DİJİTAL ÇAĞ YÖNETİŞİMİ: KAMU YÖNETİMİNDE İHTİYAÇ TEMELLİ BÜTÜNLEŞME ÇABASI

Bilimsel Makaleler - ÖZET: Bilgi teknolojilerinin ulaştığı boyut, kamu idareleri, işletmeler, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar için her türlü iletişim ve etkileşimin elektronik ortamda artarak gerçekleşmesine olanak tanımış ve yeniden yapılanma süreçlerinin önünü açmı

DİJİTAL ÇAĞ YÖNETİŞİMİ: KAMU YÖNETİMİNDE İHTİYAÇ TEMELLİ BÜTÜNLEŞME ÇABASI

 

 

ÖZET:

Bilgi teknolojilerinin ulaştığı boyut, kamu idareleri, işletmeler, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar için her türlü iletişim ve etkileşimin elektronik ortamda artarak gerçekleşmesine olanak tanımış ve yeniden yapılanma süreçlerinin önünü açmıştır. Akademik camiada Dunleavy ve arkadaşları tarafından ileri sürülen “Dijital Çağ Yönetişimi” yaklaşımı bu çalışmanın ana konusudur. Bu bağlamda; Yeni Kamu İşletmeciliğine karşı alternatif bir paradigma olarak Dunleavy ve arkadaşları tarafından ileri sürülen “Dijital Çağ Yönetişimi” paradigmasının, “Yeni Kamu İşletmeciliği” paradigması karşısındaki konumu ele alınarak, kavramsal açıdan farklılıklarına ve alternatif bir paradigma olarak potansiyeline vurgu yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler:Kamu Yönetimi, Bilgi Teknolojileri, Dijital Çağ, İletişim, Etkileşim.

Kısaltmalar:

DÇY: Dijital Çağ Yönetişimi

YKİ: Yeni Kamu İşletmeciliği

GKİ: Geleneksel Kamu İşletmeciliği

 

GİRİŞ:

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte, kamu yönetimi bağlamında teknoloji kullanımı da yaygınlaşmıştır. Devletin hızla dijitalleşmesi, her türlü iletişim ve etkileşimin elektronik ortamda artarak gerçekleşmesine olanak tanımış, bu da çeşitli yeniden yapılanmaların ve kamu yönetiminde dönüşümün önünü açmıştır. Tüm bu gelişmeler, e-devlet, e-demokrasi, e-yönetişim gibi çeşitli yeni kavramların doğmasına da sebep olmuştur. (Yavuz, 2015, s. 274)

Bu uygulamalar, son yıllarda YKİ’nin yetersizliklerine yöneltilen eleştiriler bağlamında, akademik camiada dijital yönetişim ekseninde yeni bir kamu yönetimi paradigmasının mümkünlüğü tartışmasını gündeme getirmiştir. Bu tartışmaların temelinde ise Dunleavy, Margetts, Bastow ve Tinkler’in, 2005 yılında DÇY adını verdikleri akım bulunmaktadır. (Yavuz, 2015, s. 275)

Bu bölüm, YKİ’ne alternatif olabilme potansiyeline sahip yaklaşımlardan biri olarak DÇY yaklaşımını ele almaktadır. Çalışmada ilk olarak, DÇY yaklaşımı (Dunleavy, Margetts, Bastow, & Tinkler, 2005) tarafından geliştirildiği şekliyle kavramsal olarak ele alınacaktır. Ardından, diğer kamu yönetimi yaklaşımlarıyla karşılaştırılarak akımın kuramsal konumu incelenecektir. Yaklaşıma yöneltilen eleştirilerin de tartışılmasını takiben çalışmanın sonuç bölümünde, yaklaşımın kamu yönetimi pratiği açısından değeri ortaya konulacak ve YKİ yaklaşımına alternatif bir akım olabilme potansiyeli değerlendirilecektir. (Yavuz, 2015, s. 275)

 

DİJİTAL ÇAĞ YÖNETİŞİMİ: KAVRAMSAL ÇERÇEVE:

