilir.

MeÜ Psikoloji Bölümü 1998 yılı ilk “Halka Yönelik Psikoloji Seminerleri” etkinliği, 5 yıl yürütülen MeÜ Eğitim Fakültesi HAD Projesi ve Milas Kent Konseyi HEP BİRLİKTE projesine katkı sunanlar adına bu projeyi öneren Emekli Prof. Dr. Adnan ERKUŞ

ÖRNEKLER

HEP (Halk?n E?itimi Projesi) - B?RL?KTE TÜRK?YE (Gönüllü Bir Sivil Giri?im)HEP (Halkın Eğitimi Projesi) - BİRLİKTE TÜRKİYE (Gönüllü Bir Sivil Girişim)HEP (Halkın Eğitimi Projesi) - BİRLİKTE TÜRKİYE (Gönüllü Bir Sivil Girişim)HEP (Halkın Eğitimi Projesi) - BİRLİKTE TÜRKİYE (Gönüllü Bir Sivil Girişim)HEP (Halkın Eğitimi Projesi) - BİRLİKTE TÜRKİYE (Gönüllü Bir Sivil Girişim)
Yorumlar (1)
Meelo - 11 Haziran 2019 21:30
Mükemmel bir düşünce, halkın bilmeye ihtiyacı var!
EN SON EKLENENLER
BU AY ÇOK OKUNANLAR
Diğer Fikir Yazıları Yazıları