Bilginin stratejik bir rol oynadığı günümüzde sosyal ve ekonomik ilişkiler radikal bir biçimde değişime uğramıştır. Sanayi devriminin getirdiği değişim ve dönüşümlerin bir benzerinin sanayi sonrası bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak yaşandığı iddia edilmektedir. Teknolojik devrim olarak adlandırılan bu değişim dinamikleri bir önceki dönemden net bir kopuş getirdiği ve sanayi toplumu yerine bilgi toplumunun aldığı tartışılmaktadır. Ekonomik ve sosyal gelişmelere ek olarak bilgi toplumu, yönetim sistemlerimizde de ciddi bir değişim getirdiği aşikârdır. Günümüzde bilgi ve teknoloji alanında gelişmelere bağlı olarak kamu yönetiminin yapı ve işleyişi ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden düzenlenmektedir. Karar vermede devlet dışı aktörlerin dâhil edilmesi, kamusal işleyişin daha saydam ve hesap verebilir düzeyde hızlandırılması, yönetim-vatandaş ilişkilerinde daha basit ve pratik çözümlerin gerçekleştirilmesi e-devlet literatürünün başlıca öngörülerindendir. İnternet kullanımının yaygınlaşması ve teknolojik ilerlemeler, kurumsal tasarım ve işleyiş tarzı üzerinde farklı önerilerin geliştirilmesine yol açmaktadır. Bu gelişmeler ışığında Dunleavy vd. dijital çağ yönetişimi kavramını ortaya atarak yeni kamu işletmeciliğine karşı alternatif bir paradigma sunmaktadırlar. Dunleavy vd.’ nin gerçekleştirmiş olduğu saha çalışmalarında yeni kamu işletmeciliği yaklaşımının uygulamada birtakım başarısız sonuçlarını tespit etmektedirler. Buna karşılık 2000’li yıllar itibariyle bilgi ve iletişim teknolojilerinin devletin yapı ve işleyişinde önemli dönüşümler sağladığı vurgulanmaktadır. Yazarlar bu son dönemde ortaya çıkan değişimi dijital çağ yönetişimi kavramı etrafında bütünleştirmektedir.(Sarıca, 2017, s. 148-149)

2005 yılında Dunleavy tarafından ortaya atılan dijital çağ yönetişimi görüşü YKİ anlayışının duraklama dönemine girdiğini belirtir. Ayrıştırma, rekabet ve teşvik gibi temalar üzerine inşa edilen YKİ anlayışı, birçok gelişmekte olan ülkede bu temalar için uygulama alanı bulabilse de ileri sanayi ülkelerinde aynı şekilde aktif olduğunu söylemek güçtür. Araştırmacıların bu kanıya varmalarında 5 yıllık bir araştırma projesinin bulgularına dayanarak ortaya çıkan “Digital era governance: IT corporations, the state, and egovernment”isimli çalışma etkili olmuştur. Yazarlar bu çalışmada ABD, Japonya, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya, Hollanda ve Yeni Zelanda’dan oluşan 7 ülke üzerinde, bürokrasi, vergi, sosyal güvenlik, kamu politikası, ve göçmenlik konuları ile BİT arasındaki ilişkiyi değerlendiren çalışma devlet ve teknoloji arasındaki ilişkiyi detaylandırmıştır.(Yerlikaya & Ağcasulu, 2017, s. 285)

Refah devletinde ortaya çıkan ekonomik ve mali problemler kamu örgütlerinde yenilikçi fikirlere olan ihtiyacı arttırmıştır. Bu ihtiyaçlara neoliberal paradigma temelinde cevap veren, kamu örgütleri için farklı fikirlere sahip olan yeni kamu yönetimi anlayışı olmuştur. Daha önce de belirtildiği gibi, Dunleavy’nin görüşüne göre YKİ’nin üç önemli karakteristik özelliği vardır. Kısaca belirtmek gerekirse bunlar: (Yerlikaya & Ağcasulu, 2017, s. 285)

  • Ayrışma (disaggregation): Büyük kamu sektörü hiyerarşilerinin tek amaca yönelik küçük birimler olarak parçalanması,
  • Rekabet (competition): Kamu yapılarında hizmet açısından alıcı/sağlayıcı ayrımı oturtularak farklı hizmet sağlayıcı yöntemlerin devreye sokulması ve dolayısıyla rekabetin yaratılması,
  • Teşvik (incentivisation): Aktörler açısından, mesleki etiğe ya da kamu hizmetine dayalı genel performans ödüllendirme sisteminden, para temelli özel performans teşviklerine geçişle; kurumlar açısından ise özelleştirme, kamu özel ortaklıkları, özel sermaye girişimi gibi araçlar ile kaynakların en etkin biçimde kullanımıdır. (Yerlikaya & Ağcasulu, 2017, s. 285)

Yazarlar, buna karşılık, bilgi ve iletişim teknolojilerinin 2000’li yılların başında devlet yönetiminde önemli dönüşümler yaratacak şekilde geliştiğine dikkat çekmektedir. (Yavuz, 2015, s. 276) Şöyle ki, internet, e-posta ve web sistemlerindeki gelişmeler sadece ofis süreçlerinde değil; sivil toplum ve devlet ilişkisinde de karmaşık değişimlere yol açmaktadır. (Dunleavy, Margetts, Bastow, & Tinkler, 2005, s. 479) Devletin dijitalleşmesinde önemli rol oynayan bilgi ve iletişim teknolojileri, bilgi işleme kapasitesi yükselmiş, çabuk karar alabilen ve ihtiyaçlara hızlı cevap verebilen bir devlet ve yönetim yapısının meydana getirilmesine ön ayak olmaktadır. Bu değişimler ise son tahlilde, YKİ yaklaşımına alternatif bir paradigmaya dönüşebilme potansiyeli taşımaktadır. (Dunleavy, Margetts, Bastow, & Tinkler, 2005, s. 489)

Dunleavy ve diğerleri (Dunleavy, Margetts, Bastow, & Tinkler, 2005, s. 480), DÇY adını verdikleri bu yeni dönemi, üç temel özellik etrafında yapılandırmaktadır: Yeniden bütünleşme (Reintegration), İhtiyaç temelli bütüncülük (Needs-based holism) ve dijitalleşme (Digitisation). DÇY’nin temel dayanaklarını oluşturan bu kavramların ayrıntılandırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. (Yavuz, 2015, s. 276)

  • Yeniden Bütünleşme (Reintegration): Yeniden bütünleşme özelliği YKİ’nin küçük kurumlara ayrılmayı amaçlayan ayrışma özelliği sonrasında ortaya çıkan tek amaçlı birçok kamu kurumunun teknoloji kullanımı temelinde yeniden bütünleşmesini simgelemektedir. Ayrışma sonucunda ortaya çıkan çok sayıda kurum beraberinde hem koordinasyon zorluklarını getirmiş hem de vatandaşla devlet arasındaki mesafeyi arttırmıştır. Ancak kamu kurumlarında teknoloji kullanımının artması sayesinde birbirinden kopuk kamu kurumları tekrar işbirliği edebilir hale gelmiş ve bu kurumların koordinasyonu kolaylaşmıştır. (Yerlikaya & Ağcasulu, 2017, s. 286)
  • İhtiyaç Temelli Bütüncülük (Need-Based Holism): Yeniden bütünleşme özelliğinin tek tek kamu kurumlarını ele alan dar yaklaşımının aksine ihtiyaç temelli bütüncülük ile amaçlanan devlet örgütü ile vatandaş arasındaki tüm ilişkileri değiştirip basitleştirmektir. Burada amaçlanan daha geniş ve kapsayıcı, baştan sona birbiri ile bağlantılı idari blokların oluşturulmasıdır. Bürokraside gereksiz adımların, maliyetlerin, kontrollerin ve formların kaldırılması ile sağlanacak süreç tasarımı öngörülür. Böylece kamu sektörü çabuk karar alabilen ve değişimlere adapte olabilen bir yapıya bürünür. YKİ’nin önerdiği iş süreçlerinin sağlanması yerine vatandaş ihtiyaçlarının karşılanması ön plandadır. (Yerlikaya & Ağcasulu, 2017, s. 286)
  • Dijitalleşme (Digitisation): Dijitalleşme, iletişim teknolojilerinin geleneksel kamu ya da özel sektör işletme süreçlerini tamamlayıcı bir faktör olmasından ziyade gerçek anlamıyla dönüştürücü olmasını ifade eder. Amaç kamu kurumunun var oluşuna ilişkin bir dönüşüm yaşamasıdır. Yani internet temelli dijital kamu kurumlarının bürokrasinin yerine geçmesi öngörülür. (Yerlikaya & Ağcasulu, 2017, s. 286)

Kaynak: (Yerlikaya & Ağcasulu, 2017, s. 206)

2000’li yılların ortasında bu üç tema etrafında kurgulanan DÇY, 2010 yılından itibaren yeni bir çehre kazanarak farklı bir kamu yönetimi reform dalgasının öncüsü olmuştur.(Dunleavy & Margetts, 2010) Bu ikinci dalga da, DÇY yaklaşımı YKİ’nden daha da uzaklaşarak, Web 2.0 uygulamaları, sosyal medya,  bulut bilişim sistemleri gibi yeni teknolojik uygulamaları da içine katmış, hem ilk dalgadaki yeniden bütünleşme, ihtiyaç temelli bütüncülük ve dijitalleşme hedeflerini pekiştirmiş hem de yepyeni dönüşümlere yol açmıştır. (Dunleavy & Margetts, 2010, s. 13-15)Aktaran: (Yavuz, 2015, s. 277):

  1. Öncelikle, internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte Web 2.0 ve sosyal medya gibi, interaktif, içeriği kullanıcılar tarafından değiştirilebilen ve çevrimiçi bilginin sadece tüketilmesini değil, kollektif bir şekilde üretilmesini de sağlayan uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu tip uygulamalar, devleti vatandaşlarla olan etkileşiminde yeni kapılar açmaya zorlamıştır. Öyle ki kamu hizmet sunumu artık vatandaşların katılımıyla ortaklaşa yapılabilme potansiyeline sahip hale gelmiştir.

 

  1. Ayrıca bu yeni teknolojik uygulamalar, yeni örgütlenme şekillerinin de doğmasına yol açmıştır. Sosyal medya ve bloglar üzerinden organize olabilen vatandaşlar, devleti hiç de alışık olmadığı nitelikte ve sıklıkta iletişime zorlayabilmektedir. Ek olarak, internetin sağladığı özgürlük ortamı, zaman zaman devletleri zor duruma sokabilir hale gelmiştir.

 

Dunleavy ve Margetts (2010) DÇY’nin ikinci dönemini niteleyen bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yeni uygulamalara ve devlet-vatandaş ilişkisinin dönüşümüne vurgu yaparken, e-katılım kavramına da işaret etmektedir. (Yavuz, 2015, s. 279)

Sonuç olarak, günümüzde yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmelerle, yönetim kavramı da değişime uğramış ve özellikle internetin farklı kesimlerden insanları bir kamusal konu üzerinde fikir alışverişinde bulunmak ve işbirliği sağlamak üzere bir araya getirebilmesiyle gittikçe vatandaş odaklı bir hale bürünmüştür. (Yavuz, 2015, s. 280)

 

DİJİTAL ÇAĞ YÖNETİŞİMİNİN DİĞER KURAMLAR KARŞISINDAKİ KONUMU:

Dunleavy vd. DÇY’nin üç temel özelliği üzerinde durmaktadırlar. İlki “yeniden bütünleşme” ile yeni kamu işletmeciliğinin koordinasyon ve bütüncüllükten uzak parçalı organizasyon yapısının bilgi ve iletişim teknolojileri vasıtasıyla yeniden işbirliği temelinde düzenlenmesi öngörülmektedir. İlk özelliğin tamamlayıcısı olarak “ihtiyaç temelli bütünleşme” ise bu bütüncüllüğün yönetim-vatandaş ilişkilerine yansımasını ifade etmektedir. Son olarak “dijitalleşme” ise kamu yönetimi yapı ve işleyişlerinin dijital ortama aktarılarak bir takım zaman ve mekân tasarrufunun sağlanması ve dolayısıyla hizmet sunumunda kolaylığın gerçekleşmesini ifade etmektedir. Ayrıca DÇY’nin diğer yaklaşımlar ile ayrıştığı ya da birleştiği yönler tespit edilmektedir. Öncelikle YKİ’nin kapalı, hiyerarşiye dayalı, kırtasiyeciliğin hâkim olduğu yapısının e-devlet uygulamalarıyla bir ölçüde ortadan kaldırıldığını belirtmektedir. Ayrıca YKİ ile ortaya çıkan doğal merkeziyetçiliğin DÇY ile daha çevreye açık, coğrafi anlamda olmasa da örgütsel bazda desantralize edilebileceği vurgulanmaktadır. Bununla birlikte daha saydam ve hesapverebilir yönetim anlayışına DÇY imkân verebilmektedir. YKİ hareketi içerisinde G. Frederickson’ın bütünleştirici süreç ve sınırlı değişim süreci öngörüsü ile DÇY’nin yeniden bütünleşme ve ihtiyaç temelli bütünleşme tasnifinin neredeyse örtüştüğü söylenebilir. Bir diğer taraftan DÇY’nin YKİ ile benzeşen ve ayrılan noktaları söz konusudur. DÇY’nin bütünleştirici yanı ile YKİ’nden ayrıştığı ancak kamu hizmetlerinin görülmesinde maliyet kısıtlamasının sağlanması, kaynak kullanımının denetimine imkân vermesi gibi yönlerden benzeştiği vurgulanmaktadır. Son olarak DÇY’nin YKİ ile bazı ortak yönleri söz konusudur. Özellikle YKİ’nin katılım ve vatandaşlık vurgusu, politikalarda sorumluluk paylaşımı ve işbölümü önerisi, kamuda dijital uygulamaların avantajları ile büyük ölçüde örtüşmektedir. (Sarıca, 2017: 148-149)

Dunleavy vd (2005) DÇY’nin ilk iki temasında tartıştığı üzere, e-devlette, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasıyla kamu yönetiminin tüm birimleri arasında koordinasyon ve iş birliği güçlenmekte; böylece bir yandan merkeziyetçi yapıdan uzaklaşılıp hızlı karar alabilen yapılar oluşturulurken, diğer yandan bütünlük sağlanabilmektedir. (Yavuz, 2015)

YKİ, temelde geleneksel bürokratik paradigmaya bir eleştiri ve alternatif olarak doğmuştur ve kamu yönetiminde bir zihniyet değişimini temsil etmektedir. Şöyle ki, YKİ; katı, bürokratik, hiyerarşik, kural ve prosedür odaklı bürokratik devlet anlayışı yerine piyasa temelli, girişimci, yenilikçi, sonuç ve müşteri odaklı bir devlete doğru köklü bir yeniden yapılanmayı ön görmüştür. Bir kamu yönetimi reform aracı olarak değerlendirilen YKİ’nin, temel amaçları ve ilkeleri “kamu yönetiminde etkinlik ve verimliliği artırmak, bürokrasi ve kırtasiyeciliği azaltmak, yalın ve yatay örgütler kurmak, piyasa ve piyasa mekanizmalarını (rekabet, tercih, sözleşme ve performans gibi) kamu yönetiminde kullanmak, kamu tekellerini ortadan kaldırmak, müşteri/vatandaş ve sonuçlara odaklanmak” olarak ifade edilmektedir.(Yavuz, 2015, s. 282)

Dunleavy ve diğerleri (2005), DÇY’ nin bazı özellikleri itibariyle yeni bir paradigma olabilme potansiyeli taşıdığını ileri sürmüşlerdir. Örneğin, DÇY’nin yeniden bütünleşme teması altında yukarda tartışılan, bilgi ve iletişim teknolojileri yoluyla, bölünmüş kurumları bir araya getirip iş birliği ve koordinasyonu sağlayabilme gücü, YKİ yaklaşımının parçalanma (disaggregation) temasının tam tersi nitelik taşımaktadır. Buna karşılık ihtiyaç temelli bütüncülük ve dijitalleşme temaları ise YKİ yaklaşımına teğet geçen fakat amaç olarak farklı bir yönelime sahip özelliklerdir. (Dunleavy, Margetts, Bastow, & Tinkler, 2005, s. 480) Dunleavy ve Margetts (2010), değişik senaryolar çerçevesinde ileride DÇY’nin YKİ’ne yaklaşabileceğini, yeni ve ayrı bir paradigma olarak ayakta kalabileceğini veya tümden yok olabileceğini ileri sürmüştür. (Yavuz, 2015, s. 282)

 

 

 

DİJİTAL ÇAĞ YÖNETİŞİMİ YAKLAŞIMINA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER

İlk olarak, yönetişimle devletin rolünün azalması, devlet dışı kişi ve kuruluşlara ağırlık verilmesi ile yürütme mekanizması belli ölçülerde özelleşmektedir. Bu da yönetsel sorumluluk mekanizmasını zayıflatmadan yapılan iş ve işlemlerden kimlerin nasıl sorumlu kılınacağı hususunu belirsiz bir hale sokmaktadır. Kamu yönetiminin toplum bütünsel bir biçimde ele alan yaklaşımı yönetişim modeliyle sektörel bağlamda değişmektedir ve kamu yararı düşüncesi arka plana itilmektedir. (Yavuz, 2015, s. 286)

Yönetimden yönetişime geçiş sürecinde devletin topluma yönelik himayeci anlayışının nasıl kırılacağı hususunda yönetişim modeli somut bir yaklaşım sunamadığı (Demirel, 2010, s. 65) eleştirisi DÇY içinde geçerlidir. Yönetimin hem çevrimiçine taşınması hem de çok aktörlü hale gelmesiyle, elektronik ortamdaki sorumluluk ve hesap verebilirlik süreçlerinde aksamalar olabilmektedir. Yönetişimle birlikte devletler tek başlarına kamu politikalarını belirleme ve uygulama gücüne sahip olamadıklarından eski otoritelerini kaybetmekte ve güçlerini yerel, bölgesel, ulusüstü ve küresel bir takım resmi ya da özel oluşumlara devrederek karşılıklı bağımlılık esasında paylaşmak zorunda kalmaktadırlar. (Yıldırım, 2013) Buna bir de, katılım ve etkileşim sürecinin çevrimiçi ortamda gerçekleştirilmesi eklenince, yönetişim süreci daha karmaşık bir hal alabilmektedir. Örneğin, kişisel bilgilerin güvenliği, kamu bilgilerinin elektronik ortamda paylaşımı, bilgi erişimine devlet sansürü gibi konular, DÇY yaklaşımının temel kısıtlayıcıları arasında sayılabilir. (Yavuz, 2015, s. 286)

İkinci olarak, uzlaşma kültürü, paylaşım ve sorumluluk duygusunun hakim olduğu DÇY yaklaşımı, yönetime katılan tüm aktörlerce iş birliği doğrultusunda hareket edilebileceği, uzlaşmaya varabileceği ve tüm bu süreçlerde kamu yararı ve vatandaşların iyiliğinin ön planda tutulabileceğini varsaymaktadır.(Yıldırım, 2013) Bu hedefin ne kadar gerçekleşebildiği ise tartışılagelen bir konudur. Devlet-vatandaş ilişkisinin eskisi gibi net bir şekilde tanımlanamaması ve devletin otorite kaybına uğraması sebebiyle, vatandaşlar kamu yararının gözetilmesi konusunda devleti tam olarak sorumlu tutamamaktadır. Ayrıca, toplumun farklı kesimlerinden ve farklı sektörlerden değişik seviyelerde bilgi ve tecrübe seviyelerine sahip paydaşların, ortak bir konu üzerinden bir araya gelerek bir fikir üzerinde anlaşmaları ve bu süreci internet ortamında yürütmeleri her zaman kolay erişilebilen bir hedef olamayabilir.(Yavuz, 2015, s. 286)

Daha da önemlisi, Dunleavy ve diğerlerinin (2005), DÇY için ileri sürdüğü üç temel özellikten biri olan “yeniden bütünleşme”, değişime dirençli kamu kurumlarının hem bilgi ve iletişim teknolojilerinin getirdiği yenilikler çerçevesinde tüm yönetim felsefelerini ve işleyişlerini değiştirmesini hem de birbirleriyle işbirliği içinde koordineli hareket etmesini gerektirdiğinden, tüm bu dönüşümün başarılı bir şekilde gerçekleşmesi için oldukça fazla çaba sarfedilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, DÇY’nin öngördüğü bütünleşmenin ne kadar gerçekleşebileceği şüphelidir.(Yavuz, 2015, s. 287)

Şunu da belirtmek gerekir ki, vatandaşların kamu politikalarının belirlenmesi ve uygulanması sürecinde aktif olarak söz sahibi olmalarını vurgulayan DÇY uygulamalarında, kamu kurumlarının bilgi ve iletişim teknolojilerini, vatandaşların ortak görüşü ve beklentilerini eşit olarak yansıtacak şekilde kullanmaları önem kazanmaktadır.(Yıldırım, 2013) Buradaki tehdit edici nokta ise, DÇY’nin zaman zaman bir takım güçlü aktörlerin ya da güç odaklarının çıkarlarını yansıtacak bir uygulamaya dönüşebilmesidir.(Yıldırım, 2013)

 

SONUÇ:

Kuramsal olarak, katılımcı yaklaşım ve e-yönetişim kuramları üzerinde yükseldiği görülen DÇY’nin kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması hedefi doğrultusunda büyük bir potansiyele sahip olduğu söylenebilir. Bu, hem bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımıyla GKY’nin hantal, bürokratik ve merkezi yapısından uzaklaşarak işbirliğine dayalı, çabuk hareket edebilen, bütüncül ve vatandaş odaklı yapılara dönüşmesi hem de paydaşların katılımına ve iş birliğine dayanan bir yönetim anlayışını benimsemesi sayesinde mümkün olabilmektedir.(Yavuz, 2015, s. 288)

DÇY yaklaşımının 2010’lu yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yeniliklerle birlikte ön plana çıkan, devlet-vatandaş etkileşimini geliştiren ve vatandaşın aktif olarak politik süreçlere katılımını mümkün kılan özellikleriyle birlikte vatandaş, YKİ’nin önerdiğinden farklı olarak devletin müşterisi konumundan çıkmış; tam tersine “inisiyatif alan, sorumlu, sorgulayan ve hesap soran aktif bir aktör” (Bıçkı & Sobacı, 2011) pozisyonunu almıştır. (Aktaran (Yavuz, 2015, s. 288))

Bilgi ve iletişim teknolojileri, özellikle Web 2.0 sosyal medya gibi yenilikçi uygulamalarla birlikte vatandaşlara demokratik sürece katılmak için güçlendirilmiş fırsatlar sunmaktadır. Sunulan bu imkanların sonucu olarak da, şeffaflık, katılım, hesap verebilirlik gibi demokratik değerlerin gerçekleşmesi sürecinde DÇY önemli bir araç haline gelebilmektedir. Tüm bu uygulamalar ve amaçlar birlikte çözümlendiğinde; DÇY yaklaşımının, YKİ karşısında güçlü bir alternatif paradigma olarak değerlendirilebileceği ifade edilebilir. Bununla birlikte, DÇY yaklaşımının alternatif bir paradigma olarak kamu yönetimi bağlamındaki hedeflerini tam anlamıyla gerçekleştirebilmesi tartışılan engelleri aşabilmesiyle doğru orantılıdır. (Yavuz, 2015, s. 288

KAYNAKÇA:

 

Aldemir, C., & Şahin, D. (2017). Dijital Çağ Yönetişimi Kavramının Karşılaştırmalı Literatür Analizi. M. Okçu, & H. Gül içinde, Kayfor15 Özetler Kitabı (s. 205-207). Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi. 11 7, 2017 tarihinde http://sempozyum.sdu.edu.tr/kayfor15/tr/images/Kayfor15BookofAbstracts.pdf adresinden alındı

Bıçkı, D., & Sobacı, M. (2011). Yerel Yönetimden Yerel Yönetişime: Post Fordizm Bağlamında Yerel Yönetimleri Anlamak. Yönetim Bilimleri Dergisi, 215-233.

Demirel, D. (2010). Yönetişimde Yeni Boyut: E-Yönetişim. Türk İdare Dergisi, 65-94.

Dunleavy, P., & Margetts, H. (2010). The Second Wave of Digital Era Governance. Paper to the Annual Conferance of the American Political Science Association. Washington.

Dunleavy, P., Margetts, H., Bastow, S., & Tinkler, J. (2005). New Public Management is Dead-Long Live Digital-Era Governance. Journal of Public Administration Research and Theory (s. 467-494). içinde

Sarıca, S. Ö. (2017). Kamu Yönetimi Yaklaşımları Çerçevesinde Dijital Çağ Yönetişimi ve İdari Kapasite. M. Okçu, & H. Gül içinde, Kayfor15 Özetler Kitabı (s. 148-151). Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi. 11 7, 2017 tarihinde http://sempozyum.sdu.edu.tr/kayfor15/tr/images/Kayfor15BookofAbstracts.pdf adresinden alındı

Yavuz, N. (2015). Dijital Çağ Yönetişimi: Kamu Yönetiminde İhtiyaç Temelli Bütünleşme Çabası. M. Z. Özer Köseoğlu içinde, Kamu Yönetiminde Paradigma Arayışları (s. 273-293). Bursa : Dora Yayıncılık.

Yerlikaya, B., & Ağcasulu, H. (2017). Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Bir Eleştirisi Olarak Dijital Çağ Yönetişimi. M. Okçu, & H. Gül içinde, Kayfor15 Özetler Kitabı (s. 285-287). Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi. 11 7, 2017 tarihinde http://sempozyum.sdu.edu.tr/kayfor15/tr/images/Kayfor15BookofAbstracts.pdf adresinden alındı

Yıldırım, M. (2013). E-Devlet ve Yurttaş Odaklı Kamu Yönetimi . Ankara: Nobel Yayın Dağıtım .